Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

12

Sûredeki Ayet No: 

60

Ayet No: 

1656

Sayfa No: 

242

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَإِن لَّمْ تَأْتُونِي بِهِ فَلَا كَيْلَ لَكُمْ عِندِي وَلَا تَقْرَبُونِ

Çeviriyazı: 

feil lem te'tûnî bihî felâ keyle leküm `indî velâ taḳrabûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Siz eğer onu bana getirmezseniz, bir daha size hiç kile yok, (bir ölçek bile zahire alamazsınız) yanıma da yaklaşmayın.

Diyanet İşleri: 

Eğer onu bana getirmezseniz bundan böyle benden bir ölçek bile alamazsınız ve bana artık yaklaşmayın da.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onunla beraber gelmezseniz size benden bir ölçek bir şey bile yok, yaklaşmayın artık buraya.

Şaban Piriş: 

Eğer onu bana getirmezseniz bundan böyle benden bir ölçek erzak bile alamazsınız ve bana yaklaşmayın da.

Edip Yüksel: 

Onu bana getirmezseniz, artık benden ölçülüp tartılacak bir şey beklemeyin ve bana yaklaşmayın.

Ali Bulaç: 

Eğer onu bana getirmeyecek olursanız, artık benim katımda sizin için bir ölçek (erzak) yoktur ve bana da yaklaşmayın.

Suat Yıldırım: 

Yusuf onların zahîre yüklerini hazırlatınca dedi ki: “Siz, baba bir kardeşinizi de yanıma getirin, gördüğünüz gibi ben size tam ölçek veriyorum ve ben dışardan gelen misafirleri ağırlamaya, başka herkesten fazla özen göstermekteyim. Eğer onu getirmezseniz, o zaman, ne bir ölçek olsun zahire bekleyin, ne de yanıma yaklaşın!”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

«İmdi O´nu bana getirmezseniz artık benim yanımda sizin için bir (kile bile zahire) yoktur ve bana yaklaşmayınız.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Eğer onu bana getirmezseniz, artık yanımda sizin için ölçülecek birşey yok, bir daha bana yaklaşmayın.

Bekir Sadak: 

Yuklerini acinca karsilik olarak goturdukleri mallarinin kendilerine iade edilmis oldugunu gorduler. «Ey babamiz! Daha ne isteriz

İbni Kesir: 

Eğer onu bana getirmezseniz

Adem Uğur: 

Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek bir ölçek (erzak) yoktur, bana hiç yaklaşmayın!&quot

İskender Ali Mihr: 

“Eğer onu bana getirmezseniz, o taktirde benim yanımda sizin için bir ölçek (zahire bile) yoktur. Ve bir daha yanıma gelmeyin (bana yaklaşmayın).”

Celal Yıldırım: 

«Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size tek ölçek (zahire) yok ve bir daha bana yaklaşmayın.»

Tefhim ul Kuran: 

«Eğer onu bana getirmeyecek olursanız, artık benim katımda sizin için bir ölçek (erzak) yoktur ve bana da yaklaşmayın.»

Fransızca: 

Et si vous ne me l'amenez pas, alors il n'y aura plus de provision pour vous, chez moi; et vous ne m'approcherez plus".

İspanyolca: 

Si no me lo traéis, no obtendréis más grano de mí ni os acercaréis más a mí»

İtalyanca: 

Se non lo condurrete, da parte mia non ci saranno più carichi per voi e non mi potrete più avvicinare».

Almanca: 

Und solltet ihr ihn mir nicht bringen, so erhaltet ihr bei mir keine Zumessung (mehr) und kommt nicht in meine Nähe!"

Çince: 

如果你们不带他来见我,你们就不能从我这里购买一颗粮食,你们也不得临近我。

Hollandaca: 

Maar indien gij hem niet tot mij brengt, zal u door mij geen koren meer gemeten worden, en gij zult niet meer in mijne tegenwoordigheid komen.

Rusça: 

Если же вы не привезете его ко мне, то я не стану отмеривать вам. И тогда даже не приближайтесь ко мне".

Somalice: 

haddaydaan ii keeninna agtayda miisid kama helaysaan hana ii soo dhawaanina.

Swahilice: 

Na msipo niletea basi hampati kipimo chochote kwangu, wala msinikurubie.

Uygurca: 

ئەگەر ئۇنى مېنىڭ ئالدىمغا ئېلىپ كەلمىسەڭلار، سىلەرگە بېرىدىغان ئاشلىقىم يوق، مېنىڭ يېنىمغا يېقىن يولىماڭلار»

Japonca: 

もしあなたがたがかれを連れて来ないなら,あなたがたはわたしの所で(殻物を)計ってもらえず,わたしに近付くことも出来ない。」

Arapça (Ürdün): 

«فإن لم تأتوني به فلا كيل لكم عندي» أي ميرة «ولا تقربون» نهي أو عطف على محل فلا كيل أي تحرموا ولا تقربوا.

Hintçe: 

पस अगर तुम उसको मेरे पास न लाओगे तो तुम्हारे लिए न मेरे पास कुछ न कुछ (ग़ल्ला वग़ैरह) होगा

Tayca: 

“หากพวกท่านไม่นำเขามาหาฉัน จะไม่มีการตวงจากฉันให้พวกท่านอีก และพวกท่านอย่าเข้ามาใกล้ฉัน”

İbranice: 

ואם לא תביאו אותו אליי, לא תהיה לכם עוד תבואה מאתי ולא תוכלו להגיע אלי יותר

Hırvatça: 

Ako mi ga ne dovedete, nećete više od mene mjeru s namirnicama dobiti i blizu mi ne dolazite!"

Rumence: 

Dacă nu mi-l aduceţi, nu veţi mai avea porţie la mine, şi nici măcar să nu vă mai apropiaţi.”

Transliteration: 

Fain lam tatoonee bihi fala kayla lakum AAindee wala taqrabooni

Türkçe: 

"Eğer onu bana getirmezseniz, artık yanımda sizin için ölçülecek birşey yok, bir daha bana yaklaşmayın."

Sahih International: 

But if you do not bring him to me, no measure will there be [hereafter] for you from me, nor will you approach me."

İngilizce: 

Now if ye bring him not to me, ye shall have no measure (of corn) from me, nor shall ye (even) come near me.

Azerbaycanca: 

Əgər onu yanıma gətirməsəniz, məndən bir qab (keyl) belə ərzaq gözləməyin və mənə də yaxınlaşmayın!”

Süleyman Ateş: 

Eğer onu bana getirmezseniz artık benim yanımda size ölçü(lüp verilecek bir şey) yok. (Bir daha) bana yaklaşmayın!

Diyanet Vakfı: 

Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek bir ölçek (erzak) yoktur, bana hiç yaklaşmayın!"

Erhan Aktaş: 

“Buna rağmen eğer o kardeşinizi bana getirmezseniz, size hiçbir şey vermem ve asla yanıma da yaklaşmayın.”

Kral Fahd: 

Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek bir ölçek (erzak) yoktur, bana hiç yaklaşmayın!»

Hasan Basri Çantay: 

«Eğer onu bana getirmezseniz artık benim yanımda size hiç bir kile yok. (Bîhûde) bana yaklaşmayın».

Muhammed Esed: 

Ama eğer kardeşinizi bana getirmezseniz o zaman benden ne bir ölçek olsun (zahire) bekleyin, ne de yanıma yaklaşın!"

Gültekin Onan: 

&quot

Ali Fikri Yavuz: 

Eğer onu bana getirmezseniz, benim yanımda ölçek (zahire) yok ve bana yaklaşmayın.”

Portekizce: 

Porém, se não mo trouxerdes, não tereis aqui mais provisões nem podereis acercar-vos de mim!

İsveççe: 

Tar ni inte honom med er till mig har jag inte ett enda mått [spannmål] mer för er och ni skall inte få komma i min närhet!"

Farsça: 

پس اگر او را نزد من نیاورید، هیچ پیمانه ای پیش من ندارید و نزدیک من نیایید.

Kürtçe: 

جا ئەگەر ئەو (برایەتانم) بۆ نەھێنن ئەوە پێوانەی (دانەوێڵە) تان لای من نیە و نزیک (ئەم ووڵاتەش) مەکەونەوە

Özbekçe: 

Агар уни ҳузуримга олиб келмасангиз, унда сизга менинг даргоҳимда ўлчаб бериш йўқ ва менга яқин ҳам келманглар», деди. ( Юсуф (а. с.) уларга сўраган нарсаларини–озиқ-овқатни ҳам бердилар. Жўнаб кетишларидан олдин молларини юклаш, йўлга тайёргарлик кўриш пайтида, янаги сафар ота бир иниларини ҳам олиб келишни тайинладилар.)

Malayca: 

Oleh itu, kalau kamu tidak membawanya kepadaku, maka tidak ada hak bagi kamu mendapat bekalan makanan di sisiku, dan janganlah kamu menghampiriku lagi".

Arnavutça: 

Nëse nuk ma sillni atë (vëllaun tuaj), nuk do të ketë tek unë më ushqim për ju dhe mos ejani te ne!”

Bulgarca: 

Ако не ми го доведете, не ще мерите повече при мен и не ще ме доближите.”

Sırpça: 

Ако ми га не доведете, нећете више од мене да добијете меру са намирницама и не приближавајте ми се!“

Çekçe: 

Jestliže však jej ke mně nepřivedete, nedostane se vám ode mne míry obilí a nebudete ke mně připuštěni!'

Urduca: 

اگر تم اسے نہ لاؤ گے تو میرے پاس تمہارے لیے کوئی غلہ نہیں ہے بلکہ تم میرے قریب بھی نہ پھٹکنا"

Tacikçe: 

Агар ӯро назди ман наёваред, паймонае назди ман нахоҳед дошт ва ба ман наздик машавед».

Tatarca: 

Әгәр ул кардәшегезне алып килмәсәгез, миндә сезнең өчен ашлык булмас һәм миңа якын да килмәгез!"

Endonezyaca: 

Jika kamu tidak membawanya kepadaku, maka kamu tidak akan mendapat sukatan lagi dari padaku dan jangan kamu mendekatiku".

Amharca: 

እርሱንም ባታመጡልኝ እኔ ዘንድ ለእናንተ ስፍር የላችሁም፤ አትቀርቡኝምም፡፡»

Tamilce: 

“ஆனால், நீங்கள் அவரை என்னிடம் அழைத்து வரவில்லையெனில் உங்களுக்கு என்னிடம் அறவே (உணவு ஏதும்) அளந்து கொடுக்கப்படாது. இன்னும், எனக்கு அருகிலும் வராதீர்கள்” என்று (யூஸுஃப்) கூறினார்.

Korece: 

만일 너희가 그를 내게로 데려오지 않는다면 너희는 나로부터 양식을 가져가지 못할 것이요 또한 가까이 할 수도 없으리라

Vietnamca: 

“Nếu các người không đưa nó đến gặp ta thì các người sẽ không nhận được bất kỳ lượng thóc nào từ ta và cũng sẽ không được đến gần ta.”

Rubu tag: 

Hizb tag: