Arapça:
وَاتَّخَذَ قَوْمُ مُوسَىٰ مِن بَعْدِهِ مِنْ حُلِيِّهِمْ عِجْلًا جَسَدًا لَّهُ خُوَارٌ ۚ أَلَمْ يَرَوْا أَنَّهُ لَا يُكَلِّمُهُمْ وَلَا يَهْدِيهِمْ سَبِيلًا ۘ اتَّخَذُوهُ وَكَانُوا ظَالِمِينَ
Çeviriyazı:
vetteḫaẕe ḳavmü mûsâ mim ba`dihî min ḥuliyyihim `iclen cesedel lehû ḫuvâr. elem yerav ennehû lâ yükellimühüm velâ yehdîhim sebîlâ. itteḫaẕûhü vekânû żâlimîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Musa'nın arkasından kavmi, tutmuş süs takılarından böğüren bir buzağı heykeli edinmişlerdi. O buzağının kendilerine bir söz söylemediğini ve bir yol gösteremediğini görmemişler miydi? Fakat yine de onu tanrı edindiler ve zalimlerden oldular.
Diyanet İşleri:
Musa'nın ardından milleti, ziynet takımlarından, canlıymış gibi böğüren bir buzağı heykeli yaparak onu tanrı edindiler. O buzağının kendileriyle konuşmadığını ve yol da göstermediğini görmediler mi? Onu tanrı olarak benimseyip kendilerine yazık ettiler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Musa'nın kavmi, o gittikten sonra ziynet eşyasından bir buzağı yaptılar. O buzağı, böğürüyordu da. O buzağının kendileriyle konuşmayacağını, onlara doğru yolu göstermeyeceğini görüp anlamadılar mı da ona sarıldılar ve kendilerine kıydılar, yazık ettiler.
Şaban Piriş:
Musa’nın kavmi, onun ardından süs eşyalarından (yapılmış) böğüren bir buzağı heykelini ilah edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onların bir yol göstermediğini görmüyorlar mı? Ona (ilah) edindiler ve böylece zalimlerden oldular.
Edip Yüksel:
Musa'nın halkı kendisinden sonra, süs eşyalarından, böğürmesi olan bir buzağı heykeli yapıp putlaştırdılar. Onun, konuşmaktan ve kendilerine yol göstermekten aciz olduğunu görmediler mi? Onu benimseyerek zalimlerden oldular.
Ali Bulaç:
(Tura gitmesinin) Ardından Musa'nın kavmi süs eşyalarından böğürmesi olan bir buzağı heykelini (tapılacak ilah) edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onları bir yola da yöneltip-iletmediğini (hidayete erdirmediğini) görmediler mi? Onu (tanrı) edindiler de, zulmedenler oldular.
Suat Yıldırım:
Mûsâ Tevrat'ı almak için ayrıldıktan sonra ümmeti, zinet takımlarından, böğürür gibi ses çıkaran bir buzağı heykeli yapıp tanrı edindiler.Görmemişler miydi ki o heykel onlara hitap edemiyordu, kendilerine yol da gösteremiyordu. Fakat buna rağmen onu tanrı edindiler ve zalimlerden oldular. [20,85]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve Mûsa´nın kavmi, O´ndan sonra ziynet takımlarından bir buzağı böğürmesi olan bir heykel edindiler. Onlar görmediler mi ki, o kendileriyle konuşamaz ve onlara bir yol gösteremezdi. Onu (ilâh) edindiler ve zalimler oluverdiler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Mûsa'nın kavmi, onun Allah'la konuşmaya gidişinden sonra, süs eşyalarından oluşmuş, böğürebilen bir buzağı heykelini ilah edinmişti. Görmediler mi ki, o onlarla ne konuşabiliyor ne de kendilerine yol gösterebiliyor? Onu benimsediler ve zalimler haline geldiler.
Bekir Sadak:
Kotuluk isleyip ardindan tevbe edenler ve inananlar bilsinler ki Rabbin, bu hareketlerinin ardindan onlari suphesiz bagislar ve merhamet eder.
İbni Kesir:
Musa´nın kavmi
Adem Uğur:
(Tûr´a giden) Musa´nın arkasından kavmi, zinet takımlarından, böğürebilen bir buzağı heykelini (tanrı) edindiler. Görmediler mi ki o, onlarla ne konuşuyor ne de onlara yol gösteriyor? Onu (tanrı olarak) benimsediler ve zalimler oldular.
İskender Ali Mihr:
Musa (A.S)´nın kavmi, ondan sonra (Musa A.S´ın Tur dağına gitmesinden sonra) ziynet eşyalarından, böğüren (ses çıkaran) bir buzağı heykeli (yapıp) onu (ilâh) edindiler. Onun, onlarla konuşmadığını ve onları yola hidayet etmediğini (hidayete erdirmediğini) görmüyorlar mı? Onu (ilâh) edindiler ve zalimler oldular.
Celal Yıldırım:
Musa´nın (belirlenen vakitte Tûr Dağı´na çıkması) ardından kavmi, kendi zînetlerinden üç boyutlu böğüren bir buzağı heykeli yapıp (tanrı) edindiler. O buzağının kendileriyle konuşamıyacağını ve bir yol da gösteremiyeceğini görmediler mi ?! Onu kendilerine ilâh edindiler
Tefhim ul Kuran:
(Tura gitmesinin) Ardından Musa´nın kavmi, süsleme eşyalarından böğürmesi olan bir buzağı heykelini (tapılacak ilâh) edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onları bir yola da yöneltip iletmediğini (hidayete erdirmediğini) görmediler mi? Onu (tanrı) edindiler de, zulmedenler oldular.
Fransızca:
Et le peuple de Moïse adopta après lui un veau, fait de leurs parures : un corps qui semblait mugir. N'ont-ils pas vu qu'il ne leur parlait point et qu'il ne les guidait sur aucun chemin ? Ils l'adoptèrent [comme divinité], et ils étaient des injustes .
İspanyolca:
Y el pueblo de Moisés, ido éste, hizo un ternero de sus aderezos, un cuerpo que mugía. ¿Es que no vieron que no les hablaba ni les dirigía? Lo cogieron y obraron impíamente.
İtalyanca:
E il popolo di Mosè, in sua assenza, si scelse per divinità un vitello fatto con i loro gioielli, un corpo mugghiante. Non si accorsero che non parlava loro e che non li guidava su nessuna via? Lo adottarono come divinità e furono ingiusti.
Almanca:
Und die Leute von Musa nahmen sich nach dessen (Fortgang) aus ihrem Schmuck ein Kalb (als Götzen) - einen Körper, der muhte. Sahen sie etwa nicht, daß es weder mit ihnen spricht, noch sie auf den Weg rechtleiten kann?! Sie dienten ihm und waren Unrecht-Begehende.
Çince:
穆萨的宗族在他(离开)之后,以他们的首饰铸成一头牛犊--一个有犊声的躯壳。难道他们不知道它不能和他们对话,不能指引他们道路吗?他们以它为神灵,他们是不义者。
Hollandaca:
En het volk van Mozes nam, na zijn vertrek, een lichamelijk kalf, dat loeide, van hunne versierselen vervaardigd. Zagen zij niet, dat ik niet tot hen sprak, noch hen op den weg geleidde? Maar zij beschouwden het als hunnen god en handelden slecht.
Rusça:
В отсутствие Мусы (Моисея) его народ сделал из своих украшений изваяния тельца, который мычал. Разве они не видели, что он не разговаривал с ними и не наставлял их на прямой путь? Они стали поклоняться ему - они были несправедливы.
Somalice:
Waxay ka Yeesheen qoomkii Nabi Muuse Gadaashiis Jawhartoodii Dibi Cod leh, miyeyna arkaynin inuusan lahadlaynin kuna Toosinaynin Jid, way Yeesheen iyagoo Daalimiin ah.
Swahilice:
Na baada yake walimfanya ndama kutokana na mapambo yao (kumuabudu), kiwiliwili tu kilicho kuwa na sauti. Hivyo, hawakuona kuwa hawasemezi wala hawaongoi njia? Wakamuabudu, na wakawa wenye kudhulumu.
Uygurca:
مۇسانىڭ قەۋمى مۇسادىن كېيىن (يەنى مۇسا پەرۋەردىگارىغا مۇناجات قىلىش ئۈچۈن تۇر تېغىغا كەتكەندىن كېيىن)، زىننەت بۇيۇملرىدىن موزايدەك ئاۋاز چىقىرىدىغان بىر جانسىز موزاي ياسىدى. ئۇلار موزاينىڭ ئۆزلىرىگە سۆزلىيەلمەيدىغانلىقىنى، يول كۆرسىتەلمەيدىغانلىقىنى كۆرمىدىمۇ؟ ئۇلار ئۇنى مەبۇد قىلىۋالدى، ئۇلار (ئۆزلىرىگە) زۇلۇم قىلغۇچى بولدى
Japonca:
ムーサーの民は,かれの(去った)後,自分の装飾品で鳴き声の出る形だけの仔牛を造った。かれらはそれがものも言わず,また道案内も出来ないことが分らないのか。かれらはそれを(神として)とり,不義を行った。
Arapça (Ürdün):
«واتخذ قوم موسى من بعده» أي بعد ذهابه إلى المناجاة «من حُليِّهم» الذي استعاروه من قوم فرعون بعلَّة عرس فبقي عندهم «عجلا» صاغه لهم منه السامري «جسدا» بدل لحما ودما «له خُوارٌ» أي صوت يسمع، انقلب كذلك بوضع التراب الذي أخذه من حافر فرس جبريل في فمه فإن أثره الحياة فيما يوضع فيه، ومفعول اتخذ الثاني محذوف أي إلها «ألم يروا أنه لا يكلِّمهم ولا يهديهم سبيلا» فكيف يُتَّخذ إلها «اتخذوه» إلها «وكانوا ظالمين» باتخاذه.
Hintçe:
और मूसा की क़ौम ने (कोहेतूर पर) उनके जाने के बाद अपने जेवरों को (गलाकर) एक बछड़े की मूरत बनाई (यानि) एक जिस्म जिसमें गाए की सी आवाज़ थी (अफसोस) क्या उन लोगों ने इतना भी न देखा कि वह न तो उनसे बात ही कर सकता और न किसी तरह की हिदायत ही कर सकता है (खुलासा) उन लोगों ने उसे (अपनी माबूद बना लिया)
Tayca:
“และพวกพ้องของมูซาได้ยึดถือลูกวัวที่เป็นรูปร่าง ซึ่งทำมาจากเครื่องประดับ ของพวกเขา หลังจากเขา ซึ่งลุกวัวนั้นมีเสียงร้อง พวกเขามิได้เห็นดอกหรือว่าแท้จริงมันพูดกับพวกเขาไม่ได้ และมันก็แนะนำทางใดทางหนึ่งให้แก่พวกเขาไม่ได้ด้วย ? พวกเขาได้ยึดถือลูกวัวนั้น และพวกเขาจึงได้กลายเป็นผู้อธรรม ”
İbranice:
והכינו בני עמו של משה בהיעדרו מתכשיטיהם פסל של עגל, אשר בו חורים והשמיע רחש (בגלל האוויר שעבר דרכו.) האם הם לא ראו שאינו מדבר אליהם ואינו מדריך אותם בשום שביל? בעשותם אותו קיפחו את עצמם
Hırvatça:
I narod Musaov, poslije odlaska njegova, izradi od nakita svoga kip teleta koje je rikalo i koje za božanstvo prihvati. Zar nisu vidjeli da im ono ne govori i da ih putem pravim ne vodi? Oni ga prihvatiše i zulumćari postaše.
Rumence:
Poporul lui Moise, după el, au făcut din podoabele lor trupul unui viţel ce mugea. Ei nu vedeau, oare, că acest viţel nu le vorbea şi nu-i călăuzea? Ei îl luară drept dumnezeu şi fură, astfel, dintre cei nedrepţi.
Transliteration:
Waittakhatha qawmu moosa min baAAdihi min huliyyihim AAijlan jasadan lahu khuwarun alam yaraw annahu la yukallimuhum wala yahdeehim sabeelan ittakhathoohu wakanoo thalimeena
Türkçe:
Mûsa'nın kavmi, onun Allah'la konuşmaya gidişinden sonra, süs eşyalarından oluşmuş, böğürebilen bir buzağı heykelini ilah edinmişti. Görmediler mi ki, o onlarla ne konuşabiliyor ne de kendilerine yol gösterebiliyor? Onu benimsediler ve zalimler haline geldiler.
Sahih International:
And the people of Moses made, after [his departure], from their ornaments a calf - an image having a lowing sound. Did they not see that it could neither speak to them nor guide them to a way? They took it [for worship], and they were wrongdoers.
İngilizce:
The people of Moses made, in his absence, out of their ornaments, the image of calf, (for worship): it seemed to low: did they not see that it could neither speak to them, nor show them the way? They took it for worship and they did wrong.
Azerbaycanca:
(Tur dağına gedən) Musanın ardınca tayfası öz bəzək-düzək şeylərindən (canlıymış kimi) böyürtüsü olan bir buzov heykəli düzəltdilər. Məgər (buzovun) onlarla danışmadığını, onlara bir yol göstərə bilmədiyini görmədilərmi? (Bununla belə) ona (buzova) tapınıb (özlərinə) zülm eləyən oldular.
Süleyman Ateş:
Musa kavmi, kendisin(in, Rabbi ile mülakata gitmesin)den sonra kendilerinin zinet takımlarından yapılmış, böğürmesi olan bir buzağı heykelini (tanrı diye) benimsediler. Görmediler mi ki o, ne kendilerine söz söylüyor, ne de onlara yol gösteriyor? Onu benimsediler ve zalimler(den) oldular.
Diyanet Vakfı:
(Tur'a giden) Musa'nın arkasından kavmi, zinet takımlarından, böğürebilen bir buzağı heykelini (tanrı) edindiler. Görmediler mi ki o, onlarla ne konuşuyor ne de onlara yol gösteriyor? Onu (tanrı olarak) benimsediler ve zalimler oldular.
Erhan Aktaş:
Mûsâ’nın halkı, onun arkasından, böğürmesi olan, süs eşyalarından yapılmış bir buzağı heykelini benimsediler. Onun kendileriyle konuşamadığını ve yol gösteremediğini görmediler mi ki onu benimsediler? Onu benimsemekle zâlimlerden oldular.
Kral Fahd:
(Tûr'a giden) Musa'nın arkasından kavmi, ziynet takımlarından, böğürebilen bir buzağı heykelini (kendilerine ilah) edindiler. Görmediler mi ki o, onlarla ne konuşuyor ne de onlara yol gösteriyor? Onu (ilah olarak) benimsemişler ve zalimlerden olmuşlardı.
Hasan Basri Çantay:
(«Tuur» a giden) Musânın arkasından kavmi zînet takımlarından bir buzağı heykel (i yapıb onu Tanrı) edindiler ki onun (inek gibi) bir böğürmesi de vardı. Onun kendileriyle konuşmayacağını, onlara bir yol da gösteremeyeceğini görmediler mi ki ona tutundular, kendilerine yazık ediciler oldular?
Muhammed Esed:
Ve Musa´nın halkı, onun yokluğunda, süs eşyalarından (yaptıkları), içinden boğuk bir ses çıkaran bir buzağı heykeline tapmaya başladılar. Bunun kendileriyle ne konuşabileceğini ne de onlara hiçbir biçimde yol gösteremeyeceğini görmüyorlar mıydı sanki? (Öyleyken yine de) ona tapmaya devam ettiler, çünkü zalim kimselerdi onlar:
Gültekin Onan:
(Tur´a gitmesinin) Ardından Musa´nın kavmi süs eşyalarından böğürmesi olan bir buzağı heykelini (tapacak Tanrı) edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onları bir yola da yöneltip iletmediğini (hidayete erdirmediğini) görmediler mi? Onu (Tanrı) edindiler de zulmedenler oldular.
Ali Fikri Yavuz:
Tûr’a çıkan Mûsa’nın arkasından, geride kalan kavmi, süs eşyalarından bir buzağı heykeli yapıp onu tanrı edindiler, ki onun bir böğürmesi de vardı. Buzağının kendileriyle konuşamayacağını, onlara bir yol gösteremiyeceğini görmediler mi de onu tanrı edindiler? Böylece zâlimlerden oldular.
Portekizce:
O povo de Moisés, em sua ausência, fez, com suas próprias jóias, a imagem de um bezerro, que emitia mugidos. Nãorepararam em que não podia falar-lhes, nem encaminhá-los por senda alguma? Apesar disso o adoraram e se tornaraminíquos.
İsveççe:
OCH SEDAN Moses lämnat dem satte folket upp en bild, till formen lik en kalv, [tillverkad] av deras guldsmycken, en kropp som lät höra ett bölande ljud. Märkte de inte att den varken talade till dem eller gav dem vägledning? De tillbad den [som gud] och gjorde därmed sig själva svår orätt.
Farsça:
و قوم موسی پس از [رفتن] او [به میعادگاه پروردگار] ، از زیورهای خود می سمه گوساله ای ساختند که صدای گاو داشت! آیا نمی دیدند که آن می سمه با آنان سخن نمی گوید و آنان را به راهی هدایت نمی کند؟! [ولی با روشن بودن این حقیقت که می سمه ای بیش نیست و هیچ کاری از دستش بر نمی آید] آن را [به عنوان معبودی برای پرستش] گرفتند و [در صورتی که در این انتخاب] از ستمکاران بودند.
Kürtçe:
وە ھۆزی موسا پاش (رۆیشتنی) موسا دروستیان کرد لە خشڵ و زێڕەکانیان پەیکەری گوێرەکەیەک کە قۆڕەی (وەک گوێرەکەی) ھەبوو ئایا ئەوانە نەیانبینی کە بێگومان ئەو (گوێرەکەیە) قسەیان لەگەڵدا ناکات و ھیچ رێبازێکیشیان نیشان نادات کردیان بە (پەرستراو) و ئەوانە ستەمکاربوون
Özbekçe:
Мусонинг қавми ундан кейин тақинчоқларидан (бўлган) бўкирадиган бузоқ жасадини (худо) тутдилар. Унинг уларга гапирмаслигини ва уларни ҳидоят қилмаслигини билмадиларми?! Уни (худо) тутдилар ва зулм қилувчилардан бўлдилар. (Яъни, Мусонинг (а. с.) қавми бўлмиш Бани Исроил, у зот Роббининг мийқотига кетганларидан сўнг, ўзлари билан Мисрдан олиб чиққан тақинчоқлардан ясалган бузоқ жасади–ҳайкалини ўзларига худо қилиб олдилар. Бу тақинчоқлар Миср аҳолиси–қибтийларнинг тақинчоқлари эди. Қавм ичидан Самурий исмли одам ўша тақинчоқлардан бузоқ шаклини ясаб, устакорлик билан ундан хўкизнинг бўкиришига монанд овоз чиқадиган ҳолга келтирди. Мусо (а. с.) Бани Исроилга маълум ўттиз кундан ортиқ қолиб кетганларидан сўнг, Самурий: «Мусо мийқотига кетган Робби шунинг ўзи, у унутиб қўйиб бошқа ёқларда адашиб юрибди», деди. Бани Исроил Пайғамбарлари Мусонинг сўзларини унутиб, унинг халифаси Ҳоруннинг ҳам гапига кирмай, Самурийнинг иғвоси ила тилла тақинчоқлардан ясалган алланечук бўкиргувчи бузоқ ҳайкалига сиғинмоққа ёпирилдилар.)
Malayca:
Dan kaum Nabi Musa, sesudah ia (pergi ke Gunung Tursina), mereka membuat dari barang-barang emas perhiasan mereka, (patung) anak lembu yang bertubuh dan bersuara (Allah berfirman): "Tidakkah mereka memikirkan bahawa patung itu tidak dapat berkata-kata dengan mereka dan tidak dapat juga menunjukkan jalan kepada mereka? Mereka menjadikannya (berhala yang disembah) dan sememangnya mereka adalah orang-orang yang melakukan kezaliman".
Arnavutça:
Populli i Musait – pas shkuarjes së tij – filluan ta adhurojnë viçin e bërë nga stolisjet e tyre të arit – viç për kah pamja dhe pallja. A nuk panë ata, se ai as nuk mund t’u fliste, as t’i udhëzojë në rrugë të drejtë. Ata morën këtë viç për adhurim dhe u bënë zullumqarë.
Bulgarca:
А после народът на Муса направи от украшенията си образ на телец, който мучи. Не видяха ли, че той не им говори и не ги води по правия път? Приеха го и станаха угнетители.
Sırpça:
И народ Мојсијев, после његовог одласка, изради од свог накита кип телета које је рикало и које су за божанство прихватили. Зар нису видели да им оно не говори и да их правим путем не води? Они га прихватише и посташе неправедници.
Çekçe:
Po odchodu Mojžíšově pak lid jeho si vyrobil z ozdob svých tele, jehož tělo vydávalo bučení. Cožpak neviděli, že ono k nim nemluví ani je po správné cestě nevede? A učinili je modlou svou a stali se tak nespravedlivými.
Urduca:
موسیٰؑ کے پیچھے اس کی قوم کے لوگوں نے اپنے زیوروں سے ایک بچھڑے کا پتلا بنا لیا جس میں سے بیل کی سی آواز نکلتی تھی کیا اُنہیں نظر نہ آتا تھا کہ وہ نہ ان سے بولتا ہے نہ کسی معاملہ میں ان کی رہنمائی کرتا ہے؟ مگر پھر بھی اُنہوں نے اسے معبود بنا لیا اور وہ سخت ظالم تھے
Tacikçe:
Қавми Мӯсо баъд аз ӯ аз зеварҳояшон шакли гӯсолае сохтанд, ки овоз мекард. Оё намебинанд, ки он гӯсола бо онҳо сухан намегӯяд ва онҳоро ба хеҷ роҳе ҳидоят намекунад?» Онро ба худоӣ гирифтанд ва бар худ ситам карданд.
Tatarca:
Муса тауга киткәч, кауме алтын-көмештән бозау ясадылар, ул бозауның тавышы бар иде, бозау шулай ясалган иде – аңарга җил кереп, эченнән тавыш чыга иде. Әйә алар күрмиләрме бозау алар белән сөйләшми һәм аларны туры юлга күндерергә дә көче җитми. Ґәҗәб, һичнәрсәгә ярамаган нәрсәне Илаһә тоттылар һәм шуның өчен залим булдылар.
Endonezyaca:
Dan kaum Musa, setelah kepergian Musa ke gunung Thur membuat dari perhiasan-perhiasan (emas) mereka anak lembu yang bertubuh dan bersuara. Apakah mereka tidak mengetahui bahwa anak lembu itu tidak dapat berbicara dengan mereka dan tidak dapat (pula) menunjukkan jalan kepada mereka? Mereka menjadikannya (sebagai sembahan) dan mereka adalah orang-orang yang zalim.
Amharca:
የሙሳም ሕዝቦች ከእርሱ (መኼድ) በኋላ ከጌጦቻቸው ወይፈንን አካልን ለርሱ ማግሳት ያለውን (አምላክ አድርገው) ያዙ፡፡ እርሱ የማያናግራቸው መንገድንም የማይመራቸው መኾኑን አይመለከቱምን (አምላክ አድርገው) ያዙት፡፡ በዳዮችም ኾኑ፡፡
Tamilce:
இன்னும், மூஸாவுடைய சமுதாயம் அவருக்குப் பின்னர் தங்கள் நகையிலிருந்து ஒரு காளைக் கன்றை - மாட்டின் சப்தம் அதற்கு இருந்த ஓர் உடலை - (வணங்கப்படும் தெய்வமாக) எடுத்துக் கொண்டனர். “நிச்சயமாக அது அவர்களுடன் பேசுவதுமில்லை; இன்னும், அவர்களுக்கு (நேரான) பாதையை அது வழிகாட்டுவதுமில்லை என்பதை அவர்கள் பார்க்கவில்லையா? அவர்கள் அதை (வணங்கப்படும் தெய்வமாக) உறுதியாக எடுத்துக் கொண்டார்கள். இன்னும் அவர்கள் அநியாயக்காரர்களாக ஆகிவிட்டனர்.
Korece:
모세의 백성들이 그의 부재중에 금송아지를 만들어 숭배하였 으니 그것은 하나의 형체로 음매 하며 우는 듯 보였으나 그들에게 말을 할 수 없었고 그들을 바른 길로 인도하지 못하였음이라 그러 나 그들은 그것을 숭배하였으니 그들은 우매한 자들이라
Vietnamca:
Và người dân của Musa, sau khi Y (rời đi trình diện Allah), đã làm ra từ đồ trang sức của họ một con bê có thân hình (rỗng bên trong) phát ra được âm thanh (như tiếng rống của bò). Lẽ nào họ không nhận thức được (con bê đó) không thể nói chuyện với họ và cũng không thể hướng dẫn họ đến con đường (chính đạo)?! Họ đã lấy (con bê đó làm thần linh của họ) và thế là họ đã trở thành những kẻ làm điều sai quấy.
Ayet Linkleri: