Arapça:
فَجَعَلْنَاهُمْ سَلَفًا وَمَثَلًا لِّلْآخِرِينَ
Çeviriyazı:
fece`alnâhüm selefev vemeŝelel lil'âḫirîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onları sonradan gelecekler için ibret ve örnek kıldık.
Diyanet İşleri:
Onları, sonradan gelecek inkarcılara ibret alınacak bir geçmiş kıldık.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Gerçekten de kafirlerin önde gidenleri kıldık onları ve sonradan gelenlere ibret ettik.
Şaban Piriş:
Böylece onları sonradan geleceklere (ibret olarak) selef ve örnek kıldık.
Edip Yüksel:
Onları, sonradan gelecekler için bir ibret ve örnek yaptık.
Ali Bulaç:
Bu suretle onları, sonradan gelecekler için bir selef ve bir örnek kıldık.
Suat Yıldırım:
Onları sonraki nesillere, geçmiş bir ibret ve misal yaptık.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Artık onları sonrakiler için de bir geçmiş, bir ibret kıldık.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onları, sonra gelecekler için eski bir örnek yaptık.
Bekir Sadak:
Sakin seytan sizi bu yoldan alikoymasin
İbni Kesir:
Ve onları, sonradan geleceklere bir geçmiş ve örnek kıldık.
Adem Uğur:
Onları, sonradan gelenlerin geçmişi ve bir ibret örneği kıldık.
İskender Ali Mihr:
Böylece onları sonraki (ümmetler) için bir selef (gelip geçmiş bir kavim) ve örnek (ibret) kıldık.
Celal Yıldırım:
Onları sonra gelecekler için geçmiş bir ibret ve misâl yaptık.
Tefhim ul Kuran:
Bu suretle onları, sonradan gelecekler için bir selef ve bir örnek kıldık.
Fransızca:
Nous fîmes d'eux un antécédent et un exemple [une leçon] pour la postérité.
İspanyolca:
y sentamos con ellos un precedente, poniéndolos como ejemplo para la posteridad.
İtalyanca:
Facemmo di loro un ricordo e un esempio per i posteri.
Almanca:
Dann machtenWIR sie zum Typus und zum Gleichnis für die anderen.
Çince:
我以他们为后世的鉴戒。
Hollandaca:
En wij verdronken hen allen. Wij maakten hen tot een voorbeeld, en eene waarschuwing voor anderen.
Rusça:
Мы сделали их предшественниками и назидательным примером для остальных.
Somalice:
Waxaan ka yeeley waano iyo tusaaale Dadka dambe.
Swahilice:
Kisha tukawafanya kuwa watangulizi na mfano kwa wa baadaye.
Uygurca:
ئۇلارنى بىز (كۇففارلارنىڭ ئازابقا تېگىشلىك بولۇشىدا) كېيىنكىلەرگە نەمۇنە ۋە ئىبرەت قىلدۇق
Japonca:
かれらを過去(の民)とし,後世の者のために(戒めの)例とした。
Arapça (Ürdün):
«فجعلناهم سلفاً» جمع سالف كخادم وخدم أي سابقين غيره «ومثلا للآخرين» بعدهم يتمثلون بحالهم فلا يقدمون على مثل أفعالهم.
Hintçe:
फिर हमने उनको गया गुज़रा और पिछलों के वास्ते इबरत बना दिया
Tayca:
และเราได้ทำให้พวกเขาเป็นอดีตที่ล่วงเลยไปและอุทธาหรณ์แก่คนรุ่นต่อไป ๆ ไป
İbranice:
ועשינו מהם משל לאחרים ולדורות העתידיים
Hırvatça:
i učinismo ih primjerom i poukom narodima kasnijim.
Rumence:
Noi i-am făcut apoi amintire şi pildă celorlalţi.
Transliteration:
FajaAAalnahum salafan wamathalan lilakhireena
Türkçe:
Onları, sonra gelecekler için eski bir örnek yaptık.
Sahih International:
And We made them a precedent and an example for the later peoples.
İngilizce:
And We made them (a people) of the Past and an Example to later ages.
Azerbaycanca:
Və onları sonradan gələnlərə misal və ibrət dərsi etdik.
Süleyman Ateş:
Onları sonradan gelen(inkarcı)ların geçmiş ataları ve örneği yaptık(bunlar da onların izinden gittiler).
Diyanet Vakfı:
Onları, sonradan gelenlerin geçmişi ve bir ibret örneği kıldık.
Erhan Aktaş:
Böylece onları gelecek nesiller için ibret verici bir örnek kıldık.
Kral Fahd:
Onları, sonradan gelenlerin geçmişi ve bir ibret örneği kıldık.
Hasan Basri Çantay:
Bu vech ile onları sonra (gelen ümmet) ler için (ibret verici) bir geçmiş ve misâl yapdık.
Muhammed Esed:
onları geçmişten kalan bir hatıra ve sonrakiler için bir ibret örneği kıldık.
Gültekin Onan:
Bu suretle onları, sonradan gelecekler için bir selef ve bir örnek kıldık.
Ali Fikri Yavuz:
Böylece onları, sonrakiler için hem bir örnek, hem de bir ibret yaptık.
Portekizce:
E fizemos deles um escarmento e um exemplo para posteridade.
İsveççe:
och gjorde dem till ett exempel och [deras öde till] en lärdom för efterföljande släkten.
Farsça:
در نتیجه آنان را پیشگامان [دوزخیان] و عبرتی برای آیندگان قرار دادیم.
Kürtçe:
و کردمانن بەپەند ونموونە وئامۆژگاری بۆ کەسانی دوای خۆیان
Özbekçe:
Бас, уларни ўтмишга айлантирдик ва кейингиларга мисол қилиб қўйдик.
Malayca:
Maka kami jadikan mereka contoh dan pengajaran bagi orang-orang yang datang kemudian.
Arnavutça:
dhe i bëmë shembull dhe mësim për popujt e mëvonshëm.
Bulgarca:
И ги сторихме поука и пример за идните.
Sırpça:
и учинисмо их примером и поуком каснијим народима.
Çekçe:
a předchůdci i výstražným příkladem pro budoucí jsme je učinili.
Urduca:
اور بعد والوں کے لیے پیش رو اور نمونہ عبرت بنا کر رکھ دیا
Tacikçe:
Ононро дар шумори гузаштагон ва достон барои ояндагон кардем.
Tatarca:
Шулай итеп аларның хәлен кыямәткә чаклы гыйбрәт итеп калдырдык, вә мисал кылдык ки, аларча булудан куркып сакланалар.
Endonezyaca:
dan Kami jadikan mereka sebagai pelajaran dan contoh bagi orang-orang yang kemudian.
Amharca:
(በጥፋት) ቀዳሚዎችና ለኋለኞቹ (መቀጣጫ) ምሳሌም አደረግናቸው፡፡
Tamilce:
ஆக, அவர்களை (நிராகரிப்பாளர்களுக்கு) முன்னோடிகளாகவும் மற்றவர்களுக்கு படிப்பினையாகவும் நாம் ஆக்கினோம்.
Korece:
하나님은 그들의 선례를 후 세대를 위한 교훈으로 삼았노라
Vietnamca:
TA đã lấy chúng làm một tiền lệ và bài học cho hậu thế.
Ayet Linkleri: