Arapça:
وَكَيْفَ تَصْبِرُ عَلَىٰ مَا لَمْ تُحِطْ بِهِ خُبْرًا
Çeviriyazı:
vekeyfe taṣbiru `alâ mâ lem tüḥiṭ bihî ḫubrâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İçyüzünü kavrayamadığın şeye nasıl sabredeceksin?
Diyanet İşleri:
Musa: "İnşallah sabrettiğimi göreceksin, sana hiçbir işte baş kaldırmayacağım" dedi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
İç yüzünü kavramana imkan olmayan birşeye nasıl sabredebilirsin ki?
Şaban Piriş:
Gerçek yönünü kavrayıp, kuşatamadığın bir şey hakkında nasıl sabredebilirsin?
Edip Yüksel:
Bilmediğin bir şeye nasıl dayanabilirsin?
Ali Bulaç:
(Böyleyken) "Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?"
Suat Yıldırım:
“Doğrusu” dedi, “sen benimle beraberliğe sabredemezsin.Bütün yönleriyle kavrayamadığın meseleler karşısında nasıl kendini tutabilirsin ki?”
Ömer Nasuhi Bilmen:
«Ve hakikatından tamamen haberdar olmadığın bir şeye karşı nasıl sabredebilirsin?»
Yaşar Nuri Öztürk:
Havsalanın almadığı bir şeye nasıl dayanacaksın?
Bekir Sadak:
Musa: «Unuttugum icin bana cikisma, gucumun yetmedigi seyden beni sorumlu tutma» dedi.
İbni Kesir:
Kavrayamayacağın bir bilgiye nasıl dayanırsın?
Adem Uğur:
(İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredersin?
İskender Ali Mihr:
Ve haberdar edilmediğin cihetle, ihata edemediğin şeye nasıl sabredeceksin?
Celal Yıldırım:
«İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin ?»
Tefhim ul Kuran:
(Böyleyken) «Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?»
Fransızca:
Comment endurerais-tu sur des choses que tu n'embrasses pas par ta connaissance ? ".
İspanyolca:
¿Y cómo vas a tenerla en aquello de que no tienes pleno conocimiento?»
İtalyanca:
Come potresti resistere dinnanzi a fatiche che non potrai comprendere?».
Almanca:
Und wie kannst du Geduld aufbringen für das, wofür du über keine Mitteilung verfügst?"
Çince:
你没有彻底认识的事情你怎么能忍受呢?
Hollandaca:
Want hoe kunt gij deze dingen geduldig doorstaan, waarvan gij de beteekenis niet begrijpt?
Rusça:
Как ты сможешь терпеливо относиться к тому, что ты не объемлешь знанием?"
Somalice:
seed ugu samri waxaadan koobin cilmi (aqoon).
Swahilice:
Na utawezaje kuvumilia yale usiyo yajua vilivyo undani wake?
Uygurca:
سەن چوڭقۇر تونۇپ يەتمىگەن (يەنى قارىماققا يامان، ئەمما ماھىيىتىنى سەن چۈشەنمىگەن) ئىشقا قانداقمۇ سەۋر - تاقەت قىلىپ تۇرالايسەن؟»
Japonca:
あなたの分らないことに関して,どうしてあなたは耐えられようか。」
Arapça (Ürdün):
(وكيف تصبر على ما لم تحط به خبرا) في الحديث السابق عقب هذه الآية "" يا موسى إني على علم من الله علمنيه لا تعلمه وأنت على علم من الله علمكه الله لا أعلمه، وقوله خبرا مصدر بمعنى لم تحط أي لم تخبر حقيقته.
Hintçe:
और (सच तो ये है) जो चीज़ आपके इल्मी अहाते से बाहर हो
Tayca:
“และท่านจะอดทนอย่างได้อย่างไร ในสิ่งที่ท่านไม่มีความรู้อย่างละเอียดลออ?”
İbranice:
וכיצד בכלל תוכל להתאזר בסבלנות באשר נמצא מעבר לידע שלך
Hırvatça:
"a i kako bi se strpio u onome o čemu ništa ne znaš?"
Rumence:
Şi cum ai avea răbdare la ceea ce nu cuprinzi cu ştiinţa?”
Transliteration:
Wakayfa tasbiru AAala ma lam tuhit bihi khubran
Türkçe:
"Havsalanın almadığı bir şeye nasıl dayanacaksın?"
Sahih International:
And how can you have patience for what you do not encompass in knowledge?"
İngilizce:
And how canst thou have patience about things about which thy understanding is not complete?
Azerbaycanca:
Axı sən bilmədiyin (batininə, mahiyyətinə bələd olmadığın) bir şeyə necə dözə bilərsən?
Süleyman Ateş:
Sana bildirilmeyen bir şeye nasıl dayanabilirsin?
Diyanet Vakfı:
(İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredersin?
Erhan Aktaş:
“Haberdar edilerek iç yüzünü kavrayamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?”
Kral Fahd:
(İç yüzünü) kavrayamadığın bilbilgiye nasıl sabredersin?
Hasan Basri Çantay:
«(İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabr edersin?» dedi.
Muhammed Esed:
"çünkü tecrübe alanı içinde kavrayamayacağın şeye nasıl katlanabilirsin ki?"
Gültekin Onan:
(Böyleyken) "
Ali Fikri Yavuz:
İç yüzünü bilmediğin şeye nasıl sabredeceksin?
Portekizce:
Como poderias ser paciente em relação ao que não compreendes?
İsveççe:
Skulle du kunna stå ut med det som ligger utanför din erfarenhet?"
Farsça:
و چگونه می توانی بر چیزی که به آن احاطه [علمی ] نداری شکیبایی ورزی؟
Kürtçe:
تۆ چۆن خۆت دەگریت لەسەر شتێک کە لە ڕاز و نھێنی ئەو ئاگادار نیت
Özbekçe:
Ўзинг хабарини иҳота қилмаган нарсага қандай сабр қиласан», деди. (Бўлаётган ҳодисани иҳота эта олмаган одам унга сабр қилиб, индамай қараб тура олиши қийин эканини эслатди.)
Malayca:
Dan bagaimana engkau akan sabar terhadap perkara yang engkau tidak mengetahuinya secara meliputi?
Arnavutça:
e si do të durosh për atë, për të cilën nuk di asgjë?”
Bulgarca:
И как ще изтърпиш онова, за което нямаш знание?”
Sırpça:
„а и како би се стрпео у ономе о чему ништа не знаш?“
Çekçe:
a jak bys také mohl mít trpělivost v tom, co je mimo rozsah vědění tvého?'
Urduca:
اور جس چیز کی آپ کو خبر نہ ہو آخر آپ اس پر صبر کر بھی کیسے سکتے ہیں"
Tacikçe:
Ва чи гуна дар баробари чизе, ки ба он огоҳӣ Наёфтаӣ, сабр хоҳӣ кард?»
Tatarca:
Пәйгамбәр булган хәлеңдә ничек чыдарсың, мин эшли торган эшләрнең Заһирләре тыелган эшләрдер, әмма серләренә синең белемең җитмидер".
Endonezyaca:
Dan bagaimana kamu dapat sabar atas sesuatu, yang kamu belum mempunyai pengetahuan yang cukup tentang hal itu?"
Amharca:
«በዕውቀትም በእርሱ ባላዳረስከው ነገር ላይ እንዴት ትታገሳለህ»
Tamilce:
“எதை நீர் ஆழமாக சூழ்ந்தறியவில்லையோ (அதை நான் செய்யும்போது) அதன் மீது எப்படி நீர் பொறுமையாக இருப்பீர்.”
Korece:
당신이 알지 못하는 것을 어떻게 인내하리요 라고 하니
Vietnamca:
“Làm sao Ngươi có thể kiên nhẫn trên điều mà Ngươi không có kiến thức về nó (điều ẩn bên trong sự việc) được chứ?!”
Ayet Linkleri: