Kur'an Ayetleri

  • Nahl Suresi, Kur'an'ın 16. suresidir. Sure, 128 ayetten oluşur. Medine döneminde inmiş olan son üç ayetin dışındakilerin Mekke döneminde indirildiğine inanılmaktadır. Sure, ismini 68. ayette geçen ve "bal arısı" anlamına gelen "nahl" kelimesinden almıştır. Sure, "Allah'ın emri gelecektir!" ifadesiyle başlar. Vikipedi

    Ayet sayısı: 128

    Başka isimleri: Arı Suresi

    Geliş zamanı: Mekke Dönemi

    Harf sayısı: 7642

    İsmin anlamı: Bal arısı

    Kelime sayısı: 1845

    Sure numarası: 16

Sûre No: 

16

Sûredeki Ayet No: 

42

Ayet No: 

1943

Sayfa No: 

271

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

الَّذِينَ صَبَرُوا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ

Çeviriyazı: 

elleẕîne ṣaberû ve`alâ rabbihim yetevekkelûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O Muhacirler, müşriklerin eziyetlerine sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir.

Diyanet İşleri: 

Onlar sabreden ve yalnız Rablerine güvenen kimselerdir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlar öyle kişilerdir ki sabrettiler ve Rablerine dayandılar.

Şaban Piriş: 

Onlar, sabreder ve Rablerine tevekkül ederler.

Edip Yüksel: 

Onlar, sabrederek Rab'lerine güvenenlerdir.

Ali Bulaç: 

Onlar sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir.

Suat Yıldırım: 

O muhacirler hak yolda sabreder ve yalnız Rab'lerine dayanıp güvenirler.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onlar ki sabretmişlerdir ve Rablerine de tevekkülde bulunurlar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

O Allah yolunda hicret edenler, sabrederler ve yalnız Rablerine tevekkül ederler.

Bekir Sadak: 

16:46

İbni Kesir: 

Onlar sabreden ve yalnız Rabblarına tevekkül edenlerdir.

Adem Uğur: 

(Onlar) sadece Rablerine tevekkül ederek sabredenlerdir.

İskender Ali Mihr: 

Onlar, (kendilerine yapılan zulümlere) sabrettiler. Ve onlar, Rab´lerine tevekkül ederler.

Celal Yıldırım: 

Onlar ki, sabrettiler ve sadece Rablarına güvenip dayandılar, (elbette mükâfatları çok büyük olacaktır).

Tefhim ul Kuran: 

Onlar sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir.

Fransızca: 

Eux qui ont enduré et placé leur confiance en leur Seigneur.

İspanyolca: 

Que tienen paciencia y confían en Alá...

İtalyanca: 

Essi sono coloro che hanno sopportato con pazienza e confidato nel loro Signore.

Almanca: 

Dies sind diejenigen, die sich in Geduld übten und Tawakkul ihrem HERRN gegenüber praktizierten.

Çince: 

他们是坚忍的,是信赖他们的主的。

Hollandaca: 

Zij die met geduld volharden en hun vertrouwen in hunnen Heer stellen, zullen overvloed van geluk hebben, zoowel in dit leven als in het volgende.

Rusça: 

Это - те, которые проявляют терпение и уповают только на своего Господа.

Somalice: 

waana kuwa samray «adkaystay» Eebahoodna uun tala saarta.

Swahilice: 

Wale wanao subiri na wakamtegemea Mola wao Mlezi.

Uygurca: 

ئۇلار (ئېغىرچىلىقلارغا) سەۋر قىلدى، ئۇلار (ھەممە ئىشتا) پەرۋەردىگارىغا تەۋەككۈل قىلىدۇ (يەنى يۆلىنىدۇ)

Japonca: 

(かれら移住者は)耐え忍び,かれらの主に縋りきる者である。

Arapça (Ürdün): 

هم «الذين صبروا» على أذى المشركين والهجرة لإظهار الدين «وعلى ربهم يتوكلون» فيرزقهم من حيث لا يحتسبون.

Hintçe: 

और अपने परवरदिगार ही पर भरोसा रखते हैं (आख़िरत का सवाब) जानते होते

Tayca: 

บรรดาผู้อดทน และพวกเขามอบความไว้วางใจต่อพระเจ้าของพวกเขา

İbranice: 

אלה הם אלו אשר התאזרו בסבלנות ועל ריבונם סומכים

Hırvatça: 

Iselili su se oni koji su, oslanjajući se na Gospodara svoga, strpljivi bili.

Rumence: 

ei ce-au răbdat şi s-au încredinţat Domnului lor!

Transliteration: 

Allatheena sabaroo waAAala rabbihim yatawakkaloona

Türkçe: 

O Allah yolunda hicret edenler, sabrederler ve yalnız Rablerine tevekkül ederler.

Sahih International: 

[They are] those who endured patiently and upon their Lord relied.

İngilizce: 

(They are) those who persevere in patience, and put their trust on their Lord.

Azerbaycanca: 

(O mühacirlər hər cürə əziyyətə) dözənlər və yalnız Rəbbinə təvəkkül edənlərdir!

Süleyman Ateş: 

Onlar ki sabrettiler ve Rablerine dayanmaktadırlar.

Diyanet Vakfı: 

(Onlar) sadece Rablerine tevekkül ederek sabredenlerdir.

Erhan Aktaş: 

Onlar,(1) sabreden kimselerdir. Rabb’lerine, tevekkül(2) edenlerdir.

Kral Fahd: 

İşte bunlar, sabredenler ve Rablerine güvenip dayananlardır.

Hasan Basri Çantay: 

(O muhacirler hak yolunda) sabr-u sebat edenler ve ancak Rablerine güvenib dayanmakda olanlardır.

Muhammed Esed: 

güçlüklere göğüs gerip, yalnızca Rablerine güven bağlayan kimseleri (bekleyen bu bahtiyarlığı)!...

Gültekin Onan: 

Onlar sabredenler ve rablerine tevekkül edenlerdir.

Ali Fikri Yavuz: 

O muhacirler, müşriklerin eziyetlerine sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir.

Portekizce: 

São aqueles que perseveram e se encomendam ao seu Senhor.

İsveççe: 

[utvandrarna] som visade tålamod och uthållighet och som i allt litade till sin Herre.

Farsça: 

همانان که [در برابر مصایب، وحوادث و آزار دیدن از دیگران] صبر کردند و فقط بر پروردگارشان توکل می کنند.

Kürtçe: 

ئەوانە کەسانێک بوون دانیان بەخۆیاندا گرت و تەنھا پشتیان بە پەروەردگاریان دەبەست

Özbekçe: 

Улар сабр қилган ва Роббиларига таваккал қилганлардир. (Муҳожирлар ана ўша қийинчиликларга, машаққатларга, азоб-уқубатларга сабр қилган улуғ кишилардир. Улар Аллоҳнинг розилиги учун сабр қилган ва бу аснода фақат Роббиларига таваккал этган ҳамда фақат Унгагина суянган зотлардир.)

Malayca: 

Mereka itu ialah) orang-orang yang bersabar (menanggung kezaliman) dan berserah diri kepada Tuhannya.

Arnavutça: 

(Ata që emigruan) kanë duruar dhe janë mbështetur në Zotin e thyre.

Bulgarca: 

онези, които търпят и на своя Господ се уповават.

Sırpça: 

Онима који су били стрпљиви и на Господара свога се ослањали.

Çekçe: 

ti, kdož neochvějní byli a na Pána svého spoléhali.

Urduca: 

جنہوں نے صبر کیا ہے اور جو اپنے رب کے بھروسے پر کام کر رہے ہیں (کہ کیسا اچھا انجام اُن کا منتظر ہے)

Tacikçe: 

онон, ки сабр пеша карданд ва бар Парвардигорашон таваккал мекунанд.

Tatarca: 

Ул күчеп китүче мөэминнәр кәферләрнең җәберләүләренә һәм башка авырлыкларга сабыр итәләр, чыдыйлар вә һәрвакыт Раббыларына тәвәккәл кылалар.

Endonezyaca: 

(yaitu) orang-orang yang sabar dan hanya kepada Tuhan saja mereka bertawakkal.

Amharca: 

(እነርሱ) እነዚያ የታገሱት በጌታቸውም ላይ የሚጠጉት ናቸው፡፡

Tamilce: 

அவர்கள் (சோதனைகளில்) பொறுமையாக இருந்தார்கள். இன்னும், தங்கள் இறைவன் மீதே நம்பிக்கை வை(த்து அவனை மட்டுமே சார்ந்து இரு)ப்பார்கள்.

Korece: 

이들은 인내한 자들이며 그 들 주님께 의지하는 이들이라

Vietnamca: 

(Họ) là những người đã kiên nhẫn chịu đựng và phó thác cho Thượng Đế của họ.