
veḳâle-lleẕîne keferû levlâ nüzzile `aleyhi-lḳur'ânü cümletev vâḥideh. keẕâlike linüŝebbite bihî füâdeke verattelnâhü tertîlâ.
Arapça:
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْلَا نُزِّلَ عَلَيْهِ الْقُرْآنُ جُمْلَةً وَاحِدَةً ۚ كَذَٰلِكَ لِنُثَبِّتَ بِهِ فُؤَادَكَ ۖ وَرَتَّلْنَاهُ تَرْتِيلًا
Türkçe:
Gerçeği örten nankörler/inkârcılar dediler ki: "Kur'an ona toptan, bir kerede indirilsedi ya!" Biz böyle yaptık ki, onunla senin kalbini dayanıklı kılalım. Biz onu parça parça/ayet ayet okuduk.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yine o inkâr edenler dediler ki: "O Kur'ân ona, hepsi birden indirilseydi ya"! Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle (parça parça indirdik) ve onu tane tane (ayırarak) okuduk.
Diyanet Vakfı:
İnkar edenler: Kur'an ona bir defada topluca indirilmeli değil miydi? dediler. Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık (parça parça indirdik) ve onu tane tane (ayırarak) okuduk.
İngilizce:
Those who reject Faith say: "Why is not the Qur'an revealed to him all at once? Thus (is it revealed), that We may strengthen thy heart thereby, and We have rehearsed it to thee in slow, well-arranged stages, gradually.
Fransızca:
Et ceux qui ne croient pas disent : "Pourquoi n'a-t-on pas fait descendre sur lui le Coran en une seule fois ? " Nous l'avons révélé ainsi pour raffermir ton cur. Et Nous l'avons récité soigneusement .
Almanca:
Und diejenigen, die Kufr betrieben haben, sagten: "Würde ihm der Quran doch auf einmal hinabgesandt!" Es ist so, damit WIR mit ihm dein Herz festigen. Und WIR haben ihn doch in Tartil-Form vorgetragen.
Rusça:
Неверующие сказали: "Почему Коран не ниспослан ему целиком за один раз?" Мы поступили так, чтобы укрепить им твое сердце, и разъяснили его самым прекрасным образом.
Açıklama:
