Arapça:
ثُمَّ بَدَا لَهُم مِّن بَعْدِ مَا رَأَوُا الْآيَاتِ لَيَسْجُنُنَّهُ حَتَّىٰ حِينٍ
Çeviriyazı:
ŝümme bedâ lehüm mim ba`di mâ raevu-l'âyâti leyescününnehû ḥattâ ḥîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bu kadar delili gördükleri halde, sonra yine de Yusuf'u bir süre için zindana atma düşüncesi ağır bastı.
Diyanet İşleri:
Sonra, kadının ailesi delilleri Yusuf'un lehinde gördüğü halde, onu bir süre için hapsetmeyi uygun buldu.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Sonra onun suçsuzluğuna dair bunca deliller görmekle beraber gene de bir müddet hapsedilmesini muvafık bir tedbir saydılar.
Şaban Piriş:
Onun (suçsuz olduğuna dair) delilleri gördükleri halde, yine de bir süre için hapsetmeyi uygun buldular.
Edip Yüksel:
Sonra, (vali ve adamları Yusuf'un suçzuzluğuna dair) kanıtları görmelerine rağmen, onu belli bir süreye kadar hapishaneye atmayı uygun gördüler.
Ali Bulaç:
Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü)ağır bastı.
Suat Yıldırım:
Sonra, vezir ve arkadaşları bunca kesin deliller görmelerine rağmen, dedikoduları kesmek gayesiyle, bir müddet için onu hapse atmayı uygun buldular.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Sonra onlara o gördükleri âyetleri müteakip O´nu herhalde bir müddet zindana atmaları kanaatı zahir oldu.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bunca delili gördükten sonra bile Yûsuf'u bir süreye kadar zındana tıkmaları kararı onlara egemen oldu.
Bekir Sadak:
"
İbni Kesir:
Sonra bütün delilleri onun lehine gördükleri halde yine de bir süre için onu zindana atmayı uygun buldular.
Adem Uğur:
Sonunda (aziz ve arkadaşları) kesin delilleri görmelerine rağmen (halkın dedikodusunu kesmek için yine de) onu bir zamana kadar mutlaka zindana atmaları kendilerine uygun göründü.
İskender Ali Mihr:
Daha sonra delilleri gördükten sonra, belli bir süreye kadar onu mutlaka zindana atmaları, onlara uygun göründü.
Celal Yıldırım:
Kadının ailesi (Yûsuf´un iffet ve nezahetine delâlet eden) birçok delil ve belgeleri gördükten sonra, yine de onu bir süre zindana atmayı uygun buldular.
Tefhim ul Kuran:
Sonra onlara (Yusuf´un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, onu belli bir vakte kadar kaçınılmaz olarak zindana atmak (görüşü) belirdi.
Fransızca:
Puis, après qu'ils eurent vu les preuves (de son innocence), il leur sembla qu'ils devaient l'emprisonner pour un temps.
İspanyolca:
Más tarde, a pesar de haber visto los a signos, les pareció que debían encarcelarle por algún tiempo.
İtalyanca:
E così, nonostante avessero avuto le prove, credettero [fosse bene] imprigionarlo per un certo periodo.
Almanca:
Danach ging es ihnen auf, nachdem sie die Ayat gesehen hatten, daß sie ihn doch für eine Weile ins Gefängnis schicken.
Çince:
他们看见了许多迹象之后,觉得必须把他监禁一个时期。
Hollandaca:
En het behaagde hun, zelfs nadat zij de bewijzen zijner onschuld hadden gezien, hem voor eenigen tijd gevangen te houden.
Rusça:
Они увидели его доказательства, но после этого все равно решили заточить его на некоторое время.
Somalice:
markaasaa waxaa u muuqday intay arkeen aayaad (Calamooyin) inay xidhaan tan iyo Muddo.
Swahilice:
Basi ikawadhihirikia baada ya kuona Ishara kuwa wamfunge kwa muda.
Uygurca:
ئاندىن ئۇلار (يۇسۇفنىڭ بىگۇناھ ئىكەنلىكىگە دائىر) پاكىتلارنى كۆرگەندىن كېيىن، ئۇنى بىرمەھەل قاماپ قويۇشنى لايىق تاپتى
Japonca:
そこでかの女たちは(かれが潔白である)証拠を見ていながら,しばらくかれを投獄しよう(それがかの女たちのために良い)と思った。
Arapça (Ürdün):
«ثم بدا» ظهر «لهم من بعد ما رأوا الآيات» الدالات على براءة يوسف أن يسجنوه دل على هذا «ليسجننه حتى» إلى «حين» ينقطع فيه كلام الناس فسجن.
Hintçe:
फिर (अज़ीज़ मिस्र और उसके लोगों ने) बावजूद के (यूसुफ की पाक दामिनी की) निशानियाँ देख ली थी उसके बाद भी उनको यही मुनासिब मालूम हुआ
Tayca:
เมื่อเป็นที่ประจักษ์แก่พวกเขาหลังจากที่ได้พบเห็นหลักฐาน (ก็ลงความเห็นว่า) ต้องขังเขาไว้ระยะหนึ่ง
İbranice:
ואז, למרות שהם ראו את הסימנים (שהוא חף מפשע,) הם החליטו לכלוא אותו לזמן-מה
Hırvatça:
A potom im, kada su vidjeli dokaze da je nedužan, naumpade da ga za neko vrijeme smjeste u tamnicu.
Rumence:
Li se năzări, după ce văzură semnele, să-l întemniţeze pentru o vreme.
Transliteration:
Thumma bada lahum min baAAdi ma raawoo alayati layasjununnahu hatta heenin
Türkçe:
Bunca delili gördükten sonra bile Yûsuf'u bir süreye kadar zındana tıkmaları kararı onlara egemen oldu.
Sahih International:
Then it appeared to them after they had seen the signs that al-'Azeez should surely imprison him for a time.
İngilizce:
Then it occurred to the men, after they had seen the signs, (that it was best) to imprison him for a time.
Azerbaycanca:
(Vəzir və ailəsi Yusifin günahsız olduğunu sübut edən) dəlilləri (Yusifin köynəyinin arxadan cırılmasını, üzünün cırmaqlanmasını, qadınların turunc əvəzinə əllərini kəsməsini və i. a.) gördükləri halda, yenə də onu bir müddət (dedi-qodu kəsilənədək) zindana salmaq qərarına gəldilər. (Beləliklə, Yusif zindana atıldı).
Süleyman Ateş:
Sonra (aziz Kıtfir ve adamları, Yusuf'un masumluğu hakkındaki) bu delilleri gördükleri halde yine onu bir süre zindana atmaları kendilerine uygun geldi.
Diyanet Vakfı:
Sonunda (aziz ve arkadaşları) kesin delilleri görmelerine rağmen (halkın dedikodusunu kesmek için yine de) onu bir zamana kadar mutlaka zindana atmaları kendilerine uygun göründü.
Erhan Aktaş:
Suçsuzluğuna dair kanıtlara rağmen yine de onu belli bir süre zindana atmaya karar verdiler.
Kral Fahd:
Sonunda (aziz ve arkadaşları) kesin delilleri görmelerine rağmen (halkın dedikodusunu kesmek için yine de) onu bir zamana kadar mutlaka zindana atmaları kendilerine uygun göründü.
Hasan Basri Çantay:
Sonra, bütün o delilleri gördüklerinin ardından mutlakaa onu bir zamana kadar zindana atmaları (reyi) onlara zaahir oldu.
Muhammed Esed:
Sonra, o kişizade ve ev halkı bütün delilleri(n Yusuf´un lehinde olduğunu) gördükten sonra bile o´nu bir süre için hapsetmeyi uygun gördüler.
Gültekin Onan:
Sonra onlarda [Yusuf´un iffettine ilişkin] ayetleri görmelerinin ardından mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü) ağır bastı.
Ali Fikri Yavuz:
Sonra, vezir ve aile halkı, Yûsuf’un beraatine dair bunca delilleri gördükleri halde, onu bir müddet (dedi-kodu kesilinceye kadar) zindana atmak fikriyle ortaya çıktılar (ve onu zindana attılar).
Portekizce:
Mas apesar das provas, houveram por bem encarcerá-lo temporariamente.
İsveççe:
Därefter, trots att de hade sett alla bevis [för Josefs oskuld], ansåg de [ändå] bäst att för en tid sätta honom i fängelse.
Farsça:
آن گاه آنان پس از آنکه نشانه ها [یِ پاکی و پاکدامنی یوسف] را دیده بودند، عزمشان بر این جزم شد که تا مدتی او را به زندان اندازند.
Kürtçe:
ئەمجا بۆیان دەرکەوت و پێیان چاک بوو پاش ئەوەی ئەو ھەموو بەڵگەیان (لێ) بینی تاماوەیەک بەندی بکەن
Özbekçe:
Сўнгра оят-аломатларни кўрганларидан кейин уларга уни бир муддат қамашлари аён бўлди. (Бўлиб ўтган воқеалардан сўнг, Азиз ва унинг атрофидагиларга, хотиннинг аҳлига Юсуфнинг беайб эканлиги аломатлари зоҳир бўлиб, кўзлари билан кўрганларидан кейин, уни бир муддат қамашлари аён бўлди. Юсуфнинг (а. с.) бошларига янги синов келди. У киши қамоққа тушди.)
Malayca:
Kemudian timbul fikiran bagi suami perempuan itu, serta orang-orangnya hendak memenjarakan Yusuf sesudah mereka nampak tanda-tanda (yang menghendaki supaya Yusuf dijauhkan) hingga ke suatu masa.
Arnavutça:
E pastaj i rë ndërmend atyre (familjes së gruas) – pasi panë argumentet (mbi ndershmërinë e Jusufit) që ta burgosin për një kohë.
Bulgarca:
После [на мъжете] им хрумна да го затворят за известно време, въпреки че видяха знаците.
Sırpça:
После им на памет паде, иако су се били уверили да је недужан, да га за неко време баце у тамницу.
Çekçe:
Později, když viděli znamení, se jim uzdálo, aby jej na čas uvěznili.
Urduca:
پھر ان لوگوں کو یہ سوجھی کہ ایک مدت کے لیے اسے قید کر دیں حالانکہ وہ (اس کی پاکدامنی اور خود اپنی عورتوں کے برے اطوار کی) صریح نشانیاں دیکھ چکے تھے
Tacikçe:
Пас бо он нишонаҳо, ки дида буданд, тасмим карданд, ки чанде ба зиндонаш бияфкананд.
Tatarca:
Йусуфның күлмәге арттан ертылганлыгын вә сабый баланың шәһадәт биргәнен һәм хатынларның кулларын кискәннәрен күргәч, Йусуфның ґәебе юклыгы барчаларына да ачыкланды, шулай булса да азга гына Йусуфны зинданга салырга булдылар.
Endonezyaca:
Kemudian timbul pikiran pada mereka setelah melihat tanda-tanda (kebenaran Yusuf) bahwa mereka harus memenjarakannya sampai sesuatu waktu.
Amharca:
ከዚያም ማስረጃዎቹን ካዩ በኋላ እስከጊዜ ድረስ እንዲያስሩት ለነሱ ታያቸው፡፡
Tamilce:
பிறகு, (யூஸுஃப் நிரபராதி என்பதின்) அத்தாட்சிகளை அவர்கள் பார்த்த பின்னரும் (இந்த செய்தி நகரத்தில் பரவி விடக்கூடாது என்பதற்காக) அவர்கள் ஒரு (குறிப்பிட்ட) காலம் வரை நிச்சயமாக அவரை சிறையில் அடைக்கவேண்டும் என (எண்ணம்) அவர்களுக்குத் தோன்றியது.
Korece:
그런데도 요셉이 완고하자 그들은 그를 잠시 투윽하는 것이 최선으로 알게 되었더라
Vietnamca:
Rồi khi họ đã thấy các bằng chứng chứng minh (Yusuf) vô tội (nhưng họ cho rằng tốt hơn là) nên bỏ tù Y trong một thời gian.
Ayet Linkleri: