Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

10

Sûredeki Ayet No: 

55

Ayet No: 

1419

Sayfa No: 

215

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أَلَا إِنَّ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۗ أَلَا إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ

Çeviriyazı: 

elâ inne lillâhi mâ fi-ssemâvâti vel'arḍ. elâ inne va`de-llâhi ḥaḳḳuv velâkinne ekŝerahüm lâ ya`lemûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Haberiniz olsun ki, göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Açın gözünüzü, Allah'ın vaadi muhakkak ki, haktır, gerçektir. Lâkin onların çoğu bunu bilmezler.

Diyanet İşleri: 

İyi bilin ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir, ama çoğu bunu bilmez.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bilin ki hiç şüphe yok, göklerde ve yeryüzünde ne varsa Allah'ındır. Bilin ki Allah'ın vaadi, hiç şüphe yok gerçektir, fakat çokları bilmez.

Şaban Piriş: 

İyi bilin ki, göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. İyi bilin ki, Allah’ın vaadi haktır. Fakat onların çoğu bilmez.

Edip Yüksel: 

Göklerde ve yerde olanlar elbette ALLAH'ındır. ALLAH'ın sözü tamamıyla gerçektir; fakat onların çoğu bilmez.

Ali Bulaç: 

Haberin olsun, göktekilerin ve yerdekilerin tümü gerçekten Allah'ındır. Haberin olsun; şüphesiz Allah'ın va'di haktır; ancak onların çoğu bilmezler.

Suat Yıldırım: 

İyi bilin ki göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ındır.İyi bilin ki Allah’ın vâdi gerçektir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Uyanınız! Şüphe yok ki göklerde de ve yerde de her ne var ise Allah Teâlâ´nındır. Agâh olunuz! Allah Teâlâ´nın vaadi, elbette ki hakikattır, fakat onların ekserisi bilmezler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Gözünüzü açın, göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır! Gözünüzü açın, Allah'ın vaadi haktır! Ama onların çokları bilmiyorlar.

Bekir Sadak: 

Allah´a karsi yalan uyduranlar kiyamet gununu ne zannederler? Dogrusu Allah´in insanlara olan nimeti boldur, fakat cogu sukretmezler. *

İbni Kesir: 

Dikkat edin, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah´ındır. Dikkat edin, Allah´ın vaadi şüphesiz bir gerçektir. Fakat onların çoğu bunu bilmezler.

Adem Uğur: 

Bilesiniz ki, göklerde ve yerde olan her şey Allah´ındır. Yine bilesiniz ki, Allah´ın vâdi haktır, fakat onların çoğu bilmez.

İskender Ali Mihr: 

Göklerde ve yeryüzünde olanlar, muhakkak Allah´ın değil mi? Allah´ın vaadi mutlaka hak değil mi? Ve lâkin onların çoğu bilmezler.

Celal Yıldırım: 

Haberiniz olsun ki, göklerdeki ve yerdeki şeyler Allah´ındır. Dikkat edin ki Allah´ın va´di haktır

Tefhim ul Kuran: 

Haberin olsun

Fransızca: 

C'est à Allah qu'appartient, certes, tout ce qui est dans les cieux et sur la terre. Certes, la promesse d'Allah est vérité. Mais la plupart d'entre eux ne (le) savent pas.

İspanyolca: 

¿No es de Alá lo que está en los cielos y en la tierra? ¡Lo que Alá promete es verdad! Pero la mayoría no saben.

İtalyanca: 

In verità ad Allah appartiene tutto ciò che è nei cieli e sulla terra e la promesa di Allah è verità, ma la maggior parte di loro non sanno nulla.

Almanca: 

Mit Sicherheit gehört ALLAH alles, was in den Himmeln und auf der Erde ist. Mit Sicherheit ist ALLAHs Versprechen wahr, doch die meisten wissen es nicht.

Çince: 

真的,天地万物确是真主的。真的,真主的诺言,确是真实的;但他们大半不知道。

Hollandaca: 

Behoort niet alles wat in den hemel en wat op aarde is aan God? Is Gods belofte geene waarheid? Maar het grootste deel hunner weet het niet.

Rusça: 

Несомненно, Аллаху принадлежит то, что на небесах и на земле. Несомненно, обещание Аллаха является истиной, но большинство их не знает этого.

Somalice: 

Eebana waxaa u sugnaaday waxa ku sugan Samooyinka iyo Dhulka, yabooha Eebana waa Xaq Dadka badankiisuse ma oga.

Swahilice: 

Jueni kuwa hakika vyote viliomo katika mbingu na katika ardhi ni vya Mwenyezi Mungu. Jueni kuwa hakika ahadi ya Mwenyezi Mungu ni ya haki. Lakini wengi wao hawajui.

Uygurca: 

راستلا ئاسمانلاردىكى ۋە زېمىندىكى بارلىق نەرسىلەر اﷲ نىڭ مۈلكىدۇر، راستلا اﷲ نىڭ ۋەدىسى ھەقتۇر، لېكىن ئۇلار (يەنى ئىنسانلار) نىڭ تولىسى (بۇنى) بىلمەيدۇ

Japonca: 

天地の凡てのものは,アッラーの有ではないか。本当に,アッラーの約束は真実ではないか。しかし,かれらの多くは分らない。

Arapça (Ürdün): 

«ألا إن لله ما في السماوات والأرض ألا إن وعد الله» بالبعث والجزاء «حق» ثابت «ولكن أكثرهم» أي الناس «لا يعلمون» ذلك.

Hintçe: 

आगाह रहो कि जो कुछ आसमानों में और ज़मीन में है (ग़रज़ सब कुछ) ख़ुदा ही का है आग़ाह राहे कि ख़ुदा का वायदा यक़ीनी ठीक है मगर उनमें के अक्सर नहीं जानते हैं

Tayca: 

พึงทราบเถิด ! แท้จริงในชั้นฟ้าทั้งหลายและแผ่นดินเป็นกรรมสิทธิ์ของอัลลอฮฺ พึงทราบเถิด ! แท้จริงสัญญาของอัลลอฮฺนั้นจะเกิดขึ้นจริง แต่ส่วนใหญ่ของพวกเขาไม่รู้

İbranice: 

רק לאלוהים כל אשר בשמים ובארץ. והבטחת אלוהים צדק היא, ואולם רובם אינם יודעים

Hırvatça: 

Zasigurno, Allahovo je sve što je na nebesima i na Zemlji! Zasigurno, Allahovo obećanje je istinito, ali većina njih ne zna.

Rumence: 

Nu doar ale lui Dumnezeu sunt cele din ceruri şi de pe pământ? Nu doar făgăduiala lui Dumnezeu este Adevărul? Cei mai mulţi dintre ei nu ştiu însă nimic.

Transliteration: 

Ala inna lillahi ma fee alssamawati waalardi ala inna waAAda Allahi haqqun walakinna aktharahum la yaAAlamoona

Türkçe: 

Gözünüzü açın, göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır! Gözünüzü açın, Allah'ın vaadi haktır! Ama onların çokları bilmiyorlar.

Sahih International: 

Unquestionably, to Allah belongs whatever is in the heavens and the earth. Unquestionably, the promise of Allah is truth, but most of them do not know

İngilizce: 

Is it not (the case) that to Allah belongeth whatever is in the heavens and on earth? Is it not (the case) that Allah's promise is assuredly true? Yet most of them understand not.

Azerbaycanca: 

Bilin ki, göylərdə və yerdə nə varsa, hamısı Allahındır. Xəbəriniz olsun ki, Allahın və’di haqdır, lakin (kafirlərin) əksəriyyəti (bunu) bilməz!

Süleyman Ateş: 

İyi bil ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. İyi bil ki Allah'ın va'di gerçektir, fakat çokları bilmiyorlar.

Diyanet Vakfı: 

Bilesiniz ki, göklerde ve yerde olan her şey Allah'ındır. Yine bilesiniz ki, Allah'ın vadi haktır, fakat onların çoğu bilmez.

Erhan Aktaş: 

İyi bilin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Yine iyi bilin ki, Allah’ın uyarısı gerçektir. Fakat onların çoğu bu gerçeği anlamıyor.

Kral Fahd: 

Bilesiniz ki, göklerde ve yerde olan her şey Allah'ındır. Yine bilesiniz ki, Allah'ın vaadi haktır, fakat onların çoğu bilmez.

Hasan Basri Çantay: 

Haberiniz olsun ki göklerde ve yerde ne varsa hepsi şüphesiz Allahındır. Haberiniz olsun ki Allahın va´di şeksiz bir hakdır. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler.

Muhammed Esed: 

Dikkat edin! Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah´ındır! Dikkat edin! Allah´ın vaadi, başa gelmesinden şüphe edilmeyecek bir gerçektir; ne var ki, onların çoğu bunu bilmez!

Gültekin Onan: 

Haberin olsun, göktekilerin ve yerdekilerin tümü gerçekten Tanrı´nındır. Haberin olsun

Ali Fikri Yavuz: 

Biliniz ki, göklerde ve yerde ne varsa, hepsi Allah’ındır. Biliniz ki, gerçekten Allah’ın vâdi haktır

Portekizce: 

Não pertence, acaso, a Deus tudo quanto existe nos céus e na terra? Não é verdadeira a promessa de Deus? Porém, amaioria o ignora.

İsveççe: 

Allt i himlarna och på jorden tillhör förvisso Gud; och Guds löfte [om uppståndelse och dom] är sanning. Men de flesta [människor] kan inte fatta detta.

Farsça: 

آگاه باشید! مسلماً آنچه در آسمان ها وزمین است، فقط در سیطره مالکیّت و فرمانروایی خداست. بدانید که بی تردید وعده خدا حق است، ولی بیشترشان [این حقایق را] نمی دانند.

Kürtçe: 

ئاگاداربن بەڕاستی موڵکی خوایە ئەوەی لە ئاسمانەکان و زەویدایە ئاگاداربن بەڕاستی بەڵێنی (ھەڕەشەی) خوا ڕاستە بەڵام زۆربەیان نازانن

Özbekçe: 

Огоҳ бўлинг! Осмонлару ердаги нарсалар, албатта, Аллоҳникидир. Огоҳ бўлинг! Аллоҳнинг ваъдаси, албатта, ҳақдир. Лекин кўплари билмаслар.

Malayca: 

Ingatlah! Sesungguhnya segala yang ada di langit dan di bumi adalah kepunyaan Allah. Awaslah! Sesungguhnya janji Allah itu adalah benar, tetapi kebanyakan manusia tidak mengetahui.

Arnavutça: 

A! me të vërtetë, të Perëndisë janë të gjitha që gjenden në qiej dhe në Tokë. A! me të vërtetë, premtimi i Perëndisë është i vërtetë, por shumica e njerëzve nuk e dijnë.

Bulgarca: 

Да, на Аллах е всичко на небесата и на земята. Да, обещанието на Аллах е истина. Ала повечето от тях не знаят.

Sırpça: 

Зар једино Аллаху не припада све што је на небесима и на Земљи? Аллахово обећање је, заиста, истина, али већина људи не зна.

Çekçe: 

Což Bohu nepatří vše, co na nebesích je a na zemi? Což není slib Boží pravdivý? A přece většina z nich to neví.

Urduca: 

سنو! آسمانوں اور زمین میں جو کچھ ہے اللہ کا ہے سُن رکھو! اللہ کا وعدہ سچّا ہے مگر اکثر انسان جانتے نہیں ہیں

Tacikçe: 

Бидонед, ки ҳар чӣ дар осмонҳову замин аст, аз они Худост! Ва огоҳ бошед, ки ваъдаи Худо ҳақ аст, вале бештарашон намедонанд!

Tatarca: 

Әгаһ булыгыз, җирдә вә күкләрдә булган нәрсәләр, әлбәттә, Аллаһ мөлке. Янә әгаһ булыгыз, Аллаһуның вәгъдәсе хак, ләкин кешеләрнең күбрәге аны белмиләр.

Endonezyaca: 

Ingatlah, sesungguhnya kepunyaan Allah apa yang ada di langit dan di bumi. Ingatlah, sesungguhnya janji Allah itu benar, tetapi kebanyakan mereka tidak mengetahui(nya).

Amharca: 

ንቁ! በሰማያትና በምድር ያለው ሁሉ የአላህ ነው፡፡ ንቁ! የአላህ ተስፋ ቃል እርግጥ ነው፡፡ ግን አብዛኞቻቸው አያውቁም፡፡

Tamilce: 

வானங்களிலும் பூமியிலும் உள்ளவை நிச்சயமாக அல்லாஹ்விற்குரியன என்பதை அறிந்து கொள்ளுங்கள்! நிச்சயமாக அல்லாஹ்வுடைய வாக்குறுதி உண்மையானது என்பதை(யும்) அறிந்து கொள்ளுங்கள்! எனினும், அவர்களில் அதிகமானவர்கள் (உண்மையை) அறிய (முயற்சிக்க) மாட்டார்கள்.

Korece: 

천지의 모든 것이 하나님의 것이며 하나님의 약속은 진리가 아니더뇨 그러나 그들 대다수는 알지 못하더라

Vietnamca: 

Lẽ nào mọi thứ trong các tầng trời và trái đất không thuộc về một mình Allah?! Lẽ nào lời hứa của Allah không phải là sự thật?! Tuy nhiên, hầu hết (những kẻ vô đức tin) không biết mà thôi.

Rubu tag: 

Hizb tag: