Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

17

Sûredeki Ayet No: 

64

Ayet No: 

2093

Sayfa No: 

288

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَاسْتَفْزِزْ مَنِ اسْتَطَعْتَ مِنْهُم بِصَوْتِكَ وَأَجْلِبْ عَلَيْهِم بِخَيْلِكَ وَرَجِلِكَ وَشَارِكْهُمْ فِي الْأَمْوَالِ وَالْأَوْلَادِ وَعِدْهُمْ ۚ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلَّا غُرُورًا

Çeviriyazı: 

vestefziz meni-steṭa`te minhüm biṣavtike veeclib `aleyhim biḫaylike veraclike veşârikhüm fi-l'emvâli vel'evlâdi ve`idhüm. vemâ ye`idühümü-şşeyṭânü illâ gurûrâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlardan gücünün yettiğini yerinden oynat. Atlıların ve yayalarınla onların üzerine yaygarayı bas! Mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol! Ve onlara vaadlerde bulun. Fakat şeytan onlara aldatmadan başka bir şey vaad etmez.

Diyanet İşleri: 

Sesinle, gücünün yettiğini yerinden oynat, onlara karşı yaya ve atlılarınla haykırarak yürü, mallarına ve çocuklarına ortak ol, onlara vaadlerde bulun ama şeytan sadece onları aldatmak için vaadeder.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlardan kime gücün yeterse seslen, oynat yerinden onu, atlı, yaya, bütün ordunla yürü üstlerine, malda, evlatta ortak ol onlarla ve vaadet onlara ve Şeytan, yalandan başka bir şey vaat edemez ki onlara.

Şaban Piriş: 

İnsanlardan gücünün yettiklerini sesinle (müzikle) davet et. Atlı ve yayalarınla onların üzerine yürü! Onların mallarına ve evlatlarına ortak ol, onlara vaadde bulun! Şeytan onlara aldatmadan başka bir şey vaat etmez.

Edip Yüksel: 

Onlardan gücünün yettiğini sesinle yerinden oynat, onlara karşı tüm gücünü ve adamlarını seferber et, paralarının ve çocuklarının bir bölümüne ortak ol ve onlara umut ver. Şeytan, onlara ancak sahte umutlar verir.

Ali Bulaç: 

"Onlardan güç yetirdiklerini sesinle sarsıntıya uğrat, atlıların ve yayalarınla onların üstüne yaygarayı kopar, mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol ve onlara çeşitli vaadlerde bulun." Şeytan, onlara aldatmadan başka bir şey vadetmez.

Suat Yıldırım: 

Allah sonra şöyle buyurdu: “Onlardan gücünün yettiğini sesinle aldatıp kötülüklere kaydır. Süvari veya piyade olarak bütün kuvvetlerini toplayarak onların üzerine yürü, mallarına ve evlatlarına ortak ol, bol bol vaadlerde bulun onlara!” Şeytan bu! Onları aldatmadan başka ne vaad eder ki! [19,38; 14,22]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

«Ve onlardan kime gücün yeterse onu sesin ile oynat ve onların üzerlerine süvarilerinle, piyâdelerinle sayhada bulun ve onlara mallarda ve evlatlarda ortak ol, ve onlara vaadler yap, onları şeytanın vaadedeceği şey ise bir aldatıştan başka değildir.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlardan güç yetirdiğini sesinle yerinden oynat. Atlıların ve yayalarınla yaygara çıkarıp üzerlerine çullan. Mallarda, evlatlarda onlara ortak ol, onlara ha bire vaatte bulun. Şeytan onlara bir aldanıştan başka ne vaat eder ki?!

Bekir Sadak: 

Yoksa sizi tekrar denize dondurup, uzerinize ortaligi yikan bir firtina gonderip, inkarlarinizdan oturu sizi suda bogmasindan guvende misiniz? O zaman bize soru soracak bir yardimci da bulamazsiniz.

İbni Kesir: 

Sesinle onlardan gücünün yettiğini yerinden oynat. Atlılarınla ve yayalarınla onlara karşı haykırarak yürü. Mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol. Ve vaadde bulun kendilerine. Şeytan ancak aldatmak için vaad eder onlara.

Adem Uğur: 

Onlardan gücünün yettiği kimseleri dâvetinle şaşırt

İskender Ali Mihr: 

“Ve onlardan güç yetirdiklerini, sesinle aldat. Atlıların ve yayalarınla onları bağırarak yönlendir (cehenneme sevket). Evlâtlarında ve mallarında onlara ortak ol. Ve onlara (yalan şeyler) vaadet.” Şeytanın vaadettikleri gurur (aldatma)dan başka bir şey değildir.

Celal Yıldırım: 

«Hem onlardan gücün yettiğince sesinle yerinden oynat, süvarinle piyadenle üzerlerine yürü

Tefhim ul Kuran: 

«Onlardan güç yetirdiklerini sesinle sarsıntıya uğrat, atlıların ve yayalarınla onların üstüne yaygarayı kopar, mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol ve onlara çeşitli vaadlerde bulun.» Şeytan, onlara aldatmadan başka bir şey vadetmez.

Fransızca: 

Excite, par ta voix, ceux d'entre eux que tu pourras, rassemble contre eux ta cavalerie et ton infanterie, associe-toi à eux dans leurs biens et leurs enfants et fais-leur des promesses". Or, le Diable ne leur fait des promesses qu'en tromperie.

İspanyolca: 

¡Ahuyenta con tu voz a todos los que puedas! ¡Atácales con tu caballería y con tu infantería! ¡Asóciate a ellos en la hacienda y en los hijos! ¡Promételes!». Pero el Demonio no les promete sino falacia.

İtalyanca: 

Seduci con la tua voce quelli che potrai, riunisci contro di loro i tuoi cavalieri e i tuoi fanti, sii loro socio nelle ricchezze e nella progenie, blandiscili con promesse". Le promesse di Satana non sono altro che inganni.

Almanca: 

Und wiegele mit deinem Aufruf auf, wen du von ihnen (aufwiegeln) kannst, mache sie scheu mit deinen Reitenden und deinen zu Fuß Gehenden, sei ihr Teilhaber an den Vermögenswerten und den Kindern, und mache ihnen Versprechungen. Und der Satan verspricht ihnen gewiß nur Fiktives.

Çince: 

你可以用你的声音去恫吓他们中你所能恫吓的人;你可以统率你的骑兵和步兵,去反对他们;你可以和他们同享他们的财产和儿女;你可以许给他们任何东西--恶魔只许给他们妄想--

Hollandaca: 

En lok door uwe stem allen tot verleiding, welke gij kent en val hen op alle zijden met uwe ruitere en met uwe voetknechten aan, en wees hun deelgenoot in hunne rijkdommen en hunne kinderen, en doe hun beloften, (doch de duivel zal hun slechts bedriegelijke beloften doen).

Rusça: 

Одурачивай своим голосом, кого сможешь, пусти в ход против них свою конницу и пехоту, дели с ними их богатства и детей и давай им обещания. Воистину, обещания сатаны - всего лишь обольщение.

Somalice: 

ku duufso ciddaad karto oo ka mida codkaaga kuna soo Jiido fardahaaga iyo lugtaada lana wadaag xoolaha iyo Carruurta una yabooh, mana yabooho shaydaan waxaan dhagar ahayn (iyo Baadi).

Swahilice: 

Na wachochee uwawezao katika wao kwa sauti yako, na wakusanyie jeshi lako la wapandao farasi na waendao kwa miguu. Na shirikiana nao katika mali na wana, na waahidi. Na Shet'ani hawapi ahadi ila ya udanganyifu.

Uygurca: 

ئۇلارنىڭ ئىچىدىن قوزغىتالايدىغانلىكى ئادىمىڭنى ئاۋازىڭ بىلەن (يەنى گۇناھقا چاقىرىشىڭ بىلەن) قوزغاتقىن، ئاتلىق ۋە پىيادە قوشۇنىڭ بىلەن ئۇلارغا ھۇجۇم قىلغىن، ئۇلارنىڭ ماللىرىغا ۋە بالىلىرىغا شېرىك بولغىن، ئۇلارغا (يالغان) ۋەدىلەرنى بەرگىن - شەيتاننىڭ ئۇلارغا بەرگەن ۋەدىسى پەقەت ئالدامچىلىقتۇر

Japonca: 

あなたの(魅惑的な)声でかれらの中の出来る限りの者を動揺させ,あなたの騎兵や歩兵でかれらを攻撃しなさい。かれらの財産や子供つくりに協力し,うまそうな約束を結ベ。」だが悪魔の約束は,欺瞞に過ぎない。

Arapça (Ürdün): 

«واستفزز» استخف «من استطعت منهم بصوتك» بدعائك بالغناء والمزامير وكل داع إلى المعصية «وأجلب» صحْ «عليهم بخيلك ورجلك» وهم الركاب والمشاة في المعاصي «وشاركهم في الأموال» المحرمة كالربا والغصب «والأولاد» من الزنى «وعدهم» بأن لا بعث ولا جزاء «وما يعدهم الشيطان» بذلك «إلا غرورا» باطلاً.

Hintçe: 

और इसमें से जिस पर अपनी (चिकनी चुपड़ी) बात से क़ाबू पा सके वहॉ और अपने (चेलों के लश्कर) सवार और पैदल (सब) से चढ़ाई कर और माल और औलाद में उनके साथ साझा करे और उनसे (खूब झूठे) वायदे कर और शैतान तो उनसे जो वायदे करता है धोखे के सिवा कुछ नहीं होता

Tayca: 

”และเจ้าจงยั่วยวนผู้ที่เจ้าสามารถทำให้เขาหลงในหมู่พวกเขาด้วยเสียงของเจ้า และชักชวนพวกเขาให้เห็นพ้องด้วยด้วยม้าของเจ้าและด้วยเท้าของเจ้า และจงร่วมกับพวกเขาในทรัพย์สินและลูกหลาน และจงสัญญาพวกเขา”และชัยฏอนมิได้ให้สัญญาใดๆ แก่พวกเขา เว้นแต่เป็นการหลอกลวงเท่านั้น

İbranice: 

נסה להסית מהם כמה שתוכל , והזעק עליהם את פרשיך וחייליך, והשתתף ברכושם ובילדיהם, ותן להם הבטחות, והשטן לא יבטיח להם דבר זולת פיתוי כוזב

Hırvatça: 

I zavodi glasom svojim koga možeš i potjeraj na njih svoju konjicu i svoju pješadiju, i budi im ortak u imecima, i u djeci, i daji im obećanja - a samo je obmana to što im šejtan obećava,

Rumence: 

Tulbură cu glasul tău pe cei pe care vei putea! Adu asupra lor călăreţii şi pedestraşii tăi! Alătură-te lor la averile şi copiii lor! Fă-le făgăduieli!” Ceea ce făgăduieşte Diavolul este numai spre amăgire.

Transliteration: 

Waistafziz mani istataAAta minhum bisawtika waajlib AAalayhim bikhaylika warajlika washarikhum fee alamwali waalawladi waAAidhum wama yaAAiduhumu alshshaytanu illa ghurooran

Türkçe: 

"Onlardan güç yetirdiğini sesinle yerinden oynat. Atlıların ve yayalarınla yaygara çıkarıp üzerlerine çullan. Mallarda, evlatlarda onlara ortak ol, onlara ha bire vaatte bulun." Şeytan onlara bir aldanıştan başka ne vaat eder ki?!

Sahih International: 

And incite [to senselessness] whoever you can among them with your voice and assault them with your horses and foot soldiers and become a partner in their wealth and their children and promise them." But Satan does not promise them except delusion.

İngilizce: 

Lead to destruction those whom thou canst among them, with thy (seductive) voice; make assaults on them with thy cavalry and thy infantry; mutually share with them wealth and children; and make promises to them. But Satan promises them nothing but deceit.

Azerbaycanca: 

Onlardan kimi bacarırsansa, səsinlə (vəsvəsənlə) yerindən oynat, atlı və piyadanı onlara qarşı səfərbər et, (onları harama, ziyana sövq etməklə) mallarına və övladlarına ortaq ol, onlara cürbəcür (yalan) və’dlər ver. Şeytan (ona uyanlara) yalnız yalan və’d verər!

Süleyman Ateş: 

Onlardan gücünün yettiğini sesinle yerinden oynat; atlıların ve yayalarınla onların üzerine yaygarayı bas; mallarda ve evladlarda onlara ortak ol; onlara (çeşitli) va'dler yap (va'dlerinle onları oyala); şeytan, onlara aldatmadan başka bir şey va'detmez-.

Diyanet Vakfı: 

Onlardan gücünün yettiği kimseleri davetinle şaşırt; süvarilerinle, yayalarınla onları yaygaraya boğ; mallarına, evlatlarına ortak ol, kendilerine vaadlerde bulun. Şeytan, insanlara, aldatmadan başka bir şey vadetmez.

Erhan Aktaş: 

“Onlardan, gücünün yettiğini sesinle(1) ayart. Atlıların ve yayalarınla(2) onları yaygara ile yönlendir. Mallarında ve çocuklarında onlara ortak ol.(3) Ve onlara vaatlerde bulun. Şeytânın vadettikleri gururdan(4) başka bir şey değildir.”

Kral Fahd: 

Onlardan gücünün yettiği kimseleri dâvetinle şaşırt; süvarilerinle, yayalarınla onları yaygaraya boğ; mallarına, evlâtlarına ortak ol, kendilerine vaadlerde bulun. Şeytan, insanlara, aldatmadan başka bir şey vâdetmez.

Hasan Basri Çantay: 

«Onların içinden gücünün yetdiği kimseleri sesinle yerinden oynat, onlara karşı süvarilerinle, piyadelerinle yaygara çıkar, mallarına, evlâdlarına ortak ol. Onlara va´d et». Şeytan (bu)! Onlara bir aldatışdan başka ne va´d eder o?

Muhammed Esed: 

Haydi, şimdi onlardan gücünün yettiğini sesinle ayart; atlarınla ve adamlarınla onların üzerine yüklen ve (böylece) onların, mallarıyla çocuklarıyla (ilgili olarak işleyecekleri günahlara) ortak ol; onlara vaadlerde bulun; çünkü (onlar bilmezler ki) Şeytan´ın vaad ettiği her şey sadece akıl çelmek içindir.

Gültekin Onan: 

&quot

Ali Fikri Yavuz: 

Hem insanlardan gücün yettiği kimseleri, sesinle (Şehevî çalgılarla) kaydır ve fenalığa götüren süvarilerinle, piyadelerinle üzerlerine yaygara kopar. (Haram kazandırmakla) mallarına ve (zina yaptırmakla) evlâdlarına ortak ol

Portekizce: 

Seduze com a tua voz aqueles que puderes, dentre eles; aturde-os com a tua cavalaria e a tua infantaria; associa-te a elesnos bens e nos filhos, e faze-lhes promessas! Qual! Satanás nada lhes promete, além de quimeras.

İsveççe: 

[Du kan] egga så många av dem som du förmår med din [lockande] röst och båda upp dina hjälptrupper och ge dig i lag med dem [och driva dem] att samla rikedomar [på orätta vägar] och [förmå dem att i syndiga förbindelser avla] barn, och ge dem löften - även om Djävulens löften inte är mer än bländverk. -

Farsça: 

از آنان هر که را توانستی با آوازت [به سوی باطل] برانگیز، و [برای راندنشان به سوی طغیان و گناه] با سواره ها و پیاده هایت بر آنان بانگ زن، و با آنان [از راه سوق دادنشان به حرام] در اموال و [از طریق وسوسه کردنشان به زنا] در اولاد شریک شو، و به آنان وعده [دروغ] بده [که از قیامت، حسابرسی، بهشت و دوزخ خبری نیست] و شیطان آنان را جز از روی باطل و دروغ وعده نمی دهد.

Kürtçe: 

وە ھەرکەس لەوانە کە دەتوانی گومڕای بکە بە دەنگت و سەدای (ناھەقت) و بدە بە سەریاندا و تێـیان خوڕە بە سوار و پیادەی لەشکرەکەتەوە، وە ھاوبەشییان بکە لەماڵ و سامان و منداڵیاندا بەڵێنیشیان پێ بدە بەڵام شەیتان بەڵێنیان پێ نادات بە خەڵەتاندن نەبێت

Özbekçe: 

Улардан кимига кучинг етса, овозинг ила қўзғат, уларнинг устига отлиқ ва пиёда аскарингни торт, уларга молларда ва болаларда шерик бўл ва ваъдалар қил. Шайтон уларга ғурурдан бошқани ваъда қилмайдир.

Malayca: 

Dan desak serta pujuklah sesiapa yang engkau dapat memujuknya dengan suaramu; dan kerahlah penyokong-penyokongmu yang berkuda serta yang berjalan kaki untuk mengalahkan mereka; dan turut - campurlah dengan mereka dalam menguruskan harta-benda dan anak-anak (mereka); dan janjikanlah mereka (dengan janji- janjimu)". Padahal tidak ada yang dijanjikan oleh Syaitan itu melainkan tipu daya semata-mata.

Arnavutça: 

Dhe, bëri për vete – me zërin tënd, - kë të mundesh nga ata, dhe sulmo në ta me britmë me kalorësinë dhe këmbësorinë tënde dhe integrohu me pasurinë dhe fëmijët e tyre dhe jepju premtime!” E, djalli, nuk u premton atyre tjetër, përpos mashtrimit.

Bulgarca: 

И подбуждай с твоя глас когото можеш от тях, и ги призовавай с конниците и пехотинците си, и поделяй с тях имотите и децата, и им обещавай!” Но сатаната им обещава само измама.

Sırpça: 

И заводи гласом својим кога можеш и сакупи против њих своју коњицу и своју пешадију, и имај удела у њиховој имовини и деци, и дај им обећања – а само је обмана то што им ђаво обећава.

Çekçe: 

Sváděj tedy hlasem svým ty z nich, které můžeš, a zaútoč na ně jízdou svou i pěchotou, staň se společníkem majetku jejich i dětí a sliby jim čiň, vždyť sliby satanovy jsou jen šalbou pouhou.

Urduca: 

تو جس جس کو اپنی دعوت سے پھسلا سکتا ہے پھسلا لے، ان پر اپنے سوار اور پیادے چڑھا لا، مال اور اولاد میں ان کے ساتھ ساجھا لگا، اور ان کو وعدوں کے جال میں پھانس اور شیطان کے وعدے ایک دھوکے کے سوا اور کچھ بھی نہیں

Tacikçe: 

Бо фарёди худ ҳар киро тавонӣ, аз ҷой, бархезон ва ба ёрии саворону пиёдагонат бар онон битоз ва дар молу фарзанд бо онон шарики кун ва ба онхо ваъда бидеҳ. Ва ҳол он ки шайтон ҷуз ба фиребе ваъдаашон надиҳад!

Tatarca: 

Ий Иблис, тавышың белән өндәп кешеләрдән көчең җиткәннәрене аздыр вә аларны аздыру өчен атлы вә җәяүле гаскәреңнән ярдәм сорагыл һәм аларның малларында вә балаларында уртак бул, дәхи ялган вәгъдәңне әйт! Шайтанның вәгъдәсе алдаудан башка нәрсә түгелдер.

Endonezyaca: 

Dan hasunglah siapa yang kamu sanggupi di antara mereka dengan ajakanmu, dan kerahkanlah terhadap mereka pasukan berkuda dan pasukanmu yang berjalan kaki dan berserikatlah dengan mereka pada harta dan anak-anak dan beri janjilah mereka. Dan tidak ada yang dijanjikan oleh syaitan kepada mereka melainkan tipuan belaka.

Amharca: 

«ከእነሱ የቻልከውንም ሰው በድምጽህ አታል፡፡ በእነሱም ላይ በፈረሰኞችህ፣ በእግረኞችህም ኾነህ ለልብ፡፡ በገንዘቦቻቸውም፣ በልጆቻቸውም ተጋራቸው፣ ተስፋ ቃልም ግባላቸው፡፡ ሰይጣንም ማታለልን እንጂ ተስፋ ቃልን አይገባላቸውም፡፡

Tamilce: 

இன்னும், அவர்களில் உனக்கு இயன்றவர்களை உன் சப்தத்தைக் கொண்டு தூண்டிவிடு; இன்னும், உன் குதிரைப் படைகளையும், காலாட்படைகளையும் அவர்கள் மீது ஏவிவிடு; மேலும், (அவர்களுடைய) செல்வங்களிலும் சந்ததிகளிலும் அவர்களுடன் இணைந்து விடு; இன்னும், அவர்களுக்கு வாக்களி. ஆனால், ஏமாற்றுவதற்கே தவிர ஷைத்தான் அவர்களுக்கு வாக்களிக்க மாட்டான்.

Korece: 

또 이르시길 네가 할 수 있 는 너의 유혹의 목소리로 그들을 멸망으로 유인해 보라 너의 자손 들을 부유케 하겠노라 약속해 보 라 사탄은 그들에게 약속을 이행 치 못하고 기만하더라

Vietnamca: 

“Ngươi cứ tận hết sức của ngươi lôi kéo (bất cứ) ai trong số họ (con người) bằng âm thanh (quyến rũ) của ngươi, ngươi có thể dùng luôn cả kỵ binh và bộ binh của ngươi, ngươi có thể chia sẽ cùng họ về tiền bạc, con cái (xúi giục họ tiêu tiền vào điều tội lỗi, xúi giục họ làm Zina) và ngươi hãy hứa hẹn với họ.” Tuy nhiên, Shaytan chỉ hứa hão với họ mà thôi.