Arapça:
وَجَعَلَنِي مُبَارَكًا أَيْنَ مَا كُنتُ وَأَوْصَانِي بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ مَا دُمْتُ حَيًّا
Çeviriyazı:
vece`alenî mübâraken eyne mâ künt. veevṣânî biṣṣalâti vezzekâti mâ dümtü ḥayyâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Beni, nerede olursam olayım mübarek kıldı. Hayatta bulunduğum müddetçe namaz kılmamı ve zekat vermemi emretti.
Diyanet İşleri:
Çocuk: "Ben şüphesiz Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı, nerede olursam olayım beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı, zekat vermemi ve anneme iyi davranmamı emretti. Beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum günde, öleceğim günde, dirileceğim günde bana selam olsun" dedi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve Nerede olursam olayım kutlamıştır beni ve diri oldukça namaz kılmamı, zekat vermemi emretmiştir bana.
Şaban Piriş:
Nerede olursam olayım beni mübarek kıldı ve yaşadığım müddetçe namaz kılmamı ve zekât vermemi emretti.
Edip Yüksel:
Nerede bulunursam bulunayım beni kutlu kıldı. Yaşadığım sürece bana namazı ve zekatı ve
Ali Bulaç:
Nerede olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti.
Suat Yıldırım:
“Nerede olursam olayım beni kutlu, mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe bana namazı ve zekâtı farz kıldı.”
Ömer Nasuhi Bilmen:
«Ve beni nerede olsam mübarek kıldı ve bana berhayat olduğum müddetçe namaz ile ve zekât ile emretti.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Beni, bulunduğum her yerde kutsal ve bereketli kıldı. Yaşadığım sürece bana namazı/duayı, zekâtı önerdi.
Bekir Sadak:
Firkalar, kendi aralarinda anlasmazliga dustuler. Vay o buyuk gunu gorecek kafirlerin haline!
İbni Kesir:
Nerede olursam olayım, beni mübarek kıldı ve yaşadığım müddetçe namaz kılmamı ve zekat vermemi emretti.
Adem Uğur:
Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı
İskender Ali Mihr:
Ve beni nerede bulunursam bulunayım (bulunduğum heryerde) mübarek kıldı. Ve hayatta kaldığım sürece namazı ve zekâtı bana vasiyet etti (emretti).
Celal Yıldırım:
Ve nerede olursam olayım beni mübarek eyledi. Yaşadığım sürece bana namaz kılmamı ve zekât vermemi tavsiye etti.
Tefhim ul Kuran:
«Nerede olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekâtı vasiyet (emr) etti.»
Fransızca:
Où que je sois, Il m'a rendu béni; et Il m'a recommandé, tant que je vivrai, la prière et la Zakat ;
İspanyolca:
Me ha bendecido dondequiera que me encuentre y me ha ordenado la azalá y el azaque mientras viva,
İtalyanca:
Mi ha benedetto ovunque sia e mi ha imposto l'orazione e la decima finché avrò vita,
Almanca:
ER machte mich auch zu einem mit Baraka Erfüllten, überall wo ich bin. Und ER hat mir das rituelle Gebet und die Zakat geboten, solange ich lebe.
Çince:
要使我无论在那里都是有福的,并且嘱咐我,只要活著就要谨守拜功,完纳天课,
Hollandaca:
En hij heeft gewild, dat ik gezegend zou zijn, overal waar ik mij ook zou mogen bevinden; hij heeft mij bevolen, het gebed in acht te nemen en aalmoezen te geven, zoo lang ik zal leven.
Rusça:
Он сделал меня благословенным, где бы я ни был, и заповедал мне совершать намаз и раздавать закят, пока я буду жив.
Somalice:
wuxuuna iga yeelay mid la barakeeyey meel kastoon ahay, wuxuuna ii dardaarmay salaadda iyo zakada intaan noolahay.
Swahilice:
Na amenijaalia ni mwenye kubarikiwa popote pale niwapo. Na ameniusia Sala na Zaka maadamu ni hai,
Uygurca:
قەيەردە بولاي مېنى بەرىكەتلىك قىلدى، ھاياتلا بولىدىكەنمەن، ماڭا نامازنى، زاكاتنى ئادا قىلىشنى تەۋسىيە قىلدى
Japonca:
またかれは,わたしが何処にいようとも祝福を与えます。また生命のある限り礼拝を捧げ,喜捨をするよう,わたしに御命じになりました。
Arapça (Ürdün):
«وجعلني مباركا أينما كنت» أي: نفاعا للناس إخبار بما كتب له «وأوصاني بالصلاة والزكاة» أمرني بهما «ما دمت حيا».
Hintçe:
और मै (चाहे) कहीं रहूँ मुझ को मुबारक बनाया और मुझ को जब तक ज़िन्दा रहूँ नमाज़ पढ़ने ज़कात देने की ताकीद की है और मुझ को अपनी वालेदा का फ़रमाबरदार बनाया
Tayca:
“และพระองค์ทรงให้ฉันได้รับความจำเริญ ไม่ว่าฉันจะอยู่ ณ ที่ใด และทรงสั่งเสียให้ฉันทำการละหมาดและจ่ายซะกาตตราบที่ฉันมีชีวิตอยู่”
İbranice:
ועשה אותי מבורך בכל אשר אהיה, וציווה עלי את התפילה ואת מתן הצדקה כל עוד אני חי
Hırvatça:
i učinit će me, gdje god budem, blagoslovljenim, i naredit će mi da dok god sam živ, namaz obavljam i zekat udjeljujem,
Rumence:
El m-a binecuvântat oriunde aş fi. Mi-a poruncit rugăciunea şi milostenia cât voi trăi
Transliteration:
WajaAAalanee mubarakan ayna ma kuntu waawsanee bialssalati waalzzakati ma dumtu hayyan
Türkçe:
"Beni, bulunduğum her yerde kutsal ve bereketli kıldı. Yaşadığım sürece bana namazı/duayı, zekâtı önerdi."
Sahih International:
And He has made me blessed wherever I am and has enjoined upon me prayer and zakah as long as I remain alive
İngilizce:
And He hath made me blessed wheresoever I be, and hath enjoined on me Prayer and Charity as long as I live;
Azerbaycanca:
O, harada oluramsa olum, məni mübarək (həmişə hamıya xeyir verən, dini hökmləri öyrədən) etdi və mənə diri olduqca namaz qılıb zəkat verməyi tövsiyə buyurdu.
Süleyman Ateş:
Beni bulunduğum her yerde yararlı kıldı. Sağ olduğum sürece bana namaz kılmayı, zekat vermeyi emretti!
Diyanet Vakfı:
"Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekatı emretti."
Erhan Aktaş:
“Ve beni bulunduğum her yerde mübarek(1) kıldı. Ve yaşadığım sürece bana salâtı(2) ve zekâtı(3) tavsiye etti.(4)”
Kral Fahd:
«Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti.»
Hasan Basri Çantay:
«Beni her nerede olursam mübarek kıldı. Bana, hayatda bulunduğum müddetçe namaz (kılmam) ı, zekât (vermem) i emretdi».
Muhammed Esed:
ve nerede bulunursam bulunayım beni kutlu ve erdemli kıldı; yaşadığım sürece bana salatı, arınmak için vermeyi emretti;
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
Beni, her nerede olsam mübarek (hayır öğreten) kıldı ve hayatta bulunduğum müddet, bana, namazı ve zekâtı emretti.
Portekizce:
Fez-me abençoado, onde quer que eu esteja, e me encomendou a oração e (a paga do) zakat enquanto eu viver.
İsveççe:
Han har välsignat mig, var jag än befinner mig, och befallt mig att så länge jag lever förrätta bönen och ta mig an de fattiga
Farsça:
و هر جا که باشم بسیار بابرکت و سودمندم قرار داده، و مرا تا زنده ام به نماز و زکات سفارش کرده است.
Kürtçe:
وە پیرۆز و فەڕداری کردووم لە ھەر جێگایەکدا بم و فەرمانی پێداوم بە نوێژ کردن و بە زەکاتدان ھەتا لە ژیاندام و زیندووم
Özbekçe:
Мени қаерда бўлсам ҳам, муборак қилди. Модомики ҳаёт эканман, намоз ва закотни адо этмоқни тавсия қилди.
Malayca:
Dan Ia menjadikan daku seorang yang berkat di mana sahaja aku berada, dan diperintahkan daku mengerjakan sembahyang dan memberi zakat selagi aku hidup.
Arnavutça:
Më ka bërë të lavdëruar kudo që të jem, dhe më ka rekomandaur që të bëj namaz dhe të jap zeqatin gjatë tërë jetës.
Bulgarca:
И ме стори благословен, където и да се намирам, и ми повели да отслужвам молитвата, и да давам милостинята закат, докато съм жив.
Sırpça:
и учиниће ме, где год будем, благословљеним, и наредиће ми да док год сам жив, обављам молитву и да удељујем милостињу,
Çekçe:
A učinil mne požehnaným, ať kdekoliv dlíti budu, a modlitbu a almužnu; co živ budu, mi poručil
Urduca:
اور بابرکت کیا جہاں بھی میں رہوں، اور نماز اور زکوٰۃ کی پابندی کا حکم دیا جب تک میں زندہ رہوں
Tacikçe:
Ва ҳар ҷо, ки бошам, каро баракат дода ва то зиндаам, ба намозу закот васият кардааст.
Tatarca:
Кайда гына булсам да кешеләр өчен мине мөбарәк – файдалы итте, вә миңа намаз укырга әмер итте һәм зәкят бирергә әмер итте терек булган вакытымда.
Endonezyaca:
dan Dia menjadikan aku seorang yang diberkati di mana saja aku berada, dan Dia memerintahkan kepadaku (mendirikan) shalat dan (menunaikan) zakat selama aku hidup;
Amharca:
«በየትም ስፍራ ብሆን ብሩክ አድርጎኛል፡፡ በሕይወትም እስካለሁ ሶላትን በመስገድ ዘካንም በመስጠት አዞኛል፡፡»
Tamilce:
இன்னும் நான் எங்கிருந்தாலும் என்னை பாக்கியமிக்கவனாக (மக்களுக்கு நன்மையை ஏவி, தீமையை தடுப்பவனாக, நல்லவற்றை கற்பிப்பவனாக, மக்களுக்கு நன்மை செய்பவனாக) ஆக்குவான். இன்னும், நான் உயிருள்ளவனாக இருக்கின்றவரை தொழுகையையும் தர்மத்தையும் (பாவங்களை விட்டு விலகி தூய்மையாக இருப்பதையும்) அவன் எனக்கு கட்டளையிட்டுள்ளான்.
Korece:
제가 어디에 있던 저즐 축복 받은자로 하셨고 제가 살아 있는 한 예배를 드리고 이슬람세를 바 치라 저에게 명령하였습니다
Vietnamca:
“Ngài ban phúc cho Ta bất cứ nơi nào Ta có mặt và ra lệnh cho Ta phải dâng lễ nguyện Salah và đóng Zakah suốt thời gian Ta sống trên đời.”
Ayet Linkleri: