Arapça:
قَالَتْ يَا وَيْلَتَىٰ أَأَلِدُ وَأَنَا عَجُوزٌ وَهَٰذَا بَعْلِي شَيْخًا ۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَيْءٌ عَجِيبٌ
Çeviriyazı:
ḳâlet yâ veyletâ eelidü veenâ `acûzüv vehâẕâ ba`lî şeyḫâ. inne hâẕâ leşey'ün `acîb.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Vay başıma gelene! dedi, "Ben bir kocakarıyım, kocam da yaşlı bir adam. Bu gerçekten çok tuhaf bir şey!"
Diyanet İşleri:
Vay başıma gelenler! Ben bir kocakarı, kocam da ihtiyar olmuşken nasıl doğurabilirim? Doğrusu bu şaşılacak bir şey dedi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
O, eyvahlar olsun dedi, ben mi doğuracağım? Ben bir kocakarıyım, şu kocam da ihtiyar. Şüphe yok ki bu, pek şaşılacak bir şey.
Şaban Piriş:
Vay halime! Ben ihtiyar bir kadınım, kocam da yaşlı olduğu halde nasıl doğurabilirim? Bu şaşılacak bir şey! dedi.
Edip Yüksel:
Vay başıma gelenler," dedi, "Ben bir yaşlı kadın ve kocam da ihtiyar bir adam iken çocuk mu doğuracağım? Bu çok garip bir şey!
Ali Bulaç:
Vay bana" dedi (kadın). "Ben kocamış bir kadın iken ve şu kocam da bir ihtiyar iken doğuracak mıyım? Gerçekten bu, şaşırtıcı bir şey!..
Suat Yıldırım:
İbrâhim'in hanımı: “Ay! dedi, ben bir kocakarı, kocam da bir pir iken ben mi doğuracağım! Doğrusu bu çok şaşılacak bir şey!” {KM, Tekvin 18,12}
Ömer Nasuhi Bilmen:
Dedi ki: «Vay halime! Ben çocuk doğurabilir miyim? Ben bir koca kadınım, kocam da bir ihtiyardır. Şüphe yok ki bu acaip bir şeydir.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Vay başıma, dedi. Doğuracak mıyım ben? Kendim bir kocakarı, kocam bir ihtiyar. Gerçekten şaşılacak şey bu.
Bekir Sadak:
Elcilerimiz Lut´a gelince, onun fenasina gitti
İbni Kesir:
Vay başıma gelenler, ben mi doğuracağım? Ben kocamış biri, şu erim de bir ihtiyar iken. Doğrusu bu, şaşılacak bir şey, dedi.
Adem Uğur:
(İbrahim´in karısı:) Olacak şey değil! Ben bir kocakarı, bu kocam da bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım? Bu gerçekten şaşılacak bir şey! dedi.
İskender Ali Mihr:
“Hayret, ben ihtiyar (aciz) iken mi doğuracağım? Ve (işte) bu eşim de ihtiyar. Muhakkak ki bu, elbette şaşılacak bir şeydir.” dedi.
Celal Yıldırım:
Vay, dedi, doğuracak mıyım ? Oysa ben bir kocakarı, şu kocam da bir ihtiyar. Doğrusu bu şaşılacak şey !
Tefhim ul Kuran:
«Vay bana» dedi (kadın) . «Ben kocamış bir kadın iken ve şu kocam da bir ihtiyar iken doğuracak mıyım? Gerçekten bu, şaşırtıcı bir şey!..»
Fransızca:
Elle dit : "Malheur à moi ! Vais-je enfanter alors que je suis veille et que mon mari, que voici, est un vieillard ? C'est là vraiment une chose étrange ! "
İspanyolca:
Dijo ella: «¡Ay de mí! ¿Voy a dar a luz ahora que soy tan vieja y este mi marido» tan viejo? ¡Ciertamente, esto es algo asombroso!»
İtalyanca:
Ella disse: «Guai a me! Partorirò vecchia come sono, con un marito vegliardo? Questa è davvero una cosa singolare!».
Almanca:
Sie sagte: "Mein Untergang! Soll ich etwa gebären, während ich eine alte Frau bin und dieser mein Ehemann ein alter Mann ist?! Gewiß, dies ist zweifelsohne eine außergewöhnliche Sache."
Çince:
她说:咄咄怪事,我这个老太婆还会生孩子吗?这是我龙钟的丈夫。这确是一件奇事!
Hollandaca:
Zij zeide: Helaas! zal ik een zoon baren, terwijl ik oud ben en deze mijn man ook in jaren gevorderd is? Waarlijk, dit zou een wonder zijn.
Rusça:
Она сказала: "Горе мне! Неужели я рожу? Ведь я - старуха, и мой муж - старик. Воистину, это - нечто удивительное!"
Somalice:
waxayna tidhi waa la yaabe miyaan dhali anoo cajuuso ah ninkaygana oday yahay arrintaasu waa wax la yaab leh.
Swahilice:
Akasema: Je, hivyo mimi nizae, na hali yangu ni kikongwe na huyu mume wangu ni kizee? Hakika haya ni mambo ya ajabu!
Uygurca:
ئۇ (يەنى سارە): «ۋىيەي! مەن بىر موماي تۇرسام، ئېرىم بىر بوۋاي تۇرسا، تۇغامدىمەن؟ بۇ ھەقىقەتەن قىزىق ئىشقۇ!» دېدى
Japonca:
かの女は言った。「ああ,情ない,わたしは老婦人であり,この夫も老人なのに(子が)産めましょうか。本当にこれは不思議なことです。」
Arapça (Ürdün):
«قالت يا ويلتى» كلمة تقال عند أمر عظيم والألف مبدلة من ياء الإضافة «أألد وأنا عجوز» لي تسع وتسعون سنة «وهذا بعلي شيخا» له مائة وعشرون نصبه على الحال والعامل فيه ما في ذا من الإشارة «إن هذا لشيء عجيب» أن يولد ولد لهرمين.
Hintçe:
वह कहने लगी ऐ है क्या अब मै बच्चा जनने बैठॅूगी मैं तो बुढ़िया हूँ और ये मेरे मियॉ भी बूढे है ये तो एक बड़ी ताज्जुब खेज़ बात है
Tayca:
นางกล่าวว่า “โอ้ แปลกแท้ ๆ ฉันจะมีบุตรหรือ ขณะที่ฉันแก่แล้ว และนี่สามีของฉันก็แก่หง่อมแล้ว แท้จริงนี่เป็นเรื่องประหลาดแท้”
İbranice:
היא אמרה: 'אוי לי! כיצד אלד אם גם אני וגם בעלי באים בימים? בצדק זה דבר מוזר
Hırvatça:
"Jadna ja!", reče, "zar da rodim ovako stara, a i ovaj moj muž je star?! Ovo je zaista nešto neobično!"
Rumence:
Ei spuseră: “Porunca lui Dumnezeu te miră? Milostivenia şi binecuvântările lui Dumnezeu fie asupra voastră. O, oameni ai acestei case! Dumnezeu este Lăudat, Slăvit!”
Transliteration:
Qalat ya waylata aalidu waana AAajoozun wahatha baAAlee shaykhan inna hatha lashayon AAajeebun
Türkçe:
"Vay başıma, dedi. Doğuracak mıyım ben? Kendim bir kocakarı, kocam bir ihtiyar. Gerçekten şaşılacak şey bu."
Sahih International:
She said, "Woe to me! Shall I give birth while I am an old woman and this, my husband, is an old man? Indeed, this is an amazing thing!"
İngilizce:
She said: "Alas for me! shall I bear a child, seeing I am an old woman, and my husband here is an old man? That would indeed be a wonderful thing!"
Azerbaycanca:
(İbrahimin arvadı) dedi: “Vay halıma! Mən qoca bir qarı, bu ərim də ixtiyar bir kişi olduğu halda, mən necə doğa bilərəm?! Bu çox təəccüblü bir şeydir!”
Süleyman Ateş:
Vay, dedi, ben bir kocakarı, bu kocam da bir pir iken doğuracak mıyım? Bu, cidden şaşılacak bir şey!
Diyanet Vakfı:
(İbrahim'in karısı:) Olacak şey değil! Ben bir kocakarı, bu kocam da bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım? Bu gerçekten şaşılacak bir şey! dedi.
Erhan Aktaş:
“Vay başıma gelene! Ben bir koca karı, kocam da bir ihtiyar olduğumuz halde, doğuracak mıyım? Doğrusu bu çok hayret edilecek bir şey!” dedi.
Kral Fahd:
(İbrahim'in karısı:) Olacak şey değil! Ben bir kocakarı, bu kocam da bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım? Bu gerçekten şaşılacak bir şey! dedi.
Hasan Basri Çantay:
«(Kadın) vay, dedi, kendim bir koca karı, şu zevcim de bir ihtiyar iken ben mi doğuracak mışım? Bu, cidden pek şaşılacak bir şey»!
Muhammed Esed:
"Vah bana!" dedi, "Ben yaşlı bir kadın, kocam da yaşlı bir adam iken, hala çocuk mu doğuracağım? Doğrusu, yadırganacak bir şey bu!"
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
(İbrâhim’in hanımı) şöyle dedi: “- Ay! Ben doğuracak mıyım? Ben ihtiyar bir kadın ve bu kocam da bir ihtiyar iken!... Doğrusu bu, çok şaşılacak bir şey!...
Portekizce:
Ela exclamou: Ai de mim! Conceber, eu, que já sou uma anciã, deste meu marido, um ancião? Isto é algo assombroso!
İsveççe:
Hon sade: "Skall jag, arma kvinna, föda en son, gammal och svag som jag är och min man har uppnått hög ålder? Detta är sannerligen märkligt!"
Farsça:
[همسر ابراهیم] گفت: ای وای بر من! آیا فرزند آورم در حالی که من پیرزنم و این شوهر من است که در سنّ سالخوردگی است؟ یقیناً این چیزی بسیار شگفت است!!
Kürtçe:
(خێزانی ئیبراھیم) ووتی وەیڕۆ (وای) چۆن منداڵم دەبێت کەمن پیرە ژنێکم ئەوەش مێردەکەمە کە پیربووە بەڕاستی ئەمە شتێکی سەیرە
Özbekçe:
У: «Вой шўрим, ўзим кампир, манави эрим чол бўлса ҳам, туғаманми?! Бу қизиқ нарса-ку!» деди. (Иброҳимнинг (а. с.) ҳам аёлларининг ҳам ёши ўтиб қолган эди.)
Malayca:
Isterinya berkata: "Sungguh ajaib keadaanku! Adakah aku akan melahirkan anak padahal aku sudah tua dan suamiku ini juga sudah tua? Sesungguhnya kejadian ini suatu perkara yang menghairankan".
Arnavutça:
Tha (gruaja e Ibrahimit): “Ah! e mjera unë! A mos vallë, kështu plakë të lindë unë; e, edhe ky burri im është plak! Me të vërtetë, kjo është diçka e jashtëzakonshme!”
Bulgarca:
Тя рече: “О, горко ми! Аз ли ще родя, след като съм престаряла, а моят съпруг е този старец? Наистина това е някакво чудо.
Sırpça:
„Јадна ја!“ Рече, „зар да родим овако стара, а и овај мој муж је стар?! Ово је заиста нешто необично!“
Çekçe:
I zvolala: 'Běda mi, jak porodit mám, když již stařena jsem a tento manžel můj stařec? To věru by bylo věcí podivuhodnou!'
Urduca:
وہ بولی "ہائے میری کم بختی! کیا اب میرے ہاں اولاد ہوگی جبکہ میں بڑھیا پھونس ہو گئی اور یہ میرے میاں بھی بوڑھے ہو چکے؟ یہ تو بڑی عجیب بات ہے"
Tacikçe:
Зан гуфт: «Вой бар ман, оё дар ин пиронсолӣ мезоям ва ин шавҳари ман низ пир аст? Ин чизи аҷибест!»
Tatarca:
Ул – хатын әйтте: "Вәй нинди ґәҗәб! Карт карчык булганым хәлдә бала тудырырмынмы? Ошбу минем ирем дә карт инде, без карт кешеләрдән бала булмагы бер ґәҗәп эштер.
Endonezyaca:
Isterinya berkata: "Sungguh mengherankan, apakah aku akan melahirkan anak padahal aku adalah seorang perempuan tua, dan ini suamikupun dalam keadaan yang sudah tua pula?. Sesungguhnya ini benar-benar suatu yang sangat aneh".
Amharca:
(እርሷም) ዋልኝ! እኔ አሮጊት ይህም ባሌ ሽማግሌ ሆኖ ሳለ እወልዳለሁን ይህ በእርግጥ አስደናቂ ነገር ነው አለች፡፡
Tamilce:
அவள் கூறினாள்: “என் துக்கமே! நானுமோ கிழவியாகவும், என் கணவராகிய இவரோ வயோதிகராகவும் இருக்கும் நிலையில் நான் பிள்ளை பெறுவேனா! நிச்சயமாக இது வியப்பான விஷயம்தான்!”
Korece:
이때 그녀가 말하길 맙소서 내가 아이를 가진다니 나는 이미 늙은 여자이며 나의 남편은 노인 이 아니더뇨 이것은 실로 이상한 일이로다
Vietnamca:
(Nghe các Thiên Thần báo tin mừng, nữ Sarah) nói: “Khốn cho tôi! Làm sao tôi có thể sinh con trong khi tôi là một bà già còn chồng tôi là một ông lão kia chứ? Đây thực sự là một điều hết sức kỳ lạ.”
Ayet Linkleri: