Arapça:
قَالَ قَائِلٌ مِّنْهُمْ لَا تَقْتُلُوا يُوسُفَ وَأَلْقُوهُ فِي غَيَابَتِ الْجُبِّ يَلْتَقِطْهُ بَعْضُ السَّيَّارَةِ إِن كُنتُمْ فَاعِلِينَ
Çeviriyazı:
ḳâle ḳâilüm minhüm lâ taḳtülû yûsüfe veelḳûhü fî gayâbeti-lcübbi yelteḳiṭhü ba`ḍu-sseyyârati in küntüm fâ`ilîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İçlerinden bir söz sahibi şöyle dedi: "Yusuf'u öldürmeyin, bir kuyunun dibine bırakın da ordan geçen kafilenin biri onu bulup alsın. Eğer yapacaksanız böyle yapın."
Diyanet İşleri:
İçlerinden biri: "Yusuf'u öldürmeyin, onu bir kuyunun derinliklerine bırakın. Böyle yaparsanız yolculardan onu bulup alan olur" dedi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
İçlerinden biri Yusuf'u öldürmeyin demişti, mutlaka bir şey yapacaksınız bir kuyuya atın bari de gelip geçenlerden onu bulup alan olsun.
Şaban Piriş:
İçlerinden biri: Yusuf’u öldürmeyin, onu bir kuyunun derinliklerine bırakın. Geçen yolculardan biri onu bulup, alsın. Yapacaksanız böyle yapın, dedi.
Edip Yüksel:
Onlardan birisi şöyle dedi: "Yusuf'u öldürmeyin, onu kuyunun dibine atın. Böyle yaparsanız kervanlardan biri onu bulup götürebilir."
Ali Bulaç:
İçlerinden bir sözcü dedi ki: "Eğer (mutlaka bir şey) yapacaksanız, öldürmeyin Yusuf'u, onu kuyunun derinliklerine bırakıverin de bir yolcu kafilesi alsın."
Suat Yıldırım:
İçlerinden biri: “Yusuf'u öldürmeyin de bir kuyu dibine bırakın. Yolcu kafilelerinden biri onu yitik olarak alıp götürsün. Eğer yapacaksanız böyle yapın!” dedi. {KM, Tekvin 37,22-26}
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onlardan bir söyleyici dedi ki: «Yusuf´u öldürmeyin ve O´nu kuyunun dibine atıverin, O´nu kâfilelerden biri alıverir, eğer siz yapacak kimselerden iseniz» (böyle yapınız).
Yaşar Nuri Öztürk:
İçlerinden söz alan biri şöyle konuştu: "Yûsuf'u öldürmeyin. Onu bir kuyunun dibine bırakın; gelip geçen kafilelerden biri onu bulup alır. Yapacaksanız böyle yapın!"
Bekir Sadak:
Yusuf´u goturup bir kuyunun derinliklerine birakmayi kararlastirdilar. Biz ona, kardeslerinin bu islerini kendileri farkina varmadan haber vereceksin, diye vahyettik.
İbni Kesir:
İçlerinden bir sözcü dedi ki: Yusuf´u öldürmeyin, onu bir kuyunun derinliklerine bırakın da yolculardan bir onu bulup alsın, eğer yapacaksanız.
Adem Uğur:
Onlardan biri: Yusufu öldürmeyin, eğer mutlaka yapacaksanız onu kuyunun dibine atın da geçen kervanlardan biri onu alsın (götürsün), dedi.
İskender Ali Mihr:
İçlerinden bir sözcü şöyle dedi: “Yusuf´u öldürmeyin. Bir şey yapacaksanız onu, kuyunun dibine atın. Bir yolcu kafilesi, onu bulur.”
Celal Yıldırım:
Onlardan bir sözcü de dedi ki: «Yûsuf´u öldürmeyin, onu kuyunun derinliğine atın da gelip geçen kafilelerden biri onu orada raslayıp alır
Tefhim ul Kuran:
Onlardan bir sözcü dedi ki: «Eğer (mutlaka bir şey) yapacaksanız, öldürmeyin Yusuf´u, onu kuyunun derinliklerine bırakıverin de bir yolcu kafilesi onu alsın.»
Fransızca:
L'un d'eux dit : "Ne tuez pas Joseph, mais jetez-le si vous êtes disposés à agir, au fond du puits afin que quelque caravane le recueille".
İspanyolca:
Pero uno de ellos dijo: «¡No matéis a José ¡Echadlo, más bien, al fondo del aljibe, si es que os lo habéis propuesto...! Algún viajero lo recogerá...»
İtalyanca:
Uno di loro prese la parola e disse: «Non uccidete Giuseppe. Se proprio avete deciso, gettatelo piuttosto in fondo alla cisterna, ché possa ritrovarlo qualche carovana».
Almanca:
Alsdann sagte einer von ihnen: "Tötet Yusuf nicht, sondern werft ihn in die Tiefe des Brunnens hinein, so finden ihn einige Reisende, solltet ihr dies tun wollen."
Çince:
他们当中有一个发言人曾说:你们不要杀死优素福,你们可以把他投入井里。要是你们那样做了,一些过路的旅客会把他拾去的。
Hollandaca:
Een van hen sprak en zeide: Doodt Jozef niet en laat hem tot op den bodem van den put neder; en een of ander reiziger zal hem ophalen, indien gij dit niet doet.
Rusça:
Один из них сказал: "Не убивайте Йусуфа (Иосифа), а бросьте его на дно колодца, если вы решили действовать. Один из караванов вытащит его".
Somalice:
mid ka midaa yidhi ha dilina Yuusuf ee ku tuura Ceel salkiis ha qaateen qaar safaree haddaad wax falaysaan.
Swahilice:
Akasema msemaji kati yao: Msimuuwe Yusuf. Lakini mtumbukizeni ndani ya kisima. Wasafiri watakuja mwokota; kama nyinyi mna sharti ya kufanya jambo.
Uygurca:
ئۇلاردىن بىرى سۆز قىلىپ: «يۇسۇفنى ئۆلتۈرمەڭلار، (ئەگەر ئۇنى ئاتىسىدىن يىراق قىلماقچى بولساڭلار، ئۇنى قۇدۇققا تاشلىۋېتىڭلار، ئۇنى يولدىن ئۆتكەن كارۋان ئېلىۋالسۇن» دېدى
Japonca:
かれらの1人の者が言った。「ユースフを殺害してはならない,もしあなたがたがどうしてもそうしたいなら,寧ろかれを井戸の底に投げ込めば,恐らく何処かの隊商に拾い上げられることもあろう。」
Arapça (Ürdün):
«قال قائل منهم» هو يهوذا «لا تقتلوا يوسف وألقوه» اطرحوه «في غيابت الجب» مظلم البئر في قراءة بالجمع «يلتقطه بعض السيارة» المسافرين «إن كنتم فاعلين» ما أردتم من التفريق فاكتفوا بذلك.
Hintçe:
उनमें से एक कहने वाला बोल उठा कि यूसुफ को जान से तो न मारो हाँ अगर तुमको ऐसा ही करना है तो उसको किसी अन्धे कुएँ में (ले जाकर) डाल दो कोई राहगीर उसे निकालकर ले जाएगा (और तुम्हारा मतलब हासिल हो जाएगा)
Tayca:
คนหนึ่งในพวกเขากล่าวว่า พวกท่านอย่าฆ่ายูซุฟ แต่จงโยนเขาลงในบ่อลึก เพื่อผู้เดินทางบางคนจะได้เอาเขาออกมา หากพวกท่านจำต้องกระทำเช่นนั้น”
İbranice:
אמר אחד מהם : 'אל תהרגו את יוסף, והשליכו אותו למעמקי בור, ייתכן שאחת השיירות תמצא אותו, אם בכל זאת רוצים לעשות
Hırvatça:
Jedan od njih reče: "Ako baš hoćete nešto učiniti, onda Jusufa ne ubijte, već ga na dno nekog bunara bacite, uzet će ga kakav karavan."
Rumence:
Unul dintre ei spuse atunci: “Nu-l omorâţi pe Iosif, ci auncaţi-l în adâncurile nevăzute ale fântânii. De veţi face aşa, vreo caravană îl va lua.”
Transliteration:
Qala qailun minhum la taqtuloo yoosufa waalqoohu fee ghayabati aljubbi yaltaqithu baAAdu alssayyarati in kuntum faAAileena
Türkçe:
İçlerinden söz alan biri şöyle konuştu: "Yûsuf'u öldürmeyin. Onu bir kuyunun dibine bırakın; gelip geçen kafilelerden biri onu bulup alır. Yapacaksanız böyle yapın!"
Sahih International:
Said a speaker among them, "Do not kill Joseph but throw him into the bottom of the well; some travelers will pick him up - if you would do [something]."
İngilizce:
Said one of them: "Slay not Joseph, but if ye must do something, throw him down to the bottom of the well: he will be picked up by some caravan of travellers."
Azerbaycanca:
Bir başqası (Rubil və ya Şəm’un) belə dedi: “Yusifi öldürməyin, onu bir quyunun dibinə atın. Əgər belə etsəniz, yol keçənlərdən biri onu götürər”.
Süleyman Ateş:
İçlerinden bir sözcü: "Yusuf'u öldürmeyin, onu kuyunun dibine atın, kervanlardan biri onu (görüp) alsın; eğer yapacaksanız (böyle yapın)," dedi.
Diyanet Vakfı:
Onlardan biri: Yusufu öldürmeyin, eğer mutlaka yapacaksanız onu kuyunun dibine atın da geçen kervanlardan biri onu alsın (götürsün), dedi.
Erhan Aktaş:
İçlerinden, sözü geçerli olanı: “Yûsuf’u öldürmeyin, eğer bir şey yapacaksanız onu bir kuyunun dibine bırakın, kervanlardan biri onu alsın.”
Kral Fahd:
Onlardan biri: Yusuf'u öldürmeyin, eğer mutlaka yapacaksanız onu kuyunun dibine atın da geçen kervanlardan biri onu alsın (götürsün), dedi.
Hasan Basri Çantay:
İçlerinden bir sözcü: «Yuusufu öldürmeyin, onu bir kuyunun dibine bırakın da bir yolcu kaafilesinden biri onu (yetik olarak) alsın. Eğer (mutlakaa) yapacaksanız (bari böyle yapın)» dedi.
Muhammed Esed:
Bir diğeri: "Hayır, Yusuf´u öldürmeyin!" diye söze karıştı, "Eğer mutlaka bir şey yapmanız gerekiyorsa, o´nu bir kuyunun dibine atın; (nasıl olsa) o´nu (orada) bir kervan bulup yanına alır."
Gültekin Onan:
İçlerinden bir sözcü dedi ki: "
Ali Fikri Yavuz:
İçlerinden bir söz sahibi de şöyle dedi: “- Yûsuf’u öldürmeyin de, bir kuyu dibine bırakın ki, bir yolcu kâfilesi onu yitik mal olarak alsın. Eğer yapacaksanız böyle yapın.”
Portekizce:
Um deles disse, então: Não mateis José, mas arrojai-o no fundo de um poço, pois se assim o fizerdes poderá ser tiradopor alguém de alguma caravana.
İsveççe:
En av dem sade: "Slå inte ihjäl Josef! Om ni är beslutna [att skaffa undan honom], kasta honom då i denna djupa brunn; en karavan [som passerar förbi] kan då dra upp honom."
Farsça:
یکی از آنان گفت: یوسف را نکشید، اگر می خواهید کاری بر ضد او انجام دهید، وی را در مخفی گاه آن چاه اندازید، که برخی رهگذران او را برگیرند [و با خود ببرند!!]
Kürtçe:
قسەکەرێک لەوان ووتی یوسف مەکوژن بەڵکو فڕێی بدەنە بنی بیرێکەوە ھەندێک لە کاروانیەکان (دەیدۆزنەوە) وھەڵیدەگرن ئەگەر ئێوە (کارەکە) ھەر دەکەن
Özbekçe:
Улардан бир сўзловчи: «Юсуфни ўлдирманглар. Агар бирон иш қилмоқчи бўлсангиз, уни қудуқнинг қаърига ташланглар, баъзи йўловчилар олиб кетади», деди. (Акалар гапни бир жойга қўйиб, режани амалга ошириш учун ҳаракатга тушдилар. Бориб, оталарини аврай бошладилар.)
Malayca:
Salah seorang di antara mereka berkata: "Janganlah kamu membunuh Yusuf, tetapi buanglah dia ke dalam pergi, supaya ia dipungut oleh sebahagian dari orang- orang musafir (yang lalu di situ), kalaulah kamu tetap hendak menjalankan rancangan kamu itu".
Arnavutça:
njëri prej tyre tha: “Mos e mbytni Jusufin, por hedhnie në fund të ndonjë pusi; do ta marrë ndonjë karavan; - nëse përnjëmend doni të bëni diçka me të”.
Bulgarca:
Един от тях рече: “Не убивайте Юсуф, а го хвърлете на дъното на кладенец, ако ще вършите нещо! Може да го прибере някой керван.”
Sırpça:
Један од њих рече: „Ако баш хоћете нешто да учините, онда Јосифа не убијте, већ га баците на дно неког бунара, узеће га нека каравана.“
Çekçe:
Pravil jeden z nich: 'Nezabíjejme Josefa, nýbrž vhoďme jej do hlubin studny a nějací cestující jej pak vysvobodí, učiníme-li tak.'
Urduca:
اس پر ان میں سے ایک بولا "یوسفؑ کو قتل نہ کرو، اگر کچھ کرنا ہی ہے تو اسے کسی اندھے کنویں میں ڈال دو کوئی آتا جاتا قافلہ اسے نکال لے جائے گا"
Tacikçe:
Яке аз онҳо гуфт: «Агар мехоҳед коре кунед, Юсуфро накушед; дар қаъри торики чоҳаш бипартоед, то корвоне ӯро бигирад».
Tatarca:
Араларыннан берсе әйтте: "Йусуфны үтермәгез! Аны кое төбенә салыгыз! Бәгъзе мосафирлар аны табып алырлар вә ерак җиргә алып китәрләр, үзегез дә тынарсыз, әгәр шул эшне кылыр булсагыз, шуннан да яхшысы булмас". Бу киңәшкә бар да риза булып, Йусуфны сорарга аталары янына килделәр.
Endonezyaca:
Seorang diantara mereka berkata: "Janganlah kamu bunuh Yusuf, tetapi masukkanlah dia ke dasar sumur supaya dia dipungut oleh beberapa orang musafir, jika kamu hendak berbuat".
Amharca:
ከእነሱ አንድ ተናጋሪ «ዩሱፍን አትግደሉ ግን በጉድጓድ አዘቅት ጨለማ ውስጥ ጣሉት፤ ከተጓዢዎች አንዱ ያነሳዋልና፡፡ ሠሪዎች ብትኾኑ (በዚሁ ተብቃቁ) አላቸው፡፡
Tamilce:
அவர்களில் கூறுபவர் ஒருவர் கூறினார்: “யூஸுஃபை கொல்லாதீர்கள். இன்னும், நீங்கள் (அவருக்கு கெடுதல்) செய்பவர்களாக இருந்தால் கிணற்றின் ஆழத்தில் அவரைப் போ(ட்டு வி)டுங்கள். வழிப்போக்கர்களில் சிலர் அவரை எடுத்துக் கொள்வார்கள்.”
Korece:
그 가운데 한사람이 말하기를 요셉을 죽이지 말고 그를 우물속으로 던져버리라 그리하면 지나가던 대상이 그를 주어가리라
Vietnamca:
Một người khác trong bọn chúng nói: “Đừng giết Yusuf. Nếu các người thực sự muốn loại trừ nó thì hãy đem nó đi bỏ xuống đáy giếng; một số đoàn khách thương sẽ nhặt nó (và mang nó đi nơi khác).”
Ayet Linkleri: