Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

11

Sûredeki Ayet No: 

44

Ayet No: 

1517

Sayfa No: 

226

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَقِيلَ يَا أَرْضُ ابْلَعِي مَاءَكِ وَيَا سَمَاءُ أَقْلِعِي وَغِيضَ الْمَاءُ وَقُضِيَ الْأَمْرُ وَاسْتَوَتْ عَلَى الْجُودِيِّ ۖ وَقِيلَ بُعْدًا لِّلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ

Çeviriyazı: 

veḳîle yâ arḍu-ble`î mâeki veyâ semâü aḳli`î vegîḍa-lmâü veḳuḍiye-l'emru vestevet `ale-lcûdiyyi veḳîle bü`del lilḳavmi-żżâlimîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Allah tarafından denildi ki: "Ey yeryüzü suyunu yut! Ey gökyüzü sen de suyunu kes! Ve sular çekildi. Emir yerine gelmiş oldu. Gemi de Cudi dağı üzerine oturdu. O zalim kavme böylece dünyadan uzak olun denildi.

Diyanet İşleri: 

Yere, "Suyunu çek!", göğe, "Ey gök sen de tut!" denildi. Su çekildi, iş de bitti; gemi Cudi'ye oturdu. "Haksızlık yapan millet Allah'ın rahmetinden uzak olsun" denildi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve dendi ki: Ey yeryüzü, em suyunu ve ey gök kes yağmurunu ve su emildi ve iş yapıldıbitti ve oturdu Cudi'ye gemi ve uzaklık denildi, zulmeden topluluğa.

Şaban Piriş: 

"Ey yeryüzü! Suyunu yut! Ey gök tut!" denildi. Su çekildi, emir gerçekleşti, gemi Cudi’ye oturdu. Ve şöyle denildi: Kahrolsun zalim toplum!

Edip Yüksel: 

Ve denildi ki: "Ey toprak suyunu yut, ey gök sen de tut." Su yatıştı, karar yerine getirildi, Cudi (Judea) üzerine oturdu ve "Zalimler uzak olsunlar!," dendi.

Ali Bulaç: 

Denildi ki: "Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de tut." Su çekildi, iş bitiriliverdi, (gemi de) Cudi (dağı) üstünde durdu ve zalimler topluluğuna da: "Uzak olsunlar" denildi.

Suat Yıldırım: 

Kâfirler boğulduktan sonra yerle göğe: “Ey yer suyunu yut ve sen ey gök suyunu tut!” diye emir buyuruldu. Su çekildi, iş bitirildi ve gemi Cudi üzerinde yerleşti ve “Kahrolsun o zalimler!” denildi. {KM, Tekvin 8,4}

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve denildi ki: «Ey yer! Suyunu yut ve ey gök açıl.» Ve su kesildi ve iş icra edilmiş oldu. Gemi de Cûdi dağının üzerine yerleşti. Ve, «Zalimler olan kavim için uzaklık olsun!» denildi.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ve denildi: "Ey yer! Suyunu yut ve ey gök, sen de tut." Ve su çekidi. İş bitirilmişti. Gemi, Cûdi üzerine oturdu ve haykırıldı: "O zalimler topluluğu geri gelmez olsun!"

Bekir Sadak: 

Bunlar sana vahyettigimiz bilinmeyen olaylardir. Sen de, milletin de daha once bunlari bilmezdiniz. Sabret, sonuc, Allah´tan sakinanlarindir. *

İbni Kesir: 

Denildi ki: Ey yer suyunu çek, Ey gök, sen de tut, su çekildi, iş de bitti. Gemi Cudi´ye oturdu. Zalimler güruhu Allah´ın rahmetinden uzak olsun, denildi.

Adem Uğur: 

(Nihayet) &quot

İskender Ali Mihr: 

Ve: “Ey arz (yeryüzü), suyunu yut! Ey sema (suyunu) tut!” denildi. Ve su çekildi ve emir yerine getirildi. Ve (gemi), Cudi (dağı)nın üzerine yerleşti. Ve zalim kavme: “Uzak olsunlar.” denildi.

Celal Yıldırım: 

Ey yeryüzü ! Suyunu yut

Tefhim ul Kuran: 

Denildi ki: «Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de tut.» Su çekildi, iş bitiriliverdi, (gemi de) Cûdi (dağı) üstünde durdu ve zalimler topluluğuna da: «Uzak olsunlar» denildi.

Fransızca: 

Et il fut dit : "ô terre, absorbe ton eau ! Et toi, ciel, cesse [de pleuvoir] ! ". L'eau baissa, l'ordre fut exécuté, et l'arche s'installa sur le Joudi , et il fut dit : "Que disparaissent les gens pervers" !

İspanyolca: 

Y se dijo: «¡Traga, tierra, tu agua! ¡Escampa, cielo!», Y el agua fue absorbida, se cumplió la orden y se posó en el Chudi. Y se dijo: «¡Atrás el pueblo impío!»

İtalyanca: 

E fu detto: «O terra, inghiotti le tue acque; o cielo, cessa!». Fu risucchiata l'acqua, il decreto fu compiuto e quando [l'Arca] si posò sul

Almanca: 

Und es wurde gesagt: "Erde! Verschlinge dein Wasser! Himmel! Höre auf (zu regnen)!" Und das Wasser wurde eingesickert und die Bestimmung erfüllt und es (das Schiff) stand auf Aldschudi und es wurde gesagt: "Nieder mit den unrechtbegehenden Leuten!"

Çince: 

有人说:地啊!汲乾你上面的水吧!云啊!散开吧!于是洪水退去了,事情就被判决了。船停舶在朱迭山上。有人说:不义的人们已遭毁灭了。

Hollandaca: 

En het werd gezegd: O aarde, zwelg uwe wateren op, en gij, o hemel, houd uw regen terug! En dadelijk zakte het water, en het besluit was vervuld, en de ark bleef op den berg Al Jûdi en er werd gezegd: Weg met de goddeloozen!

Rusça: 

И было сказано: "О земля, поглоти свою воду! О небо, перестань!" Вода спала, и свершилось веление. Ковчег пристал к аль-Джуди, и было сказано: "Да сгинут люди несправедливые!"

Somalice: 

waxaana la yidhi dhulow Liq Biyahaaga Samooyna qaad (Jooji) waxaana la yareeyey «la gudhiyey» Biyihii waxaana la xukumay Amarkii waxayna Ku dul ekaatay Doontii Juudi waxaana la yidhi fogaansho haw sugnaato Qoomka Daalimiinta ah.

Swahilice: 

Na ikasemwa: Ewe ardhi! Meza maji yako. Na Ewe mbingu! Jizuie. Basi maji yakadidimia chini, na amri ikapitishwa, na (jahazi) likasimama juu ya (mlima) wa Al Juudiy. Na ikasemwa: Wapotelee mbali watu walio dhulumu!

Uygurca: 

«ئى زېمىن سۈيۈڭنى يۇتقىن، ئى بۇلۇت تارقىغىن» دېيىلدى، سۇ سوغۇلدى، اﷲ نىڭ (كاپىرلارنى غەرق قىلىشتىن ئىبارەت) ھۆكمى ئىجرا قىلىندى، كېمە جۇدى تېغىنىڭ ئۈستىدە توختىدى، «زالىم قەۋم ھالاك بولسۇن» دېيىلدى

Japonca: 

御言葉があった。「大地よ,水を飲み込め。天よ,(雨を)降らすことを止めなさい。」水は引いて,事態は治まり,(舟は)ジューディー山上に乗り上げた。また仰せられた。「不義を行う民を追い払え。」

Arapça (Ürdün): 

«وقيل يا أرض ابلعي ماءك» الذي نبع منك فشربته دون ما نزل من السماء فصار أنهارا وبحارا «ويا سماء أقلعي» أمسكي عن المطر فأمسكت «وغيض» نقص «الماء وقضي الأمر» تم أمر هلاك قوم نوح «واستوت» وقفت السفينة «على الجودِي» جبل بالجزيرة بقرب الموصل «وقيل بُعدا» هلاكا «للقوم الظالمين» الكافرين.

Hintçe: 

और (ग़ैब ख़ुदा की तरफ से) हुक्म दिया गया कि ऐ ज़मीन अपना पानी जज्ब (शोख) करे और ऐ आसमान (बरसने से) थम जा और पानी घट गया और (लोगों का) काम तमाम कर दिया गया और कश्ती जो वही (पहाड़) पर जा ठहरी और (चारो तरफ) पुकार दिया गया कि ज़ालिम लोगों को (ख़ुदा की रहमत से) दूरी हो

Tayca: 

และได้มีเสียงกล่าวว่า “แผ่นดินเอ๋ย! จงกลืนน้ำของเจ้า และฟ้าเอ๋ย ! จงหยุด” และน้ำได้ลดลงและกิจการได้ถูกตัดสิน และมันได้จอดเทียบอยู่ที่ภูเขาญดีย์ และได้มีเสียงกล่าวว่า “ความหมายนะจงประสบแก่หมู่ชนผู้อธรรมเถิด”

İbranice: 

ואז נאמר: 'אדמה! ספגי את המים שלך! שמיים! הפסיקו את הגשם,'! אז פחתו המים והעניין נגמר, (והאונייה) עגנה על הר אל-ג'ודי, ואז נאמר: 'אבדו הכופרים

Hırvatça: 

I bi rečeno: "O Zemljo, gutaj vodu svoju, a ti, o nebo, prestani!" I voda se povuče i ispuni se odredba, a lađa pristade na planini El-Džudijj i bi rečeno: "Daleko neka je narod koji zulum čini!"

Rumence: 

Şi s-a spus: “O, pământule, înghite-ţi apa! O, cerule, opreşte-te!” Apa fu înghiţită, porunca împlinită şi arca se opri pe al-Judiy. Şi s-a mai spus: “Înapoi, popor nedrept!”

Transliteration: 

Waqeela ya ardu iblaAAee maaki waya samao aqliAAee wagheeda almao waqudiya alamru waistawat AAala aljoodiyyi waqeela buAAdan lilqawmi alththalimeena

Türkçe: 

Ve denildi: "Ey yer! Suyunu yut ve ey gök, sen de tut." Ve su çekidi. İş bitirilmişti. Gemi, Cûdi üzerine oturdu ve haykırıldı: "O zalimler topluluğu geri gelmez olsun!"

Sahih International: 

And it was said, "O earth, swallow your water, and O sky, withhold [your rain]." And the water subsided, and the matter was accomplished, and the ship came to rest on the [mountain of] Judiyy. And it was said, "Away with the wrongdoing people."

İngilizce: 

Then the word went forth: "O earth! swallow up thy water, and O sky! Withhold (thy rain)!" and the water abated, and the matter was ended. The Ark rested on Mount Judi, and the word went forth: "Away with those who do wrong!"

Azerbaycanca: 

(Allahdan bir əmr olaraq: ) “Ey yer! Suyunu ud! Ey göy! (Yağışını) saxla (açıl)!” – deyildi. Su çəkildi. İş bitdi (Nuha iman gətirməyənlərin məhv edilməsi barədə Allahın əmri yerinə yetdi). Gəmi Cudi dağı üzərində oturdu və: “Zalımlar məhv (Allahın mərhəmətindən uzaq) olsun!” – deyildi.

Süleyman Ateş: 

Ey yer, suyunu yut ve ey gök tut! denildi. Su azaldı, iş bitirildi. (Gemi) Cudi'ye oturdu. "Haksızlık yapan kavim yok olsun!" denildi.

Diyanet Vakfı: 

(Nihayet) "Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!" denildi. Su çekildi; iş bitirildi; (gemi de) Cudi (dağının) üzerine yerleşti. Ve: "O zalimler topluluğunun canı cehenneme!" denildi.

Erhan Aktaş: 

“Ey yer, suyunu çek ve ey gök, suyunu kes.” denildi. Su çekildi, iş bitirildi. Gemi Cudi’ye oturdu. “Zâlimler topluluğu Allah’ın rahmetinden uzak olsun.” denildi.(1)

Kral Fahd: 

(Nihayet) «Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!» denildi. Su çekildi; iş bitirildi; (gemi de) Cûdî (dağının) üzerine yerleşti. Ve: «(Helâk, hüsran onlar için olsun) ve o zalimler topluluğu Allah'ın rahmetinden uzak olsunlar.» denildi.

Hasan Basri Çantay: 

(Taraf-ı ilâhîden) denildi ki: «Ey arz suyunu yut, ey gök sen de tut». Su kesildi, iş olub bitirildi, (gemi de) Cûdî (dağının) üzerinde durdu. O zaalimler güruhuna «Uzak olsunlar» denildi.

Muhammed Esed: 

Ve derken, "Ey yer, suyunu yut!" denildi; "Ey gök, (yağmurunu) durdur!" Ve böylece sular çekildi, (Allah´ın) hükmü yerine geldi, gemi Cudi Dağı´na oturdu. Ve böylece, zulmeden bu halk için "uzak olsunlar!" sözü söylenmiş oldu.

Gültekin Onan: 

Denildi ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Allah’ın emri olarak: “Ey arz, suyunu yut ve ey gök! Yağmuru tut.” denildi. Su çekildi ve iş bitirildi. Gemide CÛDİ dağı üzerinde kararlaştı ve : “-Zâlimler helâk olsun.” denildi.

Portekizce: 

E foi dito: Ó terra, absorve as tuas águas! Ó céu, detém-te! E as águas foram absorvidas e o desígnio foi cumprido. E (aarca) se deteve sobre o monte Al-judi. E foi dito: distância com o povo iníquo!

İsveççe: 

Men [befallningen] gavs: "Du jord, svälj ditt vatten! Du himmel, hejda [ditt regn]!" Och vattnet sjönk undan. Guds vilja hade skett och [arken] kom till vila på berget Al-Djudee. Då ljöd ropet: "Det är ute med de orättfärdiga!"

Farsça: 

و [پس از هلاک شدن کافران] گفته شد: ای زمین! آب خود را فرو بر، و ای آسمان! [از ریختن باران] باز ایست، و آب کاستی گرفت و کار پایان یافت و کشتی بر [کوهِ] جودی قرار گرفت و گفته شد: دوری [از رحمت خدا] بر گروه ستمکاران باد.

Kürtçe: 

ئەوسا ووترا ئەی زەوی ئاوەکەت ھەڵمژە و ئەی ئاسمان باران مەبارێنە ئیتر لافاوەکە رۆچوو بەناخی زەویدا کارەکە (خنکانیان) تەواو کرا و (کەشتیەکە) وەستا بەسەر (کێوی) جودیەوە ووترا دووری لەڕەحمی خوا بۆ گەلی ستەمکاران

Özbekçe: 

«Эй ер, сувингни ютгин, эй осмон, ўзингни тутгин», дейилди. Сув қуриди. Фармон бажарилди ва (кема) Жудий (тоғи)га жойлашди. Ҳамда «Золим қавмлар йўқолсин!» дейилди.

Malayca: 

Dan (setelah binasanya kaum kafir itu) diperintahkan kepada bumi dan langit dengan berkata: "Wahai bumi telanlah airmu, dan wahai langit berhentilah dari curahan hujanmu". Dan (ketika itu) surutlah air, serta terlaksanalah perintah (Allah) itu. Dan bahtera Nabi Nuh itupun berhenti di atas gunung "Judi" serta diingatkan (kepada kaum kafir umumnya bahawa): "Kebinasaanlah akhirnya bagi orang-orang yang zalim".

Arnavutça: 

Dhe është thënë: “O Tokë, gëlltitë ujin tënd, dhe ti o qiell, ndaloje (shiun)!” Dhe uji u tërhoq e u plotësua urdhëri (i Perëndisë), e anija u ndal në malin Xhudij, dhe është thënë: “Le të jetë larg populli zullumqarë!”

Bulgarca: 

И бе речено: “О, земя, погълни своята вода!” и “О, небе, престани!” И спадна водата. И се изпълни повелята. И [Ковчегът] заседна върху [планината] ал-Джуди. И бе речено: “Гибел за хората-угнетители!”

Sırpça: 

И би речено: „О Земљо, упиј своју воду, а ти, о небо, престани!“ И вода се повуче и испуни се одредба, а лађа пристаде на планини Ел-Џудијј, и би речено: „Далеко нека је неправедни народ!“

Çekçe: 

A bylo řečeno: 'Země, pohlť vodu svou! Nebe, zadrž déšť!' I opadla voda, rozkaz byl splněn a loď uvízla na hoře al-Džúdí. Pak bylo řečeno: 'Pryč s lidem nespravedlivým!'

Urduca: 

حکم ہوا "اے زمین، اپنا سارا پانی نگل جا اور اے آسمان، رک جا" چنانچہ پانی زمین میں بیٹھ گیا، فیصلہ چکا دیا گیا، کشتی جودی پر ٹک گئی، اور کہہ دیا گیا کہ دور ہوئی ظالموں کی قو م!

Tacikçe: 

Ва гуфта шуд: «Эй замин, оби худ фурӯ бар ва эй осмон, бозист». Об фурӯ шуд ва кор ба поён омад ва киштӣ бар кӯҳи Ҷудӣ қарор гирифт ва нидо омад, ки лаънат бод бар мардуми ситамкора!

Tatarca: 

Вә Аллаһ тарафыннан әйтелде: "Ий җир, суыңны киптер вә, ий күк, суыңны туктатгыл", – дип. Су кимеде, һәлак буласы кешеләр тәмам һәлак булып бетте вә көймә Җудий тавына барып туктады, вә әйтелде: "Залим кешеләргә Аллаһуның рәхмәтеннән ераклыктыр", – дип.

Endonezyaca: 

Dan difirmankan: "Hai bumi telanlah airmu, dan hai langit (hujan) berhentilah," dan airpun disurutkan, perintahpun diselesaikan dan bahtera itupun berlabuh di atas bukit Judi, dan dikatakan: "Binasalah orang-orang yang zalim".

Amharca: 

ተባለም፡- «ምድር ሆይ! ውሃሽን ዋጪ፡፡ ሰማይም ሆይ (ዝናብሽን) ያዢ፡፡ ውሃውም ሰረገ፡፡ ቅጣቱም ተፈጸም፡፡ ጁዲይ በሚባልም ተራራ ላይ (መርከቢቱ) ተደላደለች፡፡ ለከሓዲዎችም ሰዎች ጥፋት ተገባቸው (ጠፉ)» ተባለ፡፡

Tamilce: 

இன்னும், கூறப்பட்டது: “பூமியே! உன் தண்ணீரை விழுங்கு; இன்னும், வானமே! (பொழிவதை) நிறுத்து.” தண்ணீர் வற்றியது. இன்னும், (அவர்களின்) காரிய(மு)ம் முடிக்கப்பட்டது. (அந்த கப்பல்) ‘ஜூதி’ மலையில் தங்கியது. இன்னும், “அநியாயக்கார மக்களுக்கு அழிவுதான்” என்று கூறப்பட்டது.

Korece: 

이때 말씀이 있었으니 대지 여 그대의 물을 삼킬 것이며 하늘이여 비를 그치라 하너 물이 줄어일이 끝남이라 그리하여 방주가 주디산에 정박하니 죄지은 백성들을 멀리하라 말씀이 있었노라

Vietnamca: 

(Sau khi tất cả mọi thứ bị nhấn chìm, Allah) phán: “Hỡi đất, hãy nuốt nước của ngươi lại. Hỡi bầu trời, hãy ngưng mưa của ngươi lại.” Vậy là nước rút xuống và sự việc đã xong. Con tàu (của Nuh) đậu trên núi Al-Judi. Và có lời bảo: “Thật đáng đời cho những kẻ làm điều sai trái!”

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: