Arapça:
وَلَقَدْ جَعَلْنَا فِي السَّمَاءِ بُرُوجًا وَزَيَّنَّاهَا لِلنَّاظِرِينَ
Çeviriyazı:
veleḳad ce`alnâ fi-ssemâi bürûcev vezeyyennâhâ linnâżirîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun biz, gökte birtakım burçlar yarattık ve bakanlar için onu süsledik.
Diyanet İşleri:
And olsun ki, gökte burçlar meydana getirdik, onları bakanlar için donattık.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Andolsun ki gökte burçlar halkettik ve göğü, seyredenlere bezedik.
Şaban Piriş:
Gökte burçlar (yıldızlar) varettik ve onları bakanlar için süsledik.
Edip Yüksel:
Gökte galaksiler yerleştirdik, ve gözleyenler için onları süsledik.
Ali Bulaç:
Andolsun, gökte burçlar kıldık ve onu gözleyenler için süsledik.
Suat Yıldırım:
Gerçekten Biz, gökte burçlar yarattık ve onları seyredenler için yıldızlarla süsledik.Hem onu kovulmuş her şeytandan koruduk. Ancak kulak hırsızlığı edenler olursa, onu da parlak bir ışık kovalar. [25,61; 85,1; 26,212; 37,8-10] {KM, Luka 10,18}
Ömer Nasuhi Bilmen:
Andolsun ki, Biz gökte burçlar yaptık ve onu nazar edenler için tezyin ettik.
Yaşar Nuri Öztürk:
Yemin olsun, biz gökte burçlar oluşturduk ve onu/onları, seyredenler için süsledik.
Bekir Sadak:
Hazinesi Bizim katimizda olmayan hicbir sey yoktur. Biz onu ancak belli bir olcuye gore indiririz.
İbni Kesir:
Andolsun ki
Adem Uğur:
Andolsun, biz gökte birtakım burçlar yarattık ve seyr edenler için onu süsledik.
İskender Ali Mihr:
Andolsun ki
Celal Yıldırım:
Şanıma and olsun ki, gökte burçlar yarattık ve onları seyredenler için süsleyip (çekici görünümde) donattık.
Tefhim ul Kuran:
Andolsun, biz gökte burçlar kıldık ve onu gözleyenler için süsledik.
Fransızca:
ils diraient : "Vraiment nos yeux sont voilés. Mais plutôt, nous sommes des gens ensorcelés".
İspanyolca:
Sí, hemos puesto constelaciones en el cielo, las hemos engalanado a las miradas,
İtalyanca:
In verità ponemmo costellazioni nel cielo e lo abbellimmo per coloro che lo osservano.
Almanca:
Und gewiß, bereits haben WIR im Himmel Sternbilder eingesetzt und für die Betrachter schön gemacht.
Çince:
我确已在天上创造了(十二)宫,我为观察者而修饰天空。
Hollandaca:
Wij hebben de twaalf teekens in den hemel geplaatst en die in verschillende vormen voorgesteld voor hen, die acht geven.
Rusça:
Воистину, Мы воздвигли на небе созвездия и украсили его для тех, кто смотрит.
Somalice:
waxaan yeellay samada buruuj (Meelo) waxaan u qurxinnay kuwa dayi (eegi).
Swahilice:
Na hakika tumeweka katika mbingu vituo vya sayari, na tumezipamba kwa wenye kuangalia.
Uygurca:
بىز ئاسماندا بۇرۇجلارنى ياراتتۇق ۋە كۆزەتكۈچىلەر ئۈچۈن ئاسماننى (يۇلتۇزلار بىلەن) بېزىدۇق
Japonca:
われは天に星座を定めて見る者に美しく眺めさせ,
Arapça (Ürdün):
«ولقد جعلنا في السماء بروجا» اثني عشر: الحمل والثور والجوزاء والسرطان والأسد والسنبلة والميزان والعقرب والقوس والجدي والدلو والحوت، وهي منازل الكواكب السبعة السيارة: المريخ وله الحمل والعقرب، والزهرة ولها الثور والميزان، وعطارد وله الجوزاء والسنبلة، والقمر وله السرطان، والشمس ولها الأسد، والمشتري وله القوس والحوت، وزحل له الجدي والدلو «وزيناها» بالكواكب «للناظرين».
Hintçe:
और हम ही ने आसमान में बुर्ज बनाए और देखने वालों के वास्ते उनके (सितारों से) आरास्ता (सजाया) किया
Tayca:
และโดยแน่นอน เราให้มีหมู่ดวงดาวในท้องฟ้า และเราได้ประดับมันให้สวยงามแก่บรรดาผู้เฝ้ามอง
İbranice:
וכבר עשינו את הכוכבים בשמיים וקישטנו אותם (את השמיים) להנאת המתבוננים
Hırvatça:
Mi smo na nebu velike zvijezde stvorili i okitili ga za one koji posmatraju.
Rumence:
Noi am pus zodii pe cer şi l-am împodobit pentru cei care îl privesc
Transliteration:
Walaqad jaAAalna fee alssamai buroojan wazayyannaha lilnnathireena
Türkçe:
Yemin olsun, biz gökte burçlar oluşturduk ve onu/onları, seyredenler için süsledik.
Sahih International:
And We have placed within the heaven great stars and have beautified it for the observers.
İngilizce:
It is We Who have set out the zodiacal signs in the heavens, and made them fair-seeming to (all) beholders;
Azerbaycanca:
Biz səmada bürclər yaratdıq, onlara baxanlar üçün (ulduzlarla) bəzədik.
Süleyman Ateş:
Andolsun biz, gökte burçlar yaptık. Ve onu bakanlar için süsledik.
Diyanet Vakfı:
Andolsun, biz gökte birtakım burçlar yarattık ve seyr edenler için onu süsledik.
Erhan Aktaş:
Ant olsun, Biz(1), semada burçlar yaptık ve bakanlar için onu donattık.
Kral Fahd:
Gökte büyük yıldızlar yarattık ve onları bakanlar için süsledik.
Hasan Basri Çantay:
Andolsun, biz gökde burçlar yapmış, onları (ibretle) temâşâ edenler için süslenmişizdir.
Muhammed Esed:
Gerçekten de, Biz gökyüzüne büyük takım yıldızları serpiştirdik ve onları, seyredenler için süsleyip bezedik:
Gültekin Onan:
Andolsun, gökte burçlar kıldık ve onu gözleyenler için süsledik.
Ali Fikri Yavuz:
Gerçekten biz, gökte burclar yarattık ve göğü, bakan kimseler için yıldızlarla süsledik
Portekizce:
Colocamos constelações no firmamento e o adornamos para os contempladores.
İsveççe:
OCH VI har lagt ut stjärnbilder på himlens valv till glädje för [nattliga] betraktare;
Farsça:
به راستی که ما در آسمان، برج هایی قرار دادیم و آن را برای بینندگان [به شکل صورت های فلکی] آراستیم.
Kürtçe:
سوێند بە خوا بێگومان ئێمە دروستمان کردووە چەند بورجێک لە ئاسماندا و ئەو (ئاسمانە) مان ڕازاندۆتەوە بۆ سەرەنجدەران و تەماشاکەران
Özbekçe:
Батаҳқиқ, Биз осмонларда буржлар қилиб қўйдик ва уни назар солувчилар учун зийнатлаб қўйдик. (Осмон ҳамманинг кўз ўнгида турибди. Лекин ҳамма ҳам осмонни Аллоҳнинг қудратига далолат қилувчи буюк мўъжиза деб тушунавермайди. Аслида, у мўъжизадир. Хўш, шундай улкан, бепоён, чексиз осмонни ким яратган? Яратганда ҳам, юлдузлар юрадиган йўллар–буржлар билан ким яратган? Албатта, Аллоҳ яратган.)
Malayca:
Dan demi sesungguhnya! Kami telah menjadikan di langit: bintang-bintang (yang berbagai bentuk dan keadaan) serta kami hiasi langit itu bagi orang-orang yang melihatnya.
Arnavutça:
Na kemi krijuar hyllësi në qiej dhe i kemi zbukuruar ato për shikuesin,
Bulgarca:
И направихме на небето съзвездия, и го разкрасихме за гледащите,
Sırpça:
Ми смо на небу сазвежђа створили и за оне који их посматрају украсили…
Çekçe:
A na nebi jsme umístili znamení zvěrokruhu a učinili jsme je pro ty, kdo na ně patří, krásnými
Urduca:
یہ ہماری کار فرمائی ہے کہ آسمان میں ہم نے بہت سے مضبوط قلعے بنائے، اُن کو دیکھنے والوں کے لیے مزین کیا
Tacikçe:
Ва албатта дар осмон бурҷҳое офаридем ва барон бинандагонашон биёростем.
Tatarca:
Тәхкыйк күктә йолдызлар халык кылдык вә караучылар өчен күкне шул йолдызлар белән зиннәтле иттек.
Endonezyaca:
Dan sesungguhnya Kami telah menciptakan gugusan bintang-bintang (di langit) dan Kami telah menghiasi langit itu bagi orang-orang yang memandang(nya),
Amharca:
በሰማይም ላይ ቡርጆችን በእርግጥ አድርገናል፡፡ ለተመልካቾችም (በከዋክብት) አጊጠናታል፡፡
Tamilce:
திட்டவட்டமாக வானத்தில் பெரிய நட்சத்திரங்களை அமைத்து, பார்ப்பவர்களுக்கு அதை அலங்கரித்தோம்.
Korece:
그리하여 하나님은 하늘에 천도를 만들고 보는 자들을 위해 그것을 장식하였으며
Vietnamca:
Quả thật, TA (Allah) đã đặt trong bầu trời các chòm sao và đã làm đẹp nó cho những người quan sát, ngắm nhìn.
Ayet Linkleri: