Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

15

Sûredeki Ayet No: 

12

Ayet No: 

1814

Sayfa No: 

262

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

كَذَٰلِكَ نَسْلُكُهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ

Çeviriyazı: 

keẕâlike neslükühû fî ḳulûbi-lmücrimîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Biz o küfrü suçluların kalbine işte böyle sokarız.

Diyanet İşleri: 

Aynı şekilde biz de Kitap'ı suçluların kalblerine sokarız, ama ona yine de inanmazlar. Oysa kendilerinden öncekilerin uğradıkları meydandadır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Biz böylece, Kur'an'ı, yüreklerine kadar sokarız da.

Şaban Piriş: 

İşte böylece biz onu, (yalanlamayı) suçluların (Mekke müşriklerinin) kalplerine sokarız.

Edip Yüksel: 

İşte suçluların kalbine böyle (bir tavrı) sokarız.

Ali Bulaç: 

Böylece Biz onu (alayı), suçlu-günahkarların kalplerine sokarız.

Suat Yıldırım: 

Biz böylece o inkâr ve alayı suçluların kalplerine sokarız. Geçmiş ümmetlerin başlarına gelen felaketler ibret teşkil ettiği halde yine de onlar iman etmezler.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

İşte böylece onu (o istihzâyı) günahkâr olanların kalplerine sokarız.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Biz ona, günaha batmışların gönüllerinde böyle bir yol veririz.

Bekir Sadak: 

Onlari, kovulmus her seytandan koruduk.

İbni Kesir: 

Biz, böylece onu suçluların kalbine sokarız.

Adem Uğur: 

İşte böylece biz onu, (inkârcılığı) suçluların kalplerine sokarız.

İskender Ali Mihr: 

İşte böylece onu (alay etmeyi), mücrimlerin kalplerine sokarız.

Celal Yıldırım: 

Bunun gibi onu (sapıklık, inkâr, alay ve şirki) suçlu günahkârların kalblerine sokarız (öncekilerin kalblerine soktuğumuz gibi).

Tefhim ul Kuran: 

Böylece biz onu (alayı), suçlu günahkârların kalblerine sokarız.

Fransızca: 

Et pas un Messager ne leur est venu sans qu'ils s'en soient moqués.

İspanyolca: 

Así se lo insinuamos ahora a los pecadores,

İtalyanca: 

Lasciamo che ciò si insinui nei cuori degli empi.

Almanca: 

Solcherart lassen WIR es in die Herzen der schwer Verfehlenden eindringen.

Çince: 

我这样使爱好嘲笑深入罪人们的心。

Hollandaca: 

Evenzoo zullen wij de harten der zondige bewoners van Mekka er toe brengen, hunnen profeet te bespotten.

Rusça: 

Таким же образом Мы насаждаем его (неверие) в сердцах грешников.

Somalice: 

saasaana u galinaa (Gaalnimada) quluubta dambiilayaasha.

Swahilice: 

Na kama hivi ndivyo tunavyo ingiza katika nyoyo za wakosefu.

Uygurca: 

شۇنداق مەسخىرە قىلىشنى بىز گۇناھكارلارنىڭ دىللىرىغا سالىمىز

Japonca: 

このようにわれは,罪深い者の心に,そうすることを忍び込ませた。

Arapça (Ürdün): 

«كذلك نسلكه» أي مثل إدخالنا التكذيب في قلوب أولئك ندخله «في قلوب المجرمين» أي كفار مكة.

Hintçe: 

हम (गोया खुद) इसी तरह इस (गुमराही) को (उन) गुनाहगारों के दिल में डाल देते हैं

Tayca: 

ในทำนองนั้น เราได้ทำให้มัน อยู่ในจิตใจของพวกอาชญากร

İbranice: 

כך אנחנו מאפשרים להרגל הזה (הכפירה) לחדור אל הלבבות של הכופרים המכחשים (בגלל כפירתם)

Hırvatça: 

Eto, tako dajemo da to uđe u srca prestupnika.

Rumence: 

Şi astfel îi tăiem cale în inimile nelegiuiţilor.

Transliteration: 

Kathalika naslukuhu fee quloobi almujrimeena

Türkçe: 

Biz ona, günaha batmışların gönüllerinde böyle bir yol veririz.

Sahih International: 

Thus do We insert denial into the hearts of the criminals.

İngilizce: 

Even so do we let it creep into the hearts of the sinners -

Azerbaycanca: 

(Əvvəlki ümmətlər barəsində etdiyimiz kimi) Biz onu (küfrü, istehzanı) günahkarların (sənin qövmündən olan müşriklərin) ürəklərinə belə yeridirik!

Süleyman Ateş: 

İşte biz o(Tanrı Zikri)ni suçluların kalblerine böyle sokarız.

Diyanet Vakfı: 

İşte böylece biz onu, (inkarcılığı) suçluların kalplerine sokarız.

Erhan Aktaş: 

Böylece onu(1) mücrimlerin(2) kalplerine sokarız.

Kral Fahd: 

İşte böylece biz onu, (şirki ve inkârcılığı) suçluların kalplerine böyle sokarız.

Hasan Basri Çantay: 

Biz böylece o (istihzâyi) günahkârların kalblerine sokarız.

Muhammed Esed: 

Biz (mesajımızdan yana) bu (alaycı tutumu), işte böylece, o günaha gömülüp gitmiş kimselerin yüreklerine sokarız,

Gültekin Onan: 

Böylece biz onu (alayı), suçlu günahkarların kalplerine sokarız.

Ali Fikri Yavuz: 

Biz, o küfrü (istihzâyı) mücrimlerin kalblerine işte böyle geçiririz.

Portekizce: 

Mesmo assim diligenciamos, no sentido de infundi-la (a Mensagem) nos corações dos pecadores.

İsveççe: 

Och [samma motstånd mot förkunnelsen] låter Vi genomsyra dessa obotfärdiga syndares hjärtan.

Farsça: 

ما این گونه [که قابل فهمیدن باشد] قرآن را وارد قلوب بدکاران می کنیم.

Kürtçe: 

ئا بەو جۆرە ئێمە ئەو (قورئانە) دەخەینە ناو دڵی تاوانبارانەوە

Özbekçe: 

Шунга ўхшаш Биз уни жиноятчилар қалбига солармиз.

Malayca: 

(Sebagaimana hati kaum-kaum yang telah lalu dimasuki perasaan mempersendakan Rasul-rasul) demikianlah pula Kami masukkan perasaan yang seperti itu ke dalam hati orang-orang yang berdosa (yang menentangmu).

Arnavutça: 

Ja, kështu Na, fusim (talljen) në zemrat e mëkatarëve,

Bulgarca: 

Така влагаме това [неверие] в сърцата на престъпниците

Sırpça: 

Ето, тако дајемо да то уђе у срца неверника.

Çekçe: 

Takto mu razíme cestu do srdcí hříšníků.

Urduca: 

مجرمین کے دلوں میں تو ہم اس ذکر کو اِسی طرح (سلاخ کے مانند) گزارتے ہیں

Tacikçe: 

Роҳашро дар дили гунаҳгорон инчунин мекушоем!

Tatarca: 

Залимнәр күңеленә шулай салырбыз ул мәсхәрәне, ягъни мәсхәрә итүне бик яратырлар.

Endonezyaca: 

Demikianlah, Kami mamasukkan (rasa ingkar dan memperolok-olokkan itu) kedalam hati orang-orang yang berdosa (orang-orang kafir),

Amharca: 

እንደዚሁ (ማስተባበልን) በአመጸኞቹ ልቦች ውስጥ እናገባዋለን፡፡

Tamilce: 

(முன்னர் நாம் எப்படி செய்தோமோ) அதுபோன்றே, அ(ந்த நிராகரிப்பு தனத்)தை (இந்த) குற்றவாளிகளின் உள்ளங்களிலும் புகுத்துகிறோம்.

Korece: 

하나님은 그것이 죄인들의 마음속에 들도록 하였으나

Vietnamca: 

Cũng như thế, TA đã gieo nó vào tấm lòng của những kẻ tội lỗi.