Arapça:
وَإِمَّا نُرِيَنَّكَ بَعْضَ الَّذِي نَعِدُهُمْ أَوْ نَتَوَفَّيَنَّكَ فَإِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ ثُمَّ اللَّهُ شَهِيدٌ عَلَىٰ مَا يَفْعَلُونَ
Çeviriyazı:
veimmâ nüriyenneke ba`ḍa-lleẕî ne`idühüm ev neteveffeyenneke feileynâ merci`uhüm ŝümme-llâhü şehîdün `alâ mâ yef`alûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlara vaad ettiğimizin bir kısmını sana göstersek de, göstermeden seni vefat ettirsek de, sonunda onların dönüşü bize olacak. Sonra onların ne yapacaklarına Allah şahit olacaktır.
Diyanet İşleri:
Onlara, söz verdiğimiz azabın bir kısmını ya dünyada sana gösteririz, veya senin ruhunu alırız da nasıl olsa onların dönüşü Bizedir; (ahirette görürsün) Allah onların yaptıklarına şahiddir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onlara vaadettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de onların dönüp gelecekleri yer, bizim tapımızdır, seni öldürsek ve sana göstermesek de; sonra da Allah, yaptıklarına tanıktır onların.
Şaban Piriş:
Onlara vadettiğimizin bir kısmını sana (sen hayattayken) gösteririz; ya da seni vefat ettiririz. Onların dönüşü bizedir. Sonra Allah, onların yaptıklarına da şahittir.
Edip Yüksel:
Onlara söz verdiklerimizin bir kısmını sana göstersek de veya canını alsak da, onların son dönüş yeri bizedir. Sonra ALLAH onların yaptıkları her şeye de tanıktır.
Ali Bulaç:
Onlara vaadettiğimiz (azabın) bir kısmını sana gösteririz veya senin hayatına son veririz (de görmen ahirete kalır.) Onların dönüşleri Bizedir, sonra Allah işlediklerine şahiddir.
Suat Yıldırım:
Onlara vaad ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana göstersek, yahut seni vefat ettirsek, nasıl olsa sonunda onlar bize döneceklerdir. Elbette Allah, kendilerinin ne yapacaklarına şahittir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onlara vaadettiğimiz şeyin bazısını sana göstersek de veya (henüz göstermeden) senin ruhunu kabzetsek de herhalde onların dönüşü Bizedir. Sonra Allah Teâlâ onların ne yapacakları üzerine şahittir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onlara vaat ettiğimizin bazısını sana göstersek de seni vefat ettirsek de dönüşleri bizedir. Sonunda Allah, işlemiş olduklarına tanıklık edecektir.
Bekir Sadak:
Vuku bulduktan sonra mi O´na inanacaksiniz? Inanmayanlar azabi gorunce, «µimdi miydi?» derler. «Elbette, siz onu acele istiyordunuz» denir.
İbni Kesir:
Onlara vaadettiğimizin bir kısmını sana gösteririz veya seni alırız. Onların dönüşü bizedir. Allah onların yaptıklarına şahiddir.
Adem Uğur:
Eğer onları tehdit ettiğimiz (azabın) bir kısmını sana (dünyada iken) gösterirsek (ne âlâ)
İskender Ali Mihr:
Ama sana, onlara vaadettiğimizin bir kısmını göstersek veya seni vefat ettirsek de o zaman (sonunda) onların dönüşü, Bizedir. Sonra Allah, onların yaptığı şeylere de şahittir.
Celal Yıldırım:
Onlara va´dettiğimiz azabın bir kısmını ya sana göstereceğiz, ya da (göstermeden) senin ruhunu tutup alacağız
Tefhim ul Kuran:
Onlara vaadettiğimiz (azabın) bir kısmını sana gösteririz veya senin hayatına son veririz (de görmen ahirete kalır.) Onların dönüşleri bizedir, sonra Allah işlemekte olduklarına şahiddir.
Fransızca:
Que Nous te fassions voir une partie de ce dont Nous les menaçons, ou que Nous te fassions mourir , (en tout cas), c'est vers Nous que sera leur retour. Allah est en outre, témoin de ce qu'ils font.
İspanyolca:
Lo mismo si te mostramos algo de aquello con que les amenazamos que si te llamamos, volverán a Nosotros. Luego, Alá será testigo de lo que hacían.
İtalyanca:
Sia che ti facessimo vedere una parte di ciò con cui li minacciamo, sia che ti facessimo morire prima, è comunque verso di Noi che ritorneranno, quindi Allah sarà testimone di quello che avranno fatto.
Almanca:
Und entweder zeigen WIR dir etwas von dem, wasWIR ihnen androhten oder lassen dich vorher sterben. Zu Uns ist jedenfalls ihre Rückkehr! Dann ist ALLAH Zeuge über das, was sie tun.
Çince:
如果我昭示你一点我所用以恫吓他们的那种刑罚,那末,我对他们确是全能的;设或我使你寿终,那末,他们只归于我,然后,真主是见证他们的行为的。
Hollandaca:
Hetzij wij u een gedeelte der straf doen zien, waarmede wij hen hebben gestraft, of wij u voor dien tijd doen sterven. Tot ons zullen zij terugkeeren; daarna zal God getuige zijn van hetgeen zij doen.
Rusça:
Мы покажем тебе часть того, что Мы обещали им, или же упокоим тебя, но они все равно вернутся к Нам. Кроме того, Аллах является Свидетелем того, что они совершают.
Somalice:
haddaan ku tusinno waxaannu ugu goodin qaarkiis ama aan ku oofsanno xagganaga umbaa loo soo celin, markaasna Eebaa ka maraga waxay falayaan.
Swahilice:
Na vyovyote vile, tukikuonyesha baadhi ya tunayo waahidi, au tukakufisha kabla yake, marejeo yao ni kwetu. Kisha Mwenyezi Mungu ni Shahidi wa wanayo yafanya.
Uygurca:
ئۇلارغا بىز ۋەدە قىلغان ئازابنىڭ بىر قىسمىنى ساڭا كۆرسىتىمىز (يەنى بۇ دۇنيادىلا، سەن ھايات ۋاقىتتىلا كۆرسىتىمىز)، ياكى ئۇنىڭدىن ئىلگىرى سېنى قەبزى روھ قىلىمىز، ئۇلار بىزنىڭ دەرگاھىمىزغا قايتىدۇ (مەيلى بالدۇر بولسۇن، مەيلى كېيىن بولسۇن، ئۇلارنى چوقۇم جازالايمىز)، ئاندىن اﷲ ئۇلارنىڭ قىلمىشلىرىغا گۇۋاھ بولىدۇ
Japonca:
われがかれらと約束した(悪い結果の)一部を,(生存中に現わして)あなたに示しても,または(それを示す前に)あなたをわれに召しても,やはりかれらはわれに帰るのである。その時アッラーは,かれらの行った凡てに就いて立証される方であられる。
Arapça (Ürdün):
«وإما» فيه إدغام نون إن الشرطية في ما المزيدة «نرينَّك بعض الذي نعدهم» به من العذاب في حياتك وجواب الشرط محذوف، أي فذاك «أو نتوفينَّك» قبل تعذيبهم «فإلينا مرجعهم ثم الله شهيد» مطلع «على ما يفعلون» من تكذيبهم وكفرهم فيعذبهم أشد العذاب.
Hintçe:
ऐ रसूल हम जिस जिस (अज़ाब) का उनसे वायदा कर चुके हैं उनमें से बाज़ ख्वाहा तुम्हें दिखा दें या तुमको (पहले ही दुनिया से) उठा ले फिर (आख़िर) तो उन सबको हमारी तरफ लौटना ही है फिर जो कुछ ये लोग कर रहे हैं ख़ुदा तो उस पर गवाह ही है
Tayca:
และบางทีเราจะให้เจ้าได้เห็นบางส่วน(ของการลงโทษ) ซึ่งเราสัญญาแก่พวกเขา หรือเราจะให้เจ้าตายเสียก่อนดังนั้น ทางกลับของพวกเขาย่อมไปหาเรา แล้วอัลลอฮ์ทรงเป็นพยานต่อสิ่งที่พวกเขากระทำ
İbranice:
בין אם נראה לך חלק מהעונש שהכנו להם ובין אם תמות לפני כן, לבסוף הם יושבו אלינו. אלוהים הוא עד לאשר יעשו (בעולם הזה)
Hırvatça:
Bilo da ti pokažemo dio onoga što im prijeteći obećavamo, bilo da te usmrtimo, Nama će se sve vratiti, a povrh toga Allah je svjedok onoga što oni rade.
Rumence:
Fie că îţi vom arăta o parte din ceea ce le-am făgăduit, fie că te vom chema la Noi, la Noi este întoarcerea lor. Dumnezeu este Martor a ceea ce făptuiesc.
Transliteration:
Waimma nuriyannaka baAAda allathee naAAiduhum aw natawaffayannaka failayna marjiAAuhum thumma Allahu shaheedun AAala ma yafAAaloona
Türkçe:
Onlara vaat ettiğimizin bazısını sana göstersek de seni vefat ettirsek de dönüşleri bizedir. Sonunda Allah, işlemiş olduklarına tanıklık edecektir.
Sahih International:
And whether We show you some of what We promise them, [O Muhammad], or We take you in death, to Us is their return; then, [either way], Allah is a witness concerning what they are doing
İngilizce:
Whether We show thee (realised in thy life-time) some part of what We promise them,- or We take thy soul (to Our Mercy) (Before that),- in any case, to Us is their return: ultimately Allah is witness, to all that they do.
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum! Kafirlərə) və’d etdiyimiz əzabın bir qismini sənə (dünyada) göstərsək də, yaxud (ondan əvvəl) səni axirətə qovuşdursaq (canını alsaq) da, bil ki, onların axır dönüşü Bizədir. Allah onların nə etdiklərinə şahiddir!
Süleyman Ateş:
Ya onları uyardığımız şeylerin bir kısmını sana gösteririz. Ya da (bundan önce) seni vefat ettiririz (farketmez). Nasıl olsa dönüşleri bizedir. Sonra Allah onların yaptıklarına da şahiddir.
Diyanet Vakfı:
Eğer onları tehdit ettiğimiz (azabın) bir kısmını sana (dünyada iken) gösterirsek (ne ala); yok eğer (göstermeden) seni vefat ettirirsek nihayet onların dönüşü de bizedir. (O zaman onlara ne olacağını göreceksin). Sonra, Allah onların yapmakta olduklarına da şahittir.
Erhan Aktaş:
Onlara yaptığımız uyarının(1) bir kısmını sana göstersek de göstermeden vefât ettirsek de onların dönüşü Bizedir. Allah, onların ne yaptıklarına tanıktır.
Kral Fahd:
Ya (dünyada) onlara vadettiğimiz azabın bir kısmını sana gösteririz; ya da seni öldürürüz; nasıl olsa onların dönüşü bizedir. Sonra Allah, onların yapageldikleri şeylere de şâhiddir.
Hasan Basri Çantay:
Onlara vad´ (kendilerini tehdîd) etdiğimiz (akıbet) in bir kısmını eğer sana göstersek de, yahud seni (dünyâdan tamamen) alsak da nihayet onların dönüşü ancak bizedir. Yine Allah, kendilerinin ne yapacaklarına şâhiddir.
Muhammed Esed:
Ve (bu söylediklerimiz doğrultusunda) onlara (hakkı inkar edenlere) hazırladığımız şeylerden bazılarını sana ya (bu dünyada) gösteririz ya da (ceza gerçekleşmeden önce) senin canını alırız; (ama bil ki,) onların dönüşü er geç Bizedir; ve Allah, onların bütün edip eylediklerine tanıktır.
Gültekin Onan:
Onlara vaadettiğimiz (azabın) bir kısmını sana gösteririz veya senin hayatına son veririz (de görmen ahirete kalır.) Onların dönüşleri Bizedir, sonra Tanrı işlediklerine şahiddir.
Ali Fikri Yavuz:
Kâfirlere vâdettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek, yahut onlara azab edişten önce seni (ahirete) alsak da, sonunda onların dönüşü bizedir. Sonra Allah, onların yapacakları şeylere de şâhiddir.
Portekizce:
Ainda que te mostremos algo do que lhes prometemos, ou mesmo que te recolhamos até Nós (antes disso), seu retornoserá para Nós. Deus é Testemunha de tudo quanto fazem.
İsveççe:
Vare sig Vi låter dig se något av det Vi har lovat [förnekarna] eller Vi låter dig dö [innan straffet når dem], skall de föras åter till Oss, och Gud är vittne till [allt] vad de gör.
Farsça:
اگر پاره ای از عذاب هایی را که [به سبب کفرشان] به آنان وعده می دهیم، به تو نشان دهیم [می بینی که عذابی سخت و دردناک است] یا اگر [پیش از آنکه عذاب آنان را به تو نشان دهیم] تو را قبض روح کنیم [اندوه مخور که در قیامت، عذابشان را خواهی دید] پس بازگشتشان به سوی ماست؛ آن گاه خدا بر آنچه انجام می دهند، گواه است.
Kürtçe:
بەڕاستی ئەگەر نیشانت بدەین ھەندێک لەوەی بەڵێنمان داوە پێیان (زاڵبوونت بەسەریاندا) یان تۆ بمرێنین (پێش بەدی ھاتنی) ئەوە گەڕانەوەیان ھەر بۆلای ئێمەیە پاشان خوا شایەتە لەسەر ئەو کردەوانەی کە دەیکەن (لەپاش تۆ)
Özbekçe:
Ёки сенга уларга ваъда қилганимизнинг баъзисини кўрсатамиз, ёки сени вафот эттирамиз. Бас, уларнинг қайтишлари Бизгадир. Сўнгра нима қилаётганларига Аллоҳ шоҳиддир.
Malayca:
Dan jika Kami perlihatkan kepadamu (wahai Muhammad) akan sebahagian dari balasan azab yang Kami janjikan kepada mereka, atau jika Kami wafatkan engkau sebelum itu, maka kepada Kamilah tempat kembali mereka; kemudian Allah yang memberi keterangan mengenai apa yang mereka lakukan.
Arnavutça:
Qoftë që të tregojmë Na ty, diçka nga ajo që u kemi premtuar atyre ose ta marrim shpirtin Na ty, te Na do të kthehen ata, e Perëndia është dëshmitar për që punojnë ata.
Bulgarca:
И да ти покажем част от онова [наказание], което им обещахме, или да те приберем, към Нас е тяхното завръщане. Свидетел е Аллах на онова, което вършат.
Sırpça:
Било да ти покажемо део казне коју смо им припремили, било да те пре тога усмртимо, Нама ће сви да се врате, а Аллах је сведок ономе што они раде.
Çekçe:
Buď ti ukážeme část z toho, čím jsme jim pohrozili, anebo tě k Sobě povoláme dříve; k Nám pak se uskuteční návrat všech a Bůh bude svědčit o tom, co dělali.
Urduca:
جن بُرے نتائج سے ہم انہیں ڈرا رہے ہیں ان کا کوئی حصہ ہم تیرے جیتے جی دکھا دیں یا اس سے پہلے ہی تجھے اُٹھا لیں، بہرحال اِنہیں آنا ہماری ہی طرف ہے اور جو کچھ یہ کر رہے ہیں اس پر اللہ گواہ ہے
Tacikçe:
Ё баъзе аз чизҳоеро, ки ба онҳо ваъда додаем, ба ту менамоёнем ё туро мемиронем. Бозгашти ҳамаашон ба назди мост ва Худо ба ҳар коре, ки мекунанд, шоҳид аст.
Tatarca:
Аларга вәгъдә кылган ґәзабларның бәгъзесен сиңа күрсәтсәк күрсәтербез, яки синең җаныңны алганнан соң ґәзаб кылырбыз. Аларның кайтачак җирләре безгәдер, соңра алар кылганның барчасын Аллаһ күрүче, җәзасын бирер.
Endonezyaca:
Dan jika Kami perlihatkan kepadamu sebahagian dari (siksa) yang Kami ancamkan kepada mereka, (tentulah kamu akan melihatnya) atau (jika) Kami wafatkan kamu (sebelum itu), maka kepada Kami jualah mereka kembali, dan Allah menjadi saksi atas apa yang mereka kerjakan.
Amharca:
የዚያንም የምናስፈራራቸውን ከፊሉን (በሕይወትህ) ብናሳይህ (መልካም ነው)፡፡ ወይም (ሳናሳይህ) ብንገድልህ መመለሻቸው ወደ እኛ ነው፡፡ ከዚያም አላህ በሚሠሩት ስራ ላይ ዐዋቂ ነው፡፡
Tamilce:
(நபியே!) இன்னும், நாம் அவர்களுக்கு வாக்களிக்கும் (தண்டனைகளில்) சிலவற்றை (அவர்கள் மீது இறக்கி உம் வாழ்விலேயே) உமக்குக் காண்பிப்போம்; அல்லது, (அதற்கு முன்) உம்மை உயிர் கைப்பற்றிக் கொள்வோம். ஆக, (எவ்வாறாயினும்) அவர்களுடைய மீளுமிடம் நம் பக்கமே இருக்கிறது. பிறகு, அவர்கள் செய்தவற்றிற்கு எல்லாம் அல்லாஹ் சாட்சியாளன் ஆவான். (அவர்களின் செயல்கள் அவனுக்கு மறைந்தவை அல்ல. ஆகவே, அவன் அவர்களுக்கு தகுந்த கூலி கொடுப்பான்.)
Korece:
하나님이 그들에게 약속한 벌을 그대에게 보여 주거나 아니 면 그대를 임종케 한다 하더라도 그들온 하나님께로 귀의하매 하 나님은 그들이 행한 모든 것에 증인이니라
Vietnamca:
Cho dù TA cho Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) thấy một vài (hình phạt) mà TA đã hứa với chúng hay TA làm cho Ngươi chết đi thì đằng nào chúng cũng phải trở về trình diện TA. Rồi đây Allah sẽ là nhân chứng cho những gì chúng đã từng làm.
Ayet Linkleri: