Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

9

Sûredeki Ayet No: 

101

Ayet No: 

1336

Sayfa No: 

203

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَمِمَّنْ حَوْلَكُم مِّنَ الْأَعْرَابِ مُنَافِقُونَ ۖ وَمِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ ۖ مَرَدُوا عَلَى النِّفَاقِ لَا تَعْلَمُهُمْ ۖ نَحْنُ نَعْلَمُهُمْ ۚ سَنُعَذِّبُهُم مَّرَّتَيْنِ ثُمَّ يُرَدُّونَ إِلَىٰ عَذَابٍ عَظِيمٍ

Çeviriyazı: 

vemimmen ḥavleküm mine-l'a`râbi münâfiḳûn. vemin ehli-lmedîneti meradû `ale-nnifâḳi lâ ta`lemühüm. naḥnü na`lemühüm. senü`aẕẕibühüm merrateyni ŝümme yüraddûne ilâ `aẕâbin `ażîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Hem çevrenizdeki bedevilerden münafıklar var, hem de Medine halkından münafıklıkta ısrar edenler var. Sen onları bilmezsin. Onları biz biliriz. Biz onları iki kere azaba uğratacağız. Daha sonra da büyük bir azaba itilecekler.

Diyanet İşleri: 

Çevrenizdeki Bedeviler içinde ikiyüzlüler ve Medine'liler içinde de ikiyüzlülükte direnenler vardır. Onları siz değil, ancak Biz biliriz. Kendilerine iki defa azabedeceğiz; onlar sonra da büyük bir azaba uğratılırlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Çevrenizdeki yerlerdeki bedevilerden münafıklar olduğu gibi Medinelilerden de münafıklığa cüret edenler, münafıklık edip duranlar var; sen onları bilmezsin, biz biliriz. Onları iki kere azaplandıracağız da sonra pek büyük bir azaba uğratılacaklar.

Şaban Piriş: 

(Ey Medineliler!) Çevrenizdeki bedevilerden münafıklar vardır ve Medineliler içinde de nifakta direnen kimseler vardır. Onları siz bilmezsiniz. Biz onları biliyoruz. Onlara iki kere azap vereceğiz. Sonra da büyük bir azaba uğrayacaklar.

Edip Yüksel: 

Gerek çevrenizden ve gerekse şehir halkından olan Araplardan bazıları ikiyüzlüdür. İkiyüzlülükte küstahlaşmışlardır. Sen onları bilmezsin, biz onları biliyoruz. Onları iki kat azapla cezalandıracağız ve sonra da büyük bir azaba uğratılacaklardır.

Ali Bulaç: 

Çevrenizdeki bedevilerden münafık olanlar vardır ve Medine halkından da nifakı alışkanlığa çevirmiş olanlar vardır. Sen onları bilmezsin, Biz onları biliriz. Biz onları iki kere azaplandıracağız, sonra onlar büyük bir azaba döndürülecekler.

Suat Yıldırım: 

Çevrenizdeki bedevîlerden ve Medine ahalisinden öyle münafıklar vardır ki onlar nifak işinde mahir olmuşlardır.Pek sinsi hareket ettikleri için sen onları bilemezsin, ama Biz pek iyi biliriz.Biz onları çifte cezaya çarptıracağız. Sonra da müthiş bir azaba itileceklerdir. [63,8]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve sizin etrafınızdaki bedevîlerden ve Medîne ahalisinden münafıklar vardır. Münafıklık üzerine sebat edip durdular. Onları sen bilmezsin, onları Biz biliriz. Elbette onları iki kere muazzep edeceğiz, sonra da daha büyük bir azaba döndürüleceklerdir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Çevrenizdeki Bedevî Araplardan münafıklar var. Medine halkından da münafıklığa iyice alışmış olanlar var. Sen bilmezsin onları. Ama biz biliriz onları. İki kez azap edeceğiz onlara, sonra da çok büyük bir azaba itilecekler.

Bekir Sadak: 

Savastan geri kalanlarin bir kisminin isi de Allah´in buyruguna kalmistir. Allah onlara ya azabeder, ya da tevbelerini kabul eder. O bilendir, hakimdir.

İbni Kesir: 

Çevrenizdeki Bedevilerden münafıklar vardır. Medine halkından da. Ki onlar nifak üzerinde diretirler. Siz bilmezsiniz onları, Biz biliriz. Onlara iki kere azab edeceğiz. Sonra da onlar

Adem Uğur: 

Çevrenizdeki bedevî Araplardan ve Medine halkından birtakım münafıklar vardır ki, münafıklıkta maharet kazanmışlardır. Sen onları bilmezsin, biz biliriz onları. Onlara iki kez azap edeceğiz, sonra da onlar büyük bir azaba itileceklerdir.

İskender Ali Mihr: 

Ve sizin etrafınızda olan bedevî Araplar´dan, münafık olanlar ve şehir halkından nifak üzerinde olmaya alışmış olanlar var. Onları, sen bilmezsin. Onları, Biz biliriz. Onları, iki kere azaplandıracağız sonra (onlar), azîm (büyük) azaba döndürülecekler.

Celal Yıldırım: 

Çevrenizdeki Bedevîler´den bir kısmı münafıktırlar. Medineliler´ den de bir kısmı münafıklıkta inatla ısrar etmekteler, siz onları bilmezsiniz, biz biliriz. Onları iki defa azaba uğratacağız. Sonra da büyük bir azaba döndürüleceklerdir.

Tefhim ul Kuran: 

Çevrenizdeki bedevilerden münafık olanlar vardır ve Medine halkından da nifakı alışkanlığa çevirmiş olanlar vardır. Sen onları bilmezsin, biz onları biliriz. Biz onları iki kere azablandıracağız, sonra onlar büyük bir azaba döndürülecekler.

Fransızca: 

Et parmi les Bédouins qui vous entourent, il y a des hypocrites, tout comme une partie des habitants de Médine. Ils s'obstinent dans l'hypocrisie. Tu ne les connais pas mais Nous les connaissons. Nous les châtierons deux fois puis ils seront ramenés vers un énorme châtiment.

İspanyolca: 

Entre los beduinos que os rodean y entre los medineses hay hipócritas que se obstinan en su hipocresía. Tú no les conoces, Nosotros les conocemos. Les castigaremos dos veces. Luego, serán enviados a un castigo terrible.

İtalyanca: 

Tra i beduini che vi stanno attorno ci sono degli ipocriti, come del resto tra gli abitanti di Medina. Essi perseverano nell'ipocrisia. Tu non li conosci, Noi li conosciamo. Due volte li castigheremo e poi saranno avviati verso un castigo terribile.

Almanca: 

Und unter denjenigen von den Wüstenarabern um euch herum sind Munafiq sowie unter den Bewohnern von Madina. Sie beharren auf Nifaq. Du kennst sie nicht, doch WIR kennen sie. WIR werden sie zweimal peinigen, dann werden sie wieder in eine überharte Peinigung hineingeschickt.

Çince: 

在你们4周的游牧的阿拉伯人中,有许多伪信者,在麦地那人中也有许多伪信者,他们长于伪装;你不认识他们;我却认识他们;我将两次惩罚他们,然后,他们将被送去受重大的刑罚。

Hollandaca: 

Onder de Arabieren van de woestijn, die rondom u wonen, zijn huichelachtige personen, en onder de bewoners van Medina zijn sommigen die hardnekkig in huichelarij zijn. Gij kent hen niet, o profeet! maar wij kennen hen; wij zullen hen zekerlijk tweemaal straffen; daarna zullen zij tot eene pijnlijke kastijding verwezen worden.

Rusça: 

Среди бедуинов, которые живут вокруг вас, а также среди жителей Медины есть лицемеры. Они упорствуют в лицемерии, но ты не знаешь их. Мы же знаем их и подвергнем их мучениям дважды. А затем они будут возвращены в великие мучения.

Somalice: 

gaararkiinna waxaa ka mida reebaadiye Munaafiqiina, Reer Madiinana (waa kamid) waxay ku madax taageen munaafaqnimo, ma ogidin annagaase og, waxaannu cadaabi Labo jeer, markaasaa loo celin cadaab wayn.

Swahilice: 

Na katika mabedui walio jirani zenu wamo wanaafiki; na katika wenyeji wa Madina pia wapo walio bobea katika unaafiki. Wewe huwajui. Sisi tunawajua. Tutawaadhibu mara mbili, kisha watarudishwa kwenye adhabu kubwa.

Uygurca: 

ئەتراپىڭلاردا ئەئرابىلاردىن مۇناپىقلار بار، مەدىنە ئاھالىسىدىنمۇ مۇناپىقلىقتا چىڭ تۇرغانلار بار، ئۇلارنى سەن بىلمەيسەن، بىز بىلىمىز، ئۇلارنى ئىككى قېتىم (يەنى دۇنيادا قەتل قىلىش ۋە ئەسىر ئېلىش بىلەن، ئۆلگەندە گۆر ئازابى بىلەن) جازالايمىز. ئاندىن ئۇلار (ئاخىرەتتە) چوڭ ئازابقا (يەنى دوزاخ ئازابىغا) قايتۇرۇلىدۇ

Japonca: 

あなたがたの周囲の(遊牧の)アラビア人の中にも,またマディーナの市民の中にも,背信者がいる。かれらは偽善に執着している。あなたはかれらを知らない。だがわれは知っている。かれは2回にわたりかれらを懲罰し,その後かれらは,重い懲罰にかけられるであろう。

Arapça (Ürdün): 

«وممن حولكم» يا أهل المدينة «من الأعراب منافقون» كأسلم وأشجع وغفار «ومن أهل المدينة» منافقون أيضا «مردوا على النفاق» لُّجوا فيه واستمروا «لا تعلمهم نحن نعلمهم سنعذبهم مرتين» بالفضيحة أو القتل في الدنيا وعذاب القبر «ثم يردون» في الآخرة «إلى عذاب عظيم» هو النار.

Hintçe: 

और (मुसलमानों) तुम्हारे एतराफ़ (आस पास) के गॅवार देहातियों में से बाज़ मुनाफिक़ (भी) हैं और ख़ुद मदीने के रहने वालों मे से भी (बाज़ मुनाफिक़ हैं) जो निफ़ाक पर अड़ गए हैं (ऐ रसूल) तुम उन को नहीं जानते (मगर) हम उनको (ख़ूब) जानते हैं अनक़रीब हम (दुनिया में) उनकी दोहरी सज़ा करेगें फिर ये लोग (क़यामत में) एक बड़े अज़ाब की तरफ लौटाए जाऎंगे

Tayca: 

และส่วนหนึ่งจากผู้ที่พำนักอยู่รอบๆ พวกท่านที่เป็นอาหรับชนบทนั้น เป็นพวกกลับกลอก และในหมู่ชาวมะดีนะฮ์ก็เช่นเดียวกัน พวกเขาเหล่านั้นดื้อรั้นในการกลับกลอก เจ้า(มุฮัมมัด) ไม่รู้จักธาตุแท้ของพวกเขาดอก เรา(อัลลอฮ์) รู้จักพวกเขาดี เราจะลงโทษพวกเขาสองครั้ง แล้วพวกเขาจะถูกนำกลับไปสู่การลงโทษอันยิ่งใหญ่ต่อไป

İbranice: 

יש צבועים מבין שוכני המדבר אשר סביבכם ומאנשי אל-מדינה אשר הרחיקו לכת בצביעותם. אינך מכיר אותם, אנו מכירים אותם. נעניש אותם פעמיים (בעולם הזה.) ולאחר מכן הם גם יושבו אל העונש העצום (בעולם הבא)

Hırvatça: 

Među beduinima oko vas ima licemjera, a ima ih i među stanovnicima Medine, koji su u licemjerstvu uporni- ti ih ne poznaješ, ali ih Mi poznajemo. Njih ćemo na dvostruke muke staviti, a zatim će biti u veliku patnju vraćeni.

Rumence: 

Printre beduinii care vă înconjoară sunt făţarnici şi printre locuitorii Medinei sunt încăpăţânaţi în făţărnicie pe care tu nu îi cunoşti, însă Noi îi cunoaştem. Noi îi vom osândi de două ori, apoi vor fi aruncaţi unei osânde cumplite.

Transliteration: 

Wamimman hawlakum mina alaAArabi munafiqoona wamin ahli almadeenati maradoo AAala alnnifaqi la taAAlamuhum nahnu naAAlamuhum sanuAAaththibuhum marratayni thumma yuraddoona ila AAathabin AAatheemin

Türkçe: 

Çevrenizdeki Bedevî Araplardan münafıklar var. Medine halkından da münafıklığa iyice alışmış olanlar var. Sen bilmezsin onları. Ama biz biliriz onları. İki kez azap edeceğiz onlara, sonra da çok büyük bir azaba itilecekler.

Sahih International: 

And among those around you of the bedouins are hypocrites, and [also] from the people of Madinah. They have become accustomed to hypocrisy. You, [O Muhammad], do not know them, [but] We know them. We will punish them twice [in this world]; then they will be returned to a great punishment.

İngilizce: 

Certain of the desert Arabs round about you are hypocrites, as well as (desert Arabs) among the Medina folk: they are obstinate in hypocrisy: thou knowest them not: We know them: twice shall We punish them: and in addition shall they be sent to a grievous penalty.

Azerbaycanca: 

Ətrafınızdakı bədəvilər və Mədinə əhalisi içərisində ikiüzlülüyü özlərinə adət etmiş (bu işdə mahir) münafiqlər vardır. Sən onları tanımazsan, Biz isə onları tanıyırıq. Onlara iki dəfə (dünyada və qəbr evində) əzab verəcəyik. Sonra (axirətdə) isə ən böyük əzaba uğrayacaqlar.

Süleyman Ateş: 

Çevrenizdeki bedevi Araplardan ve Medine halkından iki yüzlülüğe iyice alışmış münafıklar vardır. Sen onları bilmezsin, onları biz biliriz. Onlara iki kere azabedeceğiz, sonra da onlar, büyük azaba itileceklerdir.

Diyanet Vakfı: 

Çevrenizdeki bedevi Araplardan ve Medine halkından birtakım münafıklar vardır ki, münafıklıkta maharet kazanmışlardır. Sen onları bilmezsin, biz biliriz onları. Onlara iki kez azap edeceğiz, sonra da onlar büyük bir azaba itileceklerdir.

Erhan Aktaş: 

Çevrenizdeki Bedevî Araplardan Münafık olanlar vardır. Ve Medine halkından da nifakta ileri gidenler vardır. Sen onları bilemezsin. Biz onları biliriz. Onlara iki defa(1) azâp edeceğiz. Sonra onlar, daha büyük azâba uğratılacaklardır.

Kral Fahd: 

Çevrenizdeki bedevî Araplardan ve Medine halkından birtakım münafıklar vardır ki, münafıklıkta maharet kazanmışlardır. Sen onları bilmezsin, biz biliriz onları. Onlara iki kez azap edeceğiz, sonra da onlar büyük bir azaba itileceklerdir.

Hasan Basri Çantay: 

Çevrenizdeki bedevilerden ve Medine ahâlîsinden bir takım münafıklar vardır ki onlar nifak üzerinde idman yapmışlardır! Sen bunları bilmezsin. Onları biz biliriz. Biz onları iki kerre azaba uğratacağız. Sonra da daha büyük bir azaba döndürüleceklerdir onlar.

Muhammed Esed: 

Ne var ki, bedeviler arasında ikiyüzlüler ve (Peygamber´in) şehrinde yaşayanlar arasında da ikiyüzlülüğünü küstahlığa vardıranlar var. Sen onları (her zaman) tanımıyorsun. Ama Biz onları biliyoruz. Onlara (bu dünyada) iki kat azap vereceğiz; (öte dünyada ise) onlar çok (daha) zorlu bir azaba terk edilecekler.

Gültekin Onan: 

Çevrenizdeki bedevilerden münafık olanlar vardır ve Medine ehlinden da nifakı alışkanlığa çevirmiş (??) olanlar vardır. Sen onları bilmezsin, biz onları biliriz. Biz onları iki kere azablandıracağız, sonra onlar büyük bir azaba döndürülecekler.

Ali Fikri Yavuz: 

Çevrenizdeki Bedevî’lerden ve Medîne halkından bir takım münafıklar vardır ki, onlar, nifak yapmaya alışmışlardır. Sen, onları bilmezsin, onları biz biliriz. Biz, onları iki defa (dünyada ve kabirde) azablandıracağız. Sonra da kıyamette, büyük bir azaba (ateşe) atılırlar.

Portekizce: 

Entre os beduínos vizinhos, há hipócritas, assim como os há entre o povo de Madina, os quais estão acostumados àhipocrisia. Tu não os conheces; não obstante, Nós o conhecemos. Castigá-los-emos duplamente, e então serão submetidos aum severo castigo.

İsveççe: 

Men bland ökenaraberna omkring er, liksom bland dem som bor i [Profetens] stad, finns trotsiga hycklare som inte ger upp. Du känner dem inte, men Vi känner dem. Vi skall ge dem dubbelt straff [i denna värld] och sedan skall de utlämnas åt ett svårt lidande.

Farsça: 

و گروهی از بادیه نشینانی که پیرامونتان هستند منافق اند؛ و نیز گروهی از اهل مدینه بر نفاق خو گرفته اند، تو آنان را نمی شناسی ما آنان را می شناسیم، به زودی آنان را دوبار عذاب می کنیم [عذابی در دنیا و عذابی در برزخ] سپس به سوی عذابی بزرگ بازگردانده می شوند.

Kürtçe: 

و لەو عەرەبە دەشتەکیانەی کە لە دەورو بەرتاندان ناپاکانێک ھەن ھەندێک لەخەڵکی مەدینەش لەسەر ناپاکی ڕاھاتوون و خۆیان بۆ تەرخان کردووە تۆ (ئەی موحەممەد ﷺ) نایانناسیت ئێمە چاک دەیا نناسین لە ئایندەدا دووجار سزایان دەدەین دواتریش دەگەڕێنرێنەوە بۆ ناو سزایەکی گەورە (بۆ دۆزەخ)

Özbekçe: 

Атрофингиздаги аъробийлардан мунофиқлар бор. Мадина аҳлидан ҳам. Улар нифоқда сийқаси чиққанлардир. Сен уларни билмассан, уларни Биз биурамиз. Албатта, уларни икки марта азоблаймиз. Сўнгра улкан азобга қайтарилурлар. (Ушбу ояти каримада аъробийларнинг ва аҳли Мадинанинг алоҳида мунофиқлари, сийқаси чиққан мунофиқлари ҳақида сўз кетмоқда. Шу даражада сийқаси чиққанки, усталигидан, ҳатто Пайғамбаримиз (с. а. в.) ҳам уларнинг мунофиқ эканликларини билмайдилар. Мунофиқлигини фақат Аллоҳ таолонинг ўзигина билади.)

Malayca: 

Dan di antara orang-orang yang di sekeliling kamu dari orang-orang "A'raab" ada yang bersifat munafik dan (demikian juga) sebahagian dari penduduk Madinah; mereka telah berkeras dengan sifat munafik; engkau tidak mengetahui mereka (bahkan) Kamilah yang mengetahui mereka. Kami akan azabkan mereka berulang- ulang, kemudian mereka dikembalikan kepada azab yang besar.

Arnavutça: 

Ka beduin në mjedisin tuaj që janë hipokritë, por ka edhe ndër banorët e Medinës, që janë të shkathët në hipokrizi. Ti nuk i di ata. Na i dimë. Na do t’i dënojmë ata – dy herë e pastaj, do të kthehen në dënimin e madh.

Bulgarca: 

И сред онези от бедуините, които са около вас, има лицемери. И сред жителите на ал-Медина има упорстващи в лицемерието, които ти не знаеш, а Ние ги знаем. Ще ги мъчим два пъти, после ще бъдат върнати към огромно мъчение.

Sırpça: 

Међу бедуинима око вас има лицемера, а има их и међу становницима Медине, који су упорни у свом лицемерству - ти их не познајеш, али их Ми познајемо. Њих ћемо да ставимо на двоструке муке, а затим ће да буду враћени у велику патњу.

Çekçe: 

Mezi kočovnými Araby, kteří jsou ve vašem okolí, i mezi obyvateli Medíny jsou pokrytci, zatvrzelí v pokrytectví svém. Ty je neznáš, avšak My je dobře známe a potrestáme je dvakrát a pak budou vráceni k trestu nesmírnému.

Urduca: 

تمہارے گرد و پیش جو بدوی رہتے ہیں ان میں بہت سے منافق ہیں اور اسی طرح خود مدینہ کے باشندوں میں بھی منافق موجود ہیں جو نفاق میں طاق ہو گئے ہیں تم انہیں نہیں جانتے، ہم ان کو جانتے ہیں قریب ہے وہ وقت جب ہم ان کو دوہری سزا دیں گے، پھر وہ زیادہ بڑی سزا کے لیے واپس لائے جائیں گے

Tacikçe: 

Гурӯҳе аз арабҳои бодиянишин, ки гирди шуморо гирифтаанд, мунофиқанд ва гурӯҳе аз мардуми Мадина низ дар нифоқ исрор меварзанд. Ту онҳоро намешиносӣ, мо мешиносемашон ва ду бор азобашон хоҳем кард ва ба азоби бузург гирифтор мешаванд.

Tatarca: 

Сезнең тирәгездә булган бәдәвий ґәрәбләре арасында монафикълар бар, вә Мәдинә әһелесеннән дә бәгъзеләре икейөзлелеккә беркетелделәр. Сез аларның эшен белмисез. Аларның эшен Без беләбез. Без аларны дөньяда ике мәртәбә ґәзаб кылырбыз: яшерен булган бозык эшләрен ачып хурлыкка төшерербез, вә яман үлем белән үтерербез. Аннары ахирәттә олугъ ґәзабка кайтарылырлар.

Endonezyaca: 

Di antara orang-orang Arab Badwi yang di sekelilingmu itu, ada orang-orang munafik; dan (juga) di antara penduduk Madinah. Mereka keterlaluan dalam kemunafikannya. Kamu (Muhammad) tidak mengetahui mereka, (tetapi) Kamilah yang mengetahui mereka. Nanti mereka akan Kami siksa dua kali kemudian mereka akan dikembalikan kepada azab yang besar.

Amharca: 

በዙሪያችሁም ካሉት ከዐረብ ዘላኖች መናፍቃን አልሉ፡፡ ከመዲና ሰዎችም በንፍቅና ላይ በማመጽ የዘወተሩ አልሉ፡፡ አታውቃቸውም፡፡ እኛ እናውቃቸዋለን፡፡ ሁለት ጊዜ እንቀጣቸዋለን፡፡ ከዚያም ወደታላቅ ቅጣት ይመለሳሉ፡፡

Tamilce: 

இன்னும் உங்களைச் சூழவுள்ள கிராம அரபிகளிலும் மதீனாவாசிகளிலும் நயவஞ்சகர்கள் உள்ளனர். அவர்கள் நயவஞ்சகத்தின் மீது பிடிவாதமாக நிலைத்திருந்து அழிச்சாட்டியம் செய்கிறார்கள். (நபியே! நீர்) அவர்களை அறியமாட்டீர்; நாம்தான் அவர்களை அறிவோம். விரைவில் அவர்களை இருமுறை தண்டிப்போம். பிறகு, (மறுமையில் நரகத்தின்) பெரிய தண்டனையின் பக்கம் (அவர்கள்) மீண்டும் கொண்டு வரப்படுவார்கள்.

Korece: 

너희 주변의 아랍 유목민 가운데는 위선자가 있으며 메디나주민의 일부도 마찬가지나 그들 온 견고한 위선자들임을 너희는 알지 못하나 하나님은 그들을 알 고 있노라 그리하여 그들에게 두 차례 벌을 내리리니 그들은 가혹 한 벌을 받게 되리라

Vietnamca: 

Trong những người Ả-rập du mục sống xung quanh các ngươi cũng như một số dân bản địa Madinah là những kẻ giả tạo đức tin. Chúng đã quen với thói giả tạo, Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) không biết chúng (nhưng) TA biết chúng. TA sẽ trừng phạt chúng hai lần (một lần ở trần gian và một lần nơi cõi mộ), sau đó, chúng sẽ được đưa trở lại về chịu sự trừng phạt khủng khiếp (ở Đời Sau).