Arapça:
يُوسُفُ أَعْرِضْ عَنْ هَٰذَا ۚ وَاسْتَغْفِرِي لِذَنبِكِ ۖ إِنَّكِ كُنتِ مِنَ الْخَاطِئِينَ
Çeviriyazı:
yûsüfü a`riḍ `an hâẕâ vestagfirî liẕembik. inneki künti mine-lḫâṭiîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yusuf! Sakın sen bundan bahsetme! Kadın! Sen de günahından dolayı istiğfar et. Sen gerçekten günahkarlardan oldun.
Diyanet İşleri:
Kocası gömleğin arkadan yırtılmış olduğunu görünce, karısına hitaben "Doğrusu bu sizin hilenizdir, siz kadınların fendi büyüktür" dedi. Yusuf'a dönerek: "Yusuf! Sen bundan kimseye bahsetme"; kadına dönerek: "Sen de günahının bağışlanmasını dile, çünkü suçlulardansın" dedi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ey Yusuf, sen de bu meseleyi bırak artık ve sen ey kadın, suçundan tövbe et, şüphe yok ki sen, hata işleyenlerdensin.
Şaban Piriş:
Yusuf sen bunu unut! Kadın sen de günahına tevbe et! Çünkü sen hata işleyenlerden oldun.
Edip Yüksel:
Yusuf, sen bu olayı unut. Sen de (ey kadınım) günahından dolayı bağışlanma dile. Sen hata işledin.
Ali Bulaç:
Yusuf, sen bundan yüz çevir. Sen de (kadın) günahın dolayısıyla bağışlanma dile. Doğrusu sen günahkarlardan oldun.
Suat Yıldırım:
Gömleğinin arkadan yırtıldığını görünce (kocası, eşine:) “Anlaşıldı!” dedi. “Bu, siz kadınların oyunlarınızdan biri! Gerçekten sizin fendiniz pek müthiştir! Yusuf! Sakın bunu kimseye söyleme! Kadın! Sen de günahından dolayı af dile, çünkü sen günaha girenlerden oldun.”
Ömer Nasuhi Bilmen:
«Ey Yusuf! Sen bundan (bu hadiseyi söylemekten) kaçın. (Ey kadın!) Sen de günahın için isitiğfarda bulun. Muhakkak ki sen bütün günaha girmiş olanlardan oldun.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Yûsuf, sakın bundan bahsetme! Kadın, sen de günahının affını dile! Sen, gerçekten günahkârlardan oldun.
Bekir Sadak:
Rabbi onun duasini kabul etti ve kadinlarin tuzagina engel oldu...Zira O, isitir ve bilir.
İbni Kesir:
Yusuf
Adem Uğur:
Ey Yusuf! Sen bundan (olanları söylemekten) vazgeç! (Ey kadın!) Sen de günahının affını dile! Çünkü sen günahkârlardan oldun
İskender Ali Mihr:
Yusuf, sen bundan yüz çevir. Ve (sen) de (kadın) günahın için mağfiret dile. Muhakkak ki
Celal Yıldırım:
«Ey Yûsuf! Sen bu (konuyu açmak)dan vazgeç
Tefhim ul Kuran:
«Yusuf, sen bundan yüz çevir. Sende (kadın) günahın dolayısıyla bağışlanma dile. Doğrusu sen günahkârlardan oldun.»
Fransızca:
Joseph, ne pense plus à cela ! Et toi, (femme), implore le pardon pour ton péché car tu es fautive".
İspanyolca:
¡José! ¡No pienses más en eso! ¡Y tú, pide perdón por tu pecado! ¡Has pecado!»
İtalyanca:
Vai pure, Giuseppe. E [tu donna], implora perdono per la tua colpa, ché in verità sei colpevole!».
Almanca:
Yusuf, verschweige dies! Und du (Ehefrau), bitte um Vergebung für deine Sünde. Gewiß, du warst eine der bewußt Verfehlenden."
Çince:
(又说):优素福,你避开此事吧!(我的妻子,)你为你的罪过而求饶吧,你原是错误的!
Hollandaca:
O Jozef! houd u niet meer met deze zaak bezig; en gij, o vrouw! vraag vergiffenis voor uwen misdaad; want gij zijt een schuldig mensch.
Rusça:
Йусуф (Иосиф), забудь об этом! А ты проси прощения за свое прегрешение, ибо ты совершила грех".
Somalice:
Yuusufow iskaga jeedso Xaalkan (ha ka waramin), Haweeneeyahay adna ka Dambi Dhaaf warso Eebe danbi- gaaga waxaad kamid tahay Kuwa gafaye.
Swahilice:
Yusuf! Wachilia mbali haya. Na wewe, mwanamke, omba msamaha kwa dhambi zako. Kwa hakika wewe ni katika walio fanya makosa.
Uygurca:
(يەنى ئېيتتى) «يۇسۇف! بۇنى سۆزلەپ يۈرمىگىن. (ئايالىم) سەن ئۆز گۇناھىڭغا كەچۈرۈم سورىغىن، سەن ھەقىقەتەن خاتالاشتىڭ»
Japonca:
ユースフよ,これを気にしないでくれ。それから(妻よ),あなたの罪の赦しを願いなさい。本当にあなたは罪深い者である。」
Arapça (Ürdün):
ثم قال يا «يوسف أعرض عن هذا» الأمر ولا تذكره لئلا يشيع «واستغفري» يا زليخا «لذنبك إنك كنت من الخاطئين» الآثمين، واشتهر الخبر وشاع.
Hintçe:
(और यूसुफ से कहा) ऐ यूसुफ इसको जाने दो और (औरत से कहा) कि तू अपने गुनाह की माफी माँग क्योंकि बेशक तू ही सरतापा ख़तावार है
Tayca:
ยูซุฟ จงผินหลังให้เรื่องนี้เถิด และเธอจงขออภัยโทษในความผิดของเธอ แท้จริงเธออยู่ในหมู่ผู้กระทำผิด”
İbranice:
יוסף, אל תשים לב לזה, ואת, בקשי סליחה על חטאייך, מפני שאכן היית מהחוטאים
Hırvatça:
Ti, Jusufe, zaboravi i ne spominji ovo, a ti traži oproštenje za grijeh svoj; ti si, uistinu, jedna od grešnica bila!"
Rumence:
Iosife, îndepărtează-te de aceasta, iar tu, cere-i iertare pentru păcatul tău, căci tu eşti vinovată.”
Transliteration:
Yoosufu aAArid AAan hatha waistaghfiree lithanbiki innaki kunti mina alkhatieena
Türkçe:
"Yûsuf, sakın bundan bahsetme! Kadın, sen de günahının affını dile! Sen, gerçekten günahkârlardan oldun."
Sahih International:
Joseph, ignore this. And, [my wife], ask forgiveness for your sin. Indeed, you were of the sinful."
İngilizce:
O Joseph, pass this over! (O wife), ask forgiveness for thy sin, for truly thou hast been at fault!
Azerbaycanca:
Ey Yusif! Sən bu işi açıb ağartma. Sən də (ey qadın) günahına görə (Allahdan) bağışlanmanı dilə. Çünki sən, həqiqətən, günah edənlərdənsən.
Süleyman Ateş:
Yusuf, sen bundan vazgeç (bunu kimseye söyleme), (ey kadın), sen de günahının bağışlanmasını dile! Çünkü sen, günahkarlardan oldun!
Diyanet Vakfı:
"Ey Yusuf! Sen bundan (olanları söylemekten) vazgeç! (Ey kadın!) Sen de günahının affını dile! Çünkü sen günahkarlardan oldun"
Erhan Aktaş:
“Yûsuf!(1) Bundan kimseye söz etme. Sen(2) de suçundan dolayı bağışlanma dile. Yanlış yapan sensin!” dedi.
Kral Fahd:
«Ey Yusuf! Sen bundan (olanları söylemekten) vazgeç! (Ey kadın!) Sen de günahının affını dile! Çünkü sen günahkârlardan oldun»
Hasan Basri Çantay:
«Yuusuf, sen bundan (bu mes´eleyi söylemekden) vazgeç. (Ey kadın) sen de günâhına istiğfar et. Çünkü sen cidden günahkârlardan oldun».
Muhammed Esed:
Yusuf! Sen bu olayın üstünde durma! Ve (kadın!) sen de işlediğin günahtan ötürü bağışlanma dile, çünkü sen gerçekten hatası (büyük) olan birisin!"
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
Yûsuf! Sen bu işi söylemekten vazgeç. Ey hanım! Sen de günahına Allah’dan mağfiret dile
Portekizce:
Ó José, esquece-te disto! E tu (ó mulher), pede perdão por teu pecado, porque és uma das muitas pecadoras.
İsveççe:
- [Och till Josef:] "Låt nu detta vara glömt!" Och [vänd till hustrun, sade han]: "Be om förlåtelse för din synd, för du har begått ett allvarligt felsteg!"
Farsça:
یوسفا! این داستان را ندیده بگیر. و تو [ای بانو!] از گناهت استغفار کن؛ زیرا تو از خطاکارانی.
Kürtçe:
(عەزیزی میێر ووتی) یوسف وازبھێنە لەم کارەو باسی مەکە و (ژنەکە) تۆش بۆ گوناھەکەت داوای لێخۆشبون بکە چونکە بەڕاستی تۆ لەپێڕی تاوانبارانی
Özbekçe:
Эй Юсуф, сен бу ишни унут. Сен, хотин, гуноҳингга истиғфор айт. Албатта, сен хато қилгувчилардан бўлдинг», деди.
Malayca:
Wahai Yusuf, lupakanlah hal ini. Dan engkau (Wahai Zulaikha), mintalah ampun bagi dosamu, sesungguhnya engkau adalah dari orang-orang yang bersalah!"
Arnavutça:
Ti, o Jusuf, largohu nga kjo (ndodhi), e ti (grua ime) kërko falje për këtë mëkat! Se, me të vërtetë, je njëra prej mëkatarëve”.
Bulgarca:
Юсуф, не споменавай това! А ти, жено, моли опрощение за своето прегрешение! Ти си от съгрешилите.”
Sırpça:
Ти, Јосифе, заборави и не спомињи ово. А ти тражи опроштење за свој грех; ти си, уистину, била једна од грешница!“
Çekçe:
Josefe, odvrať mysl svou od toho a ty, ženo, pros za odpuštění viny své, neboť jsi vskutku žena hříšná!'
Urduca:
یوسفؑ، اس معاملے سے درگزر کر اور اے عورت، تو اپنے قصور کی معافی مانگ، تو ہی اصل میں خطا کار تھی"
Tacikçe:
Эй Юсуф, забони худ нигоҳ дор ва эй зан, аз гуноҳи худ бахшоиш бихоҳ, ки ту аз хатокоронӣ».
Tatarca:
Ґәзиз әйтте: "Ий Йусуф, бу эштән баш тарт, халыкка фаш итмә. Син Зөләйхә тәүбә ит, миннән гафу сора гөнаһың өчен! Тәхкыйк син хаталанучылардан булгансың". Бу эш Мысырга җәелде, хатынлар бик күп сөйләделәр.
Endonezyaca:
(Hai) Yusuf: "Berpalinglah dari ini, dan (kamu hai isteriku) mohon ampunlah atas dosamu itu, karena kamu sesungguhnya termasuk orang-orang yang berbuat salah".
Amharca:
«ዩሱፍ ሆይ! ከዚህ (ወሬ) ተከልከል፡፡ ለኃጢአትሽም ማርታን ለምኚ፡፡ አንቺ ከስህተተኞቹ ሆነሻልና» (አለ)፡፡
Tamilce:
“யூஸுஃபே! நீர் இதை புறக்கணிப்பீராக! (பிறகு தன் மனைவியை நோக்கி) “நீ உன் பாவத்திற்காக மன்னிப்புத் தேடு. நிச்சயமாக நீ தவறிழைத்தவர்களில் இருக்கிறாய்.”
Korece:
요셉이여 이 사실을 비밀로 하여주오 그리고 아내에게 일러 죄악에 대한 용서를 구하시요 당 신이 사악한자 중에 있었습니다 하니
Vietnamca:
“Này Yusuf, hãy bỏ qua chuyện này. Còn nàng hãy cầu xin tha thứ cho tội lỗi của mình, bởi quả thật nàng chính là người đã sai.”
Ayet Linkleri: