Arapça:
فَإِن تَابُوا وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ فَإِخْوَانُكُمْ فِي الدِّينِ ۗ وَنُفَصِّلُ الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ
Çeviriyazı:
fein tâbû veeḳâmu-ṣṣalâte veâtevu-zzekâte feiḫvânüküm fi-ddîn. venüfeṣṣilü-l'âyâti liḳavmiy ya`lemûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Eğer tevbe ederler, namazı kılarlar, zekatı verirlerse dinde kardeşleriniz olurlar. Biz âyetleri, bilen bir kavme açıklarız.
Diyanet İşleri:
Eğer tevbe eder, namaz kılar ve zekat verirlerse, sizin din kardeşiniz olurlar. Bilen kimseler için ayetleri uzun uzadıya açıklıyoruz.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Fakat tövbe ederler, namaz kılarlar ve zekat verirlerse onlar da din kardeşlerinizdir ve biz, bilen topluluğa ayetlerimizi açıklar, bildiririz.
Şaban Piriş:
Eğer tevbe eder, namazı ikame eder ve zekat verirlerse, sizin din kardeşiniz olurlar. Bilen kimseler için ayetleri apaçık bir şekilde açıklıyoruz.
Edip Yüksel:
Tevbe ederlerse, namaz kılar ve zekat verirlerse din kardeşleriniz olurlar. Bilenlere ayetleri böyle açıklarız.
Ali Bulaç:
Eğer onlar tevbe edip namazı kılarlarsa ve zekatı verirlerse, artık onlar sizin dinde kardeşlerinizdir. Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız.
Suat Yıldırım:
Bununla beraber kâfirlikten vazgeçip tövbe eder, namaz kılar, zekât verirlerse artık sizin din kardeşleriniz olurlar. Bilip anlayacak kimseler için Biz âyetlerimizi iyice açıklarız.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Eğer onlar bilâhare tevbe ederlerse ve namaz kılarlar ve zekâtı da verirlerse artık sizin dinde kardeşlerinizdir. Ve Biz âyetlerimizi bilenler olan bir kavim için mufassalan beyan ederiz.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bununla birlikte tövbe eder, namazı/duayı yerine getirir, zekâtı verirlerse, artık sizin, dinde kardeşlerinizdirler. Biz ayetlerimizi, bilen bir topluluk için böyle açık seçik ortaya koyarız.
Bekir Sadak:
Allah, icinizden cihat edenleri
İbni Kesir:
Eğer tevbe ederler, namaz kılarlar ve zekat verirlerse
Adem Uğur:
Fakat tevbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Biz, bilen bir kavme âyetlerimizi böyle açıklıyoruz.
İskender Ali Mihr:
Bundan sonra eğer onlar, (resûlün önünde Allah´a ulaşmayı dileyerek) tövbe ederlerse ve namazı ikâme ederlerse (kılarlarsa) ve zekâtı verirlerse artık (onlar), sizin dînde kardeşlerinizdir. Ve bilen bir kavim (topluluk) için âyetleri ayrı ayrı açıklıyoruz.
Celal Yıldırım:
Eğer (küfür ve inatdan, azgınlık ve fitneden) vazgeçip tevbe eder, namazı kılar, zekâtı verirlerse, artık dinde kardeşlerinizdir ve biz bilen bir millete âyetlerimizi (böylece) bir bir açıklıyoruz.
Tefhim ul Kuran:
Eğer onlar tevbe edip namazı kılarlarsa ve zekâtı verirlerse, artık onlar sizin dinde kardeşlerinizdir. Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız.
Fransızca:
Mais s'ils se repentent, accomplissent la Salat et acquittent la Zakat, ils deviendront vos frères en religion. Nous exposons intelligiblement les versets pour des gens qui savent.
İspanyolca:
Pero si se arrepienten, hacen la azalá y dan el azaque, entonces serán vuestros hermanos en religión. Exponemos claramente las aleyas a gente que sabe.
İtalyanca:
Se poi si pentono, eseguono l'orazione e pagano la decima, siano vostri fratelli nella religione. Così esponiamo chiarament i Nostri segni per gente che comprende.
Almanca:
Wenn sie dennoch bereut, das rituelle Gebet ordnungsgemäß verrichtet und die Zakat entrichtet haben, so sind sie eure Geschwister im Din. Und WIR erläutern die Ayat für Menschen, die wissen.
Çince:
如果他们悔过自新,谨守拜功,完纳天课,他们就是你们的教胞。我为有知识的民众解释许多迹象。
Hollandaca:
Maar indien zij berouw betoonen, en de bepaalde tijden voor het gebed in acht nemen, en aalmoezen geven, zullen zij uwe broederen in den godsdienst zijn. Wij verklaren onze teekens duidelijk voor hen, die geneigd zijn te begrijpen.
Rusça:
Но если они раскаются и будут совершать намаз и выплачивать закят, то они станут вашими братьями по вере. Мы разъясняем Наши знамения для людей знающих.
Somalice:
haddayse toobadkeenaan oo oogaan salaadda hixiyaanna sakada waa walaalihiina diinta waana u caddaynay aayaadka qoomkii wax garan.
Swahilice:
Basi wakitubu na wakashika Sala na wakatoa Zaka, basi ni ndugu zenu katika Dini. Na tunazichambua Aya kwa watu wajuao.
Uygurca:
ئەگەر ئۇلار (كۇفرىدىن) تەۋبە قىلسا، ناماز ئۆتىسە، زاكات بەرسە، دىنىي جەھەتتە سىلەرنىڭ قېرىندىشىڭلار بولىدۇ (يەنى ھوقۇق ۋە مەجبۇرىيەتتە ئۇلار سىلەر بىلەن ئوخشاشتۇر). ئۇقىدىغان قەۋم ئۈچۈن، ئايەتلەرنى تەپسىلىي بايان قىلىمىز
Japonca:
だがもしかれらが悔悟して礼拝の務めを守り,定めの喜捨をするならば,かれらは教えの上の同胞である。われは印を理解する人びとのために詳述する。
Arapça (Ürdün):
«فإن تابوا وأقاموا الصلاة وآتوا الزكاة فإخوانكم» أي فهم إخوانكم «في الدين ونفصِّل» نبين «الآيات لقوم يعلمون» يتدبرون.
Hintçe:
तो अगर (अभी मुशरिक से) तौबा करें और नमाज़ पढ़ने लगें और ज़कात दें तो तुम्हारे दीनी भाई हैं और हम अपनी आयतों को वाक़िफकार लोगों के वास्ते तफ़सीलन बयान करते हैं
Tayca:
“แล้วหากพวกเขาสำนึกผิดกลับตัว และดำรงไว้ซึ่งการละหมาด และชำระซะกาตแล้วไซร้ก็เป็นพี่น้องของพวกเจ้าในศาสนา และเราจะแจกแจงบรรดาโองการไว้แก่กลุ่มชนที่รู้ ”
İbranice:
אולם אם יתחרטו בכנות, ויקיימו את התפילה, וישלמו את הזכאת (צדקת חובה,) יהיו אחיכם לאמונה. ונבהיר את האותות לאנשים בעלי-דעת
Hırvatça:
Ali ako se oni budu pokajali i namaz obavljali i zekat davali, braća su vam po vjeri - a Mi ajete i znakove objašnjavamo ljudima koji znaju.
Rumence:
Dacă se căiesc însă, dacă-şi săvârşesc rugăciunea, dacă dau milostenie, atunci sunt fraţii voştri întru Credinţă. Noi desluşim semnele unui popor ce ştie.
Transliteration:
Fain taboo waaqamoo alssalata waatawoo alzzakata faikhwanukum fee alddeeni wanufassilu alayati liqawmin yaAAlamoona
Türkçe:
Bununla birlikte tövbe eder, namazı/duayı yerine getirir, zekâtı verirlerse, artık sizin, dinde kardeşlerinizdirler. Biz ayetlerimizi, bilen bir topluluk için böyle açık seçik ortaya koyarız.
Sahih International:
But if they repent, establish prayer, and give zakah, then they are your brothers in religion; and We detail the verses for a people who know.
İngilizce:
But (even so), if they repent, establish regular prayers, and practise regular charity,- they are your brethren in Faith: (thus) do We explain the Signs in detail, for those who understand.
Azerbaycanca:
Əgər tövbə etsələr, namaz qılıb zəkat versələr, onlar sizin din qardaşlarınızdır. Biz ayələrimizi anlayıb bilən bir tayfa üçün belə ətraflı izah edirik!
Süleyman Ateş:
Eğer tevbe ederler, namazı kılarlar ve zekatı verirlerse, dinde sizin kardeşlerinizdirler. Biz, bilen bir kavme ayetleri böyle uzun uzun açıklıyoruz.
Diyanet Vakfı:
Fakat tevbe eder, namaz kılar ve zekat verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Biz, bilen bir kavme ayetlerimizi böyle açıklıyoruz.
Erhan Aktaş:
Eğer tevbe eder, “salâtı ikâme eder(1) ve zekâtı yaparlarsa,(1)” onlar artık dinde sizin kardeşlerinizdir. Biz, âyetleri, bilen bir kavim için böyle ayrıntılı bir şekilde açıklıyoruz.
Kral Fahd:
Bununla beraber, eğer bu hallerinden tövbe ederler, namazı dosdoğru kılarlar ve zekâtı da verirlerse, bu takdirde, sizin dinde kardeşlerinizdirler. Biz, bilen kimselere âyetleri işte böyle uzun uzun açıklarız.
Hasan Basri Çantay:
(Bununla beraber) eğer tevbe ve rücû ederler, namaz kılarlar, zekât verirlerse artık dînde kardeşlerinizdir onlar. Biz âyetleri bilecek bir kavm için açıklarız.
Muhammed Esed:
Ama yine de tevbe eder, salata katılırlar ve arınma için gerekli yükümlülükleri yerine getirirlerse onlar da artık din kardeşleriniz sayılırlar: Bakın, işte böyle açık açık ve ayrıntılı olarak dile getiriyoruz, bilmek öğrenmek isteyen bir topluluk için, ayetlerimizi!
Gültekin Onan:
Eğer onlar tevbe edip namazı kılarlarsa ve zekatı verirlerse artık onlar sizin dinde kardeşlerinizdir. Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız.
Ali Fikri Yavuz:
Artık tevbe ederler, namazı kılarlar, zekâtı verirlerse, dinde kardeşleriniz olurlar. Biz âyetleri, anlıyacak bir kavme açıklarız.
Portekizce:
Mas, se se arrependerem, observarem a oração e pagarem o zakat, então serão vossos irmãos na religião, combatei oschefes incrédulos, pois são perjuros; talvez se refreiem.
İsveççe:
Men om de visar ånger och [vilja att] förrätta bönen och betala allmoseskatten, då är de era bröder i tron. Så framställer Vi [Våra] budskap fast och klart för de insiktsfulla.
Farsça:
پس اگر [از پیمان شکنی، قطع رحم، کفر و شرک] توبه کنند و نماز را بر پا دارند و زکات بپردازند، برادران دینی شمایند؛ و ما آیات خود را برای گروهی که [واقعیات را] می دانند، به صورت های گوناگون بیان می کنیم.
Kürtçe:
ئەمجا ئەگەر پەشیمان بوونەوە و نوێژیان بەجێ ھێنا وە زەکاتیاندا ئەوە براتانن لەئاییندا وە ئێمە بەڵگەکان ڕوون دەکەینەوە بۆ گەلێک کەدەیزانن
Özbekçe:
Бас, агар тавба қилсалар, намозни тўкис адо этсалар ва закотни берсалар, дин қардошингиздирлар. Биладиган қавм учун оятларимизни батафсил баён қилурмиз.
Malayca:
Oleh itu, jika mereka bertaubat (dari kekufuran), dan mendirikan sembahyang serta memberi zakat, maka mereka itu adalah saudara kamu yang seugama; dan Kami menjelaskan ayat-ayat keterangan Kami satu persatu bagi kaum yang mahu mengetahui.
Arnavutça:
E, nëse ata pendohen, dhe falin namazin e japin zeqatin, (atëherë) për nga besimi janë vëllezër me ju. E, Na ua shpjegojmë argumentet njerëzve që dinë.
Bulgarca:
И ако се покаят и отслужват молитвата, и дават милостинята закат, тогава те са ваши братя в религията. Разясняваме знаменията на хора проумяващи.
Sırpça:
Али ако се они буду покајали и обављали намаз и давали зекат, браћа су вам по вери - а Ми доказе и знакове објашњавамо људима који знају.
Çekçe:
Jestliže se však kajícně obrátí, budou dodržovat modlitbu a dávat almužnu, pak se stanou vašimi bratry v náboženství. A My srozumitelně vykládáme znamení pro lid, který je vědoucí.
Urduca:
پس اگر یہ توبہ کر لیں اور نماز قائم کریں اور زکوٰۃ دیں تو تمہارے دینی بھائی ہیں اور جاننے والوں کے لیے ہم اپنے احکام واضح کیے دیتے ہیں
Tacikçe:
Пас агар тавба карданд ва намоз ба ҷой оварданд ва закот доданд, бародарони динии шумо ҳастанд. Мо оёти Худоро барои мардуме доно тафсил мекунем.
Tatarca:
Әгәр исламны кабул итеп, Аллаһуга каршы эшләреннән кайтып, намазларны үтәсәләр вә зәкятләрен бирсәләр, алар диндә сезнең кардәшләрегездер. Әнә шулай аятьләребезне ачык бәян итәбез хакны белгән кешеләргә.
Endonezyaca:
Jika mereka bertaubat, mendirikan sholat dan menunaikan zakat, maka (mereka itu) adalah saudara-saudaramu seagama. Dan Kami menjelaskan ayat-ayat itu bagi kaum yang mengetahui.
Amharca:
ቢጸጸቱም፣ ሶላትንም ቢሰግዱ፣ ዘካንም ቢሰጡ የሃይማኖት ወንድሞቻችሁ ናቸው፡፡ ለሚያውቁ ሕዝቦችም አንቀጾችን እናብራራለን፡፡
Tamilce:
ஆக, அவர்கள் (தங்கள் குற்றங்களில் இருந்து) திருந்தி (அல்லாஹ்வின் பக்கம் திரும்பி மன்னிப்புக் கோரி) தொழுகையை நிலைநிறுத்தி, ஸகாத்தையும் கொடுத்தால் (அவர்கள்) மார்க்கத்தில் உங்கள் சகோதரர்கள் ஆவார்கள். (தங்களுக்கு விவரிக்கப்படுவதை) அறிந்து கொள்கின்ற மக்களுக்கு நாம் வசனங்களை (இந்த வேதத்தில்) விவரித்து கூறுகிறோம்.
Korece:
그러나 그들이 회개하고 예 배를 드리며 이슬람세를 바칠때 그들은 곧 믿음의 너희 형제들이 라 그리하여 하나님은 이성이 있 는 백성들을 위해 말씀의 예증을 설명함이라
Vietnamca:
Tuy nhiên, nếu chúng ăn năn hối cải, dâng lễ nguyện Salah và xuất Zakah thì chúng vẫn là anh em của các ngươi trong tôn giáo. Và TA (Allah) đã giảng giải các Lời Mặc Khải (của TA) cho đám người hiểu biết.
Ayet Linkleri: