
veylül likülli hümezetil lümezeh.
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَيْلٌ لِّكُلِّ هُمَزَةٍ لُّمَزَةٍ
Türkçe:
Yazıklar olsun arkadan çekiştirenlerin, kaş göz işareti yapıp alay edenlerin tümüne!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, kaş göz hareketleriyle alay edenlerin (hümeze ve lümezenin) vay haline!
Diyanet Vakfı:
Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi adet edinen herkesin vay haline!
İngilizce:
Woe to every (kind of) scandal-monger and-backbiter,
Fransızca:
Malheur à tout calomniateur diffamateur,
Almanca:
Niedergang sei jedem äußerst durch üble Nachrede Beleidigenden, äußerst durch Mimik Beleidigenden,
Rusça:
Горе всякому хулителю и обидчику,

elleẕî ceme`a mâlev ve`addedeh.
Arapça:
الَّذِي جَمَعَ مَالًا وَعَدَّدَهُ
Türkçe:
O ki, mal biriktirdi, onu saydı da saydı,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, kaş göz hareketleriyle alay edenlerin (hümeze ve lümezenin) vay haline!
Diyanet Vakfı:
O ki, toplamış ve onu sayıp durmuştur.
İngilizce:
Who pileth up wealth and layeth it by,
Fransızca:
qui amasse une fortune et la compte,
Almanca:
der Vermögen anhäufte und immer wieder zählte.
Rusça:
который копит состояние и подсчитывает его,

yaḥsebü enne mâlehû aḫledeh.
Arapça:
يَحْسَبُ أَنَّ مَالَهُ أَخْلَدَهُ
Türkçe:
Sanır ki, malı sonsuzlaştıracaktır kendisini.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Malının, kendisini ebedi yaşatacağını sanır.
Diyanet Vakfı:
(O), malının kendisini ebedi kılacağını zanneder.
İngilizce:
Thinking that his wealth would make him last for ever!
Fransızca:
pensant que sa fortune l'immortalisera.
Almanca:
Er dachte, daß sein Vermögen ihn verewigt hätte.
Rusça:
думая, что богатство увековечит его.

kellâ leyümbeẕenne fi-lḥuṭameh.
Arapça:
كَلَّا ۖ لَيُنبَذَنَّ فِي الْحُطَمَةِ
Türkçe:
Hayır, iş, sandığı gibi değil! Yemin olsun ki fırlatılıp atılacaktır o kırıp geçirene, yalayıp yutana/Hutame'ye.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hayır, andolsun ki, o hutame (cehennem)ye atılacaktır.
Diyanet Vakfı:
Hayır! Andolsun ki o, Hutame'ye atılacaktır.
İngilizce:
By no means! He will be sure to be thrown into That which Breaks to Pieces,
Fransızca:
Mais non ! Il sera certes, jeté dans la Hutamah .
Almanca:
Gewiß, nein! Er wird doch in Al-hutama geworfen.
Rusça:
О нет! Он будет ввергнут в Огонь сокрушающий.

vemâ edrâke me-lḥuṭameh.
Arapça:
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحُطَمَةُ
Türkçe:
Hutame'nin ne olduğunu sana öğreten nedir?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hutame'nin ne olduğunu bilir misin?
Diyanet Vakfı:
Hutame'nin ne olduğunu bilir misin?
İngilizce:
And what will explain to thee That which Breaks to Pieces?
Fransızca:
Et qui te dira ce qu'est la Hutamah ?
Almanca:
Und was weißt du, was Al-hutama ist?!
Rusça:
Откуда ты мог знать, что такое Огонь сокрушающий?

nâru-llâhi-lmûḳadeh.
Arapça:
نَارُ اللَّهِ الْمُوقَدَةُ
Türkçe:
Allah'ın, tutuşturulmuş ateşidir o,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O, kalplerin içine işleyecek, Allah'ın tutuşturulmuş bir ateşidir.
Diyanet Vakfı:
Allah'ın, tutuşturulmuş ateşidir.
İngilizce:
(It is) the Fire of (the Wrath of) Allah kindled (to a blaze),
Fransızca:
Le Feu attisé d'Allah
Almanca:
Es ist das entfachte Feuer von ALLAH,
Rusça:
Это - разожженный Огонь Аллаха,

elletî teṭṭali`u `ale-l'ef'ideh.
Arapça:
الَّتِي تَطَّلِعُ عَلَى الْأَفْئِدَةِ
Türkçe:
Ki tırmanıp işler yüreklere.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O, kalplerin içine işleyecek, Allah'ın tutuşturulmuş bir ateşidir.
Diyanet Vakfı:
(Yandıkça) tırmanıp kalplerin ta üstüne çıkar.
İngilizce:
The which doth mount (Right) to the Hearts:
Fransızca:
qui monte jusqu'aux coeurs.
Almanca:
das über die Herzen schlägt.
Rusça:
который вздымается над сердцами.

innehâ `aleyhim mü'ṣadeh.
Arapça:
إِنَّهَا عَلَيْهِم مُّؤْصَدَةٌ
Türkçe:
O, onların üzerine kilitlenecektir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Cehennemlikler, dikilmiş direklere bağlı oldukları halde, o ateşin kapıları üzerlerine kapatılacaktır.
Diyanet Vakfı:
O, onların üzerine kapatılıp kilitlenecektir.
İngilizce:
It shall be made into a vault over them,
Fransızca:
Il se refermera sur eux,
Almanca:
Gewiß, es ist über ihnen abgeschlossen,
Rusça:
Он сомкнется над ними

fî `amedim mümeddedeh.
Arapça:
فِي عَمَدٍ مُّمَدَّدَةٍ
Türkçe:
Uzatılmış sütunlar arasında...
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Cehennemlikler, dikilmiş direklere bağlı oldukları halde, o ateşin kapıları üzerlerine kapatılacaktır.
Diyanet Vakfı:
(Bu ateşin içinde) uzatılmış sütunlara bağlanmışlar.
İngilizce:
In columns outstretched.
Fransızca:
en colonnes (de flammes) étendues.
Almanca:
an ausgestreckten Säulen (gefesselt).
Rusça:
высокими столбами.
