Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

10

Sûredeki Ayet No: 

73

Ayet No: 

1437

Sayfa No: 

217

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَكَذَّبُوهُ فَنَجَّيْنَاهُ وَمَن مَّعَهُ فِي الْفُلْكِ وَجَعَلْنَاهُمْ خَلَائِفَ وَأَغْرَقْنَا الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا ۖ فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُنذَرِينَ

Çeviriyazı: 

fekeẕẕebûhü fenecceynâhü vemem me`ahû fi-lfülki vece`alnâhüm ḫalâife veagraḳne-lleẕîne keẕẕebû biâyâtinâ. fenżur keyfe kâne `âḳibetü-lmünẕerîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Buna rağmen yine de onu inkâr ettiler. Biz de onu ve gemide kendisiyle beraber olanları kurtardık. Ve onları yeryüzüne halifeler yaptık. Âyetlerimizi inkâr edenleri ise suda boğduk. Bak işte uyarılanların akıbeti nasıl oldu.

Diyanet İşleri: 

Onu yalancı saydılar; ama Biz onu ve gemide beraberinde bulunanları kurtardık. Onları ötekilerin yerine geçirdik, ayetlerimizi yalanlayanları suda boğduk. Uyarılanlardan söz dinlemeyenlerin sonlarının nasıl olduğuna bir bak.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Derken onu yalanladılar da onu ve onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları hükümdar ettik ve delillerimizi yalanlayanları sulara boğduk, bak da gör, korkutulanların sonları ne oldu.

Şaban Piriş: 

O’nu yalanlamışlardı. Biz de O’nu ve O’nunla birlikte gemide olanları kurtarmış, ayetlerimizi yalanlayanları ise suda boğmuştuk. Uyarılanların sonunun nasıl olduğuna bak!

Edip Yüksel: 

Onu yalanladılar. Bunun üzerine onu ve gemide onunla beraber olanları kurtardık. Onları (yeryüzünün) yöneticileri yaptık. Ayetlerimizi yalanlayanları ise boğduk. Uyarılanların akıbetine dikkat et.

Ali Bulaç: 

Fakat onu yalanladılar; Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık ve onları halifeler kıldık. Ayetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Uyarılanların nasıl bir sonuca uğratıldıklarına bir bak.

Suat Yıldırım: 

Yine de halkı kendisini dinlemeyip onu yalancı saydılar.Biz de hem onu, hem de gemide beraberinde olanları kurtardık ve bunları, o ülkeye hükmedenlerin yerine geçirdik.Âyetlerimizi yalan sayanları ise suda boğduk.İşte bak, uyarıldığı halde doğru yolu tutmayanların âkıbetlerinin nasıl olduğunu gör! [2,30; 39,40; 7,64]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Yine o´nu tekzîp ettiler. Biz de O´nu ve O´nunla beraber gemide bulunanları necâta erdirdik ve onları halifeler kıldık. Bizim âyetlerimizi tekzîp edenleri de gark ettik. Artık bak! Korkutulmuş olanların akıbetleri nasıl oldu?

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bunun üzerine, onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla beraber bulunanları kurtardık, onları yöneticiler yaptık; ayetlerimizi yalanlayanları da batırıp boğduk. Bak da gör, önceden uyarılanların sonu nice oluyor!

Bekir Sadak: 

«Biz ikiniz, bizi babalarimizi uzerinde buldugumuz yoldan cevirmek ve yeryuzunun buyukleri olasiniz diye mi geldiniz? Biz size inanmiyoruz» dediler.

İbni Kesir: 

Onu yalanladılar

Adem Uğur: 

Yine de onu yalanladılar, biz de hem onu hem de onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları (yeryüzünde) halifeler kıldık

İskender Ali Mihr: 

Fakat onu yalanladılar. Sonra Biz, onu ve gemide onunla beraber olanları kurtardık. Ve onları, halifeler kıldık ve âyetlerimizi yalanlayan kimseleri, (suda) boğduk. Artık bak, uyarılanların sonu nasıl oldu.

Celal Yıldırım: 

Yine de onu yalanladılar. Biz onu ve gemide beraberindekilerin! kurtardık ve bu (kurtardıklarımızı) o (yok ettiklerimizin) yerine geçirdik

Tefhim ul Kuran: 

Fakat onu yalanladılar

Fransızca: 

Ils le traitèrent de menteur. Nous le sauvâmes, lui et ceux qui étaient avec lui dans l'arche, desquels Nous fîmes les successeurs (sur la terre). Nous noyâmes ceux qui traitaient de mensonge Nos preuves. Regarde comment a été la fin de ceux qui avaient été avertis !

İspanyolca: 

Le desmintieron, pero les salvamos a él y a quienes estaban con él en la nave, y les hicimos sucesores. Y anegamos a quienes desmintieron Nuestros signos. ¡Y mira cómo terminaron los que habían sido advertidos!

İtalyanca: 

Lo trattarono da bugiardo. Noi lo salvammo, lui e coloro che erano nell'Arca con lui, li facemmo successori ; e affogammo coloro che tacciavano di menzogna i Nostri segni. Guarda quello che è successo a coloro che erano stati avvertiti.

Almanca: 

Sie haben ihn jedoch des Lügens bezichtigt, so haben WIR ihn und diejenigen mit ihm im Schiff gerettet, diese als Nachfolger eingesetzt und diejenigen ertrinken lassen, die Unsere Ayat abgeleugnet haben. Also nimm wahr, wie das Anschließende von den Ermahnten war.

Çince: 

但他们称他为说谎者,故我拯救了他和与他同船的人,并使他们为代治者,而淹死了否认我的迹象的人。你看看曾被警告者的结局是怎样的!

Hollandaca: 

Maar zij beschuldigden hem van bedrog, zoodat wij hem bevrijdden en degenen die met hem in de arke waren, en wij deden hen den zondvloed overleven, doch wij deden hén verdrinken, die onze teekens van valschheid beschuldigden. Onthoud dus hoe het uiteinde was van hen, die door Noach gewaarschuwd werden.

Rusça: 

Они сочли его лжецом, и Мы спасли его и тех, кто был с ним, в ковчеге. Мы сделали их преемниками и потопили тех, кто отвергал Наши знамения. Посмотри же, каким был конец увещеваемых!

Somalice: 

Wayna beeniyeen waxaana ku korinnay Nabi Nuux iyo intii la jirtay Doontii, waxaana ka yeelay kuwo u hadha dhulka, waxaana maanshaynay kuwii beeniyey Aayaadkannaga ee day siday noqotay cidhibtii kuwii loo digay.

Swahilice: 

Wakamkanusha. Basi tukamwokoa, pamoja na walio kuwa naye, katika jahazi. Na tukawafanya wao ndio walio bakia, na tukawazamisha walio zikanusha Ishara zetu. Basi angalia vipi ulikuwa mwisho wa walio onywa.

Uygurca: 

لېكىن ئۇلار نۇھنى يالغانچى قىلدى. ئۇنى ۋە ئۇنىڭ بىلەن كېمىدە بىللە بولغۇچى (مۆمىن) لەرنى قۇتقۇزدۇق، ئۇلارنى (يەنى بىز قۇتقۇزغان كىشىلەرنى) (غەرق بولغانلارنىڭ) ئورۇنباسارلىرى قىلدۇق، بىزنىڭ مۆجىزىلىرىمىزنى ئىنكار قىلغانلارنى (توپان بالاسى بىلەن) غەرق قىلدۇق، (ئى مۇھەممەد!) ئاگاھلاندۇرۇلغۇچىلار (يەنى پەيغەمبەرلىرىنى يالغانچى قىلغانلار) نىڭ ئاقىۋىتىنىڭ قانداق بولغانلىقىغا قارىغىن

Japonca: 

だがかれらはかれ(ヌーフ)を拒否したので,われはかれとかれの味方の者たちを方舟に救い,かれらに(地を)継がせ,わが印を拒否した者を溺れさせた。見なさい。警告された者たちの最後がどんなものであったかを。

Arapça (Ürdün): 

«فكذبوه فنجيناه ومن معه في الفلك» السفينة «وجعلناهم» أي من معه «خلائف» في الأرض «وأغرقنا الذين كذبوا بآياتنا» بالطوفان «فانظر كيف كان عاقبة المنذرين» من إهلاكهم فكذلك نفعل بمن كذب.

Hintçe: 

उस पर भी उन लोगों ने उनको झुठलाया तो हमने उनको और जो लोग उनके साथ कश्ती में (सवार) थे (उनको) नजात दी और उनको (अगलों का) जानशीन बनाया और जिन लोगों ने हमारी आयतों को झुठलाया था उनको डुबो मारा

Tayca: 

แล้วพวกเขาก็ปฏิเสธเขา (นูหฺ) เราได้ช่วยให้เขาและผู้อยู่กับเขารอดพ้นไว้ในเรือ และเราได้ให้พวกเขาเป็นตัวแทน (ในเวลาต่อมา) และเราได้ให้บรรดาผู้ปฏิเสธโองการทั้งหลายของเราจมน้ำดังนั้น เจ้าจงดูเถิดว่า ผลสุดท้ายของพวกที่ถูกเตือนนั้นเป็นอย่างไร?

İbranice: 

אך הם התנגדו לו, ואנו חילצנו אותו ואת כל אשר היו עמו באונייה, ועשינו אותם כמחליפים, הטבענו את אלה אשר כפרו אותותינו. ראה מה היה סופם של המוזהרים

Hırvatça: 

Ali, nazvaše ga lašcem, pa Mi u lađi njega i one koji bijahu uz njega spasismo i nasljednicima ih učinismo a one koji dokaze naše poricaše potopismo, pa pogledaj kakav je bio završetak onih koji su upozoravani!

Rumence: 

Ei îl socotiră mincinos, iar Noi îl mântuirăm pe el şi pe cei care erau cu el pe arcă. Noi i-am făcut pe ei urmaşi şi i-am înecat pe cei care socoteau semnele Noastre minciuni. Vezi cum a fost sfârşitul celor cărora li s-a predicat!

Transliteration: 

Fakaththaboohu fanajjaynahu waman maAAahu fee alfulki wajaAAalnahum khalaifa waaghraqna allatheena kaththaboo biayatina faonthur kayfa kana AAaqibatu almunthareena

Türkçe: 

Bunun üzerine, onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla beraber bulunanları kurtardık, onları yöneticiler yaptık; ayetlerimizi yalanlayanları da batırıp boğduk. Bak da gör, önceden uyarılanların sonu nice oluyor!

Sahih International: 

And they denied him, so We saved him and those with him in the ship and made them successors, and We drowned those who denied Our signs. Then see how was the end of those who were warned.

İngilizce: 

They rejected Him, but We delivered him, and those with him, in the Ark, and We made them inherit (the earth), while We overwhelmed in the flood those who rejected Our Signs. Then see what was the end of those who were warned (but heeded not)!

Azerbaycanca: 

Onlar yenə də Nuhu yalançı hesab etdilər. Biz Nuha və onunla birlikdə gəmidə olanlara nicat verdik, onları (yer üzünə) varislər (xələflər) etdik. Ayələrimizi yalan hesab edənləri isə suda batırıb boğduq. Bir gör (əzabla) qorxudulanların (lakin yola gəlməyənlərin) axırı necə oldu!

Süleyman Ateş: 

Yine de onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla beraber bulunanları kurtardık, onları egemen yaptık ve ayetlerimizi yalanlayanları da boğduk. Bak işte uyarıl(ıp da yola gelmey)enlerin sonu nice oldu!

Diyanet Vakfı: 

Yine de onu yalanladılar, biz de hem onu hem de onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları (yeryüzünde) halifeler kıldık; ayetlerimizi yalanlayanları da (denizde) boğduk. Bak ki uyarılanların (fakat inanmayanların) sonu nasıl oldu!

Erhan Aktaş: 

Onu yalanladılar. Biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları kurtardık. Ve onları yeryüzünün halîfeleri(1) yaptık. Âyetlerimizi yalanlayanları da boğduk. Bak! Uyarılanların sonu nice oldu!

Kral Fahd: 

Yine de onu yalanladılar, biz de hem onu hem de onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları (yeryüzünde) halifeler kıldık; âyetlerimizi yalanlayanları da (denizde) boğduk. Bak ki uyarılanların (fakat inanmayanların) sonu nasıl oldu!

Hasan Basri Çantay: 

Yine onlar kendisini tekzîb etdiler. Biz de hem onu, hem gemide beraberinde bulunan kimseleri selâmete erdirdik ve bunları (yer yüzünün) halîfeler (i) yapdık. Âyetlerimizi yalan sayanları ise (suda) boğduk. Bak, (Allahın azâbiyle) korkutul (ub da doğru yolu tutmay) anların sonu nice olmuşdur!.

Muhammed Esed: 

(Bütün bu uyarılara rağmen) o´nu yalanlamaya kalkıştılar! Ve Biz de o´nu ve gemide o´nunla birlikte olanların hepsini kurtarıp (yeryüzüne) mirasçı kıldık; ayetlerimizi yalanlamaya kalkışanları ise suda boğduk: İmdi, bir bak, uyarıldıkları halde uymayan insanların sonu nasıl olurmuş!

Gültekin Onan: 

Fakat onu yalanladılar

Ali Fikri Yavuz: 

Bunun üzerine yine Nûh’u tekzîp ettiler. Biz de onu ve beraberindeki müminleri gemide selâmete çıkardık ve bunları yeryüzünün halifeleri yaptık. Âyetlerimizi tekzip edenleri ise, suda boğduk. İşte bak, azabla korkutulup yola gelmiyenlerin sonu nasıl olmuştur!...

Portekizce: 

Porém, desmentiram-no e, então, salvamo-lo, juntamente com aqueles que estavam com ele na arca, e os designamossucessores na terra, e afogamos aqueles que desmentiram os Nossos versículos. Repara, pois, qual foi o castigo dos queforam advertidos.

İsveççe: 

Men de beskyllde honom för lögn. Och så räddade Vi honom och dem som följde honom i arken och lät dem ta jorden i besittning [efter dem] som påstod att Våra budskap var lögn och som Vi lät drunkna [i vattenmassorna]. Se där hur slutet blev för dem som varnades [förgäves]!

Farsça: 

پس او را تکذیب کردند؛ ما هم او و کسانی را که در کشتی همراه او بودند [از آن توفانِ مُهلک] نجات دادیم، و آنان را جانشینان [غرق شدگان] نمودیم، و کسانی که آیات ما را تکذیب کردند، غرق کردیم؛ پس [با تأمل] بنگر که سرانجام کسانی که بیم داده شدند، چگونه بود؟!

Kürtçe: 

ئەمجا بەدرۆیان زانی ئەوسا ئێمەش ئەو (نوح) و ئەوانەش کەلەگەڵی بوون ڕزگارمان کردن لەکەشتیەکەدا وە کردمانن بەجێنشینانی (ئەوان لەزەویدا) ئەوانەشمان ژێر ئاو خست کەبڕوایان بەئایەتەکانی ئێمە نەھێنا ئەمجا سەرنج بدە و بڕوانە بزانە چۆن بوو دواڕۆژ و ئاکامی ترسێنراوان

Özbekçe: 

Сўнгра уни ёлғончига чиқаришди. Бас, Биз уни ва у ила бирга бўлганларни кемада қутқардик ва уларни халифалар қилдик. Оятларимизни ёлғонга чиқарганларни ғарқ этдик. Огоҳлантирилганларнинг оқибати қандай бўлганига назар сол.

Malayca: 

Mereka tetap juga mendustakan Nabi Nuh, lalu Kami selamatkan dia bersama-sama pengikut-pengikutnya yang beriman di dalam bahtera, dan kami jadikan mereka pengganti-pengganti (yang memakmurkan bumi) serta Kami tenggelamkan orang-orang yang mendustakan ayat-ayat Kami (dengan banjir dan taufan sehingga punah-ranah semuanya). Maka lihatlah bagaimana kesudahan orang-orang (yang mendustakan ayat-ayat kami) setelah diberi amaran.

Arnavutça: 

Por, ata, e quajtën gënjeshtar, kurse Ne e shpëtuam atë dhe të gjithë ata që ishin në anije me të. Dhe i bëmë ata zëvendës (të atyre që u zhdukën) kurse, i fundosëm ata që përgënjeshtruan dokumentet Tona. Shikoje se si ishte përfundimi i atyre që ishin paralajmëruar.

Bulgarca: 

И го взеха за лъжец, и спасихме него и онези, които бяха с него в Ковчега, и ги сторихме наследници. И издавихме онези, които взеха за лъжа Нашите знамения. И виж какъв е краят на предупредените!

Sırpça: 

Али, прогласише га лажовом, па Ми у лађи њега и оне који су били уз њега спасисмо и учинисмо их наследницима а потописмо оне који су наше речи и доказе порицали, па погледај какав је био завршетак оних који су били упозорени!

Çekçe: 

Oni však jej za lháře prohlásili a zachránili jsme jej i ty, kdož s ním na lodi byli, a učinili jsme je nástupci na zemi. A utopili jsme ty, kdož znamení Naše za lež prohlašovali a pohleď, jaký byl konec těch, jež marně jsme varovali!

Urduca: 

انہوں نے اسے جھٹلایا اور نتیجہ یہ ہوا کہ ہم نے اسے اور اُن لوگوں کو جو اس کے ساتھ کشتی میں تھے، بچا لیا اور انہی کو زمین میں جانشین بنایا اور ان سب لوگوں کو غرق کر دیا جنہوں نے ہماری آیات کو جھٹلایا تھا پس دیکھ لو کہ جنہیں متنبہ کیا گیا تھا (اور پھر بھی انہوں نے مان کر نہ دیا) اُن کا کیا انجام ہوا

Tacikçe: 

Дурӯғаш бароварданд ва Мо ӯву ҳамроҳонашро дар киштӣ бираҳонидем ва ононро ҷонишини пешиниён сохтем ва касонеро, ки оёти Моро дурӯғ мешумурданд, ғарқ кардем. Пас бингар, ки оқибати бимдодашудагон чӣ гуна буд!

Tatarca: 

Нухны кавеме һаман да ялганчы диделәр, кәферләрне һәлак итеп, Нухны вә аның белән булган мөэминнәрне көймәгә менгезеп, Туфан суыннан котылдырдык. Вә Туфан суы белән һәлак булганнар урынына Нух белән исән калганнарны җир өстенә халифә кылдык һәм аятьләребезне ялган диючеләрне Туфан суына батырып, һәлак иттек. Бел, башларына киләчәк ґәзаб белән куркытылып та курыкмаган кешеләрнең ахыры ничек булды?

Endonezyaca: 

Lalu mereka mendustakan Nuh, maka Kami selamatkan dia dan orang-orang yang bersamanya di dalam bahtera, dan Kami jadikan mereka itu pemegang kekuasaan dan Kami tenggelamkan orang-orang yang mendustakan ayat-ayat Kami. Maka perhatikanlah bagaimana kesesudahan orang-orang yang diberi peringatan itu.

Amharca: 

አስተባበሉትም፡፡ እርሱንና ከእርሱ ጋር የነበሩትንም በታንኳይቱ ውስጥ አዳንናቸው፡፡ (ለጠፉት) ምትኮችም አደረግናቸው፡፡ እነዚያንም በአንቀጾቻችን ያስተባበሉትን አሰጠምን፡፡ የተስፈራሩትም ሕዝቦች መጨረሻ እንዴት እንደነበረ ተመልከት፡፡

Tamilce: 

ஆக, (அம்மக்கள்) அவரைப் பொய்ப்பித்தனர். ஆகவே, அவரையும் அவருடன் இருந்தவர்களையும் கப்பலில் ஏற்றி பாதுகாத்தோம். இன்னும், அவர்களை வாரிசுகளாக ஆக்கினோம். இன்னும், நம் வசனங்களைப் பொய்ப்பித்தவர்களை மூழ்கடித்தோம். ஆக, எச்சரிக்கப்பட்டவர்களின் முடிவு எவ்வாறு (மோசமாக) இருந்தது என்று கவனிப்பீராக!

Korece: 

그러나 그들은 그를 부정하 였으니 하나님은 그와 그리고 그 와 함께 있었던 이들을 방주에 태워 구제하고 또한 그들은 후계자 로 하였으며 하나님의 말씀을 부 정한 자들을 물에 익사케 하니 보라 경고받은 자들의 결과가 어떻 게 되겠느뇨

Vietnamca: 

Tuy nhiên, (người dân của Nuh) đã chối bỏ (Nuh). Vì vậy, TA đã giải cứu Y và cả những người (tin tưởng) cùng Y trên con tàu và TA đã để tất cả họ trở thành những người thừa kế. TA đã nhấn chìm những kẻ đã phủ nhận các dấu hiệu của TA. Ngươi (hỡi Thiên Sứ Muhammad) hãy nhìn xem hậu quả ra sao đối với những kẻ đã được cảnh báo.

Rubu tag: 

Hizb tag: