Nuzul 3331

 
00:00

feḫarace `alâ ḳavmihî fî zînetih. ḳâle-lleẕîne yürîdûne-lḥayâte-ddünyâ yâ leyte lenâ miŝle mâ ûtiye ḳârûnü innehû leẕû ḥażżin `ażîm.

Arapça:

فَخَرَجَ عَلَىٰ قَوْمِهِ فِي زِينَتِهِ ۖ قَالَ الَّذِينَ يُرِيدُونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا يَا لَيْتَ لَنَا مِثْلَ مَا أُوتِيَ قَارُونُ إِنَّهُ لَذُو حَظٍّ عَظِيمٍ

Türkçe:

Karun, süsü-püsü içinde toplumunun karşısına çıktı. Şu iğreti dünya hayatını amaçlayanlar dediler ki: "Ah, Karun'a verilenin bir benzeri bize de verilseydi. Gerçekten o, çok nasipli bir adam!"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Derken Karun, ihtişam içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar, "Keşke Karun'a verilenin benzeri bizim de olsaydı. Hakikat şu ki o, çok büyük devlet sahibidir" dediler.

Diyanet Vakfı:

Derken, Karun, ihtişamı içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar: Keşke Karun'a verilenin benzeri bizim de olsaydı; doğrusu o çok şanslı! dediler.

İngilizce:

So he went forth among his people in the (pride of his wordly) glitter. Said those whose aim is the Life of this World: "Oh! that we had the like of what Qarun has got! for he is truly a lord of mighty good fortune!"

Fransızca:

Il sortit à son peuple dans tout son apparat. Ceux que aimaient la vie présente dirent : "Si seulement nous avions comme ce qui a été donné à Coré. Il a été doté, certes, d'une immense fortune".

Almanca:

Dann ging er zu seinen Leuten mit seinem Schmuck hinaus. Diejenigen, die das diesseitige Leben anstrebten, sagten: "Würde uns doch Gleiches zuteil, wie es Qarun zuteil wurde! Er verfügt doch über Riesenglück."

Rusça:

Он вышел к своему народу в своих украшениях. Те, которые желали мирской жизни, сказали: "Вот если бы у нас было то, что даровано Каруну (Корею)! Воистину, он обладает великой долей".

Açıklama:
Nuzul 3331 beslemesine abone olun.