Nuzul 912

 
00:00

vekeẕâlike ce`alnâ fî külli ḳaryetin ekâbira mücrimîhâ liyemkürû fîhâ. vemâ yemkürûne illâ bienfüsihim vemâ yeş`urûn.

Arapça:

وَكَذَٰلِكَ جَعَلْنَا فِي كُلِّ قَرْيَةٍ أَكَابِرَ مُجْرِمِيهَا لِيَمْكُرُوا فِيهَا ۖ وَمَا يَمْكُرُونَ إِلَّا بِأَنفُسِهِمْ وَمَا يَشْعُرُونَ

Türkçe:

Biz bu şekide her kentte/her medeniyette kodamanları, o kent ve medeniyetin suçluları yaptık ki, orada oyunlar tezgâhlayıp tuzaklar kursunlar. Aslında onlar öz benliklerinden başkasına oyun oynamıyorlar ama farkında değillir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Böylece, her kentte ileri gelenleri, oranın suçluları yaptık ki, orada hileler çevirsinler. Halbuki bunlar, kötülüğü başkasına değil kendilerine yapıyorlar da farkına varmıyorlar.

Diyanet Vakfı:

Böylece biz, her kasabada, oralarda bozgunculuk yapmaları için, günahkarlarını liderler yaptık. Onlar yalnız kendilerini aldatırlar, ama farkında olmazlar.

İngilizce:

Thus have We placed leaders in every town, its wicked men, to plot (and burrow) therein: but they only plot against their own souls, and they perceive it not.

Fransızca:

Ainsi, Nous avons placé dans chaque cité de grands criminels qui y ourdissent des complots. Mais ils ne complotent que contre eux-mêmes et ils n'en sont pas conscients.

Almanca:

Und solcherart ließen WIR in jedem Ort dessen größten Schwer-Verfehlenden darin (andere) täuschen. Doch sie täuschen nur sich selbst, ohne es zu merken.

Rusça:

Вот так в каждом селении Мы создавали главных грешников, чтобы они строили там козни. Однако они строят козни только против самих себя, но не ощущают этого.

Açıklama:
Nuzul 912 beslemesine abone olun.