Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

42

Sûredeki Ayet No: 

44

Ayet No: 

4316

Sayfa No: 

487

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَمَن يُضْلِلِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِن وَلِيٍّ مِّن بَعْدِهِ ۗ وَتَرَى الظَّالِمِينَ لَمَّا رَأَوُا الْعَذَابَ يَقُولُونَ هَلْ إِلَىٰ مَرَدٍّ مِّن سَبِيلٍ

Çeviriyazı: 

vemey yuḍlili-llâhü femâ lehû miv veliyyim mim ba`dih. vetera-żżâlimîne lemmâ raevu-l`aẕâbe yeḳûlûne hel ilâ meraddim min sebîl.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Allah kimi saptırırsa artık bundan sonra onun için hiçbir dost yoktur. Sen, azabı gördüklerinde zalimlerin: "Acaba dönecek bir yol var mıdır?" dediklerini görürsün.

Diyanet İşleri: 

Allah kimi saptırırsa, artık onun bundan sonra bir dostu olmaz. Azabı gördüklerinde, zalimlerin: "Dönecek bir yol yok mudur?" dediklerini görürsün.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve Allah, kimi saptırırsa artık ona, bundan böyle bir dost yoktur ve zalimleri görürsün ki azabı görünce, geriye dünyaya dönmeye derler, bir yol var mı ki?

Şaban Piriş: 

Allah kimi saptırırsa, artık bundan sonra onun hiçbir velisi yoktur. Azabı gördükleri zaman, zalimlerin şöyle dediğini göreceksin: Geri dönmeye bir yol var mı?

Edip Yüksel: 

ALLAH kimi saptırmışsa, artık O'ndan sonra onun bir koruyucusu yoktur. Azabı gördüklerinde, zalimlerin, "Bizim için bir şans daha yok mu?" dediklerini görürsün.

Ali Bulaç: 

Allah, kimi saptırırsa, artık bundan sonra onun hiçbir velisi yoktur. Azabı gördükleri zaman, o zalimleri bir görsen; "Geri dönmeye bir yol var mı?" derler.

Suat Yıldırım: 

Allah kimi şaşırtırsa, artık ondan sonra kendisini koruyacak kimse bulunamaz.O zalimlerin azabı görünce, imanlı kul olmak için “Acaba geri dönme imkânı var mıdır?” dediklerini görürsün. [18,17; 6,27-28]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

42:43

Yaşar Nuri Öztürk: 

Allah'ın saptırdığına, O'ndan başka dost yoktur. Zalimlerin, azapla yüz yüze geldiklerinde, "Geri dönüşe bir yol yok mu?" diye söylendiklerini göreceksin.

Bekir Sadak: 

Yahut hem kiz hem erkek cocuk verir, dildigini de kisir kilar. O, bilendir, her seye Kadir´dir.

İbni Kesir: 

Kimi de Allah saptırırsa

Adem Uğur: 

Allah kimi saptırırsa, bundan sonra artık onun hiçbir dostu yoktur. Azabı gördüklerinde zalimlerin: Dönecek bir yol var mı? dediklerini görürsün.

İskender Ali Mihr: 

Ve Allah kimi dalâlette bırakırsa, o taktirde onun için, bundan sonra bir velî (dost) yoktur. Zalimleri, azabı gördükleri zaman: “(Dünyaya) geri dönüşe bir yol var mı?” derken görürsün.

Celal Yıldırım: 

Allah, kimi sapıklıkta bırakırsa, artık O´nun bundan sonra hiçbir dostu, sahip çıkanı bulunmaz. Azabı gördükleri zaman o zâlimleri bir görsen

Tefhim ul Kuran: 

Allah, kimi saptırırsa, artık bundan sonra onun hiçbir velisi yoktur. Azabı gördükleri zaman, o zalimleri bir görsen

Fransızca: 

Et quiconque Allah égare n'a aucun protecteur après Lui. Cependant, tu verras les injustes dire, en voyant le châtiment : "Y a-t-il un moyen de retourner [sur terre] ? "

İspanyolca: 

Aquél a quien Alá extravía no tendrá, después de Él, ningún amigo. Cuando los impíos vean el castigo, les verás que dicen: «¿Y no hay modo de regresar?»

İtalyanca: 

Colui che Allah svia, non avrà oltre a Lui patrono alcuno. Vedrai gli ingiusti che, alla vista del castigo, grideranno: «C'è un modo per ritornare?».

Almanca: 

Und wen ALLAH abirren läßt, für den gibt es keinen Wali nach Ihm. Und du siehst die Unrecht-Begehenden, als sie die Peinigung sahen, sagen: "Gibt es zu einer Rückkehr einen Weg?"

Çince: 

真主使谁迷误,在真主的弃绝后,谁没有任何保护者。你将来要看见不义者眼见刑罚时说:还有返回(尘世)的途径吗?

Hollandaca: 

Hij, dien God zal doen dwalen, zal hierna geen ondersteuner hebben. Gij zult de goddeloozen zien. Die zeggen zullen als zij de straf zullen aanschouwen, welke voor hen is gereed gemaakt: Is er geen weg om in de wereld terug te keeren?

Rusça: 

У того, кого Аллах ввел в заблуждение, после этого не будет покровителя. Ты увидишь, как беззаконники, увидев мучения, скажут: "Нет ли пути для возвращения?"

Somalice: 

Ruxii Eebe dhumiyo ma helo sokeeye gadaashiis, waxaadna arkeysaa daalimiintu markey arkaan cadaabka iyagoo leh ma suroobi karaa waddo (hab) loogu noqdo adduunkii.

Swahilice: 

Na ambaye Mwenyezi Mungu amemwacha kupotea, hana mlinzi baada yake. Na utawaona wenye kudhulumu watakapo iona adhabu wanasema: Je! Ipo njia ya kurudi?

Uygurca: 

اﷲ گۇمراھ قىلغان ئادەمگە شۇنىڭدىن كېيىن ھېچ ئىگە يوقتۇر، زالىملار ئازابنى كۆرگەن چاغدا، ئۇلارنىڭ «(دۇنياغا) قايتىشقا يول بارمىدۇ؟» دېگەنلىكىنى كۆرىسەن

Japonca: 

アッラーが迷うに任せた者には,その後擁護者はないのである。あなたがたは悪を行う者が,懲罰を見ると,「何とか引返す道はないでしょうか。」と言うのを見るであろう。

Arapça (Ürdün): 

«ومن يضلل الله فما له من ولي من بعده» أي أحد يلي هدايته بعد إضلال الله إياه «وترى الظالمين لما رأوا العذاب يقولون هل إلى مَرَدّ» إلى الدنيا «من سبيل» طريق.

Hintçe: 

और जिसको ख़ुदा गुमराही में छोड़ दे तो उसके बाद उसका कोई सरपरस्त नहीं और तुम ज़ालिमों को देखोगे कि जब (दोज़ख़) का अज़ाब देखेंगे तो कहेंगे कि भला (दुनिया में) फिर लौट कर जाने की कोई सबील है

Tayca: 

และผู้ใดที่อัลลอฮฺทรงให้เขาหลงทาง ดังนั้นสำหรับเขาจะไม่มีผู้คุ้มครองภายหลังจากพระองค์และเจ้าจะเห็นบรรดาผู้อธรรมเมื่อพวกเขามองเห็นการลงโทษ พวกเขาจะกล่าวว่า มีทางบ้างไหมที่จะกลับไป (ยังโลกดุนยา)

İbranice: 

כל אשר יתעהו אלוהים, לא יקום לו עוד מגן. ותראה את המקפחים כאשר יראו את העונש יאמרו: 'האם יש דרך לשוב (לעולם הזה)

Hırvatça: 

A kome Allah da da je u zabludi, tome pomagača poslije Njega neće biti! I ti ćeš vidjeti kako će zulumćari, kad ugledaju patnju, povikati: "Postoji li ikakav način da budemo opet vraćeni?"

Rumence: 

Pe cel pe care Dumnezeu îl rătăceşte, nu va mai afla stăpân în afara Lui. Îi vei vedea pe cei nedrepţi spunând când vor vedea osânda: “Este vreo cale de întoarcere?”

Transliteration: 

Waman yudlili Allahu fama lahu min waliyyin min baAAdihi watara alththalimeena lamma raawoo alAAathaba yaqooloona hal ila maraddin min sabeelin

Türkçe: 

Allah'ın saptırdığına, O'ndan başka dost yoktur. Zalimlerin, azapla yüz yüze geldiklerinde, "Geri dönüşe bir yol yok mu?" diye söylendiklerini göreceksin.

Sahih International: 

And he whom Allah sends astray - for him there is no protector beyond Him. And you will see the wrongdoers, when they see the punishment, saying, "Is there for return [to the former world] any way?"

İngilizce: 

For any whom Allah leaves astray, there is no protector thereafter. And thou wilt see the Wrong-doers, when in sight of the Penalty, Say: "Is there any way (to effect) a return?"

Azerbaycanca: 

Allahın yoldan çıxartdığı kimsəyə (Allahın) Özündən başqa yol göstərən olmaz. (Ya Peyğəmbər!) Sən zalımları əzabı gördükləri zaman: “(Pərvərdigara!) Geri dönməyə dünyaya qayıtmağa) bir yol varmıdır?” – deyən görəcəksən.

Süleyman Ateş: 

Allah kimi sapıklıkta bırakırsa artık onun, Allah'tan sonra bir velisi yoktur. Zalimlerin, azabı gördükleri zaman: "Geri dönecek bir yol var mı?" dediklerini görürsün.

Diyanet Vakfı: 

Allah kimi saptırırsa, bundan sonra artık onun hiçbir dostu yoktur. Azabı gördüklerinde zalimlerin: Dönecek bir yol var mı? dediklerini görürsün.

Erhan Aktaş: 

Allah, kimi sapkınlıkta(1) bırakırsa, artık bunun ardından onun için bir veli(2) bulunmaz. Haksızlık yapanların, azâbı gördüklerinde: “Acaba geri dönmenin bir yolu var mı?” dediklerini göreceksin.

Kral Fahd: 

Allah kimi saptırırsa, bundan sonra artık onun hiçbir dostu yoktur. Azabı gördüklerinde zalimlerin; dönecek bir yol var mı? dediklerini görürsün.

Hasan Basri Çantay: 

Allah kimi şaşırtırsa bundan sonra onun hiçbir haamîsi yokdur. O zaalimleri göreceksin ki onlar azâbı gördükleri zaman «(Dünyâye) geri dönmiye bir yol var mı?» diyeceklerdir.

Muhammed Esed: 

İşte (böyle:) Allah kimi saptırırsa artık onun hiçbir koruyucusu olmaz, böylece sen bu zalimlerin (Kıyamet Günü kendilerini bekleyen) azabı görür görmez, "(Eyvah!) Bunun dönüşü yok mu?" diye feryad ettiklerini görecek (ve duyacak)sın.

Gültekin Onan: 

Tanrı, kimi saptırırsa, artık bundan sonra onun hiçbir velisi yoktur. Azabı gördükleri zaman, o zalimleri bir görsen

Ali Fikri Yavuz: 

Her kimi de Allah saptırırsa, artık bundan sonra onun hiç bir yardımcısı yoktur

Portekizce: 

E aquele que Deus desviar não achará protetor, além d'Ele. E então observarás que os iníquos, quando virem o castigo,dirão: Haverá algum meio de retornarmos (ao mundo terreno)?

İsveççe: 

DEN SOM Gud låter gå vilse finner därefter ingen beskyddare. Du skall få se hur de orättfärdiga beter sig när de [efter Uppståndelsen] står inför straffet och ropar: "Finns det ingen väg tillbaka?"

Farsça: 

و هر که را خدا [به کیفر کبر و عنادش] گمراه کند، او را پس از خدا هیچ سرپرست و یاوری نخواهد بود؛ و ستمکاران را [روز قیامت] می بینی چون عذاب را ببینند، می گویند: آیا راهی به سوی بازگشت [به دنیا] وجود دارد؟!

Kürtçe: 

وە ھەر کەس خوا گومڕایی بکات ئەوە پاش ئەوە ھیچ دۆست و یارمەتی دەرێکی نیە وە ستەمکاران دەبینیت کاتێك سزای (خوا) دەبینن دەڵێن ئایا ڕێگـایەك ھەیە بگەرێینەوە بۆ دونیا

Özbekçe: 

Аллоҳ кимни залолатга кетказса, бас, унга У зотдан ўзга ҳеч бир валий бўлмас. Золимларни кўрурсанки, азобни кўрган чоқларида: «(Ортга) қайтишга ҳеч бир йўл бормикан?» дерлар.

Malayca: 

Dan sesiapa yang disesatkan oleh Allah, maka tidak ada baginya sesudah itu sesiapapun yang dapat menolongnya. Dan engkau akan melihat orang-orang yang zalim semasa mereka menyaksikan azab (pada hari kiamat) berkata: "Adakah sebarang jalan untuk kami kembali ke dunia?"

Arnavutça: 

Atë që Perëndia e shpie në humbje, për të nuk ka mbrojtës pas Tij. Dhe ti do të shohish se si zullumqarët, kur ta shohin dënimin, do të thonë: “A ekziston ndonjë rrugë për t’u kthyer?”

Bulgarca: 

А когото Аллах остави в заблуда, той няма покровител след това. И ще видиш угнетителите, когато съзрат мъчението, да казват: “Няма ли път за връщане [към земята]?”

Sırpça: 

А коме да Аллах да је у заблуди, томе после Њега неће да буде помагача! И ти ћеш да видиш како ће незнанобошци, кад угледају патњу, повикнути: „Постоји ли икакав начин да будемо опет враћени?“

Çekçe: 

Komu Bůh dal zbloudit, ten nebude mít po Něm ochránce žádného; a uzříš nespravedlivé volat, až spatří trest svůj: 'Je způsob nějaký, jak jej odvrátit?'

Urduca: 

جس کو اللہ ہی گمراہی میں پھینک دے اُس کا کوئی سنبھالنے والا اللہ کے بعد نہیں ہے تم دیکھو گے کہ یہ ظالم جب عذاب دیکھیں گے تو کہیں گے اب پلٹنے کی بھی کوئی سبیل ہے؟

Tacikçe: 

Ҳар касро, ки Худо гумроҳ кунад, аз он пас ҳеҷ дӯсте нахоҳад дошт. Ва золимонро мебинӣ, ки чун азобро бингаранд, мегӯянд: «Оё моро роҳи бозгаште ҳаст?»

Tatarca: 

Аллаһ берәүне явызлыгы өчен хактан адаштырса, шуннан соң аны туры юлга күндерүче булмас Ахирәттә галимнәрне күрсәң, алар ґәзабны күргәч, безгә дөньяга кайтырга юл бар микән, изге гамәлләр кылыр идек, диярләр.

Endonezyaca: 

Dan siapa yang disesatkan Allah maka tidak ada baginya seorang pemimpinpun sesudah itu. Dan kamu akan melihat orang-orang yang zalim ketika mereka melihat azab berkata: "Adakah kiranya jalan untuk kembali (ke dunia)?"

Amharca: 

አላህ የሚያጠመውም ሰው ከእርሱ በኋለ ለእርሱ ምንም ረዳት የለውም፡፡ በደለኞችንም ቅጣቱን ባዩ ጊዜ ወደ መመለስ መንገድ አልለን? የሚሉ ሲኾኑ ታያቸዋለህ፡፡

Tamilce: 

யாரை அல்லாஹ் வழிகெடுத்தானோ அவனுக்குப் பிறகு (-அல்லாஹ் அவனை கைவிட்டதற்குப் பிறகு) அவனுக்கு பாதுகாவலர் எவரும் இல்லை. இன்னும், (மறுமையில்) அநியாயக்காரர்கள் தண்டனையைப் பார்க்கும்போது, (உலகத்திற்கு) திரும்புவதற்கு ஏதேனும் வழி உண்டா என்று அவர்கள் கூறுவதை (நபியே) நீர் பார்ப்பீர்!.

Korece: 

하나님께서 방황케 한 자 그 에게는 보호자가 없나니 벌을 받 는 그들이 다시 돌아갈 길이 없 나이까 라고 말하는 죄인들을 그 대는 보리라

Vietnamca: 

Người nào mà Allah làm cho lạc lối thì sẽ không có ai che chở ngoài Ngài. Ngươi (hỡi Thiên Sứ) sẽ thấy những kẻ làm điều sai quấy khi chúng nhìn thấy hình phạt, nói rằng “Còn có con đường nào để trở về (thế giới trần gian) chăng?”