Arapça:
فَانتَقَمْنَا مِنْهُمْ فَأَغْرَقْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ بِأَنَّهُمْ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَكَانُوا عَنْهَا غَافِلِينَ
Çeviriyazı:
fenteḳamnâ minhüm feagraḳnâhüm fi-lyemmi biennehüm keẕẕebû biâyâtinâ vekânû `anhâ gâfilîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz de, âyetlerimizi inkâr ettikleri ve onlara kulak vermedikleri için kendilerinden intikam aldık da hepsini denizde boğduk.
Diyanet İşleri:
Bu sebeple onlardan öç aldık, ayetlerimizi yalan sayıp umursamadıkları için onları denizde boğduk.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Sonucu öc aldık onlardan ve delillerimizi yalanladıkları, onlardan gaflet ettikleri için hepsini de denize garkettik.
Şaban Piriş:
Biz de onlardan cezasının intikamını aldık. Ayetlerimizi yalanladıkları ve onlardan gafil oldukları için onları denizde boğduk.
Edip Yüksel:
Bunun üzerine onlardan öc aldık. Ayetlerimizi yalanlayıp aldırış etmedikleri için onları denizde boğduk
Ali Bulaç:
Biz de onlardan intikam aldık ve ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan habersizmişler (gibi) olmaları nedeniyle onları suda boğduk.
Suat Yıldırım:
Biz de âyetlerimizi yalan sayıp umursamadıkları için onlardan intikam alarak denizde boğduk. {KM, Çıkış 14,27-28; Tesniye 11,4; Mezmurlar 106,9-11}
Ömer Nasuhi Bilmen:
Artık Biz de onlardan intikam aldık, onları derin denizde gark ettik, onlar âyetlerimizi tekzîp ettikleri ve onlardan gâfil bulundukları için.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bunun üzerine biz de onlardan öc aldık: Ayetlerimizi yalanladıkları, onlara aldırmazlık ettikleri için hepsini suda boğduk.
Bekir Sadak:
Sizi kotu azaba sokan, kadinlarinizi sag birakip ogullarinizi olduren FIravun ailesinden kurtarmistik. Bu, Rabbinizin size musallat kildigi buyuk bir bela idi.*
İbni Kesir:
Bu yüzden
Adem Uğur:
Biz de âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil kalmaları sebebiyle kendilerinden intikam aldık ve onları denizde boğduk.
İskender Ali Mihr:
Âyetlerimizi yalanlamaları ve ondan gâfil olmaları sebebiyle, böylece onlardan intikam aldık ve onları denizde boğduk.
Celal Yıldırım:
Biz de âyetlerimizi yalanladıkları ve onlardan gaflet içinde bulundukları sebebiyle intikam aldık da denizde boğduk onları.
Tefhim ul Kuran:
Biz de onlardan intikam aldık ve ayetlerimizi yalan saymaları ve onlardan habersizmişler (gibi) olmaları nedeniyle onları suda boğduk.
Fransızca:
Alors Nous Nous sommes vengés d'eux; Nous les avons noyés dans les flots, parce qu'ils traitaient de mensonges Nos signes et n'y prêtaient aucune attention.
İspanyolca:
Nos vengamos de ellos anegándoles en el mar por haber desmentido Nuestros signos y por no haber hecho caso de ellos.
İtalyanca:
Allora Ci vendicammo di loro, li inghiottimmo nel mare, perché tacciavano di menzogna i Nostri segni ed erano indifferenti ad essi.
Almanca:
So übten WIR an ihnen Vergeltung. Dann haben WIR sie im Meer ertrinken lassen, weil sie Unsere Ayat leugneten und ihnen gegenüber achtlos zu sein pflegten.
Çince:
于是,我惩治了他们,使他们沉沦在海里,因为他们否认我的迹象,并且忽视它。
Hollandaca:
Daarom namen wij wraak op hen en verdronken hen in de Roode Zee, omdat zij onze teekens van valschheid beschuldigd en verwaarloosd hadden.
Rusça:
Мы отомстили им и потопили их в море за то, что они сочли ложью Наши знамения и пренебрегли ими.
Somalice:
Waan ka aarsannay Gaaladii waxaana ku Maanshaynay Badda Illeen waxay beeniyeen Aayaadkanaga, wayna Halmaameen.
Swahilice:
Basi tuliwapatiliza, tuka- wazamisha baharini kwa sababu walizikanusha Ishara zetu, na wakaghafilika nazo.
Uygurca:
ئايەتلىرىمىزنى ئىنكار قىلغانلىقلىرى ۋە ئايەتلىرىمىزدىن غاپىل بولغانلىقلىرى ئۈچۈن، ئۇلارنى دېڭىزغا غەرق قىلىپ جازالىدۇق
Japonca:
それでわれはかれらへの報いとして,かれらを海に溺れさせた。これはかれらがわが啓示を拒否し,それを軽視したためである。
Arapça (Ürdün):
«فانتقمنا منهم فأغرقناهم في اليمِّ» البحر الملح «بأنهم» بسبب أنهم «كذَّبوا بآياتنا وكانوا عنها غافلين» لا يتدبرونها.
Hintçe:
तब आख़िर हमने उनसे (उनकी शरारत का) बदला लिया तो चूंकि वह लोग हमारी आयतों को झुटलाते थे और उनसे ग़ाफिल रहते थे हमने उन्हें दरिया में डुबो दिया
Tayca:
“แล้วเราก็ได้ลงโทษพวกเขา โดยให้พวกเขาจมในทะเล เนื่องด้วยพวกเขาได้ปฏิเสธสัญญาณ ต่างๆ ของเรา และพวกเขาจึงได้กลายเป็นที่ไม่ใส่ใจต่อสัญญาณต่างๆ เหล่านั้น”
İbranice:
ואז נקמנו בהם, והטבענו אותם בים, כי הכחישו את אותותינו והיו מהם מתעלמים
Hırvatça:
I onda ih Mi kaznismo i u moru ih potopismo, jer su znakove Naše poricali i prema njima ravnodušni bili,
Rumence:
Atunci ne-am răzbunat pe ei, înecându-i în mare, căci ei au socotit semnele Noastre minciuni şi nu le-au păsat de ele.
Transliteration:
Faintaqamna minhum faaghraqnahum fee alyammi biannahum kaththaboo biayatina wakanoo AAanha ghafileena
Türkçe:
Bunun üzerine biz de onlardan öc aldık: Ayetlerimizi yalanladıkları, onlara aldırmazlık ettikleri için hepsini suda boğduk.
Sahih International:
So We took retribution from them, and We drowned them in the sea because they denied Our signs and were heedless of them.
İngilizce:
So We exacted retribution from them: We drowned them in the sea, because they rejected Our Signs and failed to take warning from them.
Azerbaycanca:
Biz də ayələrimizi yalan hesab edib onlardan qafil olduqları (onlara e’tinasız yanaşdıqları) üçün (Fir’on əhlindən) intiqam alaraq onları dənizdə batırdıq.
Süleyman Ateş:
Biz de onlardan öc aldık, onları yemm(su)da boğduk! Çünkü onlar, ayetlerimizi yalanlamışlardı ve onları umursamaz olmuşlardı.
Diyanet Vakfı:
Biz de ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil kalmaları sebebiyle kendilerinden intikam aldık ve onları denizde boğduk.
Erhan Aktaş:
Bu yüzden, Biz de onlara hak ettikleri cezayı verdik, onları denizde boğduk. Çünkü onlar âyetlerimizi yalanladılar. Onları umursamaz olmuşlardı.
Kral Fahd:
Biz de âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil kalmaları sebebiyle kendilerinden intikam aldık ve onları denizde boğduk.
Hasan Basri Çantay:
Artık biz de bunca âyetlerimizi yalanladıkları, onları umursanmadıkları için kendilerinden intikam almak istedik de hepsini denizde boğduk.
Muhammed Esed:
Ve işte bu yüzden Biz de bunun acı karşılığını onlardan çıkardık: ayetlerimize yalan gözüyle bakıp ilgisiz kaldıkları için denizde boğduk onları;
Gültekin Onan:
Biz de onlardan intikam aldık ve ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan habersizmiş (gibi) olmaları nedeniyle onları suda boğduk.
Ali Fikri Yavuz:
Biz de âyetlerimizi yalanladıkları ve onlara kulak asmayıp gafil bulundukları için kendilerinden intikam aldık da hepsini denizde boğduk.
Portekizce:
Então, punimo-los, e os afogamos no mar por haverem desmentido e negligenciado os Nossos versículos.
İsveççe:
Och så utkrävde Vi hämnd på dem och lät dem dränkas i havet, eftersom de hade förkastat Våra budskap som lögn och inte fäst vikt vid dem.
Farsça:
نهایتاً به سبب اینکه آیات ما را تکذیب کردند، و از آنها غافل و بی خبر بودند، از آنان انتقام گرفتیم و در دریا غرقشان کردیم.
Kürtçe:
جا تۆلەمان لێ سەندن وە لە دەریادا خنکاندمانن لەبەر ئەوەی ئەوان باوەڕیان بە نیشانەکانی ئێمە نەبوو وھەمیشە لێیان بێ ئاگا بوون
Özbekçe:
Бас, улардан интиқом олдик. Оятларимизни ёлғонга чиқарганлари ва улардан ғофил бўлганлари учун уларни денгизга ғарқ қилдик. (Аллоҳ таоло вақти-соати етганида, қоил мақом қилиб интиқом олди. Аллоҳнинг оятларини рад этиб, кофирлардан ибрат олмай, ғофил бўлганлари учун сув қаърига ғарқ бўлиб, ҳаммалари бирданига ҳалок бўлдилар. Ояти каримада, денгизга ғарқ қилдик, дейилади.)
Malayca:
Maka Kami pun membalas mereka, lalu Kami menenggelamkan mereka di laut dengan sebab mereka mendustakan ayat-ayat Kami dan mereka sentiasa lalai daripadanya.
Arnavutça:
Andaj, Na i denuam ata dhe i fundosëm në det, ngase i përgënjeshtruan dokumentet Tona dhe ishin të pakujdesshëm ndaj tyre,
Bulgarca:
И им отмъстихме, и ги издавихме в морето за това, че взимаха за лъжа Нашите знамения и бяха нехайни към тях.
Sırpça:
И онда их Ми казнисмо и у море их потописмо, јер су порицали Наше знакове и према њима су били равнодушни,
Çekçe:
A pomstili jsme se jim a utopili jsme je v moři, neboť oni znamení Naše za lživá pokládali a lhostejní vůči nim byli.
Urduca:
تب ہم نے اُن سے انتقام لیا اور انہیں سمندر میں غرق کر دیا کیونکہ انہوں نے ہماری نشانیوں کو جھٹلایا تھا اور اُن سے بے پروا ہو گئے تھے
Tacikçe:
Пас аз онҳо интиком гирифтем ва дар дарё ғарқашон кардем. Зеро оёти Моро дурӯғ донистанд ва аз онҳо ғафлат карданд!.
Tatarca:
Аларны суга батырып алардан үчебезне алдык, аятьләребезне ялган диеп аннан гафил булганнары өчен, ягъни Ислам диненең хаклыгыннан да вә үзләренә киләчәк ґәзабтан да гафилләр. (Фиргаун, Ягъкуб балаларына шәһәрдән чыгып китәргә рөхсәт бирмәгәч, Муса г-м Ягъкуб балалары белән төнлә шәһәрдән чыгып китәләр. Фиргаун сизеп артларыннан куа чыкты. Муса бер зур су буена килеп җиткәч таягы белән суга сукты һәм суда 12 юл булды, шул юлдан чыктылар. Фиргаун атлы ґәскәре белән килеп җитеп, шул юллардан кергәннәр иде, су аларны кысып батырып һәлак итте).
Endonezyaca:
Kemudian Kami menghukum mereka, maka Kami tenggelamkan mereka di laut disebabkan mereka mendustakan ayat-ayat Kami dan mereka adalah orang-orang yang melalaikan ayat-ayat Kami itu.
Amharca:
እነርሱ በተዓምራታችን ስለአስተባበሉም ከእርሷ ዘንጊዎች ስለኾኑም፤ ከእነሱ ተበቀልን፡፡ በባሕርም ውስጥ አሰጠምናቸው፡፡
Tamilce:
ஆகவே, நிச்சயமாக அவர்கள் நம் அத்தாட்சிகளை பொய்ப்பித்ததாலும் அவற்றில் கவனமற்றவர்களாக இருந்ததாலும் அவர்களை பழிவாங்கினோம். ஆக, அவர்களைக் கடலில் மூழ்கடித்தோம்.
Korece:
하나님이 그들에게 또 다른재앙을 주었으니 그들을 바다에 익사케 하었으매 이는 그들이 말 씀을 거역하고 이에 무관심하였기 때문이라
Vietnamca:
Do đó, TA đã trừng phạt một số bọn chúng bằng cách nhấn chìm chúng trong biển (hồng hải) bởi chúng đã phủ nhận các dấu hiệu của TA và chúng là đám người thờ ơ (với chân lý).
Ayet Linkleri: