Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

10

Sûredeki Ayet No: 

16

Ayet No: 

1380

Sayfa No: 

210

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قُل لَّوْ شَاءَ اللَّهُ مَا تَلَوْتُهُ عَلَيْكُمْ وَلَا أَدْرَاكُم بِهِ ۖ فَقَدْ لَبِثْتُ فِيكُمْ عُمُرًا مِّن قَبْلِهِ ۚ أَفَلَا تَعْقِلُونَ

Çeviriyazı: 

ḳul lev şâe-llâhü mâ televtühû `aleyküm velâ edrâküm bih. feḳad lebiŝtü fîküm `umüram min ḳablih. efelâ ta`ḳilûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

De ki, "Eğer Allah dileseydi ben onu size okumazdım. O da onu hiçbir şekilde size bildirmezdi. Bilirsiniz ki, ben sizin içinizde bundan önce yıllarca bulundum. Siz hâlâ aklınızı başınıza toplamayacak mısınız?"

Diyanet İşleri: 

De ki: "Allah dileseydi ben onu size okumazdım, size de bildirmemiş olurdu. Daha önce yıllarca aranızda bulundum, hiç düşünmüyor musunuz?"

Abdulbakî Gölpınarlı: 

De ki: Allah isteseydi okumazdım onu size ve o da, onda ne olduğunu bildirmez, anlatmazdı size. O inmeden önce de aranızda ömür sürmüştüm, hala mı aklınızı başınıza almıyorsunuz?

Şaban Piriş: 

De ki: Eğer Allah dileseydi onu size hiç okumazdım ve O’nu size hiç bildirmezdi. Daha önce sizin aranızda bir ömür yaşadım, hiç akletmiyor musunuz?

Edip Yüksel: 

De ki: "ALLAH dilemeseydi onu size okuyamazdım ve sizin de ondan haberiniz olmazdı. Bundan önce bir ömür boyu aranızda yaşadım. Anlamaz mısınız?"

Ali Bulaç: 

De ki: "Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?"

Suat Yıldırım: 

De ki: “Eğer Allah dileseydi ben Kur'ân’ı size okuyamazdım, hiçbir suretle de size onu bildirmezdi. Bilirsiniz ki, daha önce, bir ömür boyu aranızda yaşadım, böylesi bir iddiada bulunmadım. Aklınızı kullanıp bunu anlamaz mısınız?”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

De ki: «Eğer Allah Teâlâ dilese idi onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Muhakkak ki, ben ondan evvel sizin aranızda bir ömür sürmüştüm. Siz hiç âkilâne düşünmez misiniz?»

Yaşar Nuri Öztürk: 

De ki: "Allah dileseydi, onu size okumazdım, onu size bildirmezdi de. Ondan önce içinizde bir ömür kalmıştım. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?"

Bekir Sadak: 

Insanlara darlik geldikten sonra onlara bollugu taddirdigimizda, hemen ayetlerimize dil uzatmaga kalkisirlar

İbni Kesir: 

De ki: Allah dileseydi

Adem Uğur: 

De ki: Eğer Allah dileseydi onu size okumazdım, Allah da onu size bildirmezdi. Ben bundan önce bir ömür boyu içinizde durmuştum. Hâla akıl erdiremiyor musunuz?

İskender Ali Mihr: 

De ki: “Şâyet Allah dileseydi, O´nu size okumazdım ve O´nu size bildirmezdim. Halbuki O´ndan önce içinizde bir ömür sürdüm. Hâlâ akıl etmiyor musunuz?”

Celal Yıldırım: 

De ki: Eğer Allah dileseydi ben size onu okumaz ve O da size (benim vasıtamla) bildirilmemiş olurdu. Elbette bundan önce aranızda bir ömür bulundum

Tefhim ul Kuran: 

De ki: «Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?»

Fransızca: 

Dis : "Si Allah avait voulu, je ne vous l'aurais pas récité et Il ne vous l'aurait pas non plus fait connaître. Je suis bien resté, avant cela, tout un âge parmi vous. Ne raisonnez-vous donc pas ? " .

İspanyolca: 

Di: «Si Alá hubiera querido, yo no os lo habría recitado y Él no os lo habría dado a conocer. Antes de él, he permanecido una vida con vosotros. ¿Es que no razonáis?»

İtalyanca: 

Di': «Se Allah avesse voluto, non ve lo avrei recitato ed Egli non ve lo avrebbe fatto conoscere. Sono rimasto tutta una vita tra voi prima di questo: non riflettete dunque?».

Almanca: 

Sag (weiter): "Hätte ALLAH es gewollt, hätte ich ihn euch nicht vorgetragen und hätte ER euch über ihn nicht in Kenntnis gesetzt. Ich lebte doch unter euch lange Zeit vor ihm - wollt ihr euch etwa nicht besinnen?!"

Çince: 

你说:假若真主意欲,我一定不向你们宣读这部经,真主也不使你们了解其意义。在降示这部经之前,我确已在你们中间度过了大半生了,难道你们不明理吗?

Hollandaca: 

Zeg: Indien het Gode had behaagd, zou ik ze (de verzen) u niet voorlezen en nimmer zou ik u die hebben doen kennen. Ik heb reeds tot den ouderdom van veertig jaren onder u gewoond, alvorens ik die ontving. Zult gij het dan niet begrijpen?

Rusça: 

Скажи: "Если бы Аллах пожелал, то я не стал бы читать его вам, и Он не стал бы обучать вас ему. Прежде я прожил с вами целую жизнь. Неужели вы не разумеете?"

Somalice: 

Waxaad Dhahdaa Hadduu doono Eebe idnikiima Akhriycen idinmana Ogaysiiyeen isaga, waxaan ku Nagaaday Dhexdiinna ka hor Cimri ee Meyeydaan wax kasayn.

Swahilice: 

Sema: Mwenyezi Mungu angeli taka nisingeli kusomeeni, wala nisingeli kujuvyeni. Kwani nalikwisha kaa nanyi umri mzima kabla yake! Basi, je! Hamzingatii?

Uygurca: 

«ئەگەر اﷲ ئىرادە قىلسا، سىلەرگە ئۇنى (يەنى قۇرئاننى) تىلاۋەت قىلماس ئىدىم، اﷲ مۇ ئۇنى (مەن ئارقىلىق) سىلەرگە بىلدۈرمەس ئىدى. ئاراڭلاردا ئۇنىڭدىن (يەنى قۇرئان نازىل بولۇشتىن) ئىلگىرى ئۇزۇن زامان تۇردۇم، (مۆجىزە بولغان بۇ قۇرئاننىڭ پەقەت اﷲ تەرىپىدىن نازىل بولغانلىقىنى بىلىشكە) ئەقلىڭلارنى ئىشلەتمەمسىلەر؟» دېگىن

Japonca: 

言ってやるがいい。「アッラーの御心なら,わたしはあなたがたにそれを読誦せず,またかれは,あなたがたに教えられなかったであろう。その(啓示)前に,わたしは確かにあなたがたの間で,一生ほどの(40年の)歳月を過ごした。あなたがたは未だ悟らないのか。」

Arapça (Ürdün): 

«قل لو شاء الله ما تلوته عليكم ولا أدراكم» أعلمكم «به» ولا نافية عطف على ما قبله، وفي قراءة بلام جواب لو أي لأعلمكم به على لسان غيري «فقد لبثت» مكثت «فيكم عمرا» سنينا أربعين «من قبله» لا أحدثكم بشيء «أفلا تعقلون» أنه ليس من قِبَلي.

Hintçe: 

(ऐ रसूल) कह दो कि ख़ुदा चाहता तो मै न तुम्हारे सामने इसको पढ़ता और न वह तुम्हें इससे आगाह करता क्योंकि मै तो (आख़िर) तुमने इससे पहले मुद्दतों रह चुका हूँ (और कभी 'वही' का नाम भी न लिया)

Tayca: 

จงกล่าวเถิด(มุฮัมมัด) “หากอัลลอฮ์ทรงประสงค์ ฉันจะไม่อ่านอัลกุรอานแก่พวกท่าน และพระองค์จะไม่ให้พวกท่านได้รู้อัลกุรอานนั้น แน่นอนฉันได้มีอายุอยู่ในหมู่พวกท่านมาก่อนนั้น พวกท่านไม่ใช้สติปัญญาคิดบ้างหรือ?”

İbranice: 

אמור: 'לו רצה אלוהים, לא הייתי קורא אותו (הקוראן) בפניכם, והוא לא היה מביא אותו לידיעתכם. וכבר שהיתי זמן רב ביניכם מלפניו, האם לא תשכילו להבין

Hırvatça: 

Reci: "Da Allah nije htio, ja vam ga ne bih učio niti bi vas On njime podučio. Ja sam prije poslanstva dugo među vama boravio - zar ne razumijete?"

Rumence: 

Spune: “Dacă Dumnezeu ar fi vrut, eu nu vi l-aş fi vestit şi nu vi l-aş fi făcut cunoscut. Eu am petrecut o viaţă întreagă cu voi înainte, nu înţelegeţi?”

Transliteration: 

Qul law shaa Allahu ma talawtuhu AAalaykum wala adrakum bihi faqad labithtu feekum AAumuran min qablihi afala taAAqiloona

Türkçe: 

De ki: "Allah dileseydi, onu size okumazdım, onu size bildirmezdi de. Ondan önce içinizde bir ömür kalmıştım. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?"

Sahih International: 

Say, "If Allah had willed, I would not have recited it to you, nor would He have made it known to you, for I had remained among you a lifetime before it. Then will you not reason?"

İngilizce: 

Say: "If Allah had so willed, I should not have rehearsed it to you, nor would He have made it known to you. A whole life-time before this have I tarried amongst you: will ye not then understand?"

Azerbaycanca: 

De: “Əgər Allah istəsəydi, mən onu sizə oxutmazdım və Allah da onu sizə bildirməzdi. Mən ondan (Qur’an nazil ediləndən) qabaq sizin aranızda (qırx il) ömür sürmüşəm. ( Bu müddət ərzində məni doğru danışan bir adam kimi tanıyırsınız. Qırx yaşından sonra mən sizə necə yalan deyə bilərəm?) Məgər (Qur’anın mənim sözlərim deyil, məhz Allah kəlamı olduğunu) dərk etmirsinizmi?”

Süleyman Ateş: 

De ki: "Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size hiç bildirmezdi. Ben ondan önce aranızda bir ömür boyu kalmıştım (böyle bir şey yapmamıştım), düşünmüyor musunuz?"

Diyanet Vakfı: 

De ki: Eğer Allah dileseydi onu size okumazdım, Allah da onu size bildirmezdi. Ben bundan önce bir ömür boyu içinizde durmuştum. Hala akıl erdiremiyor musunuz?

Erhan Aktaş: 

De ki: “Eğer Allah dileseydi onu size okumazdım. Onu size hiç bildirmezdim. İçinizde bir ömür kaldım. Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?”

Kral Fahd: 

De ki: Eğer Allah dileseydi onu size okumazdım, Allah da onu size bildirmezdi. Ben bundan önce bir ömür boyu içinizde durmuştum. Hâla akıl erdiremiyor musunuz?

Hasan Basri Çantay: 

De ki: «Eğer Allah dileseydi (bana bu Kur´ânı indirmezdi. Ben de) onu size okumazdım. (Allah) onu (benim lisânımla) size bildirmezdi de. Ben ondan (o Kur´andan) evvel (bu güne kadar) içinizde bir ömür durmuşum (yaşamışım) dır. Siz haalâ aklınızı kullanmaz mısınız»?

Muhammed Esed: 

De ki: "Allah (başka türlüsünü) dileseydi, size bu (ilahi kelamı) okuyup duyurmazdım; O da size ulaştırmazdı onu. Gerçek şu ki, bu (vahiy bana gelmezden) önce bir ömür boyu aranızda bulundum: öyleyse, yine de aklınızı kullanmayacak mısınız?"

Gültekin Onan: 

De ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

De ki: “- eğer Allah dileseydi, ben KUR’AN’ı size okumazdım ve hiç bir sûretle Allah onu size bildirmezdi. Bilirsiniz ki, ben içinizde bundan önce (kırk yıl kadar) bir ömür durdum (okuyup yazdığım bir şey yoktur). Artık Kur’an’ın kendi tarafımdan olmadığını (sırf Allah’ın vahyi bulunduğunu) düşünmez misiniz?

Portekizce: 

Dize: Se Deus quisesse, não vo-lo teria eu recitado, nem Ele vo-lo teria dado a conhecer, porque antes de sua revelaçãopassei a vida entre vós. Não raciocinais ainda?

İsveççe: 

Säg: "Om Gud så hade velat, skulle jag inte ha läst upp för er [något ur] denna [Skrift] och Han skulle inte ha låtit den komma till er kännedom [på annat sätt]. Jag har levt hela mitt liv bland er innan [uppenbarelsen kom till mig]. Använder ni inte ert förstånd?"

Farsça: 

بگو: اگر خدا می خواست آن را بر شما نمی خواندم، و او هم شما را به آن آگاه نمی کرد؛ همانا مدت ها پیش از نزول قرآن در میان شما بودم، [و ادعای پیامبری نداشتم، اکنون صدق پیامبری خود را با این قرآن اثبات می کنم] آیا نمی اندیشید؟

Kürtçe: 

(پێیان) بڵێ ئەگەر خوا بیویستایە ئەم قورئانەم نەدەخوێندەوە بۆتان وە لەو (قورئانە) ئاگادارم نەدەکردن چونکە بێگومان من مامەوە لەناوتاندا ماوەی تەمەنێکی درێژ پێش ھاتنی ئەم قورئانە دەی ئایا ئێوە بۆ ژیر نابن و بیرناکەنەوە؟

Özbekçe: 

Сен: «Агар Аллоҳ хоҳлаганида, уни сизларга тиловат қилмас эдим ва У зот ҳам уни сизларга ўргатмас эди. Батаҳқиқ, мен орангизда ундан олдин ҳам умр кечирдим. Ақл ишлатиб кўрмайсизларми?» деб айт.

Malayca: 

Katakanlah (wahai Muhammad): "Jika Allah kehendaki (supaya aku tidak membacakan Al-Quran ini kepada kamu), tentulah aku tidak dapat membacakannya kepada kamu, dan tentulah Ia tidak memberitahu kamu akan Al-Quran ini (dengan perantaraanku); kerana sesungguhnya aku telah tinggal dalam kalangan kamu satu masa yang lanjut (dan kamu pula mengenal aku sebagai seorang yang amanah) sebelum turunnya Al-Quran ini; maka mengapa kamu tidak mahu memikirkannya?"

Arnavutça: 

Thuaj: “Sikur të kishte dashur Perëndia, unë nuk do t’jua mësoja dhe as që do të bënte Ai që ta mësoni ju atë. Unë kam jetuar një kohë (të gjatë) në mesin tuaj – para Pejgamberllëkut, a nuk po mendoni?”

Bulgarca: 

Кажи: “Ако Аллах пожелаеше, не бих ви го чел и Той не би ви дал знание за него. Прекарах между вас цял един живот преди него. Нима не проумявате?”

Sırpça: 

Реци: „Да Аллах није хтео, ја вам Кур'ан не бих учио нити би вас Он њиме подучио. Ја сам пре посланства дуго боравио међу вама - зар не разумете?“

Çekçe: 

Rci: 'Kdyby Bůh chtěl, nebyl bych vám sdělil tento Korán a nebyl by vám dal o něm vědění. Vždyť strávil jsem mezi vámi život svůj celý již předtím. Což rozumnými nebudete?'

Urduca: 

اور کہو “اگر اللہ کی مشیّت نہ ہوتی تو میں یہ قرآن تمہیں کبھی نہ سناتا اور اللہ تمہیں اس کی خبر تک نہ دیتا آخر اس سے پہلے میں ایک عمر تمہارے درمیان گزار چکا ہوں، کیا تم عقل سے کام نہیں لیتے؟

Tacikçe: 

Бигӯ: «агар Худо мехост, ман онро бар шумо тиловат намекардам ва шуморо аз он огоҳ намесохтам. Ва пеш аз ин дар миёни шумо умре зистаам. Чаро ба ақл дарнамеёбед?»

Tatarca: 

Син аларга әйт: "Әгәр Аллаһ кушмаса вә теләмәсә иде, мин сезгә Коръәнне укымас идем һәм аның хөкемнәрен сезгә өйрәтмәс идем. Тәхкыйк пәйгамбәр булганчы, мин сезнең арагызда кырык ел тордым, Аллаһ кушмагач, ул дәвердә мин сезгә һичнәрсә укымадым, шуны фикерләп карамыйсызмы?"

Endonezyaca: 

Katakanlah: "Jikalau Allah menghendaki, niscaya aku tidak membacakannya kepadamu dan Allah tidak (pula) memberitahukannya kepadamu". Sesungguhnya aku telah tinggal bersamamu beberapa lama sebelumnya. Maka apakah kamu tidak memikirkannya?

Amharca: 

አላህ በሻ ኖሮ በእናንተ ላይ ባለነበብኩትም (አላህ) እርሱን ባላሳወቃችሁም ነበር፡፡ በእናንተም ውስጥ ከእርሱ በፊት (ምንም ሳልል) ብዙን ዕድሜ በእርግጥ ኖሬአለሁ፤ አታውቁምን

Tamilce: 

(மேலும்) கூறுவீராக: “(இதை நான் உங்களுக்கு ஓதிக் காட்டக் கூடாது என்று) அல்லாஹ் நாடியிருந்தால், நான் இதை உங்களுக்கு ஓதி காண்பித்திருக்கவும் மாட்டேன்; இன்னும், அவன் உங்களுக்கு இதை அறிவித்திருக்கவும் மாட்டான். ஆக, இதற்கு முன்னர் ஒரு (நீண்ட) காலம் உங்களுடன் வசித்துள்ளேன். ஆகவே, நீங்கள் சிந்தித்து புரிய மாட்டீர்களா?”

Korece: 

일러가로되 만일 하나님께서원하셨다면 나는 너희에게 그것을 낭송하지 아니 했으리라 또한 그 분은 그것을 너희에게 알리려 하 지도 아니 하였으리라 내가 너희 와 함께 얼마나 체류하였는지 너 희는 알지 못하느뇨

Vietnamca: 

Ngươi (hỡi Thiên Sứ Muhammad) hãy nói với chúng: “Nếu Allah muốn, Ta đã không đọc Nó (Qur’an) cho các ngươi nghe và Ngài cũng không cho các ngươi biết về Nó. Rõ ràng Ta đã sống một quãng đời với các ngươi trước khi Nó được ban xuống, sao các ngươi lại không hiểu?!

Rubu tag: 

Hizb tag: