Arapça:
أَكَانَ لِلنَّاسِ عَجَبًا أَنْ أَوْحَيْنَا إِلَىٰ رَجُلٍ مِّنْهُمْ أَنْ أَنذِرِ النَّاسَ وَبَشِّرِ الَّذِينَ آمَنُوا أَنَّ لَهُمْ قَدَمَ صِدْقٍ عِندَ رَبِّهِمْ ۗ قَالَ الْكَافِرُونَ إِنَّ هَٰذَا لَسَاحِرٌ مُّبِينٌ
Çeviriyazı:
ekâne linnâsi `aceben en evḥaynâ ilâ racülim minhüm en enẕiri-nnâse vebeşşiri-lleẕîne âmenû enne lehüm ḳademe ṣidḳin `inde rabbihim. ḳâle-lkâfirûne inne hâẕâ lesâḥirum mübîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İnsanları (eğri yolun sonundan) korkut, inananlara Rableri nezdindeki yüksek makamları müjdele, diye içlerinden bir adama vahyimizi göndermemiz onlara tuhaf mı geldi? Kâfirler: "Hiç şüphesiz bu besbelli bir sihirbaz." dediler.
Diyanet İşleri:
İçlerinden birine, "İnsanları uyar ve inananlara, Rableri katında yüksek makamlar olduğunu müjdele" diye vahyetmemiz, insanların tuhafına mı gitti ki, kafirler: "Bu apaçık bir büyücüdür" dediler?
Abdulbakî Gölpınarlı:
İnsanları korkutmak ve inananlara, gerçek bir güzel mükafat, inançlarına karşılık yücelik ve nimet verileceğini, şefaate mazhar olacaklarını müjdelemek için içlerinden bir ere vahyetmemiz, insanlara tuhaf mı geldi de kafirler, şüphe yok ki dediler, bu, apaçık bir büyücü.
Şaban Piriş:
İçlerinden bir adama: İnsanları uyar, iman edenlere Rab’leri katında güzel mükâfatların olduğunu müjdele! diye vahyetmemiz insanların tuhafına mı gitti ki, kâfirler: "Bu açıkça bir büyücüdür" dediler?
Edip Yüksel:
Kendilerinden bir adama: "İnsanları uyar ve inananlara Rab'leri katında önemli bir yere sahip olduklarını müjdele," diye vahyetmemiz halka garip mi geliyor? İnkarcılar, "Bu, apaçık bir büyücüdür," dediler.
Ali Bulaç:
İçlerinden bir adama: "İnsanları uyar ve iman edenlere, muhakkak kendileri için Rableri Katında 'gerçek bir makam' olduğunu müjde ver" diye vahyetmemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? İnkar edenler: “Gerçekten bu, açıkça bir büyücüdür" dediler.
Suat Yıldırım:
“İnsanları uyar! Müminlere, Rab'lerinin üstün sadakat makamı vereceğini müjdele!” diye içlerinden bir insana vahyetmemiz insanların çok mu tuhafına gitti?Onun için mi kâfirler: “Besbelli ki bu, sihirbazın teki!” dediler. [38,4; 64,6; 7,69; 18,2 - 3]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Nâsı korkut ve imân edenleri müjdele ki, süphesiz onlar için rabbileri indinde bir kademe sıdk vardır diye onlardan bir erkeğe vahyetmiş olmamız, nâs için taaccüb edilecek bir şey mi oldu ki, kâfirler, «Bu şüphe yok ki bir apaçık sahirdir,» dediler.
Yaşar Nuri Öztürk:
İnsanları uyar, iman edenlere de kendileri için Allah katında yüksek bir doğruluk derecesi bulunduğunu müjdele diye içlerinden bir er kişiye vahiy göndermemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? Küfre batanlar: "Bu adam açık bir büyücüdür." dediler.
Bekir Sadak:
(7-8) Bizimle karsilasmayi ummayan ve dunya hayatindan hosnut olup ona baglananlarin ve ayetlerimizden habersiz bulunanlarin, iste bunlarin kazandiklarina karsilik varacaklari yer cehennemdir.
İbni Kesir:
İçlerinden bir adama: İnsanları uyar ve iman edenlere Rabbları katında yüksek bir makam olduğunu müjdele, diye vahyettiğimiz insanların tuhafına mı gitti ki kafirler: Bu, apaçık bir büyüdür, dediler.
Adem Uğur:
İçlerinden bir adama: İnsanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında onlar için yüksek bir doğruluk makamı olduğunu müjdele, diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki, o kâfirler: Bu elbette apaçık bir sihirbazdır, dediler?
İskender Ali Mihr:
Onlardan bir adama
Celal Yıldırım:
İnsanları (tuttukları yolun tehlikesine karşı) uyar
Tefhim ul Kuran:
İçlerinden olan bir adama: «İnsanları uyarıp korkut ve iman edenlere, muhakkak kendileri için Rableri katında ´gerçek bir makam´ olduğunu müjde ver» diye vahyetmemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? Küfre sapanlar: «Gerçek şu ki bu, açıkça bir büyücüdür» dediler.
Fransızca:
Est-il étonnant pour les gens, que Nous ayons révélé à un homme d'entre eux : "Avertis les gens, et annonce la bonne nouvelle aux croyants qu'ils ont auprès de leur Seigneur une présence méritée [pour leur loyauté antérieure] ? Les mécréants dirent alors : "Celui-ci est certainement un magicien évident".
İspanyolca:
¿Se sorprenden los hombres de que hayamos revelado a uno de ellos: «Advierte a los hombres y anuncia a los creyentes la buena nueva de que, cuando se presenten a su Señor, tendrán una buena posición»? Los infieles dicen: «Éste es, sí, un mago manifiesto».
İtalyanca:
Perché la gente si stupisce se abbiamo fatto scendere la rivelazione a uno dei loro? «Avverti le genti e da', a coloro che credono, la lieta novella che la loro sincerità li precede presso il loro Signore». I miscredenti dicono: «Costui è certamente un vero stregone!».
Almanca:
War dies den Menschen etwa verwunderlich, daß WIR einem Mann von ihnen Wahy zuteil werden ließen: "Ermahne die Menschen und überbringe den Mumin die frohe Botschaft, daß sie bei ihrem HERRN eine Vorrangstellung haben." Die Kafir sagten: "Gewiß, dies ist wahrhaftig ein offenkundiger Magier!"
Çince:
难道人们认为这是怪事吗?我曾启示他们中的一个男子:你要警告众人,你要向信士们报喜,告诉他们在他们的主那里,他们有崇高的品位。不信道者曾说:这确是明显的术士。
Hollandaca:
Was het eene vreemde zaak voor de bewoners van Mekka, dat wij onzen wil aan een hunner hebben geopenbaard, zeggende: Waarschuw de menschen indien zij niet gelooven, en breng goede tijdingen aan hen die gelooven, en zeg, dat zij van hunnen Heer de belooning voor hun geloof zullen ontvangen? De ongeloovigen zeggen: Dit is duidelijke tooverij.
Rusça:
Неужели люди удивлены тем, что Мы внушили человеку из их среды предостеречь людей и обрадовать уверовавших вестью о том, что они получат от их Господа воздаяние за свои благодеяния? Неверующие сказали: "Безусловно, это - явный колдун".
Somalice:
Dadka ma waxaa la yaab ku Noqotay inaan u waxyoon Nin ka mida u Dig Dadka, uguna Bishaaree kuwa Rumeeyey inay ku leeyihiin Camal fiican Eebahood agtiisa, waxay Dheheen Gaaladiina kani waa Sixirrow Cad.
Swahilice:
Je! Imekuwa ajabu kwa watu kwamba tumemfunulia mmoja wao kuwa: Waonye watu, na wabashirie wale walio amini ya kuwa watakuwa na cheo cha juu kwa Mola wao Mlezi? Wakasema makafiri: Hakika huyu ni mchawi dhaahiri!
Uygurca:
ئىنسانلارنىڭ بىرىگە (يەنى مۇھەممەد ئەلەيھىسسالامغا): ئىنسانلار (يەنى كاپىرلار) نى (اﷲ نىڭ ئازابىدىن) ئاگاھلاندۇرغىن، مۆمىنلەرگە پەرۋەردىگارىنىڭ دەرگاھىدا (قىلغان ياخشى ئەمەللىرى ئۈچۈن) يۇقىرى ئورۇنغا ئېرىشىدىغانلىقى بىلەن خۇش خەۋەر بەرگىن، دەپ ۋەھيى قىلغانلىقىمىزدىن ئۇلار ئەجەبلىنەمدۇ؟ كاپىرلار: «بۇ ھەقىقەتەن ئاشكارا سېھىرگەردۇر» دېدى
Japonca:
われがかれら(マッカ人)の中の1人(預言者ムハンマド)に啓示して,「あなたは人びとに(不信心の結末を)警告しなさい。また信仰する者には,主の御許で優れた足場を与えられるとの,吉報を伝えなさい。」と命じたことが(マッ力の)人びとに(それ程)驚きであるのか。(だが)不信心者たちは,「これは明らかに魔術師です。」と言う。
Arapça (Ürdün):
«أكان للناس» أي أهل مكة، استفهام إنكار والجار والمجرور حال من قوله «عَجبا» بالنصب خبر كان، وبالرفع اسمها والخبر وهو اسمها على الأولى «أن أوحينا» أي إيحاؤنا «إلى رجل منهم» محمد «أن» مفسرة «أنذر» خوِّف «الناس» الكافرين بالعذاب «وبشر الذين آمنوا أن» أي بأن «لهم قدم» سلف «صدق عند ربهم» أي أجرا حسناً بما قدموه من الأعمال «قال الكافرون إن هذا» القرآن المشتمل على ذلك «لَسِحْرٌ مبين» بيِّن، وفي قراءة لَساحرٌ، والمشار إليه النبي.
Hintçe:
क्या लोगों को इस बात से बड़ा ताज्जुब हुआ कि हमने उन्हीं लोगों में से एक आदमी के पास वही भेजी कि (बे ईमान) लोगों को डराओ और ईमानदारो को इसकी ख़ुश ख़बरी सुना दो कि उनके लिए उनके परवरदिगार की बारगाह में बुलन्द दर्जे है (मगर) कुफ्फार (उन आयतों को सुनकर) कहने लगे कि ये (शख्स तो यक़ीनन सरीही जादूगर) है
Tayca:
เป็นการประหลาดแก่มนุษย์หรือ ที่เราได้ให้วะฮีย์แก่ชายคนหนึ่งจากพวกเขา ให้เตือนสำทับมนุษย์ และแจ้งข่าวดีแก่บรรดาผู้ศรัทธาว่าแท้จริงสำหรับพวกเขานั้น จะได้รับตำแหน่งอันสูง ณ ที่พระเจ้าของพวกเขา บรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธากล่าวว่า “แท้จริงนี่คือนักมายากลอย่างแน่นอน”
İbranice:
האם זה נראה לאנשים מוזר ששלחנו השראה עם אדם מקרבם, וציווינו אותו: 'הזהר את האנשים, ובשר לאלה אשר האמינו שיש להם חסד טוב אצל ריבונם.' אך הכופרים אמרו: 'אכן זה בוודאות מכשף'
Hırvatça:
Zašto je čudno ljudima što Mi objavljujemo jednom između njih: "Opominji ljude! A one koji vjeruju obraduj da ih iskrena djela koja su uradili kod Gospodara njihova čekaju." Ali, nevjernici govore: "Ovaj je, zaista, očiti čarobnjak!"
Rumence:
Oare este de mirare oamenilor că Noi i-am dezvăluit unui om dintre ei: “Previne-i pe oameni şi vesteşte-le celor care cred că vor avea înaintea Domnului lor întâietate pentru dreptatea lor!” Tăgăduitorii spun: “Este un vrăjitor vădit!”
Transliteration:
Akana lilnnasi AAajaban an awhayna ila rajulin minhum an anthiri alnnasa wabashshiri allatheena amanoo anna lahum qadama sidqin AAinda rabbihim qala alkafiroona inna hatha lasahirun mubeenun
Türkçe:
"İnsanları uyar, iman edenlere de kendileri için Allah katında yüksek bir doğruluk derecesi bulunduğunu müjdele" diye içlerinden bir er kişiye vahiy göndermemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? Küfre batanlar: "Bu adam açık bir büyücüdür." dediler.
Sahih International:
Have the people been amazed that We revealed [revelation] to a man from among them, [saying], "Warn mankind and give good tidings to those who believe that they will have a [firm] precedence of honor with their Lord"? [But] the disbelievers say, "Indeed, this is an obvious magician."
İngilizce:
Is it a matter of wonderment to men that We have sent Our inspiration to a man from among themselves?- that he should warn mankind (of their danger), and give the good news to the Believers that they have before their Lord the lofty rank of truth. (But) say the Unbelievers: "This is indeed an evident sorcerer!"
Azerbaycanca:
İçərilərindən bir adama: “İnsanları (Allahın əzabı ilə) qorxut, iman gətirənləri (yaxşı əməllərinə görə) Rəbbi yanında gözəl mükafat gözlədiyi ilə müjdələ!” – deyə vəhy etməyimiz xalqa təəccüblü gəldimi ki, kafirlər: “Bu, həqiqətən, açıq-aşkar bir sehrbazdır!” dedilər.
Süleyman Ateş:
İçlerinden bir adama: "İnsanları uyar ve inananlara, Rableri katında kendileri için bir doğruluk kademesi bulunduğunu müjdele!" diye vahyettiğimiz, insanlara tuhaf mı geldi? kafirler: "Bu, apaçık bir büyücüdür." dediler.
Diyanet Vakfı:
İçlerinden bir adama: İnsanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında onlar için yüksek bir doğruluk makamı olduğunu müjdele, diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki, o kafirler: Bu elbette apaçık bir sihirbazdır, dediler?
Erhan Aktaş:
İçlerinden birine: “İnsanları uyar ve Îmân Edenlere Rabb’leri katında gerçek üstünlük makamı olduğunu haber ver!” diye vahyetmemiz, şaşılacak bir şey mi ki Kâfirler:(1) “Bu apaçık bir büyücüdür.” dediler?
Kral Fahd:
İçlerinden bir adama: İnsanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında onlar için yüksek bir doğruluk makamı olduğunu müjdele, diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki, o kâfirler «Bu elbette apaçık bir sihirbazdır» dediler?
Hasan Basri Çantay:
«İnsanları (hakkın ukubetleriyle) korkut, îman edenlere Rableri indinde kendileri için muhakkak bir kademi sıdk olduğunu müjdele» diye içlerinden bir ere (peygambere) etdiğimiz vahy insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki o kâfirler: «Bu, şeksiz, şübhesiz ve apaçık bir sihirbazdır» dedi (ler)?
Muhammed Esed:
Kendi içlerinden birine, "Bütün insanlığı uyar; imana erişenlere, her bakımdan içtenlikli ve dürüst olmakla Rablerinin katında öteki herkesten ileri geçtiklerini müjdele" diye vahyetmemiz insanların tuhafına mı gitti? (Yalnızca) hakkı inkar edenler, "Bakın, bu (adam) düpedüz bir büyücü!" derler.
Gültekin Onan:
İçlerinden bir adama: "
Ali Fikri Yavuz:
İnsanlar arasında bir er’e (Peygambere): “- İnsanları Allah’ın azâbı ile korkut ve iman edenleri de, Rableri katında yüksek dereceleri olmakla müjdele” diye vahy etmemiz, insanlar için şaşılacak şey mi oldu ki, kâfirler: “- Her halde bu, açık bir sihirbazdır.” dediler.
Portekizce:
Estranham, acaso, as pessoas, que tenhamos inspirado um homem de seu povo, dizendo-lhe: Admoesta os homens e avisaos fiéis que terão uma sublime dignidade junto ao seu Senhor? Todavia, os incrédulos dizem dele: ë um mago declarado.
İsveççe:
Förvånas människorna över att Vi har gett en man ur deras [egna] led uppdraget att varna dem och att förkunna för de troende ett glatt budskap? [Budskapet] att de genom uppriktigheten i sin [tro] har [vunnit] en framskjuten plats hos sin Herre. De som förnekar sanningen säger: "Denne [man] är uppenbart en trollkarl som bländar och förhäxar [med sitt tal]."
Farsça:
آیا برای مردم شگفت آور است که بر مردی از خودشان وحی فرستادیم که مردم را [از عاقبت کفر، ناسپاسی، گناه و تجاوز] بیم ده، و به کسانی که ایمان آورده اند مژده ده که آنان را نزد پروردگارشان سابقه ای نیک [و مقام، مرتبه ای بلند و پاداشی شایسته] است. کافران [لجوج و بی منطق] گفتند: همانا این مرد، جادوگری آشکار است!!
Kürtçe:
ئایا بەلای خەڵکەوە سەیرە کە ئێمە نیگامان کردوە بۆ پیاوێک لەخۆیان (پێمان ووتووە) کە ئادەمی بترسێنە وە موژدە بدە بەوانەی باوەڕیان ھێناوە کە بێگومان بۆیان ھەیە پلە و پایەی بەرز لای پەروەردگاریان بەڵام بێ باوەڕان ووتیان بێگومان ئەم (پیاوە) جادوگەرێکی ئاشکرایە
Özbekçe:
Одамларга ўзларидан бўлган бир кишига ваҳий юбориб: «Одамларни огоҳлантир ва иймон келтирганларга Роббилари ҳузурида улар учун собитқадамлик борлигининг башоратини бер», деганимиз ажабланарли бўлдими? Кофирлар: «Албатта, бу очиқ-ойдин сеҳргардир», дедилар.
Malayca:
Tidaklah patut adanya pada manusia yang ingkar itu perasaan hairan disebabkan Kami telah wahyukan kepada seorang lelaki dari jenis mereka (Nabi Muhammad, dengan berfirman kepadanya): "Berilah amaran kepada umat manusia (yang ingkar, dengan balasan azab) dan sampaikanlah berita yang mengembirakan kepada orang- orang yang beriman, bahawa bagi mereka ada persediaan yang sungguh mulia di sisi Tuhan mereka (disebabkan amal-amal soleh yang mereka kerjakan). (Setelah Nabi Muhammad memberi amaran dan menyampaikan berita yang mengembirakan) berkatalah orang-orang kafir (yang merasa hairan) itu: "Sebenarnya (Al-Quran) ini ialah sihir yang terang nyata."
Arnavutça:
Vallë, pse çuditën njerëzit që Na ia shpallëm njërit prej tyre (duke i thënë): “Paralajmëroji njerëzit dhe sihariqoji ata që besojnë; se, me të vërtetë, për ta ka shpërblim të mrekullueshëm te Zoti i tyre!” Mohuesit thanë: “Ky, me të vërtetë, është magjistar i madh!”
Bulgarca:
Нима е странно за хората, че на мъж измежду тях дадохме откровение: “Увещавай хората и благовествай вярващите, че за тях има въздигнато място при техния Господ!” Неверниците рекоха: “Този е явен магьосник.”
Sırpça:
Зашто је чудно људима што Ми објављујемо једном између њих: „Опомињи људе! А оне који верују обрадуј да их искрена дела која су урадили чекају код њиховог Господара.“ Али, неверници говоре: „ Овај је, заиста, очити чаробњак!“
Çekçe:
Je snad lidem podivné, že jsme vnukli muži jednomu z nich: 'Varuj lidi a oznam zvěst radostnou těm, kdož uvěřili, že u Pána svého budou mít spravedlivé postavení.' Nevěřící říkají:,, Toto je věru kouzelník zjevný!'
Urduca:
کیا لوگوں کے لیے یہ ایک عجیب بات ہو گئی کہ ہم نے خود اُنہی میں سے ایک آدمی کو اشارہ کیا کہ (غفلت میں پڑے ہوئے) لوگوں کو چونکا دے اور جو مان لیں ان کو خوشخبری دیدے کہ ان کے لیے اُن کے رب کے پاس سچی عزت و سرفرازی ہے؟ (کیا یہی وہ بات ہے جس پر) منکرین نے کہا کہ یہ شخص تو کھلا جادوگر ہے؟
Tacikçe:
Оё мардум дар тааҷҷубанд, аз ин ки бар марде аз худашон ваҳй кардем, ки мардумро битарсон ва мӯъминонро хушхабар деҳ, ки дар назди Парвардигорашон пойгоҳе баланд доранд? Кофирон гуфтанд, ки ин мард ошкоро ҷодугарест!
Tatarca:
Үзләреннән бер иргә: "Кешеләрне куркыт, вә Коръән белән гамәл кылучы мөэминнәргә Раббылары хозурында бөек дәрәҗәләр булачагы белән шатландыр", – дип вәхий кылуыбыз кешеләргә ґәҗәбме? Кәферләр әйтәләр: "Әлбәттә, бу Коръән – ачык сихердер".
Endonezyaca:
Patutkah menjadi keheranan bagi manusia bahwa Kami mewahyukan kepada seorang laki-laki di antara mereka: "Berilah peringatan kepada manusia dan gembirakanlah orang-orang beriman bahwa mereka mempunyai kedudukan yang tinggi di sisi Tuhan mereka". Orang-orang kafir berkata: "Sesungguhnya orang ini (Muhammad) benar-benar adalah tukang sihir yang nyata".
Amharca:
«ሰዎችን አስፈራራ፡፡ እነዚያንም ያመኑትን ለእነሱ ከጌታቸው ዘንድ መልካም ምንዳ ያላቸው መኾኑን አብስር» በማለት ከነርሱው ወደ ኾነ አንድ ሰው ራእይን ማውረዳችን ለሰዎች ድንቅ ኾነባቸውን ከሓዲዎቹ፡- «ይህ በእርግጥ ግልጽ ድግምተኛ ነው» አሉ፡፡
Tamilce:
“(நிராகரிக்கின்ற) மனிதர்களை எச்சரிப்பீராக! இன்னும், நம்பிக்கை கொண்டவர்களுக்கு – நிச்சயமாக அவர்களுக்கு தங்கள் இறைவனிடத்தில் உயர்வான நற்கூலி உண்டு - என நற்செய்தி கூறுவீராக!’’ என்று அவர்களில் உள்ள ஓர் ஆடவருக்கு நாம் வஹ்யி அறிவித்தது இந்த மனிதர்களுக்கு ஆச்சரியமாக இருக்கிறதா? நிச்சயமாக இவர் தெளிவான சூனியக்காரர்தான் என்று (இந்)நிராகரிப்பாளர்கள் (அவரைப் பற்றி) கூறினார்கள்.
Korece:
하나님이 그들중 한 사람에게계시를 내리어 백성들에게 경고하도록 한 것이 그들을 놀라게 하였단 말이뇨 믿는 자들에게는 복음 을 전하라 그들은 주님 앞에서 높은 진리의 위치를 확보하고 있노 라 그러나 불신자들은 이것을 분 명한 마술이라고 말하더라
Vietnamca:
Có phải con người lấy làm ngạc nhiên khi TA (Allah) đã mặc khải (Kinh Sách) xuống cho một người đàn ông (xuất thân) từ họ để cảnh báo nhân loại (về hình phạt của Allah) và báo tin mừng cho những người có đức tin rằng họ sẽ được (phần thưởng tốt đẹp) ở nơi Thượng Đế của họ về những gì mà họ gửi đi trước. (Tuy nhiên), những kẻ vô đức tin lại nói: “Rõ ràng đây là một tên phù thủy.”
Ayet Linkleri: