Arapça:
قَالُوا أَتَعْجَبِينَ مِنْ أَمْرِ اللَّهِ ۖ رَحْمَتُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ عَلَيْكُمْ أَهْلَ الْبَيْتِ ۚ إِنَّهُ حَمِيدٌ مَّجِيدٌ
Çeviriyazı:
ḳâlû eta`cebîne min emri-llâhi raḥmetü-llâhi veberakâtühû `aleyküm ehle-lbeyt. innehû ḥamîdüm mecîd.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Dediler: "Sen Allah'ın emrine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmeti ve berekâtı üzerinizdedir. Ey ev halkı! Muhakkak ki O, hamiddir (övülmeye lâyıktır), meciddir (cömertliği boldur)."
Diyanet İşleri:
Ey evin hanımı! Allah'ın rahmeti ve bereketleri üzerinize olmuşken, nasıl Allah'ın işine şaşarsın? O, övülmeye layıktır, yücelerin yücesidir dediler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onlar, Allah'ın işine mi şaşıyorsun dediler, ey Ehli Beyt, Allah'ın rahmeti ve bereketleri size; şüphe yok ki o, övülmeye layık, kullara müstahak olmadan ihsanda bulunan bir Tanrıdır.
Şaban Piriş:
Sen Allah’ın işine mi şaşırıyorsun? Dediler. Ey evin halkı! Allah’ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinizdedir. Şüphesiz, O Hamid'dir, Mecid'dir.
Edip Yüksel:
ALLAH'ın işine mi şaşıyorsun," dediler, "ALLAH'ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinizedir ey ev halkı. O Övgüye En Layıktır, Yücelerin Yücesidir.
Ali Bulaç:
Dediler ki: "Allah'ın emrine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir, ey ev halkı şüphesiz O, övülmeye layık olandır, Mecid'tir."
Suat Yıldırım:
Elçi melekler: “Sen, dediler, Allah'ın emrine mi şaşırıyorsun? Ey ehl-i beyt! Allah’ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinize olsun. O gerçekten her türlü hamde lâyıktır, hayır ve ihsanı boldur.”
Ömer Nasuhi Bilmen:
Dediler ki: «Sen Allah´ın emrinden taaccüb eder misin? Ey ehl-i Beyt! Allah´ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir. Şüphe yok ki o hamîddir, mecîddir.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Dediler ki: "Allah'ın emrine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmeti ve bereketleri üzerinizdedir ey ev halkı! O Hamîd'dir, Mecîd'dir."
Bekir Sadak:
Milleti ona kosarak geldiler. Daha once kotu isler isliyorlardi. «Ey milletim! Iste bunlar benim kizlarim, onlar sizin icin daha temizdir. (Size nikahliyabilirim!) Allah´tan sakinin, konuklarimin onunde beni rezil etmeyin. Icinizde akli basinda kimse yok mudur?» dedi.
İbni Kesir:
Dediler ki: Allah´ın işine mi şaşarsın ey evin hanımı? Allah´ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizedir. Muhakkak ki O, Hamid´dir, Mecid´dir.
Adem Uğur:
(Melekler) dediler ki: Allah´ın emrine şaşıyor musun? Ey ev halkı! Allah´ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir. Şüphesiz ki O, övülmeye lâyıktır, iyiliği boldur.
İskender Ali Mihr:
(Melekler) dediler ki: “Allah´ın emrine mi şaşırıyorsun? Ey ev halkı, Allah´ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinize!” Muhakkak ki O, Hamîd (çok övülen, çok hamdedilen)dir, Mecîd´dir (şanı, yüce olan).
Celal Yıldırım:
(Elçi melekler) ona : «Allah´ın emrine mi şaşıyorsun ? Ey ev halkı, Allah´ın rahmeti ve bereketleri üzerinizdedir. Şüphesiz ki Allah çok övülmeye lâyıktır ve O, çok yüce ve çok şanlıdır.
Tefhim ul Kuran:
Dediler ki: «Allah´ın emrine mi şaşırıyorsun? Allah´ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir, ey ev halkı şüphesiz O, övülmeye layık olandır, Mecîd´tir.»
Fransızca:
Ils dirent : "T'étonnes-tu de l'ordre d'Allah ? Que la miséricorde d'Allah et Ses bénédictions soient sur vous, gens de cette maison ! Ils est vraiment digne de louange et de glorification ! "
İspanyolca:
«¿Te asombras de la orden de Alá?» dijeron. «¡Que la misericordia de Alá y Sus bendiciones sean sobre vosotros, gente de la casa! ¡Es digno de ser alabado, glorificado!»
İtalyanca:
Dissero: «Ti stupisci dell'ordine di Allah? La misericordia di Allah e le Sue benedizioni siano su di voi, o gente della casa! In verità Egli è degno di lode, glorioso.
Almanca:
Sie sagten: "Wunderst du dich etwa über ALLAHs Bestimmung?! ALLAHs Gnade und Seine Baraka seien über euch, ihr Angehörige des Hauses (von Ibrahim). Gewiß, ER ist alllobenswürdig, herrlich.
Çince:
他们说:难道你对真主的命令感到惊讶吗?愿真主的怜悯和幸福降临你们全家,他确是可赞的,确是光荣的。
Hollandaca:
De engelen antwoordden: Verwondert gij u over de uitkomst van Gods bevel? Gods genade en zijne zegeningen mogen op u zijn, en op de leden van het huisgezin; want hij is aanbiddenswaardig en roemrijk.
Rusça:
Они сказали: "Неужели ты удивляешься повелению Аллаха? Да пребудут над вами милость и благословение Аллаха, о обитатели дома! Воистину, Он - Достохвальный, Славный".
Somalice:
waxay dheheen ma waxaad la yaabi amarka Eebe naxariistiisa iyo barakadiisa korkiinna, qoyskanow, Eebana waa la mahdiye la Sharrifo.
Swahilice:
Wakasema: Je, unastaajabia amri ya Mwenyezi Mungu? Rehema ya Mwenyezi Mungu na baraka zake ziko juu yenu, enyi watu wa nyumba hii! Hakika Yeye ndiye Msifiwa wa kutukuzwa.
Uygurca:
ئۇلار: «اﷲ نىڭ ئەمرىدىن (يەنى قۇدرىتىدىن) ئەجەبلىنەمسە؟ اﷲ نىڭ رەھمىتى ۋە بەرىكەتلىرى سىلەرنىڭ ئائىلەڭلارغا (يەنى ئىبراھىمنىڭ ئائىلىسىدىكىلەرگە) نازىل بولسۇن. اﷲ ھەقىقەتەن مەدھىيىلەشكە لايىقتۇر، ئۇلۇغلاشقا لايىقتۇر» دېدى
Japonca:
かれらは言った。「おお,この家の人びとよ,あなたがたは,アッラーの命令に驚くのか。アッラーの慈悲と祝福があなたがたの上にあるように。本当にかれは讃美すべき方,栄光に満ちた方であられる。」
Arapça (Ürdün):
«قالوا أتعجبين من أمر الله» قدرته «رحمة الله وبركاته عليكم» يا «أهل البيت» بيت إبراهيم «إنه حميد» محمود «مجيد» كريم.
Hintçe:
वह फरिश्ते बोले (हाए) तुम ख़ुदा की कुदरत से ताज्जुब करती हो ऐ अहले बैत (नबूवत) तुम पर ख़ुदा की रहमत और उसकी बरकते (नाज़िल हो) इसमें शक़ नहीं कि वह क़ाबिल हम्द (वासना) बुज़ुर्ग हैं
Tayca:
พวกเขากล่าวว่า “เธอแปลกใจต่อพระบัญชาของอัลลอฮ์หรือ? ความเมตตาของอัลลอฮ์และความจำเริญของพระองค์จงประสบแด่พวกท่านโอ้ครอบครัว (ของอิบรฮีม) แท้จริงพระองค์นั้นเป็นผู้ได้รับการสรรเสริญ ผู้ทรงประเสริฐยิ่ง”
İbranice:
הם אמרו (המלאכים:) 'האם יש משהו בלתי אפשרי עבור אלוהים? רחמי אלוהים וברכותיו עליכם בני הבית, כי הוא (אלוהים) מהולל ורב-תפארת
Hırvatça:
"Zar se čudiš Allahovoj odredbi?", rekoše oni, "Allahova milost i blagoslovi Njegovi neka su na vama, obitelji vjerovjesnička. Zaista je On hvaljen i slavljen!"
Rumence:
Ea spuse: “Vai mie! O să odrăsluiesc acum că sunt bătrână, şi bărbatul meu este bătrân? Aceasta este un lucru de mirare!”
Transliteration:
Qaloo ataAAjabeena min amri Allahi rahmatu Allahi wabarakatuhu AAalaykum ahla albayti innahu hameedun majeedun
Türkçe:
Dediler ki: "Allah'ın emrine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmeti ve bereketleri üzerinizdedir ey ev halkı! O Hamîd'dir, Mecîd'dir."
Sahih International:
They said, "Are you amazed at the decree of Allah? May the mercy of Allah and His blessings be upon you, people of the house. Indeed, He is Praiseworthy and Honorable."
İngilizce:
They said: "Dost thou wonder at Allah's decree? The grace of Allah and His blessings on you, o ye people of the house! for He is indeed worthy of all praise, full of all glory!"
Azerbaycanca:
(Mələklər ona) dedilər: “Allahın əmrinə (əmr etdiyi bir şeyə) təəccübmü edirsən? Ey ev əhli! Allahın bərəkəti və mərhəməti üstünüzdə olsun. Allah tə’riflənib şükür olunmağa, öyülüb mədh edilməyə layiqdir!” (Allahın bütün işləri bəyənilmişdir. O, tükənməz və əvəzsiz ne’mət, ehsan və kərəm sahibidir!)
Süleyman Ateş:
Dediler ki: "Allah'ın işine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir, ey ev halkı! O, övülmeğe layıktır, iyiliği boldur."
Diyanet Vakfı:
(Melekler) dediler ki: Allah'ın emrine şaşıyor musun? Ey ev halkı! Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir. Şüphesiz ki O, övülmeye layıktır, iyiliği boldur.
Erhan Aktaş:
“Allah’ın takdirine hayret mi ediyorsun!” dediler. “Allah’ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizedir ey ev halkı. O, Övgüye Değer Yegâne Varlık’tır, İyiliği Bol Olan’dır.”
Kral Fahd:
(Melekler) dediler ki: Allah'ın emrine şaşıyor musun? Ey ev halkı! Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir. Şüphesiz ki O, övülmeye lâyıktır, iyiliği boldur.
Hasan Basri Çantay:
(Elçi melekler): «Allahın emrine mi şaşıyorsun? Ey ehl-i beyt, Allahın rahmeti, bereketleri sizin üzerinizdedir. Şübhe yok ki, O, asıl hamde lâyık, hayr-u ihsanı çok olandır» dediler.
Muhammed Esed:
"Allah´ın dilediğini gerçekleştirmesini mi yadırgıyorsun?" dediler, "Allah´ın rahmet ve bereketi sizin üzerinize olsun ey bu evin insanları, (hemen hatırlayın ki,) her zaman her övgüye layık olan O´dur; şanı çok yüce olan O!"
Gültekin Onan:
Dediler ki: "
Ali Fikri Yavuz:
(Melekler ona) dediler ki: “- Sen Allah’ın emrine mi şaşıyorsun? Allah’ın rahmeti ve bereketleri üzerinize olsun, ehl-i beyt... Şüphe yok ki Allah nimet vermesiyle hamde lâyıktır, lütuf ve ihsanıyla yücedir.”
Portekizce:
Disseram: Assombras-te, acaso, dos desígnios de Deus? Pois sabei que a misericórdia de Deus e as Suas bênçãos vosamparam, ó descendentes da casa (profética); Ele é Louvável, Gloriosíssimo.
İsveççe:
[Budbärarna] sade: "Förvånas du över Guds beslut? Guds nåd och välsignelser skall vara med er alla i detta hus! Honom tillhör allt lov och pris!"
Farsça:
گفتند: آیا از کار خدا شگفتی می کنی؟ [در حالی که] رحمت خدا و برکاتش بر شما خانواده است. یقیناً او ستوده و بزرگوار است.
Kürtçe:
(فریشتەکان) ووتیان تۆ سەرت سوڕدەمێنێت؟ لەکار و فەرمانی خوا رەحمەت و بەرەکەتی زۆری خواتان لەسەربێت ئەی ئال و بەیتی ئیبراھیم بەڕاستی خوا سوپاسکراوی چاکە فراوانە
Özbekçe:
Улар: «Аллоҳнинг амридан ажабланасанми? Эй аҳли байтлар, сизларга Аллоҳнинг раҳмати ва баракотлари бўлгай. Албатта, У мақталган ва буюк зотдир», дедилар.
Malayca:
Malaikat-malaikat itu berkata: "Patutkah engkau merasa hairan tentang perkara yang telah ditetapkan oleh Allah? Memanglah rahmat Allah dan berkatNya melimpah-limpah kepada kamu, wahai ahli rumah ini. Sesungguhnya Allah Maha terpuji, lagi Maha Melimpah kebaikan dan kemurahanNya".
Arnavutça:
Ata (engjëjt), thanë: “A mos vallë, ti po çuditesh me urdhërin e Perëndisë? Mëshira e Perëndisë dhe bekmi i Tij qoftë mbi ju – familjen e pejgamberit. Me të vërtetë, Ai (Perëndia) është i lavdëruar dhe bamirës për së tepërmi!”
Bulgarca:
Рекоха: “Нима те учудва повелята на Аллах? Милостта на Аллах и Неговите благослови са над вас, стопани на дома. Наистина Той е всеславен, предостоен.”
Sırpça:
„Зар се чудиш Аллаховој одредби?“ Рекоше они, „Аллахова милост и Његови благослови нека су на вама, веровесничка породицо. Заиста је Он хваљен и слављен!“
Çekçe:
Řekli: 'Jsi snad udivena rozhodnutím Božím? Nechť na vás spočine milosrdenství Boží i požehnání Jeho, lidé domu tohoto a On chvályhodný je i slávyplný!'
Urduca:
فرشتوں نے کہا "اللہ کے حکم پر تعجب کرتی ہو؟ ابراہیمؑ کے گھر والو، تم لوگوں پر تو اللہ کی رحمت اور اُس کی برکتیں ہیں، اور یقیناً اللہ نہایت قابل تعریف اور بڑی شان والا ہے"
Tacikçe:
Гуфтанд: «Оё аз фармони Худо таъаҷҷуб мекунӣ? Раҳмату баракати Худо бар шумо — аҳли ин хона арзонӣ бод. Ӯ сутуданӣ ва бузургвор аст!
Tatarca:
Фәрештәләр әйттеләр: "Аллаһу тәгаләнең кодрәтенә гаҗәпләнәсезме? Ий пәйгамбәрлек заһир булган өй кешеләре! Сезгә Аллаһуның рәхмәте вә бәрәкәте булачак. Ул – Аллаһ эшләгән эшләрендә макталырга тиешле булган бик олугъ бер зат".
Endonezyaca:
Para malaikat itu berkata: "Apakah kamu merasa heran tentang ketetapan Allah? (Itu adalah) rahmat Allah dan keberkatan-Nya, dicurahkan atas kamu, hai ahlulbait! Sesungguhnya Allah Maha Terpuji lagi Maha Pemurah".
Amharca:
«ከአላህ ትዕዛዝ ትደነቂያለሽን የአላህ ችሮታና በረከቶቹ በእናንተ በኢብራሂም ቤተሰቦች ላይ ይሁን እርሱ ምስጉን ለጋስ ነውና» አሉ፡፡
Tamilce:
(வானவர்கள்) கூறினார்கள்: “(இப்ராஹீமின் மனைவியே!) அல்லாஹ்வுடைய கட்டளையில் வியப்படைகிறீரா? அல்லாஹ்வின் கருணையும், அவனுடைய அருள்களும் (அபிவிருத்திகளும் இப்ராஹீமுடைய) வீட்டாரே உங்கள் மீது நிலவுக! நிச்சயமாக அவன் மகா புகழாளன், மகா கீர்த்தியாளன்.”
Korece:
그들이 말하길 하나님의 명 령을 이상하게 생각하느뇨 너희에게 하나님의 은혜와 축복이 있으 라 하니 가족들이여 실로 그분은 찬미와 영광으로 충만하시니라
Vietnamca:
(Các Thiên Thần) nói: “Lẽ nào ngươi cảm thấy kỳ lạ về lệnh của Allah? Cầu mong lòng thương xót và hồng phúc của Ngài cho các ngươi hỡi người nhà (của Ibrahim). Quả thật, Ngài là Đấng Đáng Ca Tụng, Đấng Chí Tôn.”
Ayet Linkleri: