Arapça:
وَلَا تَقْعُدُوا بِكُلِّ صِرَاطٍ تُوعِدُونَ وَتَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ مَنْ آمَنَ بِهِ وَتَبْغُونَهَا عِوَجًا ۚ وَاذْكُرُوا إِذْ كُنتُمْ قَلِيلًا فَكَثَّرَكُمْ ۖ وَانظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِدِينَ
Çeviriyazı:
velâ taḳ`udû bikülli ṣirâṭin tû`idûne veteṣuddûne `an sebîli-llâhi men âmene bihî vetebgûnehâ `ivecâ. veẕkürû iẕ küntüm ḳalîlen fekeŝŝeraküm. venżurû keyfe kâne `âḳibetü-lmüfsidîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Tehdit ederek, inananları Allah yolundan alıkoyarak ve o yolun eğriliğini arayarak öyle her yolun başında oturmayın. Düşünün ki siz az idiniz de O sizi çoğalttı. Bakın ki bozguncuların sonu nasıl olmuştur.
Diyanet İşleri:
Allah'a inananları yolundan alıkoyup ve o yolun eğriliğini dileyerek tehdit edip her yolda pusu kurup oturmayın. Azken, Allah'ın sizi çoğalttığını hatırlayın; bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bakın.
Abdulbakî Gölpınarlı:
İnananları tehdit ederek Allah yolundan menetmek ve o yolun eğri bir hale gelmesini sağlamak için her yolun başında oturup pusu kurmaya kalkmayın ve hatırlayın o zamanı ki azlıktınız, o sizi çoğalttı. Bozgunculukta bulunanların sonuçları ne olmuş, ne hale gelmişler, bakın da görün.
Şaban Piriş:
Tehdit edip, Allah'a iman edenleri O'nun yolundan alıkoyarak ve o yolun eğri olmasını isteyerek, her yolun başında oturmayın. Azınlık iken Allah’ın sizi çoğalttığını hatırlayın. Bozguncuların sonunun ne olduğuna da bir bakın!
Edip Yüksel:
ALLAH'ın yolunu eğriltmek ve inananları tehdit edip ondan çevirmek için her yolun başına oturmayın. Sayıca az iken sizi nasıl da çoğalttığını düşünün. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bakın.
Ali Bulaç:
O'na iman edenleri tehdit ederek, Allah'ın yolundan alıkoymak için ve onda çarpıklık arayarak (böyle) her yolun (başını) kesip-oturmayın. Hatırlayın ki siz azınlıkta (ve güçsüz) iken O, sizi çoğalttı. Bozgunculuk çıkaranların nasıl bir sona uğradıklarına bir bakın.
Suat Yıldırım:
“Hem öyle tehditler savurarak, yol başlarını tutup, Allah'a iman edenleri Allah’ın yolundan çevirmeyin ve bu yolun eğri büğrü olduğuna dair, şüpheler verip halkı yanıltmayın.”“Hem düşünün ki bir zaman siz sayıca pek az idiniz. Öyle iken Allah sizi çoğalttı.Ülkeyi bozan o müfsitlerin sonunun nasıl olduğuna bakın da ibret alın!”
Ömer Nasuhi Bilmen:
Allah´a imân edenleri korkutarak ve Allah´ın yolundan alıkoyarak ve onun için eğriliği isteyerek her bir caddede oturmayınız. Ve hatırlayınız ki, siz pek az idiniz, sonra sizi çoğalttı ve bakınız ki, müfsidlerin sonu nasıl oldu?
Yaşar Nuri Öztürk:
Her yol üstünde oturup da tehdit savurarak Allah yolundan O'na inananları çevirmeyin. Yolun çarpığını isteyip durmayın. Hatırlayın ki, siz az idiniz, O sizi çoğalttı. Bir bakın, nasılmış bozguncuların sonu!
Bekir Sadak:
Bu yuzden onlari bir sarsinti tuttu ve olduklari yerde diz ustu cokuverdiler.
İbni Kesir:
Ve siz, Allah´a iman edenleri tehdit ederek, Allah´ın yolundan alıkoyarak ve onun eğriliğini isteyerek, her yolun başını tutup oturmayın. Hem hatırlayın ki
Adem Uğur:
Tehdit ederek, inananları Allah yolundan alıkoyarak ve o yolu eğip bükmek isteyerek öyle her yolun başında oturmayın. Düşünün ki siz az idiniz de O sizi çoğalttı. Bakın ki, bozguncuların sonu nasıl olmuştur!
İskender Ali Mihr:
Tehdit (vaad ederek) ederek her yola (üstüne) oturmayın. Ve O´na (Allah´a) âmenû olan kimseleri Allah´ın yolundan men etmeyin. Ve onda (Allah´ın yolunda) bir eğrilik istiyorsunuz. Ve hatırlayın! Siz az idiniz, sizi çoğalttı. Ve bakın, fesat çıkaranların sonları nasıl oldu.
Celal Yıldırım:
Allah´a imân edenleri tehdîd ederek ve Allah´ın yolundan alıkoyarak öyle her yolda —o yolun eğriliğini arzu ederek— oturmayın. Bir düşünün, bir zamanlar az idiniz, O sizi çoğalttı, bozgunculuk yapıp fesad çıkaranların sonunun ne olduğuna bir bakın!
Tefhim ul Kuran:
«O´na iman edenleri tehdit ederek, Allah´ın yolundan alıkoymak ve onda çarpıklık arayarak (böyle) her yolun (başını) kesip oturmayın. Hatırlayın ki siz azınlıkta (ve güçsüz) iken O, sizi çoğalttı. Bozgunculuk çıkaranların nasıl bir sona uğradıklarına bir bakın.»
Fransızca:
Et ne vous placez pas sur tout chemin, menaçant, empêchant du sentier d'Allah celui qui croit en Lui et cherchant à rendre ce sentier tortueux. Rappelez-vous quand vous étiez peu nombreux et qu'Il vous a multipliés en grand nombre. Et regardez ce qui est advenu aux fauteurs de désordre.
İspanyolca:
No acechéis en cada vía a quienes creen en Él, amenazándoles y desviándoles del camino de Alá, deseando que sea tortuoso. Y recordad, cuando erais pocos y Él os multiplicó. ¡Y mirad cómo terminaron los corruptores!
İtalyanca:
Non appostatevi su ogni strada, distogliendo dal sentiero di Allah coloro che credono in Lui, e cercando di renderlo tortuoso. Ricordatevi di quando eravate pochi ed Egli vi ha moltiplicati. Guardate cosa è accaduto ai corruttori.
Almanca:
Und lauert nicht auf jedem Weg auf, um (Menschen) einzuschüchtern und von ALLAHs Weg diejenigen abzuhalten, die den Iman verinnerlicht haben - erstrebt nach dem Krümmen (dieses Weges). Und entsinnt euch, als ihr noch wenige wart, dann ließ ER euch mehr werden. Und nehmt wahr, wie das Anschließende von den Verderben-Anrichtenden war.
Çince:
你们不要伺候在-条道路上,恐吓别人和阻止确信真主的人入真主的大道,而且想暗示它是邪路。你们应该记得,你们原是少数的,随后他使你们的人口增多,你们看看作恶者的结局是怎样的。
Hollandaca:
En plaats u niet in hinderlaag op iederen weg, en leidt niet hen van Gods weg af, die in hem gelooven; gij wilt dat pad kronkelend maken. En herinner u dat gij slechts klein in getal waart, en dat God u heeft vermenigvuldigd, en onthoud hoe het einde was van hen die slecht handelden.
Rusça:
Не садитесь на дорогах, угрожая и сбивая с пути Аллаха тех, кто уверовал в Него, и пытаясь исказить его. Помните, что вас было мало, а Он приумножил ваше число. Посмотри же, каким был конец злодеев!
Somalice:
Hana Fadhiisanina Jid kasta idinkoo Goodin oo ka Celin Dadka Jidka Eebe Ciddii Rumaysa idinkoo Qalooe la dooni, xusuustana markaad yareydeen oo Eebe idin badiyey, dayana siday Noqotay Cidhibtii Fasaadiyaasha.
Swahilice:
Wala msikae katika kila njia mkitisha watu, na kuwazuilia na Njia ya Mwenyezi Mungu wale wenye kumuamini, na mkataka njia ipotoke. Na kumbukeni mlipo kuwa wachache, naye akakufanyeni kuwa wengi. Na tazameni jinsi ulivyo kuwa mwisho wa mafisadi.
Uygurca:
سىلەر اﷲ قا ئىمان ئېيتقانلارنى قورقۇتقان، اﷲ نىڭ يولىدىن توسقان ۋە ئۇ يولنىڭ ئەگرىلىكىنى تىلىگەن ھالدا يوللاردا ئولتۇرماڭلار، ئەسلىدە سىلەر ئاز ئىدىڭلار، اﷲ نىڭ سىلەرنىڭ سانىڭلارنى كۆپەيتكەنلىكىنى ياد ئېتىڭلار، بۇزۇقچىلىق قىلغۇچىلارنىڭ ئاقىۋىتىنىڭ قانداق بولىدىغانلىقىغا قاراڭلار
Japonca:
あなたがたは,(旅人を脅かすために)どの路上でも待伏せしてはならない。また信じる者をアッラーの道から妨げたり,曲げ(ようとし)てはならない。またあなたがたは少数であったが,かれが(如何に)数多くなされたかを思いなさい。また悪を行ったものの最後がどうであったかを見なさい。
Arapça (Ürdün):
«ولا تقعدوا بكل صراط» طريق «تُوعدون» تخوفون الناس بأخذ ثيابهم أو المكس منهم «وتصدون» تصرفون «عن سبيل الله» دينه «من آمن به» بتوعدكم إياه بالقتل «وتبغونها» تطلبون الطريق «عوجا» معوجة «واذكروا إذ كنتم قليلا فكثَّركم وانظروا كيف كان عاقبة المفسدين» قبلكم بتكذيب رسلهم أي آخر أمرهم من الهلاك.
Hintçe:
और तुम लोग जो रास्तों पर (बैठकर) जो ख़ुदा पर ईमान लाया है उसको डराते हो और ख़ुदा की राह से रोकते हो और उसकी राह में (ख्वाहमाख्वाह) कज़ी ढूँढ निकालते हो अब न बैठा करो और उसको तो याद करो कि जब तुम (युमार में) कम थे तो ख़ुदा ही ने तुमको बढ़ाया, और ज़रा ग़ौर तो करो कि (आख़िर) फसाद फैलाने वालों का अन्जाम क्या हुआ
Tayca:
“และพวกท่านอย่านั่งในทุกหนทาง โดยทำการขู่และสกัดกั้นให้ออกจากทางของอัลลอฮ์ผู้ซึ่งศรัทธาต่อพระองค์ และพวกท่านยังปรารถนาให้ทางของอัลลอฮ์คต และจงรำลึกถึงขณะที่พวกท่านมีจำนวนน้อย แล้วพระองค์ได้ทรงให้พวกท่านมีจำนวนมากขึ้น และพวกท่านจงดูเถิดว่าผลสุดท้ายของบรรดาผู้ก่อความเสียหายนั้นเป็นอย่างไร?”
İbranice:
אל תשבו בכל דרך, מבטיחים ומנסים להתעות מהשביל של אלוהים את מי שהאמין בה, ובבקשכם לעקם אותו לפי רצונכם. וזכרו שהייתם מעטים ( ואלוהים ) הרבה אתכם, והתבוננו מה היה סופם של המשחיתים
Hırvatça:
I ne postavljajte zasjede na putu, prijeteći i od Allahova puta odvraćajući one koji u Njega vjeruju, želeći da on kriv bude. I sjetite se da vas je bilo malo i da vas je On umnožio, a pogledajte kako su skončali oni koji su nered pravili.
Rumence:
Nu vă aşezaţi pe toate drumurile pentru a ameninţa şi a întoarce de la calea lui Dumnezeu pe cei care cred în El, iar voi doriţi să întortocheaţi această cale. Amintiţi-vă! El v-a înmulţit pe când eraţi puţini. Vezi cum a fost sfârşitul celor care au sem
Transliteration:
Wala taqAAudoo bikulli siratin tooAAidoona watasuddoona AAan sabeeli Allahi man amana bihi watabghoonaha AAiwajan waothkuroo ith kuntum qaleelan fakaththarakum waonthuroo kayfa kana AAaqibatu almufsideena
Türkçe:
"Her yol üstünde oturup da tehdit savurarak Allah yolundan O'na inananları çevirmeyin. Yolun çarpığını isteyip durmayın. Hatırlayın ki, siz az idiniz, O sizi çoğalttı. Bir bakın, nasılmış bozguncuların sonu!"
Sahih International:
And do not sit on every path, threatening and averting from the way of Allah those who believe in Him, seeking to make it [seem] deviant. And remember when you were few and He increased you. And see how was the end of the corrupters.
İngilizce:
And squat not on every road, breathing threats, hindering from the path of Allah those who believe in Him, and seeking in it something crooked; But remember how ye were little, and He gave you increase. And hold in your mind's eye what was the end of those who did mischief.
Azerbaycanca:
Hər yolun başında əyləşib Allaha iman gətirənləri qorxudaraq Onun yolundan döndərməyin, onu (Allah yolunu) əymək istəməyin. (Ey Mədyən tayfası!) Xatırlayın ki, bir zaman siz çox az idiniz, amma (Allah) sizi çoxaltdı. Bir görün fitnə-fəsad törədənlərin axırı necə oldu!
Süleyman Ateş:
Ve her yolun başına oturup da tehdidederek inananları Allah yolundan çevirmeğe ve o(Hak yolu)nu eğriltmeğe çalışmayın; düşünün siz az idiniz, O sizi çoğalttı ve bakın, bozguncuların sonu nasıl oldu!
Diyanet Vakfı:
Tehdit ederek, inananları Allah yolundan alıkoyarak ve o yolu eğip bükmek isteyerek öyle her yolun başında oturmayın. Düşünün ki siz az idiniz de O sizi çoğalttı. Bakın ki, bozguncuların sonu nasıl olmuştur!
Erhan Aktaş:
“İman edenleri tehdit ederek Allah’ın yolundan çevirmek ve o yolu eğri göstermeye çalışmak için her yolun başına oturmayın.(1) Azken sizi nasıl çoğalttığımızı bir düşünün. Bakın! Bozgunculuk yapanların sonu nasıl oldu!”
Kral Fahd:
Tehdit ederek, inananları Allah yolundan alıkoyarak ve o yolu eğip bükmek isteyerek öyle her yolun başında oturmayın. Düşünün ki siz az idiniz de O sizi çoğalttı. Bakın ki, bozguncuların sonu nasıl olmuştur!
Hasan Basri Çantay:
«Ve siz, Allaha îman edenleri tehdîd ederek, (onları) Allahın yolundan men´ederek, onun (o yolun) eğriliğini arayarak, öyle her caddenin başını tutub oturmayın. Düşünün ki vaktiyle siz, pek az idiniz de (Allah) sizi çoğaltdı. Bakın ki fesâd çıkaranların sonu nice olmuşdur»
Muhammed Esed:
Bir de, inanan herkesi tehditle Allahın yolundan dönmeye zorlayarak ve onu eğri göstermeye çalışarak (doğruya götüren) her yolun kıyısında pusuya yatmayın. Ve Onun sizi azlıkken (nasıl) çoğalttığını hatırlayın: Ve bakın, sonu ne oldu fesat çıkaranların!
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
Bir de her caddenin başına oturup Allah’a iman edenleri korkutarak Allah yolundan çevirmeyin ve yolun çarpıklığını arzu etmeyin. Düşünün ki, siz, vaktiyle pek azdınız. Böyle iken Allah sizi çoğalttı. Bir bakın ki, fesatçıların sonu nasıl oldu?
Portekizce:
Não vos posteis em caminho algum, obstruindo a senda de Deus e ameaçando quem n'Ele crê, esforçando-vos em fazê-latortuosa. Recordai-vos de quando éreis uns poucos e Ele vos multiplicou, e reparai qual foi o destino dos depravados.
İsveççe:
Och lägg er inte i försåt överallt för att med hot spärra Guds väg för dem som tror på Honom och försök inte att få [denna väg] att förefalla krokig. Och minns att ni [en gång] var få [och svaga] och att Han lät ert antal växa. Och se hur slutet blev för dem som störde ordningen [på jorden] och spred sedefördärv!
Farsça:
و بر سر هر راهی منشینید که کسانی را که به خدا ایمان آورده اند [به مصادره اموال، شکنجه و باج خواهی] بترسانید، و از راه خدا بازدارید، و بخواهید آن را [با وسوسه و اغواگری] کج نشان دهید؛ و به یاد آوردید زمانی که جمعیت اندکی بودید، ولی [پروردگارتان] شما را فزونی داد، و با تأمل بنگرید که سرانجام مفسدین و تبهکاران چگونه بود؟
Kürtçe:
وە لەسەر ھەموو ڕێگایەک دامەنیشن (رێگە مەگرن لەخەڵکی) ھەڕەشە بکەن و بەرھەڵستی ڕێگەی خوا بکەن لەو کەسەی باوەڕی پێ ھێنا بێت و بتانەوێت ڕێگای خوا بەلاری وچەوتی بخەنەڕوو وە بیری ئەو کاتە بکەنەوەکە ئێوە کەم بوون پاشان خوا زۆری کردن دەی سەرنج بدەن سەرئەنجامی خراپەکاران چۆن بوو و(چیان لێھات)
Özbekçe:
Ҳар кўчада ўтириб олиб қўрқитманг. Аллоҳнинг йўлидан Унга иймон келтирганларни тўсманг ва у(йўл)ни эгри бўлишини истаманг. Оз бўлган чоғингизда сизни кўпайтириб қўйганини эсланг. Бузғунчиларнинг оқибати қандай бўлганига назар солинг.
Malayca:
"Dan janganlah kamu duduk pada tiap-tiap jalan lalu-lalang, dengan menakut- nakutkan dan menghalangi orang-orang yang beriman dari melalui jalan Allah, dan kamu pula menghendaki supaya jalan Allah itu bengkok terpesong. Dan ingatlah semasa kamu dahulu sedikit bilangannya lalu Allah menjadikan kamu kembang ramai, serta perhatikanlah bagaimana akibat orang-orang yang berbuat kerosakan.
Arnavutça:
Dhe mos rrini në pusi në çdo rrugë, duke frikësuar dhe duke penguar nga rruga e Perëndisë ata që besojnë në Te, duke kërkuar shtrembërimin e saj! Dhe mendoni, kur ishit pak në numër, e Ai ju shumoi. Shikoni si përfundojnë ngatërrestarët!
Bulgarca:
И не присядайте по всеки друм, заплашвайки и възпирайки от пътя на Аллах онзи, който вярва в Него, стремейки се да изкривите пътя! И си спомнете как бяхте малцина, а Той ви умножи! И вижте какъв е краят на рушащите!
Sırpça:
И не постављајте заседе на путу, претећи и одвраћајући од Аллаховог пута оне који у Њега верују, желећи пут заблуде. И сетите се да вас је било мало и да вас је Он умножио, а погледајте како су скончали они који су неред правили.
Çekçe:
A nesedávejte výhružně u stezky každé, snažíce se odstrašit od cesty Boží ty, kdož v Něj uvěřili, a usilujíce o její pokřivení! Pomněte, jak málo vás bylo a jak On vás rozmnožil, a pohleďte, jaký byl konec těch, kdož pohoršení šířili!
Urduca:
اور (زندگی کے) ہر راستے پر رہزن بن کر نہ بیٹھ جاؤ کہ لوگوں کو خوف زدہ کرنے اور ایمان لانے والوں کو خدا کے راستے سے روکنے لگو اور سیدھی راہ کو ٹیڑھا کرنے کے درپے ہو جاؤ یاد کرو وہ زمانہ جبکہ تم تھوڑے تھے پھر اللہ نے تمہیں بہت کر دیا، اور آنکھیں کھول کر دیکھو کہ دنیا میں مفسدوں کا کیا انجام ہوا ہے
Tacikçe:
Ва бар сари роҳҳо манишинед, то мӯъминони ба Худоро битарсонед ва аз роҳи Худо боздоред ва ба каҷравӣ водоред. Ва ба ёд оред он гоҳ ки андак будед, Худо бар шумори шумо афзуд. Ва бингаред, ки оқибати фасодкорон чӣ гуна будааст!
Tatarca:
Мөэминнәрне куркытып Аллаһ юлыннан туктатыр өчен вә Аллаһуга ышанган кешеләрне Аның юлыннан барырга ирек бирмәс өчен һәм ислам динен үзгәртеп бозар өчен һәрбер юл өстендә, ягъни мөселманнарның дини эшләре өстендә утырмагыз вә һәм Аллаһуның сезгә биргән нигъмәтен, ярдәмен хәтерләгез! Бит әүвәлдә аз идегез, Аллаһ сезне күбәйтте, вә игътибар илә карагыз! Аллаһуга вә расүлгә карышып бозыклык кылучыларның ахыры ничек булды?
Endonezyaca:
Dan janganlah kamu duduk di tiap-tiap jalan dengan menakut-nakuti dan menghalang-halangi orang yang beriman dari jalan Allah, dan menginginkan agar jalan Allah itu menjadi bengkok. Dan ingatlah di waktu dahulunya kamu berjumlah sedikit, lalu Allah memperbanyak jumlah kamu. Dan perhatikanlah bagaimana kesudahan orang-orang yang berbuat kerusakan.
Amharca:
« (ሰዎችን) የምታስፈራሩና ከአላህም መንገድ በእርሱ ያመኑትን የምታግዱ መጥመሟንም የምትፈልጉዋት ኾናችሁ በየመንገዱ አትቀመጡ፡፡ ጥቂቶችም በነበራችሁና ባበዛችሁ ጊዜ አስታውሱ፡፡ የአጥፊዎችም መጨረሻ እንዴት እንደነበረ ተመልከቱ፡፡»
Tamilce:
“இன்னும், நீங்கள் எல்லாப் பாதையிலும் (மக்களை) அச்சுறுத்தியவர்களாகவும்; அல்லாஹ்வின் பாதையை விட்டு அவனை நம்பிக்கை கொண்டவரை தடுப்பவர்களாகவும்; இன்னும், அதில் கோணலைத் தேடியவர்களாகவும் அமராதீர்கள். இன்னும், நீங்கள் குறைவாக இருந்தபோது அவன் உங்க(ள் எண்ணிக்கைக)ளை அதிகமாக்கிய சமயத்தை நினைவு கூருங்கள். இன்னும், கலகம் செய்பவர்களின் முடிவு எவ்வாறு இருந்தது என்று கவனியுங்கள்!”
Korece:
모든 길에 웅크려 앉아 하나님을 믿는 이들을 위협하고 방해 하며 그 안에서 그릇된 것을 찾 으려 하지 말며 너희가 소수였으 니 하나님께서 너희에게 더하여 주신 은혜를 생각하고 죄지은 자 들의 말로가 어떠함인가 지켜보라
Vietnamca:
“Các người chớ đừng ngồi trên tất cả các nẻo đường mà hăm dọa (giết chóc) và ngăn chặn con đường chính nghĩa của Allah đối với ai đã tin tưởng, và tìm cách bẻ cong con đường đó (của Ngài). Các người hãy nhớ lại khi trước đây các người (với số lượng) ít ỏi rồi được Ngài gia tăng số lượng thêm đông, các người hãy nhìn xem những kẻ tàn phá đã có kết cuộc như thế nào?”
Ayet Linkleri: