Arapça:
قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنظَرِينَ
Çeviriyazı:
ḳâle feinneke mine-lmünżarîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah buyurdu ki: "Sen mühlet verilenlerdensin."
Diyanet İşleri:
Allah: "Sen, bilinen gün gelene kadar bırakılanlardansın" dedi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Şüphe yok ki dedi, sen, mühlet verilmişlerdensin.
Şaban Piriş:
Sen, ertelenenlerdensin! dedi.
Edip Yüksel:
Dedi ki: "Tamam, sen ertelendin,"
Ali Bulaç:
Dedi ki: "Öyleyse, sen (kendisine) süre tanınanlardansın."
Suat Yıldırım:
“Haydi, buyurdu, belirli bir güne kadar sana müsaade edildi.”
Ömer Nasuhi Bilmen:
(37-38) (Allah Teâlâ da) buyurdu ki: «Artık şüphe yok, sen mühlet verilmişlerdensin.» «Malum olan vakit gününe kadar.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Buyurdu: "Hadi, süre verilenlerdensin."
Bekir Sadak:
15:41
İbni Kesir:
Buyurdu ki: Şüphesiz sen ertelenenlerdensin.
Adem Uğur:
Allah buyurdu ki: "
İskender Ali Mihr:
(Allahû Tealâ) şöyle buyurdu: “Öyleyse sen, gerçekten mühlet (süre) verilenlerdensin.”
Celal Yıldırım:
(37-38) Allah da, «sen bilinen vaktin gününe kadar mühlet verilenlerdensin» dedi.
Tefhim ul Kuran:
Dedi ki: «Öyleyse, sen (kendisine) süre tanınanlardansın.»
Fransızca:
- Il dit : "ô mon Seigneur, donne-moi donc un délai jusqu'au jour où ils (les gens) seront ressuscités".
İspanyolca:
Dijo: «¡Entonces, serás de aquéllos a quienes se ha concedido de prórroga
İtalyanca:
[Allah] disse: «Che tu sia fra coloro a cui è concessa la dilazione
Almanca:
ER sagte: "Du gehörst zu denen, denen eine Frist eingeräumt wird,
Çince:
主说:你确是被缓刑
Hollandaca:
God antwoordde: Waarlijk, gij zult tot hen behooren, die uitstel hebben verkregen.
Rusça:
Он сказал: "Воистину, ты - один из тех, кому предоставлена отсрочка
Somalice:
Wuxuuna yidhi Eebe Adugu kuwa la sugi Yaad ka mid tahay.
Swahilice:
(Mwenyezi Mungu) akasema: Hakika wewe ni katika walio pewa muhula
Uygurca:
اﷲ: «ساڭا ھەقىقەتەن مەلۇم ۋاقىتقىچە مۆھلەت بېرىلىدۇ» دېدى
Japonca:
かれは仰せられた。「あなたは猶予される,
Arapça (Ürdün):
«قال فإنك من المنظرين».
Hintçe:
ख़ुदा ने फरमाया वक्त मुक़र्रर
Tayca:
พระองค์ตรัสว่า “ดังนั้น แท้จริงเจ้าอยู่ในหมู่ผู้ถูกประวิงเวลา”
İbranice:
אמר (אלוהים:) 'אתה תהיה בין אלה שניתנה להם שהות
Hırvatça:
"Daje ti se vrijeme", reče On,
Rumence:
Dumnezeu spuse: “Ai acest răgaz
Transliteration:
Qala fainnaka mina almunthareena
Türkçe:
Buyurdu: "Hadi, süre verilenlerdensin."
Sahih International:
[Allah] said, "So indeed, you are of those reprieved
İngilizce:
(Allah) said: "Respite is granted thee
Azerbaycanca:
(Allah) buyurdu: “Sən möhlət verilənlərdənsən”
Süleyman Ateş:
(Allah): "Haydi, dedi, sen ertelenmişlerdensin!"
Diyanet Vakfı:
Allah buyurdu ki: "Sen mühlet verilenlerdensin"
Erhan Aktaş:
Allah: “Sen, süre verilenlerdensin;(1)”
Kral Fahd:
Allah: Sen kendilerine mühlet verilenlerdensin, buyurdu.
Hasan Basri Çantay:
(37-38) Buyurdu: «O halde sen (ındallah) ma´lûm olan (bir) zamanın gününe kadar gecikdirilenlerdensin».
Muhammed Esed:
"Pekala, öyle olsun:" diye buyurdu O, "kendilerine zaman tanınanlardan biri olacaksın,
Gültekin Onan:
15:36
Ali Fikri Yavuz:
Allah buyurdu ki, sen mühlet verilenlerdensin,
Portekizce:
Disse-lhe: Serás, pois, dos tolerados,
İsveççe:
[Gud] svarade: "Du är en av dem som skall beviljas anstånd
Farsça:
[خدا] گفت: تو از مهلت یافتگانی،
Kürtçe:
(خوا) فەرمووی ئەوە بەڕاستی تۆ لە مۆڵەت دراوانی
Özbekçe:
У зот: «Албатта, сен қўйиб қўйилганлардансан.
Malayca:
Allah berfirman: "Dengan permohonanmu itu, maka sesungguhnya engkau dari golongan yang diberi tempoh.
Arnavutça:
(Zoti) tha: “Ty, me të vërtetë, të është dhënë afat
Bulgarca:
Рече: “Ти си сред отсрочените
Sırpça:
„Даје ти се време“, рече Он,
Çekçe:
I pravil Bůh: 'Budiž tedy mezi těmi, jimž je odloženo
Urduca:
فرمایا "اچھا، تجھے مہلت ہے
Tacikçe:
Гуфт: «Ту дар шумори мӯҳлатёфтагонӣ,
Tatarca:
Аллаһу тәгалә әйтте: "Ий Иблис, сиңа мәхшәр көненә чаклы яшәргә рөхсәт бирелде.
Endonezyaca:
Allah berfirman: "(Kalau begitu) maka sesungguhnya kamu termasuk orang-orang yang diberi tangguh,
Amharca:
(አላህም) አለ «አንተ ከሚቆዩት ነህ፡፡
Tamilce:
(அல்லாஹ்) கூறினான்: “ஆக, நிச்சயமாக நீ அவகாசமளிக்கப்பட்டவர்களில் ஆகிவிட்டாய்,”
Korece:
하나님이 이르시길 네가 유 예되는자 가운데 있으되
Vietnamca:
(Allah) phán: “Vậy, ngươi được tạm tha,”
Ayet Linkleri: