Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

43

Sûredeki Ayet No: 

56

Ayet No: 

4381

Sayfa No: 

493

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَجَعَلْنَاهُمْ سَلَفًا وَمَثَلًا لِّلْآخِرِينَ

Çeviriyazı: 

fece`alnâhüm selefev vemeŝelel lil'âḫirîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onları sonradan gelecekler için ibret ve örnek kıldık.

Diyanet İşleri: 

Onları, sonradan gelecek inkarcılara ibret alınacak bir geçmiş kıldık.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Gerçekten de kafirlerin önde gidenleri kıldık onları ve sonradan gelenlere ibret ettik.

Şaban Piriş: 

Böylece onları sonradan geleceklere (ibret olarak) selef ve örnek kıldık.

Edip Yüksel: 

Onları, sonradan gelecekler için bir ibret ve örnek yaptık.

Ali Bulaç: 

Bu suretle onları, sonradan gelecekler için bir selef ve bir örnek kıldık.

Suat Yıldırım: 

Onları sonraki nesillere, geçmiş bir ibret ve misal yaptık.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Artık onları sonrakiler için de bir geçmiş, bir ibret kıldık.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onları, sonra gelecekler için eski bir örnek yaptık.

Bekir Sadak: 

Sakin seytan sizi bu yoldan alikoymasin

İbni Kesir: 

Ve onları, sonradan geleceklere bir geçmiş ve örnek kıldık.

Adem Uğur: 

Onları, sonradan gelenlerin geçmişi ve bir ibret örneği kıldık.

İskender Ali Mihr: 

Böylece onları sonraki (ümmetler) için bir selef (gelip geçmiş bir kavim) ve örnek (ibret) kıldık.

Celal Yıldırım: 

Onları sonra gelecekler için geçmiş bir ibret ve misâl yaptık.

Tefhim ul Kuran: 

Bu suretle onları, sonradan gelecekler için bir selef ve bir örnek kıldık.

Fransızca: 

Nous fîmes d'eux un antécédent et un exemple [une leçon] pour la postérité.

İspanyolca: 

y sentamos con ellos un precedente, poniéndolos como ejemplo para la posteridad.

İtalyanca: 

Facemmo di loro un ricordo e un esempio per i posteri.

Almanca: 

Dann machtenWIR sie zum Typus und zum Gleichnis für die anderen.

Çince: 

我以他们为后世的鉴戒。

Hollandaca: 

En wij verdronken hen allen. Wij maakten hen tot een voorbeeld, en eene waarschuwing voor anderen.

Rusça: 

Мы сделали их предшественниками и назидательным примером для остальных.

Somalice: 

Waxaan ka yeeley waano iyo tusaaale Dadka dambe.

Swahilice: 

Kisha tukawafanya kuwa watangulizi na mfano kwa wa baadaye.

Uygurca: 

ئۇلارنى بىز (كۇففارلارنىڭ ئازابقا تېگىشلىك بولۇشىدا) كېيىنكىلەرگە نەمۇنە ۋە ئىبرەت قىلدۇق

Japonca: 

かれらを過去(の民)とし,後世の者のために(戒めの)例とした。

Arapça (Ürdün): 

«فجعلناهم سلفاً» جمع سالف كخادم وخدم أي سابقين غيره «ومثلا للآخرين» بعدهم يتمثلون بحالهم فلا يقدمون على مثل أفعالهم.

Hintçe: 

फिर हमने उनको गया गुज़रा और पिछलों के वास्ते इबरत बना दिया

Tayca: 

และเราได้ทำให้พวกเขาเป็นอดีตที่ล่วงเลยไปและอุทธาหรณ์แก่คนรุ่นต่อไป ๆ ไป

İbranice: 

ועשינו מהם משל לאחרים ולדורות העתידיים

Hırvatça: 

i učinismo ih primjerom i poukom narodima kasnijim.

Rumence: 

Noi i-am făcut apoi amintire şi pildă celorlalţi.

Transliteration: 

FajaAAalnahum salafan wamathalan lilakhireena

Türkçe: 

Onları, sonra gelecekler için eski bir örnek yaptık.

Sahih International: 

And We made them a precedent and an example for the later peoples.

İngilizce: 

And We made them (a people) of the Past and an Example to later ages.

Azerbaycanca: 

Və onları sonradan gələnlərə misal və ibrət dərsi etdik.

Süleyman Ateş: 

Onları sonradan gelen(inkarcı)ların geçmiş ataları ve örneği yaptık(bunlar da onların izinden gittiler).

Diyanet Vakfı: 

Onları, sonradan gelenlerin geçmişi ve bir ibret örneği kıldık.

Erhan Aktaş: 

Böylece onları gelecek nesiller için ibret verici bir örnek kıldık.

Kral Fahd: 

Onları, sonradan gelenlerin geçmişi ve bir ibret örneği kıldık.

Hasan Basri Çantay: 

Bu vech ile onları sonra (gelen ümmet) ler için (ibret verici) bir geçmiş ve misâl yapdık.

Muhammed Esed: 

onları geçmişten kalan bir hatıra ve sonrakiler için bir ibret örneği kıldık.

Gültekin Onan: 

Bu suretle onları, sonradan gelecekler için bir selef ve bir örnek kıldık.

Ali Fikri Yavuz: 

Böylece onları, sonrakiler için hem bir örnek, hem de bir ibret yaptık.

Portekizce: 

E fizemos deles um escarmento e um exemplo para posteridade.

İsveççe: 

och gjorde dem till ett exempel och [deras öde till] en lärdom för efterföljande släkten.

Farsça: 

در نتیجه آنان را پیشگامان [دوزخیان] و عبرتی برای آیندگان قرار دادیم.

Kürtçe: 

و کردمانن بەپەند ونموونە وئامۆژگاری بۆ کەسانی دوای خۆیان

Özbekçe: 

Бас, уларни ўтмишга айлантирдик ва кейингиларга мисол қилиб қўйдик.

Malayca: 

Maka kami jadikan mereka contoh dan pengajaran bagi orang-orang yang datang kemudian.

Arnavutça: 

dhe i bëmë shembull dhe mësim për popujt e mëvonshëm.

Bulgarca: 

И ги сторихме поука и пример за идните.

Sırpça: 

и учинисмо их примером и поуком каснијим народима.

Çekçe: 

a předchůdci i výstražným příkladem pro budoucí jsme je učinili.

Urduca: 

اور بعد والوں کے لیے پیش رو اور نمونہ عبرت بنا کر رکھ دیا

Tacikçe: 

Ононро дар шумори гузаштагон ва достон барои ояндагон кардем.

Tatarca: 

Шулай итеп аларның хәлен кыямәткә чаклы гыйбрәт итеп калдырдык, вә мисал кылдык ки, аларча булудан куркып сакланалар.

Endonezyaca: 

dan Kami jadikan mereka sebagai pelajaran dan contoh bagi orang-orang yang kemudian.

Amharca: 

(በጥፋት) ቀዳሚዎችና ለኋለኞቹ (መቀጣጫ) ምሳሌም አደረግናቸው፡፡

Tamilce: 

ஆக, அவர்களை (நிராகரிப்பாளர்களுக்கு) முன்னோடிகளாகவும் மற்றவர்களுக்கு படிப்பினையாகவும் நாம் ஆக்கினோம்.

Korece: 

하나님은 그들의 선례를 후 세대를 위한 교훈으로 삼았노라

Vietnamca: 

TA đã lấy chúng làm một tiền lệ và bài học cho hậu thế.