Arapça:
كَذَٰلِكَ نَسْلُكُهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ
Çeviriyazı:
keẕâlike neslükühû fî ḳulûbi-lmücrimîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz o küfrü suçluların kalbine işte böyle sokarız.
Diyanet İşleri:
Aynı şekilde biz de Kitap'ı suçluların kalblerine sokarız, ama ona yine de inanmazlar. Oysa kendilerinden öncekilerin uğradıkları meydandadır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Biz böylece, Kur'an'ı, yüreklerine kadar sokarız da.
Şaban Piriş:
İşte böylece biz onu, (yalanlamayı) suçluların (Mekke müşriklerinin) kalplerine sokarız.
Edip Yüksel:
İşte suçluların kalbine böyle (bir tavrı) sokarız.
Ali Bulaç:
Böylece Biz onu (alayı), suçlu-günahkarların kalplerine sokarız.
Suat Yıldırım:
Biz böylece o inkâr ve alayı suçluların kalplerine sokarız. Geçmiş ümmetlerin başlarına gelen felaketler ibret teşkil ettiği halde yine de onlar iman etmezler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
İşte böylece onu (o istihzâyı) günahkâr olanların kalplerine sokarız.
Yaşar Nuri Öztürk:
Biz ona, günaha batmışların gönüllerinde böyle bir yol veririz.
Bekir Sadak:
Onlari, kovulmus her seytandan koruduk.
İbni Kesir:
Biz, böylece onu suçluların kalbine sokarız.
Adem Uğur:
İşte böylece biz onu, (inkârcılığı) suçluların kalplerine sokarız.
İskender Ali Mihr:
İşte böylece onu (alay etmeyi), mücrimlerin kalplerine sokarız.
Celal Yıldırım:
Bunun gibi onu (sapıklık, inkâr, alay ve şirki) suçlu günahkârların kalblerine sokarız (öncekilerin kalblerine soktuğumuz gibi).
Tefhim ul Kuran:
Böylece biz onu (alayı), suçlu günahkârların kalblerine sokarız.
Fransızca:
Et pas un Messager ne leur est venu sans qu'ils s'en soient moqués.
İspanyolca:
Así se lo insinuamos ahora a los pecadores,
İtalyanca:
Lasciamo che ciò si insinui nei cuori degli empi.
Almanca:
Solcherart lassen WIR es in die Herzen der schwer Verfehlenden eindringen.
Çince:
我这样使爱好嘲笑深入罪人们的心。
Hollandaca:
Evenzoo zullen wij de harten der zondige bewoners van Mekka er toe brengen, hunnen profeet te bespotten.
Rusça:
Таким же образом Мы насаждаем его (неверие) в сердцах грешников.
Somalice:
saasaana u galinaa (Gaalnimada) quluubta dambiilayaasha.
Swahilice:
Na kama hivi ndivyo tunavyo ingiza katika nyoyo za wakosefu.
Uygurca:
شۇنداق مەسخىرە قىلىشنى بىز گۇناھكارلارنىڭ دىللىرىغا سالىمىز
Japonca:
このようにわれは,罪深い者の心に,そうすることを忍び込ませた。
Arapça (Ürdün):
«كذلك نسلكه» أي مثل إدخالنا التكذيب في قلوب أولئك ندخله «في قلوب المجرمين» أي كفار مكة.
Hintçe:
हम (गोया खुद) इसी तरह इस (गुमराही) को (उन) गुनाहगारों के दिल में डाल देते हैं
Tayca:
ในทำนองนั้น เราได้ทำให้มัน อยู่ในจิตใจของพวกอาชญากร
İbranice:
כך אנחנו מאפשרים להרגל הזה (הכפירה) לחדור אל הלבבות של הכופרים המכחשים (בגלל כפירתם)
Hırvatça:
Eto, tako dajemo da to uđe u srca prestupnika.
Rumence:
Şi astfel îi tăiem cale în inimile nelegiuiţilor.
Transliteration:
Kathalika naslukuhu fee quloobi almujrimeena
Türkçe:
Biz ona, günaha batmışların gönüllerinde böyle bir yol veririz.
Sahih International:
Thus do We insert denial into the hearts of the criminals.
İngilizce:
Even so do we let it creep into the hearts of the sinners -
Azerbaycanca:
(Əvvəlki ümmətlər barəsində etdiyimiz kimi) Biz onu (küfrü, istehzanı) günahkarların (sənin qövmündən olan müşriklərin) ürəklərinə belə yeridirik!
Süleyman Ateş:
İşte biz o(Tanrı Zikri)ni suçluların kalblerine böyle sokarız.
Diyanet Vakfı:
İşte böylece biz onu, (inkarcılığı) suçluların kalplerine sokarız.
Erhan Aktaş:
Böylece onu(1) mücrimlerin(2) kalplerine sokarız.
Kral Fahd:
İşte böylece biz onu, (şirki ve inkârcılığı) suçluların kalplerine böyle sokarız.
Hasan Basri Çantay:
Biz böylece o (istihzâyi) günahkârların kalblerine sokarız.
Muhammed Esed:
Biz (mesajımızdan yana) bu (alaycı tutumu), işte böylece, o günaha gömülüp gitmiş kimselerin yüreklerine sokarız,
Gültekin Onan:
Böylece biz onu (alayı), suçlu günahkarların kalplerine sokarız.
Ali Fikri Yavuz:
Biz, o küfrü (istihzâyı) mücrimlerin kalblerine işte böyle geçiririz.
Portekizce:
Mesmo assim diligenciamos, no sentido de infundi-la (a Mensagem) nos corações dos pecadores.
İsveççe:
Och [samma motstånd mot förkunnelsen] låter Vi genomsyra dessa obotfärdiga syndares hjärtan.
Farsça:
ما این گونه [که قابل فهمیدن باشد] قرآن را وارد قلوب بدکاران می کنیم.
Kürtçe:
ئا بەو جۆرە ئێمە ئەو (قورئانە) دەخەینە ناو دڵی تاوانبارانەوە
Özbekçe:
Шунга ўхшаш Биз уни жиноятчилар қалбига солармиз.
Malayca:
(Sebagaimana hati kaum-kaum yang telah lalu dimasuki perasaan mempersendakan Rasul-rasul) demikianlah pula Kami masukkan perasaan yang seperti itu ke dalam hati orang-orang yang berdosa (yang menentangmu).
Arnavutça:
Ja, kështu Na, fusim (talljen) në zemrat e mëkatarëve,
Bulgarca:
Така влагаме това [неверие] в сърцата на престъпниците
Sırpça:
Ето, тако дајемо да то уђе у срца неверника.
Çekçe:
Takto mu razíme cestu do srdcí hříšníků.
Urduca:
مجرمین کے دلوں میں تو ہم اس ذکر کو اِسی طرح (سلاخ کے مانند) گزارتے ہیں
Tacikçe:
Роҳашро дар дили гунаҳгорон инчунин мекушоем!
Tatarca:
Залимнәр күңеленә шулай салырбыз ул мәсхәрәне, ягъни мәсхәрә итүне бик яратырлар.
Endonezyaca:
Demikianlah, Kami mamasukkan (rasa ingkar dan memperolok-olokkan itu) kedalam hati orang-orang yang berdosa (orang-orang kafir),
Amharca:
እንደዚሁ (ማስተባበልን) በአመጸኞቹ ልቦች ውስጥ እናገባዋለን፡፡
Tamilce:
(முன்னர் நாம் எப்படி செய்தோமோ) அதுபோன்றே, அ(ந்த நிராகரிப்பு தனத்)தை (இந்த) குற்றவாளிகளின் உள்ளங்களிலும் புகுத்துகிறோம்.
Korece:
하나님은 그것이 죄인들의 마음속에 들도록 하였으나
Vietnamca:
Cũng như thế, TA đã gieo nó vào tấm lòng của những kẻ tội lỗi.
Ayet Linkleri: