Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

8

Sûredeki Ayet No: 

4

Ayet No: 

1164

Sayfa No: 

177

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أُولَٰئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا ۚ لَّهُمْ دَرَجَاتٌ عِندَ رَبِّهِمْ وَمَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ

Çeviriyazı: 

ülâike hümü-lmü'minûne ḥaḳḳâ. lehüm deracâtün `inde rabbihim vemagfiratüv verizḳun kerîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İşte gerçekten mümin olanlar onlardır. Onlara Rablerinin katında dereceler vardır, bağışlanma ve değerli rızık vardır.

Diyanet İşleri: 

İşte gerçekten inanmış olanlar bunlardır. Onlara Rablerinin katında mertebeler, mağfiret ve cömertçe verilmiş rızıklar vardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlardır gerçek inananlar, onlarındır Rableri katında dereceler, yarlıganma ve daimi, bitmeztükenmez rızık.

Şaban Piriş: 

İşte onlar, gerçek mümin olanlardır. Rab'leri katında onlar için dereceler, mağfiret ve bolca rızıklar vardır.

Edip Yüksel: 

Böyleleri gerçek inananlardır. Onlar için Rab'leri yanında dereceler, bağışlanma ve tükenmez rızık vardır.

Ali Bulaç: 

İşte gerçek mü'minler bunlardır. Rableri Katında onlar için dereceler, bağışlanma ve üstün bir rızık vardır.

Suat Yıldırım: 

İşte gerçek müminler onlardır.Onlara Rab'lerinin nezdinde, cennette yüksek dereceler, mağfiret ve kıymetli bir nasip vardır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

İşte bihakkın mü´minler onlardır. Onlar için Rablerinin nezdinde dereceler ve mağfiret ile bînihaye bir rızık vardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Gerçek anlamda müminler, işte bunlardır. Rableri katında dereceler, bağışlanma ve bol bir rızık var onlar için.

Bekir Sadak: 

Rabbinizin yardimina siginiyordunuz. O, «Ben size, birbiri pesinden bin melekle yardim ederim» diye cevap vermisti.

İbni Kesir: 

İşte onlar

Adem Uğur: 

İşte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için Rableri katında nice dereceler, bağışlanma ve tükenmez bir rızık vardır.

İskender Ali Mihr: 

İşte onlar gerçek mü´minlerdir. Onların Rab´lerinin yanında dereceleri vardır. Ve onlar için mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi) vardır ve kerim bir rızık vardır.

Celal Yıldırım: 

İşte bunlar, gerçekten mü´minler bunlardır. Rabları yanında onlar için dereceler, mağfiret ve güzel-şerefli rızık(lar) vardır.

Tefhim ul Kuran: 

İşte gerçek mü´minler bunlardır. Rableri katında onlar için dereceler, bağışlanma ve üstün bir rızık vardır.

Fransızca: 

Ceux-là sont, en toute vérité les croyants : à eux des degrés (élevés) auprès de leur Seigneur, ainsi qu'un pardon et une dotation généreuse.

İspanyolca: 

Éstos son los creyentes de verdad. Gozarán de elevada categoría junto a su Señor, de perdón y generoso sustento.

İtalyanca: 

Sono questi i veri credenti: avranno gradi [d'onore] presso il loro Signore, il perdono e generoso sostentamento.

Almanca: 

Diese sind die wahren Mumin. Für sie sind hohe Stellungen bei ihrem HERRN bestimmt, Vergebung und edles Rizq.

Çince: 

这等人确是信士,他们将来在主那里得享受许多品级、饶恕和优厚的给养。

Hollandaca: 

Deze zijn waarlijk geloovigen; zij zullen hoogere graden van gelukzaligheid van hunnen Heer genieten, en vergiffenis en een overvloedig vermogen.

Rusça: 

Они являются истинно верующими. Им уготованы высокое положение у их Господа, прощение и щедрый удел.

Somalice: 

Kuwaasaana ah Mu'miniinta Xaqa ah, waxayna Mudan Jannooyin Eebahood agtiisa ah, iyo Dambi Dhaaf iyo Rizqi Sharaf leh.

Swahilice: 

Hao kweli ndio Waumini. Wao wana vyeo, na maghfira, na riziki bora, kwa Mola wao Mlezi.

Uygurca: 

ئەنە شۇلار ھەقىقىي مۆمىنلەردۇر، ئۇلار پەرۋەردىگارىنىڭ دەرگاھىدا يۇقىرى مەرتىۋىلەرگە، مەغپىرەتكە ۋە ئېسىل رىزىققا (يەنى جەننەتنىڭ تۈگىمەس نېمەتلىرىگە) ئېرىشىدۇ

Japonca: 

これらの者こそ真の信者である。かれらには主の御許にいくつもの段階があり,寛容と栄誉ある給養を与えられる。

Arapça (Ürdün): 

«أولئك» الموصوفون بما ذكر «هم المؤمنون حقا» صدقا بلا شك «لهم درجاتٌ» منازل في الجنة «عند ربهم ومغفرة ورزق كريم» في الجنة.

Hintçe: 

यही तो सच्चे ईमानदार हैं उन्हीं के लिए उनके परवरदिगार के हॉ (बड़े बड़े) दरजे हैं और बख्शिश और इज्ज़त और आबरू के साथ रोज़ी है (ये माले ग़नीमत का झगड़ा वैसा ही है)

Tayca: 

“ชนเหล่านี้แหละพวกเขาคือ ผู้ศรัทธาอย่างแท้จริง โดยที่พวกเขาจะได้รับหลายชั้น ณ พระเจ้าของพวกเขา และจะได้รับการอภัยโทษและปัจจัยยังชีพอันมากมาย ”

İbranice: 

אלה הם המאמינים הצודקים, (אשר שמור) להם מעמד גבוה אצל ריבונם, וסליחה, ופרנסה נדיבה

Hırvatça: 

Oni su, zbilja, pravi vjernici - njih kod Gospodara njihova čekaju počasti, i oprost, i opskrba divna.

Rumence: 

Aceştia sunt cu adevărat credincioşi. Trepte înălţate le sunt sortite la Domnul lor, cu iertare şi înzestrare îmbelşugată.

Transliteration: 

Olaika humu almuminoona haqqan lahum darajatun AAinda rabbihim wamaghfiratun warizqun kareemun

Türkçe: 

Gerçek anlamda müminler, işte bunlardır. Rableri katında dereceler, bağışlanma ve bol bir rızık var onlar için.

Sahih International: 

Those are the believers, truly. For them are degrees [of high position] with their Lord and forgiveness and noble provision.

İngilizce: 

Such in truth are the believers: they have grades of dignity with their Lord, and forgiveness, and generous sustenance:

Azerbaycanca: 

Onlar həqiqi mö’minlərdir. Onların öz Rəbbi yanında dərəcələri vardır. Onları (qiyamət günü) bağışlanma və (Cənnətdə) tükənməz (gözəl, minnətsiz) ruzi gözləyir!

Süleyman Ateş: 

İşte gerçek mü'minler onlardır. Onlara Rablerinin katında dereceler, bağışlanma ve tükenmez rızık var.

Diyanet Vakfı: 

İşte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için Rableri katında nice dereceler, bağışlanma ve tükenmez bir rızık vardır.

Erhan Aktaş: 

İşte onlar gerçek Mü’minlerdir. Onlar için Rabb’leri katında dereceler, bağışlanma ve kerim(1) bir rızık vardır.

Kral Fahd: 

İşte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için Rableri katında Nice dereceler, bağışlanma ve tükenmez bir rızık vardır.

Hasan Basri Çantay: 

İşte onlar gerçek mü´minlerin ta kendileridir. Rableri katında dereceler, yarlığanma ve sayısı bitmez, müddeti tükenmez rızk (hep) onlarındır.

Muhammed Esed: 

İşte böyleleridir, gerçekten inanmış olanlar! Rablerinin katında büyük onur, bağışlanma ve çok değerli bir rızık olacaktır onların payı.

Gültekin Onan: 

İşte gerçek inançlılar bunlardır. Rableri katında onlar için dereceler, bağışlanma ve tükenmez / üstün bir rızk vardır.

Ali Fikri Yavuz: 

İşte bunlar gerçek müminlerdir. Onlara, Rableri katında dereceler var, mafiret ve cennette sayısız tükenmez nimet var...

Portekizce: 

Estes são os verdadeiros fiéis, que terão graus de honra junto ao seu Senhor, indulgências e um magnífico sustento.

İsveççe: 

dessa är de verkligt sanna troende. Inför sin Herre skall de stå högt i rang och deras synder skall förlåtas [dem] och en frikostig belöning [väntar dem].

Farsça: 

مؤمنان واقعی و حقیقی فقط آنانند، برای ایشان نزد پروردگارشان درجاتی بالا و آمرزش و رزق نیکو و فراوانی است.

Kürtçe: 

ھەر ئەوانەن بڕوادارانی ڕاستەقینە پلەی بەرزیان بۆ ھەیە لای پەروەردگاریان و لێ خۆشبوونی (تاوانەکانیان) و ڕۆزی پەسەند و چاکیان بۆ ھەیە

Özbekçe: 

Ана ўшалар ҳақиқий мўминлардир. Уларга Роббилари ҳузурида даражалар, мағфират ва карамли ризқ бор.

Malayca: 

Merekalah orang-orang yang beriman dengan sebenar-benarnya. Mereka akan mendapat pangkat-pangkat yang tinggi di sisi Tuhan mereka dan keampunan serta limpah kurnia yang mulia (di Syurga).

Arnavutça: 

Ata, padyshim, janë besimtarë të vërtetë. Për ata ka pozita te Zoti i tyre, falje dhe dhunti fisnike.

Bulgarca: 

Тези са истинските вярващи. За тях има степени при техния Господ, и опрощение, и щедро препитание

Sırpça: 

Они су, заиста, прави верници - њих код њиховог Господара чекају почасти, и опрост, и дивна опскрба.

Çekçe: 

Toto jsou praví věřící, pro ně jsou připraveny hodnosti vysoké u Pána jejich i odpuštění i příděl štědrý.

Urduca: 

ایسے ہی لوگ حقیقی مومن ہیں ان کے لیے ان کے رب کے پاس بڑے درجے ہیں قصوروں سے درگزر ہے اور بہترین رزق ہے

Tacikçe: 

Инҳо мӯьминони ҳақиқи ҳастанд. Дар назди Парвардигорашон соҳиби дараҷотанд ва мағрифату ризқе некӯ.

Tatarca: 

Алар хак мөэминнәр. Аларга Раббылары хозурында дәрәҗәләр вә ярлыкамак һәм җәннәт нигъмәтләре бардыр.

Endonezyaca: 

Itulah orang-orang yang beriman dengan sebenar-benarnya. Mereka akan memperoleh beberapa derajat ketinggian di sisi Tuhannya dan ampunan serta rezeki (nikmat) yang mulia.

Amharca: 

እነዚያ በእውነት አማኞች እነሱ ብቻ ናቸው፡፡ ለእነሱ በጌታቸው ዘንድ ደረጃዎች ምህረትና የከበረ ሲሳይም አላቸው፡፡

Tamilce: 

அவர்கள்தான் உண்மையில் நம்பிக்கையாளர்கள் ஆவார்கள். அவர்களுக்கு அவர்களுடைய இறைவனிடம் பல பதவிகளும் மன்னிப்பும் கண்ணியமான உணவும் (குடிபானமும் சிறப்பான வாழ்க்கையும்) உண்டு.

Korece: 

그들이 진실한 신앙인들이니 그들에게는 주님으로부터 명예와 관용과 풍성한 양식이 있으리라

Vietnamca: 

Những người đó mới là những người có đức tin đích thực. (Rồi đây) họ sẽ có được những cấp bậc vinh dự ở nơi Thượng Đế của họ, cùng với sự tha thứ và bổng lộc dồi dào (từ nơi Ngài).