Arapça:
وكان مسكين اسمه لعازر الذي طرح عند بابه مضروبا بالقروح.
Türkçe:
Her tarafı yara içinde olan Lazar adında yoksul bir adam bu zenginin kapısının önüne bırakılırdı; zenginin sofrasından düşen kırıntılarla karnını doyurmaya can atardı. Bir yandan da köpekler gelip onun yaralarını yalardı.
İngilizce:
And there was a certain beggar named Lazarus, which was laid at his gate, full of sores,
Fransızca:
Il y avait aussi un pauvre, nommé Lazare, qui était couché à sa porte, couvert d'ulcères;
Almanca:
Es war aber ein Armer mit Namen Lazarus, der lag vor seiner Tür voller Schwären
Rusça:
Был также некоторый нищий, именем Лазарь, который лежал у ворот его в струпьях
