Arapça:
۞ وَقَالَ نِسْوَةٌ فِي الْمَدِينَةِ امْرَأَتُ الْعَزِيزِ تُرَاوِدُ فَتَاهَا عَن نَّفْسِهِ ۖ قَدْ شَغَفَهَا حُبًّا ۖ إِنَّا لَنَرَاهَا فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ
Çeviriyazı:
veḳâle nisvetün fi-lmedîneti-mraetü-l`azîzi türâvidü fetâhâ `an nefsih. ḳad şegafehâ ḥubbâ. innâ lenerâhâ fî ḍalâlim mübîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şehirde bazı kadınlar da "Azizin karısı, delikanlısından murad almaya kalkmış, sevgi yüreğini yakıp kavuruyormuş, görüyoruz ki, kadın çıldırmış besbelli..." dediler.
Diyanet İşleri:
Şehirde bir takım kadınlar: "Vezirin karısı kölesinin olmak istiyormuş; sevgisi bağrını yakmış; doğrusu onun besbelli sapıtmış olduğunu görüyoruz." dediler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Şehirdeki kadınlar, azizin karısı, kölesinden murat almak istemiş, sevgi, bütün kalbini kaplamış, görüyoruz ki o, apaçık bir sapıklıkta dediler.
Şaban Piriş:
Şehirde bazı kadınlar: Azizin karısı, kendisine kölesini istiyormuş, onun sevdası kalbine işlemiş. Biz, onu açıkça sapıtmış görüyoruz, dediler.
Edip Yüksel:
Şehirde bir takım kadınlar: "Valinin karısı hizmetçisini baştan çıkarmaya çalışıyor," dediler, "Ona çılgıncasına aşık. Onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz."
Ali Bulaç:
Şehirde (birtakım) kadınlar: "Aziz (Vezir)'in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş. Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz." dedi.
Suat Yıldırım:
Şehirde birtakım kadınlar: “Duydunuz mu?” dediler: “Vezirin hanımı uşağına gönlünü kaptırmış, ondan kâm almak istemiş! Sevda ateşi bağrını yakmış. Kadın besbelli çıldırmış!”
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve şehirdeki birtakım kadınlar dedi ki: «Azîz´in refikası, genç kölesinin nefsinden muradını almak istiyormuş. Muhakkak ki, onun yüreğini kaplayan ince deriyi bir sevgi parçalamış. Şüphe yok ki, biz onu elbette bir apaçık sapıklık içinde görüyoruz.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Şehirde bazı kadınlar şöyle konuştular: "Azîz'in karısı, genç uşağının nefsinden gönlünü eğlendirmek istemiş. Aşktan yüreğinin zarı delinmiş. Öyle anlıyoruz ki, kadın tam bir çılgınlığa düşmüş."
Bekir Sadak:
Sonra, kadinin ailesi delilleri Yusuf´un lehinde gordugu halde, onu bir sure icin hapsetmeyi uygun buldu. *
İbni Kesir:
Şehirde bir takım kadınlar dediler ki: Aziz´in karısı delikanlısını kendine ram etmek istiyormuş, sevgisi bağrını yakmış. Görüyoruz ki
Adem Uğur:
Şehirdeki bazı kadınlar dediler ki: Azizin karısı, delikanlısının nefsinden murat almak istiyormuş
İskender Ali Mihr:
Şehirdeki kadınlar: “Azîzin (vezirin) hanımı, onun (emrinde) olan (kölesi) genç delikanlıyı elde etmek istiyor. Aşk onun kalbine işlemiş. Biz, gerçekten onu apaçık bir sapıklıkta görüyoruz.” dedi(ler).
Celal Yıldırım:
Şehirde (olayı duyan soylu) kadınlar, «Aziz (vezir)in karısı delikanlısıyla ilişki kurmak için onu kendine davet ediyormuş
Tefhim ul Kuran:
Şehirde (birtakım) kadınlar: «Aziz (Vezir´) in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş. Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görmekteyiz.» dedi.
Fransızca:
Et dans la ville, des femmes dirent : "La femme d'Al-Azize essaye de séduire son valet ! Il l'a vraiment rendue folle d'amour. Nous la trouvons certes dans un égarement évident.
İspanyolca:
Unas mujeres decían en la ciudad: «La mujer del Poderoso solicita a su mozo. Se ha vuelto loca de amor por él. Sí, vemos que está evidentemente extraviada».
İtalyanca:
Le donne in città malignavano: «La moglie del principe ha cercato di sedurre il suo garzone! Egli l'ha resa folle d'amore. Ci sembra che si sia del tutto smarrita».
Almanca:
Und manche Frauen in der Stadt sagten: "Die Ehefrau von Al-'aziz suchte ihren Diener gegen seine Neigung zu verführen, er ließ sie unbändig flammende Liebe für ihn empfinden. Gewiß, wir sehen sie sicherlich im offenkundigen Irrtum."
Çince:
都城里的一些妇女说:权贵的妻子勾引她的仆人,他迷惑了她,我们认为她 确是在明显的迷误之中的。
Hollandaca:
En zekere vrouwen zeiden in het openbaar in de stad: De vrouw van den edelman heeft den knecht verzocht hij haar te liggen; hij heeft hare borst door zijne liefde ontvlamd. Wij zien dat zij op een duidelijken dwaalweg is.
Rusça:
Женщины в городе стали говорить: "Жена знатного мужа пыталась соблазнить своего юного раба! Она страстно возлюбила его, и мы полагаем, что она впала в очевидное заблуждение".
Somalice:
waxayna dheheen Haweenkii magaalada haweenaydii Casiis (Wasiirka) waxay dooni Khaadimkeeda Naftiisa (la nool) Jecelkiisaa qalbiga ka galay, waxaana ku aragnaa Baadi cad.
Swahilice:
Na wanawake wa mjini wakawa wanasema: Mke wa Mheshimiwa anamtamani mtumishi wake! Hakika amesalitika kwa mapenzi. Sisi hakika tunamwona yumo katika upotovu ulio dhaahiri.
Uygurca:
شەھەردىكى بەزى ئاياللار: «ئەزىز (يەنى مىسىرنىڭ پادىشاھسى) نىڭ خوتۇنى قۇلىغا كۆيۈپ قېلىپ، ئۇنىڭ بىلەن مۇناسىۋەت ئۆتكۈزۈشنى تەلەپ قىلىپتۇ، بىز ئۇنى، ئەلۋەتتە، ئاشكارا ئازغان دەپ قارايمىز» دېيىشتى
Japonca:
町の婦人たちは(評判して)言った。「貴人の奥様が,青年の意に反し,誘惑したそうよ。きっと恋に狂ったのでしょう。わたしたちは,明らかに奥様の誤りだと思います。」
Arapça (Ürdün):
«وقال نسوة في المدينة» مدينة مصر «امرأة العزيز تراود فتاها» عبدها «عن نفسه قد شغفها حبا» تمييز، أي دخل حبه شغاف قلبها، أي غلافه «إنا لنراها في ضلال» أي في خطأ «مبين» بيِّن بحبها إياه.
Hintçe:
और शहर (मिस्र) में औरतें चर्चा करने लगी कि अज़ीज़ (मिस्र) की बीबी अपने ग़ुलाम से (नाजायज़) मतलब हासिल करने की आरज़ू मन्द है बेशक गुलाम ने उसे उलफत में लुभाया है हम लोग तो यक़ीनन उसे सरीही ग़लती में मुब्तिला देखते हैं
Tayca:
และพวกผู้หญิงในเมืองกล่าวว่า ภริยาของผู้ว่าฯ ได้ยั่วยวนเด็กรับใช้ของนาง แน่นอนเขาทำให้นางหลงรัก แท้จริงเราเห็นว่านางอยู่ในการหลงผิดอย่างชัดแจ้ง”
İbranice:
ואמרו נשים בעיר: 'אשת השר הראשי (של פרעה) חשקה במשרת שלה ורצתה לפתות אותו, אנו רואות שהיא בטעות ותעייה ברורה
Hırvatça:
I žene u gradu počeše govorkati: "Velikaševa žena zavodi mladića, slugu svoga, u njega se ludo zaljubila! Mi mislimo da je ona u zabludi očitaj."
Rumence:
Femeile din cetate spuseră: “Femeia celui puternic s-a legat de servitorul ei care i-a aprins dragostea. Noi o vedem într-o rătăcire vădită!”
Transliteration:
Waqala niswatun fee almadeenati imraatu alAAazeezi turawidu fataha AAan nafsihi qad shaghafaha hubban inna lanaraha fee dalalin mubeenin
Türkçe:
Şehirde bazı kadınlar şöyle konuştular: "Azîz'in karısı, genç uşağının nefsinden gönlünü eğlendirmek istemiş. Aşktan yüreğinin zarı delinmiş. Öyle anlıyoruz ki, kadın tam bir çılgınlığa düşmüş."
Sahih International:
And women in the city said, "The wife of al-'Azeez is seeking to seduce her slave boy; he has impassioned her with love. Indeed, we see her [to be] in clear error."
İngilizce:
Ladies said in the City: "The wife of the (great) 'Aziz is seeking to seduce her slave from his (true) self: Truly hath he inspired her with violent love: we see she is evidently going astray."
Azerbaycanca:
Şəhərdəki qadınlar dedilər: “Vəzirin övrəti cavanı (cavan qulunu) tovlayıb yoldan çıxartmaq (onunla yaxınlıq etmək) istəyir. (Yusifin) məhəbbəti onun bağrını qan etmişdir. Biz onun açıq-aşkar (doğru) yoldan çıxdığını görürük.
Süleyman Ateş:
Şehirde birtakım kadınlar: Vezir'in karısı, uşağının nefsinden murad almak istemiş! Sevda, onun bağrını yakmış! Biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz!" dediler.
Diyanet Vakfı:
Şehirdeki bazı kadınlar dediler ki: Azizin karısı, delikanlısının nefsinden murat almak istiyormuş; Yusufun sevdası onun kalbine işlemiş! Biz onu gerçekten açık bir sapıklık içinde görüyoruz.
Erhan Aktaş:
Ve şehirdeki birtakım kadınlar: “Azîz’in hanımı, genç hizmetlisiyle birlikte olmak istemiş; delikanlının sevgisi yüreğine işlemiş. Onu açıkça sapıtmış görüyoruz.” diye dedikodu yaptılar.
Kral Fahd:
Şehirdeki bazı kadınlar dediler ki: Azizin karısı, delikanlısının nefsinden murat almak istiyormuş; Yusuf'un sevdası onun kalbine işlemiş! Biz onu gerçekten açık bir sapıklık içinde görüyoruz.
Hasan Basri Çantay:
Şehirdeki bir kısım kadınlar: «Azîzin karısı, delikanlısının nefsinden murad almak istiyormuş. Sevgi, yüreğinin zarına işlemiş! Görüyoruz ki o, muhakkak apaçık bir sapıklıkdadır» dedi (ler).
Muhammed Esed:
Ve şehirde kadınlar (birbirleriyle): "Falan kişizadenin karısı genç kölesinin gönlünü çelmeye kalkmış!" diye dedikodu etmeye başladılar, "Tutkudan yüreği paralanmış kadının; doğrusu, açıkça yoldan çıkmış biri olarak görüyoruz onu!"
Gültekin Onan:
Şehirde (birtakım) kadınlar: "
Ali Fikri Yavuz:
Şehirdeki bir takım kadınlar da dediler ki: “- Vezir’in karısı, delikanlısının nefsine yaklaşmak istiyormuş. Ona olan aşkı, kalbinin içine nüfuz etmiş. O hanımı görüyoruz ki, çıldırmış besbelli...
Portekizce:
As mulheres da cidade comentavam: A esposa do governador prendeu-se apaixonadamente ao seu servo e tentouseduzi-lo. Certamente, vemo-la em evidente erro.
İsveççe:
OCH STADENS kvinnor [skvallrade om detta och] sade: "Hustrun till denne högt uppsatte man vill förföra sin unge slav; hon brinner av kärlek till honom och har helt förlorat förståndet!"
Farsça:
و گروهی از زنان در شهر شایع کردند که همسر عزیز [مصر] در حالی که عشق آن نوجوان در درون قلبش نفوذ کرده از او درخواست کام جویی می کند؛ یقیناً ما او را در گمراهی آشکاری می بینیم.
Kürtçe:
(دەستەیەک) لەژنانی شار (پاش ئەوەی ھەواڵەکەیان بیست بەتەشەرەوە) ووتیان ژنەکەی عەزیزی (میێر) دەیەوێت (ھەوڵ دەدات) لەگەڵ غوڵامەکەی داوێن پیسی بکات بەڕاستی خۆشـەویسـتی (ئـەو غوڵامـە) چووەتە ناو پەردەی دڵی بەڕاستی ئێمە ئەو (ژنە) دەبینین لە گومڕاییەکی ڕووندایە
Özbekçe:
Шаҳардаги аёллар: «Азизнинг хотини хизматкорининг нафсини хоҳлабди. Унга жуда ҳам муҳаббат қўйиб қолган экан-да! Биз у (аёл)ни, албатта, очиқ-ойдин адашувда деб биламиз», дейишди.
Malayca:
Dan (sesudah itu) perempuan-perempuan di bandar Mesir (mencaci hal Zulaikha dengan) berkata: Isteri Al-Aziz itu memujuk hambanya (Yusuf) berkehendakkan dirinya, sesungguhnya cintanya (kepada Yusuf) itu sudahlah meresap ke dalam lipatan hatinya; sesungguhnya kami memandangnya berada dalam kesesatan yang nyata."
Arnavutça:
Dhe disa gra nëpër qytet thonin: “Gruaja e Azizit (ministrit) dëshiron ta përvetësojë shërbëtorin e vet. Me të vërtetë, ajo e don shumë. Na e shohim se ajo ka bërë gabim të madh”.
Bulgarca:
И заговориха жени в града: “Жената на господаря съблазнява своя слуга. Омая се по него от любов. Виждаме, че тя е в явно заблуждение.”
Sırpça:
И жене у граду почеше да причају: „Управникова жена заводи младића, свог слугу, у њега се лудо заљубила! Ми мислимо да је она у очигледној заблуди.“
Çekçe:
A říkaly ženy v městě tom: 'Velmožova žena sváděla mladého sluhu svého, jenž vzbudil lásku vášnivou v ní. A věru ji vidíme ve zjevném poblouznění.'
Urduca:
شہر کی عورتیں آپس میں چرچا کرنے لگیں کہ "عزیز کی بیوی اپنے نوجوان غلام کے پیچھے پڑی ہوئی ہے، محبت نے اس کو بے قابو کر رکھا ہے، ہمارے نزدیک تو وہ صریح غلطی کر رہی ہے"
Tacikçe:
Закони шаҳр гуфтанд: «Зани Азиз дар паи комҷӯӣ аз ғуломи худ шудааст ва шефтаи ӯ гашта аст. Мо вайро дар гумроҳии ошкоро мебипем».
Tatarca:
Мысырда бер төрле хатынлар әйттеләр: "Газизнең хатыны үзенең колыннан якынлык кылуын үтенгән вә аңа мәхәббәте чиктән ашкан икән, без ул Зөләйхәне ачык азгынлыкта күрәбез, чөнки Ґәзизне ташлап, колны сөя башлаган".
Endonezyaca:
Dan wanita-wanita di kota berkata: "Isteri Al Aziz menggoda bujangnya untuk menundukkan dirinya (kepadanya), sesungguhnya cintanya kepada bujangnya itu adalah sangat mendalam. Sesungguhnya kami memandangnya dalam kesesatan yang nyata".
Amharca:
በከተማው ያሉ ሴቶችም «የዐዚዝ ሚስት ብላቴናዋን ከነፍሱ ታባብለዋለች፡፡ በእውነቱ ፍቅሩ ልቧን መቷታል፡፡ እኛ በግልጽ ስህተት ውስጥ ሆና በእርግጥ እናያታለን» አሉ፡፡
Tamilce:
இன்னும், நகரத்திலுள்ள பெண்கள் கூறினார்கள்: “அதிபரின் மனைவி தன் (அடிமையாக இருக்கின்ற) வாலிபனைத் தன் விருப்பத்திற்கு (பலவந்தமாக) அழைக்கிறாள். திட்டமாக அவர் மீது அவள் வைத்த அன்பு அவளது உள்ளத்தின் ஆழத்தில் ஊடுருவி விட்டது! நிச்சயமாக நாம் அவளை தெளிவானதொரு வழிகேட்டில் காண்கிறோம்.”
Korece:
그 도시의 여성들이 말하기 를 아지즈의 아내가 그녀의 종을 유혹하고 그가 그녀를 열렬히 사 랑하니 우리는 그녀가 방황하게 됨을 보리라 하더라
Vietnamca:
Các phụ nữ trong thành phố nói: “Vợ của một vị quan lớn lại đi quyến rũ chàng thanh niên trẻ của mình, chắc có lẽ nó đã làm cho bà ấy mê đắm bằng tình yêu! Quả thật, chúng ta thấy bà ta là một kẻ lầm lạc rõ ràng.”
Ayet Linkleri: