Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

2

Sûredeki Ayet No: 

176

Ayet No: 

183

Sayfa No: 

26

Nüzûl Yeri: 

Nüzûl Yılı: 

Arapça: 

ذَٰلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ نَزَّلَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ ۗ وَإِنَّ الَّذِينَ اخْتَلَفُوا فِي الْكِتَابِ لَفِي شِقَاقٍ بَعِيدٍ

Çeviriyazı: 

ẕâlike bienne-llâhe nezzele-lkitâbe bilḥaḳḳ. veinne-lleẕîne-ḫtelefû fi-lkitâbi lefî şiḳâḳum be`îd.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Şüphesiz ki Allah kitabı hak bir sebeple indirmiştir. Kitap hakkında ihtilafa düşenler ise, şüphesiz haktan uzak, bir anlaşmazlık içindedirler.

Diyanet İşleri: 

Bu da, Allah'ın Kitab'ı doğru olarak indirmesinden ileri geliyor. Kitap hakkında ayrılığa düşenler doğrusu derin bir çıkmazdadırlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bu, haksız da değildir. Çünkü Allah, kitabı şüphe yok ki hak olarak, doğruyu söylemek için indirdi. Allah kitabında ihtilafa düşenler, elbette haktan uzak bir ayrılıktadırlar.

Şaban Piriş: 

(Bu azabın sebebi şudur:) Allah, kitabı şüphesiz hak olarak indirmiştir. O kitapta ihtilafa düşenler elbette haktan uzak bir ayrılık içindedirler.

Edip Yüksel: 

Böyledir; çünkü ALLAH gerçeği içeren kitabı indirmiştir ve kitap hakkında tartışanlar ise doğrusu derin bir anlaşmazlık içindedir.

Ali Bulaç: 

Bu, Allah'ın Kitabı şüphesiz hak olarak indirmesindendir. Kitap konusunda anlaşmazlığa düşenler ise uzak bir ayrılık içindedirler.

Suat Yıldırım: 

Böyle olacaktır: Çünkü Allah kitabı gerçek bir gaye ile hak olarak indirmiştir. Ve kitap hakkında ihtilâfa dalanlar, haktan pek uzağa düşmüşlerdir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Bu azap onun içindir ki: Allah Teâlâ şüphesiz kitabını hak olarak inzal etmiştir. (Artık bunu ketm ve) Tekzîp edenler azaba müstahik olmazlar mı? Şüphe yok ki kitab-ı ilâhîde ihtilafa düşenler pek uzak bir ayrılık içindedirler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bu böyledir. Çünkü Allah, Kitap'ı hak olarak indirmiştir. Kitap'ta çekişmeye girenler, bütünden uzaklaştırıcı bir kopuşun tam içindedirler.

Bekir Sadak: 

Bu da, Allah´in Kitab´i dogru olarak indirmesinden ileri geliyor. Kitab hakkinda ayriliga dusenler dogrusu derin bir cikmazdadirlar.*

İbni Kesir: 

Bu, Allah´ın kitabı hak olarak indirilmiş olup, o kitabda ihtilafa düşenlerin şüphesiz ki, pek uzak bir şikak içinde olmalarındandır.

Adem Uğur: 

O azabın sebebi, Allah´ın, kitabı hak olarak indirmiş olmasıdır. (Buna rağmen farklı yorum yapıp) kitapta ayrılığa düşenler, elbette derin bir anlaşmazlığın içine düşmüşlerdir.

İskender Ali Mihr: 

İşte bu (azap), Allah´ın, Kitap´ı hak ile indirmiş olması sebebiyledir. Ve muhakkak ki Kitap hakkında ihtilâfa düşenler, mutlaka uzak bir ayrılık içindedirler.

Celal Yıldırım: 

Bu azâb, Allah´ın Kitabını hak olarak indirmesindendir. Kitap hakkında ayrılığa düşenler, elbetteki uzak bir ayrılık (derin bir çıkmaz) içindedirler.

Tefhim ul Kuran: 

Bu, Allah´ın Kitabı şüphesiz hak olarak indirmesindendir. Kitap konusunda anlaşmazlığa düşenler ise uzak bir ayrılık içindedirler.

Fransızca: 

C'est ainsi, car c'est avec la vérité qu'Allah a fait descendre le Livre; et ceux qui s'opposent au sujet du Livre sont dans une profonde divergence.

İspanyolca: 

Esto es así porque Alá ha revelado la Escritura con la Verdad. Y quienes discrepan sobre la Escritura están en marcada oposición.

İtalyanca: 

Questo perché Allah ha fatto scendere il Libro con la Verità e coloro che dissentono a proposito del Libro si allontanano nello scisma.

Almanca: 

Dies, weil ALLAH die Schrift mit der Wahrheit nach und nach hinabsandte. Doch diejenigen, die über die Schrift uneins wurden, befinden sich zweifelsohne in tiefer Zerstrittenheit.

Çince: 

这是因为真主已降示包含真理的经典,违背经典的人,确已陷於长远的反对中。

Hollandaca: 

Daarom zullen zij lijden, omdat God dit boek met waarheid openbaarde, en zij die daarover in strijd komen, in eene groote dwaling geraken.

Rusça: 

Это - потому, что Аллах ниспослал Писание во истине. А те, которые спорят относительно Писания, находятся в полном разладе с истиной.

Somalice: 

arrintaas waxa ugu wacan in Eebe u soo dejiyey kitaabka xaqa ah kuwii iskudiiday kitaabkana waxay ku suganyihiin khilaaf Fog.

Swahilice: 

Hayo ni kwa sababu Mwenyezi Mungu ameteremsha Kitabu kwa haki. Na wale walio khitilafiana katika Kitabu wamo katika upinzani ulio mbali na haki.

Uygurca: 

بۇ (قاتتىق ئازاب) شۇنىڭ ئۈچۈنكى، اﷲ ھەقىقەتەن ھەق كىتابنى (تەۋراتنى) نازىل قىلدى (ئۇلار تەۋراتتىكى نەرسىلەرنى يوشۇردى ۋە ئۆزگەرتىۋەتتى)، كىتاب توغرىسىدا ئىختىلاپ قىلغۇچىلار چۇڭقۇر نىزادىدۇر

Japonca: 

それというのもアッラーが,真理をもって啓典を下されたからである。この啓典に就いて異論を唱える者は,遠く離れ去った者たちである。

Arapça (Ürdün): 

«ذلك» الذي ذكر من أكلهم النار وما بعده «بأن» بسبب أن «الله نزَّل الكتاب بالحق» متعلق بنزل فاختلفوا فيه حيث آمنوا ببعضه وكفروا ببعضه بكتمه «وإن الذين اختلفوا في الكتاب» بذلك وهم اليهود وقيل المشركون في القرآن حيث قال بعضهم شعر وبعضهم سحر وبعضهم كهانة «لفي شقاق» خلاف «بعيد» عن الحق.

Hintçe: 

ये इसलिए कि ख़ुदा ने बरहक़ किताब नाज़िल की और बेशक जिन लोगों ने किताबे ख़ुदा में रद्दो बदल की वह लोग बड़े पल्ले दरजे की मुख़ालेफत में हैं

Tayca: 

นั่นก็เพราะว่า อัลลอฮ์ได้ทรงประทานคัมภีร์ลงมาพร้อมด้วยสัจธรรม และแท้จริงบรรดาผู้ที่ขัดแย้งกันในคัมภีร์นั้น ย่อมอยู่ในการแตกแยกที่ห่างไกล

İbranice: 

זאת, כי אלוהים הוריד את הספר (הקוראן) בצדק. כל אלה החלוקים בדבר הספר נתונים בפילוג רחוק מן הצדק

Hırvatça: 

To je tako, jer Allah je objavio Knjigu s istinom, a oni koji se o Knjizi razilaze doista su u raskolu velikom.

Rumence: 

Aşa este, căci Dumnezeu a pogorât Cartea întru Adevăr. Cei care se ceartă asupra Cărţii sunt într-o mare dezbinare.

Transliteration: 

Thalika bianna Allaha nazzala alkitaba bialhaqqi wainna allatheena ikhtalafoo fee alkitabi lafee shiqaqin baAAeedin

Türkçe: 

Bu böyledir. Çünkü Allah, Kitap'ı hak olarak indirmiştir. Kitap'ta çekişmeye girenler, bütünden uzaklaştırıcı bir kopuşun tam içindedirler.

Sahih International: 

That is [deserved by them] because Allah has sent down the Book in truth. And indeed, those who differ over the Book are in extreme dissension.

İngilizce: 

(Their doom is) because Allah sent down the Book in truth but those who seek causes of dispute in the Book are in a schism Far (from the purpose).

Azerbaycanca: 

Bu (əzab) ondan ötrüdür ki, Allah kitabı (Tövratı, İncili və ya Qur’anı) haqq olaraq göndərmişdir. Lakin kitab barəsində müxtəlif rə’ydə olanlar (onun hökmlərinin bə’zisini qəbul, bə’zisini rədd edənlər, bə’zisini gizlədənlər, bə’zisini isə təhrif edib dəyişdirənlər), şübhəsiz ki, (həqiqətdən) uzaq bir nifaq içərisindədirlər.

Süleyman Ateş: 

(Onlara) böyle(azab edilecek)dir. Çünkü Allah, Kitabı gerçekle indirmiştir. Kitapta ayrılığa düşenler, elbette derin bir anlaşmazlık içindedirler.

Diyanet Vakfı: 

O azabın sebebi, Allah'ın, kitabı hak olarak indirmiş olmasıdır. (Buna rağmen farklı yorum yapıp) kitapta ayrılığa düşenler, elbette derin bir anlaşmazlığın içine düşmüşlerdir.

Erhan Aktaş: 

İşte bu, Allah’ın Hakk olarak indirdiği Kitâp hakkında, onların anlaşmazlığa düşmeleri ve derin bir ayrılık içinde olmalarındandır.

Kral Fahd: 

O azabın sebebi, Allah’ın, kitabı hak olarak indirmiş olmasıdır. (Buna rağmen farklı yorum yapıp) kitapta ayrılığa düşenler, elbette derin bir anlaşmazlığın içine düşmüşlerdir.

Hasan Basri Çantay: 

Bu (azabın) sebebi şudur: Çünkü Allah Kitabı şübhesiz hak olarak indirmişdir. O kitab (ın inzal, tasdıyk ve sıhhatin) da ihtilâfa düşenler elbette (Hakdan) uzak bir ayrılık içindedirler.

Muhammed Esed: 

İşte böyle; hakikati ortaya koymak için ilahi kelamı indiren Allah olduğuna göre, ona karşı kendi görüşlerini dayatanlar derin bir açmazdadırlar.

Gültekin Onan: 

Bu Tanrı´nın kitabı kuşkusuz hak olarak indirmesindendir. Kitap konusunda anlaşmazlığa düşenler ise doğrusu derin bir anlaşmazlık/ayrılık içindedir.

Ali Fikri Yavuz: 

Bu azâbın sebebi şudur: Çünkü Allah’ın hak olarak gönderdiği kitabın hükmünü gizlediler. Kitabın bir kısmını ikrar ve bir kısmını inkâr etmek suretiyle ihtilâfa düşenler, hakdan uzak bir ayrılık içindedirler.

Portekizce: 

Isso, porque Deus revelou o Livro com a verdade e aqueles que disputaram sobre ele incorreram em profundo cisma.

İsveççe: 

[De skall straffas] därför att det är Gud som i Skriften uppenbarar sanningen, och de som sätter sin mening emot Skriften har drivit sitt motstånd [mot Gud och Profeten] för långt.

Farsça: 

آن عذاب به خاطر این است که خدا کتاب آسمانی را به درستی و راستی نازل کرد [ولی اینان، آن را واگذاشتند و در تکذیبش کوشیدند و آن را مایه اختلاف قرار دادند] و یقیناً آنان که در [مفهوم و محتوای] کتاب اختلاف کردند [تا حقایق از مردم پنهان بماند] در دشمنی دور و درازی قرار دارند.

Kürtçe: 

ئەمە (ھەمووی) بەھۆی ئەوەوەیە کە خوا کتێبە (پیرۆزە) کانی ناردۆتە خوارەوە بەڕاستی وە بێگومان ئەوانەی دووبەرەکیان تێکەوت لە تەوراتدا لە دووبەرەکیەکی (وادان) کە دوورن (لەیەک کەوتن)

Özbekçe: 

Бунинг сабаби, албатта, Аллоҳ китобни ҳақ билан нозил қилган эди. Китоб хусусида ихтилоф қилганлар эса, тубсиз тортишувдадирлар. (Қўлларидаги ҳидоят ва мағфиратни бой бериб, қаттиқ азобга дучор бўлишларининг сабаби–улар «Аллоҳ китобни ҳақ билан нозил қилган»ини тан олмадилар. Ҳолбуки, бу ҳақ китобга амал қилиб, бахт-саодатда яшасалар бўлар эди. Аммо улар Аллоҳнинг китоби хусусида ихтилоф қилдилар, тубсиз талашув ва туганмас ихтилоф гирдобига тушиб қолдилар. Оқибатда мазкур азобларга дучор бўлдилар.)

Malayca: 

(Segala balasan yang buruk) itu adalah dengan sebab Allah telah menurunkan Kitab dengan mengandungi kebenaran (tetapi mereka berselisih padanya); dan sesungguhnya orang-orang yang berselisihan mengenai (kebenaran) kitab, itu sebenarnya mereka adalah dalam keadaan berpecah-belah yang jauh (dari mendapat petunjuk hidayah Allah).

Arnavutça: 

Kjo është për shkak se Perëndia ka zbritur Librin, të vërtetën e saktë, e ata që bëjnë polemikë rreth përmbajtjes së Librit janë në kundërshtim të madh me të drejtën.

Bulgarca: 

Така е, защото Аллах низпосла Писанието с истината. А които спорят относно Писанието, те са в дълбок раздор.

Sırpça: 

То је тако, јер Аллах је објавио Књигу с истином, а они који се о Књизи разилазе заиста су у расколу великом.

Çekçe: 

A to je proto, že Bůh seslal Písmo pravdu obsahující; ti, kdož se o Písmo hádají, ti věru jsou v rozkolu hlubokém.

Urduca: 

یہ سب کچھ اس وجہ سے ہوا کہ اللہ نے تو ٹھیک ٹھیک حق کے مطابق کتاب نازل کی تھی مگر جن لوگوں نے کتاب میں اختلاف نکالے وہ اپنے جھگڑوں میں حق سے بہت دور نکل گئے

Tacikçe: 

Зеро, ки Худо китобро ба ҳақ нозил кард ва касоне, ки дар китоби Худо ихтилоф мекунанд, дар мухолифате (зиддияте) дур аз савобанд.

Tatarca: 

Бу кешеләргә ут ґәзабы тиешле булды, Аллаһу тәгалә җәһәннәм газабыннан котылырга һәм җәннәткә керергә юл күрсәтеп, хаклык белән Коръән иңдергәннән соң Коръән белән гамәл кыйлмаганнары һәм Коръән күрсәткән юлдан бармаганнары өчендер. Коръән хөкемнәренә хыйлафлык кыйлучылар шиксез һидәяттән мәхрүм булып, туры юлдан бик ерак, бик тирән адашмактадыр.

Endonezyaca: 

Yang demikian itu adalah karena Allah telah menurunkan Al Kitab dengan membawa kebenaran; dan sesungguhnya orang-orang yang berselisih tentang (kebenaran) Al Kitab itu, benar-benar dalam penyimpangan yang jauh (dari kebenaran).

Amharca: 

ይህ (ቅጣት) አላህ መጽሐፍን በእውነት ያወረደ በመኾኑ ምክንያት (እና በርሱ በመካዳቸው) ነው፡፡ እነዚያም በመጽሐፉ የተለያዩት (ከእውነት) በራቀ ጭቅጭቅ ውስጥ ናቸው፡፡

Tamilce: 

அ(வர்கள் நரகத்தில் தண்டனை பெறுவ)து, ஏனெனில், நிச்சயமாக அல்லாஹ் உண்மையுடன் வேதத்தை இறக்கினான். (ஆனால், அவர்கள் அதில் முரண்பட்டார்கள்.) நிச்சயமாக (இந்த) வேதத்(தை நம்பிக்கை கொள்ளாமல் அ)தில் கருத்து வேறுபாடு கொண்டவர்கள் (முஸ்லிம்களுடன்) வெகு தூரமான பகைமையில்தான் இருக்கிறார்கள்.

Korece: 

그것은 하나님께서 그 성 서를 진리로 보내셨는데 그 성서 에 이의를 제기하여 분열을 초래 했기 때문이라

Vietnamca: 

(Họ bị như thế là do họ cố tình che giấu) sự thật được Allah thiên khải trong Kinh Sách; và quả thật những ai bất đồng về Kinh Sách chắc chắn là những kẻ lạc lối rất xa.