Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

12

Sûredeki Ayet No: 

11

Ayet No: 

1607

Sayfa No: 

236

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قَالُوا يَا أَبَانَا مَا لَكَ لَا تَأْمَنَّا عَلَىٰ يُوسُفَ وَإِنَّا لَهُ لَنَاصِحُونَ

Çeviriyazı: 

ḳâlû yâ ebânâ mâ leke lâ te'mennâ `alâ yûsüfe veinnâ lehû lenâṣiḥûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Dediler ki: "Ey babamız! Sen bize Yusuf için neden güvenmiyorsun? Halbuki biz onun iyiliğini istiyoruz."

Diyanet İşleri: 

Bunun üzerine "Ey babamız! Yusuf'un iyiliğini istediğimiz halde, onu niçin bize emniyet etmiyorsun? Yarın onu bizimle beraber gönder de gezsin oynasın, biz onu herhalde koruruz" dediler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlar, baba demişlerdi, ne diye Yusuf'u emniyet etmiyorsun bize ve biz, hiç şüphe yok ki ona öğütler vermedeyiz.

Şaban Piriş: 

Baba, sana ne oldu ki Yusuf için bize güvenmiyorsun? Biz, onun iyiliğini isteriz.

Edip Yüksel: 

Dediler ki: "Ey babamız, neden Yusuf hakkında bize güvenmiyorsun? Oysa biz onun candan dostlarıyız."

Ali Bulaç: 

(Bu karara vardıktan sonra) "Ey Babamız," dediler. "Sana ne oluyor, Yusuf'a karşı bize güvenmiyorsun? Oysa gerçekte biz, onun iyiliğini isteyenleriz."

Suat Yıldırım: 

(Onlar buna karar verdikten sonra bir gün babalarına varıp:) “Sevgili Babamız! dediler, sen neden güvenip de Yusuf'u bize emanet etmiyorsun. Oysa biz onu çok seviyoruz. Ona samimiyetle bağlıyız.” “Yarın onu bizimle gönder, gezsin oynasın, biz ona çok iyi sahip çıkarız.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Dediler ki: «Ey babamız! Sana ne oluyor ki, Yusuf´u bize inanmıyorsun? Ve halbuki, biz O´nun için elbette hayırhâh kimseleriz.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Dediler ki: "Ey babamız, ne oluyor da Yûsuf konusunda bize güvenmiyorsun. Oysaki biz ona hep öğüt vermekteyiz."

Bekir Sadak: 

(16-17) Aksam ustu aglayarak babalarina geldiklerinde: «Ey babamiz! Inan olsun biz yaris yapiyorduk

İbni Kesir: 

Dediler ki: Ey babamız

Adem Uğur: 

Dediler ki: &quot

İskender Ali Mihr: 

&quot

Celal Yıldırım: 

(Bunun üzerine toplanıp babalarına gelerek) dediler ki: «Ey babamız ! Yûsuf´u neden bize güvenip vermiyorsun ? Oysa biz ondan yana elbette iyilik düşünenleriz.»

Tefhim ul Kuran: 

(Bu karara vardıktan sonra) «Ey Babamız,» dediler. «Sana ne oluyor, Yusuf´a karşı bize güvenmiyorsun? Oysa gerçekte biz, onun iyiliğini isteyenleriz

Fransızca: 

Ils dirent : "ô notre père, qu'as-tu à ne pas te fier à nous au sujet de Joseph ? Nous sommes cependant bien intentionnés à son égard.

İspanyolca: 

Dijeron: «¡Padre! ¡,Por qué no te fías de nosotros respecto a José? Tenemos buenas intenciones para con él.

İtalyanca: 

Dissero: «O padre nostro, perché non ti fidi di noi a proposito di Giuseppe? Eppure siamo sinceri nei suoi confronti.

Almanca: 

Sie (gingen zum Vater und) sagten: "Unser Vater! Weshalb bringst du uns kein Vertrauen entgegen, was Yusuf angeht? Gewiß, wir wollen ihm doch nur Gutes.

Çince: 

他们说:我们的父亲啊!你对于优素福怎么不信任我们呢?我们对于他确是怀好意的。

Hollandaca: 

Zij zeiden tot Jacob: O vader! waarom vertrouwt gij ons Jozef niet toe, daar wij oprecht voor hem zijn en hem goeds toewenschen?

Rusça: 

Они сказали: "О отец наш! Почему ты не доверяешь нам Йусуфа (Иосифа)? Воистину, мы желаем ему добра.

Somalice: 

waxay dheheen Aabow maxaad noogu aamini la'dahay yuusuf anagoo u Naasixa.

Swahilice: 

Wakasema: Ewe baba yetu! Una nini hata hutuamini kwa Yusuf? Na hakika sisi ni wenye kumtakia kheri!

Uygurca: 

ئۇلار ئېيتتى: «ئى ئاتىمىز! نېمىشقا يۇسۇف تورىسىدا بىزگە ئىشەنمەيسەن؟ ھالبۇكى، بىز ئۇنىڭغا ھەقىقەتەن ياخشى نىيەتتىمىز

Japonca: 

かれらは言った。「父よ,何故あなたはユースフを,わたしたちに御任せにならないのですか,わたしたちは,本当にかれに好意を寄せているではありませんか。」

Arapça (Ürdün): 

«قالوا يا أبانا مالك لا تأمنا على يوسف وإنا له لناصحون» لقائمون بمصالحه.

Hintçe: 

सब ने (याक़ूब से) कहा अब्बा जान आख़िर उसकी क्या वजह है कि आप यूसुफ के बारे में हमारा ऐतबार नहीं करते

Tayca: 

พวกเขากล่าวว่า “โอ้คุณพ่อของเรา! ทำไมท่านจึงไม่ไว้ใจเราที่มีต่อยูซุฟ และแท้จริงเรานั้นเป็นผู้บริสุทธิ์ใจต่อเขา”

İbranice: 

אמרו':הוי, אבינו! מדוע אינך בוטח בנו על (חיי) יוסף? שהרי לטובתו אנו דואגים

Hırvatça: 

"O oče naš", rekoše oni, "zašto nam ne povjeriš Jusufa? Mi mu, zaista, želimo dobro.

Rumence: 

Ei spuseră: “O, tată al nostru! Ce ai de nu ni-l încredinţezi nouă pe Iosif? Noi îi vom purta de grijă!

Transliteration: 

Qaloo ya abana ma laka la tamanna AAala yoosufa wainna lahu lanasihoona

Türkçe: 

Dediler ki: "Ey babamız, ne oluyor da Yûsuf konusunda bize güvenmiyorsun. Oysaki biz ona hep öğüt vermekteyiz."

Sahih International: 

They said, "O our father, why do you not entrust us with Joseph while indeed, we are to him sincere counselors?

İngilizce: 

They said: "O our father! why dost thou not trust us with Joseph,- seeing we are indeed his sincere well-wishers?

Azerbaycanca: 

Onlar dedilər: “Ata! Biz Yusifin xeyirxahları olduğumuz halda, sən nə üçün onu bizə e’tibar etmirsən?

Süleyman Ateş: 

(Bu fikirde karar kıldılar ve babalarına gelip) Dediler ki: "Ey babamız, neden Yusuf hakkında bize güvenmiyorsun, oysa biz ona öğüt verenler(onun iyiliğini isteyenler)iz?"

Diyanet Vakfı: 

Dediler ki: "Ey babamız! Sana ne oluyor da Yusuf hakkında bize güvenmiyorsun! Oysa ki biz onun iyiliğini istemekteyiz.

Erhan Aktaş: 

“Ey babamız! Yûsuf hakkında neden bize güvenmiyorsun? Oysaki biz onun iyiliğini isteyenleriz.” dediler.

Kral Fahd: 

Babalarına da şöyle demişlerdi: "Ey babamız! Biz Yusuf'a nasihat eden kimseler olduğumuz (ve onun iyiliğini isteyen kimseler olduğumuz) halde, onun hakkında bize neden güvenmiyorsun?"

Hasan Basri Çantay: 

Dediler: «Ey babamız, sen bize Yuusufu neye inanmıyorsun? Halbuki biz onun elbet hayırhahlarıyız».

Muhammed Esed: 

(Bu görüşte birleştiler ve bunun üzerine babalarına:) "Ey babamız!" dediler, "Biz Yusuf´un iyiliğini isteyen kimseler olduğumuz halde, neden o´nun hakkında bize güvenmiyorsun?

Gültekin Onan: 

(Bu karara vardıktan sonra) &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Sonra babalarına dediler ki: “- ey babamız, sen bize Yûsuf’u neye inanmıyorsun? Doğrusu biz onun için hayır isteyicileriz.

Portekizce: 

Disseram (depois de combinarem agastar José do pai): Ó pai, que há contigo? Por que não nos confias José, apesar desermos conselheiros dele?

İsveççe: 

[Så gick de till fadern och] sade: "Fader, varför låter du oss inte ta hand om Josef? Vi vill ju honom bara väl.

Farsça: 

گفتند: ای پدر! تو را چه شده که ما را نسبت به یوسف امین نمی دانی با اینکه ما بدون تردید خیرخواه اوییم.

Kürtçe: 

(پاش کێشانی نەخشە وپیلانەکەیان) ووتیان ئەی باوکی بەڕێزمان لەبەرچی تۆ لە یوسف لێمان دڵنیانیت و (بەگومانیت لێمان) لەکاتێکدا کەئێمە دڵسۆزو خەمخۆرین بۆی

Özbekçe: 

Улар: «Эй отамиз, сен нега Юсуфни бизга ишонмайсан? Ҳолбуки, биз унга ихлос қилувчилармиз.

Malayca: 

Mereka pun (pergi berjumpa dengan bapa mereka lalu) berkata: Wahai ayah kami! Mengapa ayah tidak percaya kepada kami tentang Yusuf, padahal sesungguhnya kami sentiasa tulus ikhlas mengambil berat kepadanya?

Arnavutça: 

(Vëllezërit thanë): “O babai ynë! Përse për Jusufin nuk po ke besim në në, e na me të vërtetë, i dëshirojmë çdo të mirë atij.

Bulgarca: 

Рекоха: “О, татко наш, защо не ни повериш Юсуф? Добронамерени сме към него.

Sırpça: 

„О оче наш“, рекоше они, „зашто нам не повериш Јосифа? Ми му, заиста, желимо добро.

Çekçe: 

A řekli: 'Otče náš, proč nám nedůvěřuješ ohledně Josefa, vždyť my věru jsme jeho rádci upřímnými.

Urduca: 

اس قرارداد پر انہوں نے جا کر اپنے باپ سے کہا "ابا جان، کیا بات ہے کہ آپ یوسفؑ کے معاملہ میں ہم پر بھروسہ نہیں کرتے حالانکہ ہم اس کے سچے خیر خواہ ہیں؟

Tacikçe: 

Гуфтанд: Эй падар, чӣ шуд, ки моро бар Юсуф боварӣ намекунӣ, ҳол он ки мо хайрхоҳи ӯ ҳастем?

Tatarca: 

Әйттеләр: "Ий атабыз, Йусуф хакында ни өчен безгә ышанмыйсың? Без аңа фәкать яхшылык телибез.

Endonezyaca: 

Mereka berkata: "Wahai ayah kami, apa sebabnya kamu tidak mempercayai kami terhadap Yusuf, padahal sesungguhnya kami adalah orang-orang yang mengingini kebaikan baginya.

Amharca: 

(እነሱም) አሉ «አባታችን ሆይ! በዩሱፍ ላይ ለምን አታምነንም እኛም ለእርሱ በእርግጥ አዛኞች ነን፡፡»

Tamilce: 

அவர்கள் கூறினார்கள்: “எங்கள் தந்தையே! உமக்கு என்ன நேர்ந்தது? யூஸுஃப் விஷயத்தில் நீர் எங்களை நம்புவதில்லை? இன்னும், நிச்சயமாக நாங்கள் அவருக்கு நன்மையை நாடுபவர்கள்தான்.”

Korece: 

그들이 말하기를 아버지 요 셉에 대하여 왜 저희를 믿지 않으 십니까 저희는 그를 위한 친구들 입니다

Vietnamca: 

(Nhất trí đem Yusuf đi bỏ, chúng đến gặp Ya’qub) nói: “Thưa Cha của chúng con, sao cha lại không tin tưởng mà giao Yusuf cho chúng con (trông chừng), quả thật chúng con luôn mong điều (tốt đẹp) cho nó kia mà.”

Rubu tag: 

Hizb tag: