Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

10

Sûredeki Ayet No: 

72

Ayet No: 

1436

Sayfa No: 

217

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَمَا سَأَلْتُكُم مِّنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى اللَّهِ ۖ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُسْلِمِينَ

Çeviriyazı: 

fein tevelleytüm femâ seeltüküm min ecr. in ecriye illâ `ale-llâhi veümirtü en ekûne mine-lmüslimîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Eğer yüz çevirirseniz çevirin, ben de sizden bir ücret istemedim ya! Benim mükafatımı ancak Allah verir. Ve ben O'nun emrine boyun eğen müslümanlardan olmakla emrolundum.

Diyanet İşleri: 

Eğer yüz çevirirseniz bilin ki, ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim Allah'a aiddir. Müslimlerden olmakla emrolundum.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Yüz çevirirseniz zaten sizden bir mükafat istemem, benim mükafatım, ancak Allah'a ait ve Müslümanlardan olmam emredildi bana.

Şaban Piriş: 

Eğer yüz çevirirseniz bilin ki, ben sizden bir ecir istememiştim. Benim ecrim sadece Allah’a aittir. Ben müslümanlardan olmakla emrolundum.

Edip Yüksel: 

Yüz çevirirseniz, halbuki ben sizden her hangi bir ücret istememiştim. Benim ücretim ancak ALLAH'ın üzerinedir. Müslümanlardan olmakla emredildim.

Ali Bulaç: 

Eğer yüz çevirecek olursanız, ben sizden bir karşılık istemedim. Benim ecrim, yalnızca Allah'a aittir. Ve ben, Müslümanlardan olmakla emrolundum.

Suat Yıldırım: 

Eğer bu tebliğimden yüz çevirirseniz benim kaybedeceğim bir şey yok!Çünkü ben sizden ücret beklemiyorum ki! Benim ücretimi siz veremezsiniz. Benim mükâfatım ancak Allah'a aittir ve bana, O’na teslim olanlardan olmam emredilmiştir. [11,29; 34,47]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

«Artık siz, yüz çevirir iseniz, zâten ben sizden bir mükâfaat istemiş değilim. Benim mükâfaatım ancak Allah Teâlâ´ya aittir. Ve ben müslümanlardan olmaklığımla emir olundum.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yüz çevirdiyseniz çevirin. Ben sizden bir ücret istemedim. Benim ücretim, Allah'tan gelecektir. Bana, müslümanlardan/Allah'a teslim olanlardan olmam emredildi.

Bekir Sadak: 

Musa: «Size gelen gercege dil mi uzatirsiniz? Bu sihir midir? Sihirbazlar zaten basari kazanamazlar» dedi.

İbni Kesir: 

Yüz çevirirseniz

Adem Uğur: 

Eğer yüz çeviriyorsanız, zaten ben sizden bir ücret istemedim. Benim ecrim Allah´tan başkasına ait değildir ve bana müslümanlardan olmam emrolundu.

İskender Ali Mihr: 

Artık şâyet dönerseniz, sizden bir ücret de istemiyorum. Benim ücretim (varsa) yalnız Allah´a aittir. Ve ben teslim olanlardan olmakla emrolundum.

Celal Yıldırım: 

Eğer (benden ve öğütlerimden) yüzçevirirseniz, zaten ben sizden bir ücret istemiş değilim

Tefhim ul Kuran: 

Eğer yüz çevirecek olursanız, ben sizden bir karşılık istemedim. Benim ecrim, yalnızca Allah´a aittir. Ve ben, müslümanlardan olmakla emrolundum.

Fransızca: 

Si vous vous détournez, alors je ne vous ai pas demandé de salaire... Mon salaire n'incombe qu'à Allah. Et il m'a été commandé d'être du nombre des soumis".

İspanyolca: 

Pero, si dais media... Yo no os he pedido un salario. Mi salario incumbe sólo a Alá. He recibido la orden de ser de los que se someten a Alá.

İtalyanca: 

E se mi voltate le spalle, non vi chiedo ricompensa alcuna. La mia ricompensa è in Allah, e ho ricevuto l'ordine di essere uno dei musulmani».

Almanca: 

Solltet ihr euch abwenden, so habe ich euch nicht um Lohn gebeten. Mein Lohn obliegt nur ALLAH. Und mir wurde geboten, einer der Muslime zu sein."

Çince: 

如果你们违背我的教诲,那末,我未曾向你们索取任何报酬;我的报酬只归真主负担。我曾奉命做-个顺服的人。

Hollandaca: 

En indien gij u afwendt van mijne vermaningen, vraag ik daarvoor geene belooning van u. Ik verwacht mijne belooning van God alleen, en mij is bevolen mijn vertrouwen in hem te stellen.

Rusça: 

Но если вы отвернетесь, то ведь я не просил у вас награды. Меня вознаградит только Аллах, и мне велено быть одним из мусульман".

Somalice: 

haddaad jeedsataan idin warsanmaayo ujuuro, ujuuradayda waxaa idiin Eebe, waxaana lay faray inaan ka mid ahaado Muslimiinta.

Swahilice: 

Lakini mkigeuka, basi mimi sikukuombeni ujira. Ujira wangu hauko ila kwa Mwenyezi Mungu. Na nimeamrishwa niwe miongoni mwa Waislamu.

Uygurca: 

ئەگەر سىلەر (مېنىڭ نەسىھىتىمدىن) يۈز ئۆرۈسەڭلار، سىلەردىن (يۈز ئۆرۈشۈڭلارغا سەۋەبچى بولىدىغان) ھەق سورىغىنىم يوق، مەن ئەجرىمنى پەقەت اﷲ تىن سورايمەن، مەن (اﷲ قا) بويسۇنغۇچىلاردىن بولۇشقا بۇيرۇلدۇم» دېدى

Japonca: 

仮令あなたがたが背き去っても,わたしはあなたがたから報酬をもらうわけではなかった。わたしは只アッラーから報酬をいただくだけ。わたしは,ムスリムであるよう命じられている。」

Arapça (Ürdün): 

«فإن تولَّيتم» عن تذكيري «فما سألتكم من أجر» ثواب عليه فتولوا «إن» ما «أجري» ثوابي «إلا على الله وأمرت أن أكون من المسلمين».

Hintçe: 

फिर भी अगर तुम ने (मेरी नसीहत से) मुँह मोड़ा तो मैने तुम से कुछ मज़दूरी तो न माँगी थी-मेरी मज़दूरी तो सिर्फ ख़ुदा ही पर है और (उसी की तरफ से) मुझे हुक्म दिया गया है कि मैं उसके फरमाबरदार बन्दों में से हो जाऊँ

Tayca: 

“หากพวกท่านผินหลังให้ ฉันมิได้ขอค่าตอบแทนใดๆ จากพวกท่าน แต่รางวัลของฉันอยู่ที่อัลลอฮฺ และฉันถูกใช้ให้อยู่ในหมู่ผู้นอบน้อม”

İbranice: 

ואם אתם תדחו את (שליחותי,) זכרו שאני לא ביקשתי מכם שכר, כי גמולי הוא מאלוהים, וצוויתי להיות מן המוסלמים (המתמסרים לאלוהים)

Hırvatça: 

A ako se okrenete, pa ja od vas nikakvu nagradu ne tražim, mene će Allah nagraditi, meni je naređeno da budem među muslimanima - Njemu predanima."

Rumence: 

Dacă întoarceţi spatele, să ştiţi că eu nu vă cer răsplată, căci răsplata mea este la Dumnezeu şi mie mi s-a poruncit să fiu dintre supuşi.”

Transliteration: 

Fain tawallaytum fama saaltukum min ajrin in ajriya illa AAala Allahi waomirtu an akoona mina almuslimeena

Türkçe: 

"Yüz çevirdiyseniz çevirin. Ben sizden bir ücret istemedim. Benim ücretim, Allah'tan gelecektir. Bana, müslümanlardan/Allah'a teslim olanlardan olmam emredildi."

Sahih International: 

And if you turn away [from my advice] then no payment have I asked of you. My reward is only from Allah, and I have been commanded to be of the Muslims."

İngilizce: 

But if ye turn back, (consider): no reward have I asked of you: my reward is only due from Allah, and I have been commanded to be of those who submit to Allah's will (in Islam).

Azerbaycanca: 

Əgər siz (mənim öyüd-nəsihətimdən, də’vətimdən) üz çevirsəniz, (bilin ki) mən (bunun müqabilində) sizdən heç bir mükafat istəmirəm. Məni mükafatlandırmaq yalnız Allaha aiddir. Mənə müsəlmanlardan (özünü Allaha təslim edənlərdən) olmaq əmr edilmişdir!”

Süleyman Ateş: 

Eğer yüz çevirdiyseniz (neden?), ben sizden bir ücret istemedim ki! Benim ücretim, ancak Allah'ın üzerinedir. Bana müslümanlardan olmam emredilmiştir.

Diyanet Vakfı: 

"Eğer yüz çeviriyorsanız, zaten ben sizden bir ücret istemedim. Benim ecrim Allah'tan başkasına ait değildir ve bana müslümanlardan olmam emrolundu."

Erhan Aktaş: 

“Eğer yüz çevirirseniz, siz bilirsiniz. Yaptığım işe karşılık sizden bir ücret istemiş değilim. Benim ücretim ancak Allah’a aittir. Ben, müslimlerden(1) olmakla emrolundum.”

Kral Fahd: 

«Eğer yüz çeviriyorsanız, zaten ben sizden bir ücret istemedim. Benim ecrim Allah'tan başkasına ait değildir ve bana müslümanlardan olmam emrolundu.»

Hasan Basri Çantay: 

«Eğer (benim öğüdlerimden) yüz çeviriyorsanız ben sizden (bu hususda zâten) hiç bir mükâfat istemedim. Benim mükâfatım Allahdan başkasına âid değildir. Ben (Onun hükmüne boyun eğen, emrine muhaalefet etmeyen, Ondan başkasından hiç bir ümîd beslemeyen) müslümanlardan olmamla emr olundum».

Muhammed Esed: 

Beri yandan, eğer (size ulaştırdığım mesajdan) yüz çevirirseniz, (hatırlayın ki,) ben sizden bir karşılık beklemiş değilim; benim ücretim(i ödemek) Allah´tan başkasına düşmez; çünkü ben kendini O´na teslim edenlerden biri olmakla emrolundum".

Gültekin Onan: 

Eğer yüz çevirecek olursanız, ben sizden bir karşılık istemedim. Benim ecrim, yalnızca Tanrı´ya aittir. Ve bana müslümanlardan olmam buyruldu.

Ali Fikri Yavuz: 

Eğer davetimizden yüz çevirirseniz, ben de dâvetim için sizden bir ücret istemedim ki... Benim mükâfatım ancak Allah’a aittir ve ben, onun birliğine ve emirlerine boyun eğen müslümanlardan olmakla emrolundum.”

Portekizce: 

Caso contrário, sabei que não vos exijo retribuição alguma por isso, porque minha recompensa só virá de Deus; e foi-meordenado que fosse um dos submissos.

İsveççe: 

Men om ni vänder ryggen [åt mina varningar, tänk då på att] jag inte begär någon lön av er; jag väntar ingen lön från någon annan än Gud, och jag har blivit befalld att vara en av dem som underkastar sig Hans vilja."

Farsça: 

اگر [از پذیرش دعوتم] روی بگردانید [خود زیان کرده اید] من از شما [در برابر ابلاغ رسالتم] پاداشی نمی خواهم؛ پاداش من فقط بر عهده خداست و مأمورم که از تسلیم شدگان [در برابر فرمان های حق] باشم.

Kürtçe: 

جا ئەگەر سەرپێچیتان کردم (پشتم تێ دەکەن) ئەوە من داوام نەکردووە لێتان ھیچ پاداشتێک پاداشتی من ھەر لەسەر خوایە وە فەرمانم پێدراوە کە لە فەرمانبەردارانی خودا و موسوڵمانان بم

Özbekçe: 

Бас, агар юз ўгирсангиз, мен сизлардан ажр сўраганим йўқ. Менинг ажрим фақатгина Аллоҳдан. Ва мен мусулмонлардан бўлишга амр қилинганман», деди. (Эй Муҳаммад, ўз вақтида Нуҳ (а. с.) ҳам сенга ўхшаб қавмига Пайғамбар бўлиб келган эди. Сен билан қавминг ўртасидаги ҳолат уларнинг ҳам бошидан кечган. Сенинг қавминг ичидан ҳам Нуҳ қавмидагига ўхшаш саркашлар чиқди. Улар Аллоҳнинг қудратига далолат қилувчи турли оят-белгилардан ўрнак олмаяптилар.)

Malayca: 

"Oleh itu, jika kamu berpaling membelakangkan peringatanku, maka tidaklah menjadi hal kepadaku, kerana aku tidak meminta sebarang balasan daripada kamu (mengenai ajaran ugama Allah yang aku sampaikan itu); balasanku hanyalah dari Allah semata-mata (sama ada kamu beriman ataupun kamu ingkar); dan aku pula diperintahkan supaya menjadi dari orang-orang Islam (yang berserah diri bulat- bulat kepada Allah)".

Arnavutça: 

E, nëse ktheheni (nuk i dëgjoni këshillat), unë prej jush nuk kërkoj kurrfarë shpërblimi. Shpërblimi im është vetëm te Perëndia. Mua më është urdhëruar të jem në anën e muslimanëve”.

Bulgarca: 

И да се отвърнете, аз не съм търсил отплата от вас. Моята отплата е единствено от Аллах. И ми бе повелено да съм отдаден Нему.”

Sırpça: 

А ако се окренете од мог позива, па ја од вас никакву награду не тражим, мене ће Аллах да награди, мени је наређено да будем од оних који су Аллаху предани и покорни.“

Çekçe: 

Obrátíte-li se zády... nežádal jsem od vás odměnu žádnou, vždyť odměnit mne toliko Bohu náleží a bylo mi přikázáno, abych byl jedním z těch, kdož do vůle Jeho se odevzdávají.'

Urduca: 

تم نے میری نصیحت سے منہ موڑا (تو میرا کیا نقصان کیا) میں تم سے کسی اجر کا طلب گار نہ تھا، میرا اجر تو اللہ کے ذمہ ہے اور مجھے حکم دیا گیا ہے کہ (خواہ کوئی مانے یا نہ مانے) میں خود مسلم بن کر رہوں"

Tacikçe: 

Ва агар пушт кардед, ман аз шумо ҳеҷ музде нахостаам, ки музди ман бо Худост ва ман амр шудаам, ки аз таслимшудагон бошам!»

Tatarca: 

Әгәр сез хак диннән баш тартсагыз, бит мин сездән Аллаһ хөкемнәрен ирештергәнем өчен дөнья малын сораганым юк, минем эшемнең әҗере фәкать Аллаһуда һәм дә мин мөселман булырга Аллаһудан боерылдым".

Endonezyaca: 

Jika kamu berpaling (dari peringatanku), aku tidak meminta upah sedikitpun dari padamu. Upahku tidak lain hanyalah dari Allah belaka, dan aku disuruh supaya aku termasuk golongan orang-orang yang berserah diri (kepada-Nya)".

Amharca: 

«ብትሸሹም (አትጎዱኝም)፡፡ ከምንዳ ምንንም አልለምናችሁምና፡፡ ምንዳዬ በአላህ ላይ እንጂ በሌላ ላይ አይደለም፡፡ ከሙስሊሞች እንድሆንም ታዝዣለሁ፡፡»

Tamilce: 

“ஆக, நீங்கள் (புறக்கணித்து) விலகினால், (எனக்கு நஷ்டமில்லை. ஏனெனில்,) நான் உங்களிடம் எந்த கூலியையும் கேட்கவில்லை; என் கூலி அல்லாஹ்வின் மீதே தவிர (உங்கள் மீது) இல்லை. இன்னும், முஸ்லிம்களில் நான் இருக்க வேண்டுமென கட்டளையிடப்பட்டுள்ளேன்” (என்று நூஹ் கூறினார்).

Korece: 

만일 너희가 거역 한다해도 나는 너희에게 보상을 요구치 않 으리라 나의 보상은 오로지 하나 님 안에서 무슬림으로 있으라는 명령을 받았노라

Vietnamca: 

“Nhưng nếu các người quay lưng lại (với lời khuyên của Ta) thì (các người hãy biết rằng) Ta đã không đòi các người thù lao. Quả thật, phần thưởng của Ta là ở nơi Allah và Ta được lệnh phải là một người Muslim (thần phục Ngài).”

Rubu tag: 

Hizb tag: