Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

19

Sûredeki Ayet No: 

27

Ayet No: 

2277

Sayfa No: 

307

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَأَتَتْ بِهِ قَوْمَهَا تَحْمِلُهُ ۖ قَالُوا يَا مَرْيَمُ لَقَدْ جِئْتِ شَيْئًا فَرِيًّا

Çeviriyazı: 

feetet bihî ḳavmehâ taḥmilüh. ḳâlû yâ meryemü leḳad ci'ti şey'en feriyyâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Sonra Meryem onu (İsa'yı) yüklenerek kavmine getirdi. Onlar (hayretler içinde şöyle) dediler: "Ey Meryem! doğrusu sen görülmemiş bir şey yaptın."

Diyanet İşleri: 

Çocuğu alıp kavmine getirdi, onlar: "Meryem! Utanılacak bir şey yaptın. Ey Harun'un kızkardeşi! Baban kötü bir kimse değildi, annen de iffetsiz değildi" dediler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Çocuğunu kucağına alıp kavmine gelince ey Meryem dediler, gerçekte de pek büyük bir iş işledin.

Şaban Piriş: 

Sonra çocuğu alıp kavmine getirdi. Ey Meryem, büyük bir iş yaptın! dediler

Edip Yüksel: 

Onu alıp halkına getirdi. "Meryem, sen şaşılacak bir şey işledin!," dediler.

Ali Bulaç: 

Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: "Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın."

Suat Yıldırım: 

Onu kucağına alıp akrabalarına getirdi. “Kız Meryem! dediler, sen ne tuhaf bir şey yapmışsın öyle!”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Artık onu yüklenerek kavminin yanına getirdi. Dediler ki: «Ey Meryem! Doğrusu pek büyük, çirkin bir şey ile gelmiş oldun.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Meryem, onu taşıyarak toplumuna getirdi. "Ey Meryem, dediler, şaşılacak bir iş yaptın!"

Bekir Sadak: 

19:30

İbni Kesir: 

Derken çocuğu alıp kavmine getirdi. Ey Meryem

Adem Uğur: 

Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın!

İskender Ali Mihr: 

Böylece onu taşıyarak kavmine getirdi. (Kavmindekiler) dediler ki: “Ey Meryem! Andolsun ki sen, acayip (kötü) bir şey yaptın.”

Celal Yıldırım: 

Onu alıp kavmine getirdi. Dediler ki: A Meryem ! And olsun ki çok şaşılacak bir şey getirdin !

Tefhim ul Kuran: 

Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: «Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın.»

Fransızca: 

Puis elle vint auprès des siens en le portant [le bébé]. Ils dirent : "ô Marie, tu as fait une chose monstrueuse !

İspanyolca: 

Y vino con él a los suyos, llevándolo. Dijeron: «¡María! ¡Has hecho algo inaudito!

İtalyanca: 

Tornò dai suoi portando [il bambino]. Dissero: «O Maria, hai commesso un abominio!

Almanca: 

Und sie kam mit ihm zu ihren Leuten, sie trug ihn. Sie sagten: "Maryam! Gewiß, bereits hast du eine ungeheuerliche Sache begangen!

Çince: 

她抱著婴儿来见她的族人,他们说:麦尔彦啊!你确已做了一件奇事。

Hollandaca: 

Zij bracht het kind tot haar volk, hem in hare armen dragende. En zij zeiden tot haar: O Maria! gij hebt eene vreemde zaak bedreven.

Rusça: 

Она пришла к своим родным, неся его. Они сказали: "О Марьям (Мария)! Ты совершила тяжкий проступок.

Somalice: 

waxayna ula timid ciise qoomkeeda uyadoo xambaarsan waxayna dheheen maryamoy waxaad la timid wax wayn.

Swahilice: 

Akenda naye (mwanawe) kwa jamaa zake amembeba. Wakasema: Ewe Maryamu! Hakika umeleta kitu cha ajabu!

Uygurca: 

مەريەم بوۋاقنى (يەنى ئىسا ئەلەيھىسسالامنى) كۆتۈرۈپ قەۋمىنىڭ ئالدىغا كەلدى، ئۇلار ئېيتتى: «ئى مەريەم! سەن ھەقىقەتەن غەلىتە ئىش قىلدىڭ

Japonca: 

それからかの女は,かれ(息子)を抱いて自分の人びとの許に帰って来た。かれらは言った。「マルヤムよ,あなたは,何と大変なことをしてくれたのか。

Arapça (Ürdün): 

«فأتت به قومها تحمله» حال فرأوه «قالوا يا مريم لقد جئت شيئا فريا» عظيما حيث أتيت بولد من غير أب.

Hintçe: 

फिर मरियम उस लड़के को अपनी गोद में लिए हुए अपनी क़ौम के पास आयीं वह लोग देखकर कहने लगे ऐ मरियम तुमने तो यक़ीनन बहुत बुरा काम किया

Tayca: 

แล้วนางใดพาเขามายังหมู่ญาติของนางโดยอุ้มเขามา พวกเขากล่าวว่า “โอ้ มัรยัมเอ๋ย ! แท้จริงเธอได้นำเรื่องประหลาดมาแล้ว”

İbranice: 

אז נשאה אותו ולקחה אותו אל בני עמה, אמרו: 'הוי, מרים! אכן עשית מעשה מגונה

Hırvatça: 

I dođe ona s njim narodu svome, noseći ga. "O Merjema!'', rekoše oni, "učinila si nešto nečuveno!

Rumence: 

Ea se întoarce la ai săi purtându-l în braţe. Ei spuseră: “O, Maria! Ai făcut ceva neobişnuit!

Transliteration: 

Faatat bihi qawmaha tahmiluhu qaloo ya maryamu laqad jiti shayan fariyyan

Türkçe: 

Meryem, onu taşıyarak toplumuna getirdi. "Ey Meryem, dediler, şaşılacak bir iş yaptın!"

Sahih International: 

Then she brought him to her people, carrying him. They said, "O Mary, you have certainly done a thing unprecedented.

İngilizce: 

At length she brought the (babe) to her people, carrying him (in her arms). They said: "O Mary! truly an amazing thing hast thou brought!

Azerbaycanca: 

(Məryəm) uşağı götürüb öz adamlarının yanına gəldi. Onlar dedilər: “Ey Məryəm! Sən çox əcaib bir şeylə (atasız uşaqla) gəldin! (Və ya çox çirkin bir iş gördün!)

Süleyman Ateş: 

(Meryem) onu taşıyarak kavmine getirdi: "Ey Meryem, dediler, sen tuhaf bir iş yaptın."

Diyanet Vakfı: 

Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın!

Erhan Aktaş: 

Sonra onu kucaklayarak halka getirdi. Dediler ki: “Ey Meryem! Doğrusu sen olmayacak bir şey yaptın.”

Kral Fahd: 

Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın!

Hasan Basri Çantay: 

Derken onu yüklenerek kavmine getirdi. Dediler: «Hey Meryem, andolsun sen acâib bir şey yapmışsın».

Muhammed Esed: 

Ve bir süre sonra, çocuğuyla beraber, kavmine döndü. "Ey Meryem!" dediler, "Sen, gerçekten, tuhaf bir iş yaptın!

Gültekin Onan: 

Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Sonra ona (çocuğu İsâ’yı) yüklenerek kavmine getirdi. Ona dediler ki: “- Ey Meryem! Doğrusu, sen acaip bir şey (babasız çocuk) getirdin.

Portekizce: 

Regressou ao seu povo levando-o (o filho) nos braços. E lhes disseram: Ó Maria, eis que fizeste algo extraordinário!

İsveççe: 

I sinom tid återvände hon till de sina med barnet på armen. Då sade de: "Maria, du har gjort något oerhört!

Farsça: 

آن گاه نوزاد را در حالی که [در آغوشش] حمل می کرد، نزد قومش آورد. گفتند: ای مریم! به راستی که تو کاری شگفت [و بی سابقه و ناپسندی] مرتکب شده ای.

Kürtçe: 

جا بەو (منداڵەوە) ھاتەوە بۆ لای کەسوکارەکەی ئەو (منداڵەی) گرتبوو بە باوەشیەوە (خزمەکانی) ووتیان ئەی مەریەم بەڕاستی شتێکی زۆر خراپ و ئابڕو بەرت کردووە

Özbekçe: 

Бас, уни кўтариб қавмига олиб келди. Улар: «Эй Марям, сен ажойиб нарса келтирдинг-ку!

Malayca: 

Kemudian baliklah ia kepada kaumnya dengan mendokong anaknya mereka pun menempelaknya dengan berkata: Wahai Maryam! Sesungguhnya engkau telah melakukan suatu perkara yang besar salahnya!

Arnavutça: 

Dhe, erdhi ajo (Merjemi) me të (fëmijën) te populli i vet, duke e bartë. Ata, i thanë (asaj): “O Merjeme, ke bërë diçka të turpshme!

Bulgarca: 

И отиде с него при своя народ, носейки го. Рекоха: “О, Мариам, ти стори нещо осъдително.

Sırpça: 

И дође она са њим своме народу, носећи га. „О Марија!“ Рекоше они, „учинила си нешто нечувено!"

Çekçe: 

Pak přišla s ním k lidu svému, nesouc jej. I zvolali: 'Marie, tys věru provedla věc neslýchanou!

Urduca: 

پھر وہ اس بچے کو لیے ہوئے اپنی قوم میں آئی لوگ کہنے لگے " اے مریم، یہ تو تُو نے بڑا پاپ کر ڈالا

Tacikçe: 

Кудакро бардошт ва назди қавми худ овард. Гуфтанд: «Эй Марям, коре қабеҳ кардаӣ.

Tatarca: 

Гыйсаны тудыргач кавеме янына күтәреп килде. Кавеме әйттеләр: "Ий Мәрьям, ярамаган олугъ эш белән килдең".

Endonezyaca: 

Maka Maryam membawa anak itu kepada kaumnya dengan menggendongnya. Kaumnya berkata: "Hai Maryam, sesungguhnya kamu telah melakukan sesuatu yang amat mungkar.

Amharca: 

በእርሱም የተሸከመቺው ሆና ወደ ዘመዶቿ መጣች፡፡ «መርየም ሆይ! ከባድን ነገር በእርግጥ ሠራሽ» አሏት፡፡

Tamilce: 

ஆக, அதனுடன் அவள் தனது மக்களிடம் அதைச் சுமந்தவளாக வந்தாள். அவர்கள் கூறினார்கள்: “மர்யமே! நீ ஒரு பெரிய (தவறான) காரியத்தைச் செய்து விட்டாய்!”

Korece: 

얼마 후 그녀가 아들을 안고서 사람들에게 나타나니 마리아여너는 이상한 것을 가지고 왔구나 라고 조롱하더라

Vietnamca: 

Rồi Nữ ẳm đứa con về nhà gặp lại người dân của mình (sau khi đã hạ sinh). Thấy thế, người dân bảo: “Này Maryam! Cô thực sự đã mang về một điều quá ư là tồi tệ.”

Rubu tag: 

Hizb tag: