
leyletü-lḳadri ḫayrum min elfi şehr.
Türkçe:
Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır!
İngilizce:
The Night of Power is better than a thousand months.
Fransızca:
La nuit d'Al-Qadr est meilleure que mille mois.
Almanca:
Die Al-qadr-Nacht ist besser als tausend Monate.
Rusça:
Ночь предопределения (или величия) лучше тысячи месяцев.
Arapça:
لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.
Diyanet Vakfı:
Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır.

tenezzelü-lmelâiketü verrûḥu fîhâ biiẕni rabbihim. min külli emr.
Türkçe:
Melekler ve Rûh, Rablerinin izniyle o gecede her iş için iner de iner!
İngilizce:
Therein come down the angels and the Spirit by Allah's permission, on every errand:
Fransızca:
Durant celle-ci descendent les Anges ainsi que l'Esprit , par permission de leur Seigneur pour tout ordre.
Almanca:
Die Engel und der Ruhh werden in ihr mit der Zustimmung ihres HERRN wegen jeder Angelegenheit nach und nach hinabgesandt.
Rusça:
В эту ночь ангелы и Дух (Джибриль) нисходят с дозволения их Господа по всем Его повелениям.
Arapça:
تَنَزَّلُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِم مِّن كُلِّ أَمْرٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Melekler ve Ruh (Cebrail veya Ruh adındaki melek) o gece Rablerinin izniyle, her iş için inerler.
Diyanet Vakfı:
O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar.

selâmün. hiye ḥattâ maṭle`i-lfecr.
Türkçe:
Bir esenlik ve huzur vardır; sürüp gider o, tan yeri ağarıncaya kadar!
İngilizce:
Peace!...This until the rise of morn!
Fransızca:
Elle est paix et salut jusqu'à l'apparition de l'aube.
Almanca:
Salam ist sie bis zum Anbruch der Morgendämmerung.
Rusça:
Она благополучна вплоть до наступления зари.
Arapça:
سَلَامٌ هِيَ حَتَّىٰ مَطْلَعِ الْفَجْرِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gece, tanyeri ağarıncaya kadar süren bir selâmettir.
Diyanet Vakfı:
O gece, esenlik doludur. Ta fecrin doğuşuna kadar.

lem yeküni-lleẕîne keferû min ehli-lkitâbi velmüşrikîne münfekkîne ḥattâ te'tiyehümü-lbeyyineh.
Türkçe:
Ehlikitap'tan küfre sapanlarla müşrikler, kendilerine beyyine/açık kanıt gelinceye kadar çözülüp ayrılacak değillerdi.
İngilizce:
Those who reject (Truth), among the People of the Book and among the Polytheists, were not going to depart (from their ways) until there should come to them Clear Evidence,-
Fransızca:
Les infidèles parmi les gens du Livre, ainsi que les Associateurs, ne cesseront pas de mécroire jusqu'à ce que leur vienne la Preuve évidente :
Almanca:
Diejenigen von den Schriftbesitzern, die Kufr betrieben haben, und die Muschrik werden nicht loslassen, bis zu ihnen die Deutlichkeit kommt,
Rusça:
Неуверовавшие люди Писания и многобожники не расстались с неверием, пока к ним не явилось ясное знамение -
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ لَمْ يَكُنِ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَالْمُشْرِكِينَ مُنفَكِّينَ حَتَّىٰ تَأْتِيَهُمُ الْبَيِّنَةُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kitap ehlinden ve müşriklerden (Hakk'ı) tanımayanlar, kendilerine açık delil gelinceye kadar inkârlarından ayrılacak değillerdi.
Diyanet Vakfı:
Apaçık delil kendilerine gelinceye kadar ehl-i kitaptan ve müşriklerden inkarcılar (küfürden) ayrılacak değillerdi.

rasûlüm mine-llâhi yetlû ṣuḥufem müṭahherah.
Türkçe:
Allah tarafından gönderilen, tertemiz sayfalar okuyan bir resul gelinceye dek.
İngilizce:
An messenger from Allah, rehearsing scriptures kept pure and holy:
Fransızca:
un Messager, de la part d'Allah, qui leur récite des feuilles purifiées,
Almanca:
ein Gesandter von ALLAH, der gereinigte Schriften vorträgt,
Rusça:
Посланник Аллаха, который читает очищенные свитки. В них содержатся правдивые Писания.
Arapça:
رَسُولٌ مِّنَ اللَّهِ يَتْلُو صُحُفًا مُّطَهَّرَةً
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Bu delil), tertemiz sayfaları okuyan, Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberdir.
Diyanet Vakfı:
(İşte o apaçık delil,) Allah tarafından gönderilen ve tertemiz sahifeleri okuyan bir elçidir.

fîhâ kütübün ḳayyimeh.
Türkçe:
O sayfalar içindedir dosdoğru-eskimez kitaplar.
İngilizce:
Wherein are laws (or decrees) right and straight.
Fransızca:
dans lesquelles se trouvent des prescriptions d'une rectitude parfaite.
Almanca:
in denen wertvolle Kapitel sind.
Rusça:
Те, кому было даровано Писание, распались только после того, как к ним явилось ясное знамение.
Arapça:
فِيهَا كُتُبٌ قَيِّمَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O sayfalarda, en doğru hükümler vardır.
Diyanet Vakfı:
En doğru hükümler vardır şu sahifelerde.

vemâ teferraḳa-lleẕîne ûtü-lkitâbe illâ mim ba`di mâ câethümü-lbeyyineh.
Türkçe:
Kitap verilmiş olanlar, kendilerine beyyine/açık delil geldikten sonradır ki parçalanıp bölündüler.
İngilizce:
Nor did the People of the Book make schisms, until after there came to them Clear Evidence.
Fransızca:
Et ceux à qui le Livre a été donné ne se sont divisés qu'après que la preuve leur fut venue.
Almanca:
Und diejenigen, denen die Schrift zuteil wurde, wurden nicht uneins außer, nachdem zu ihnen die Deutlichkeit gekommen war.
Rusça:
А ведь им было велено лишь поклоняться Аллаху, служа ему искренне, как единобожники, совершать намаз и выплачивать закят. Это - правая вера.
Arapça:
وَمَا تَفَرَّقَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ إِلَّا مِن بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمُ الْبَيِّنَةُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kitap ehli, ancak kendilerine apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler.
Diyanet Vakfı:
Kendilerine kitap verilenler ancak o açık delil (Peygamber) kendilerine geldikten sonra ayrılığa düştüler.

vemâ ümirû illâ liya`büdü-llâhe muḫliṣîne lehü-ddîne ḥunefâe veyüḳîmu-ṣṣalâte veyü'tü-zzekâte veẕâlike dînü-lḳayyimeh.
Türkçe:
Oysaki onlara, dini yalnız O'na özgüleyerek, dosdoğru yürüyen kişiler halinde sadece Allah'a ibadet etmeleri, namazı/duayı yerine getirmeleri, zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte budur doğru, eskimez ve aşınmaz din.
İngilizce:
And they have been commanded no more than this: To worship Allah, offering Him sincere devotion, being true (in faith); to establish regular prayer; and to practise regular charity; and that is the Religion Right and Straight.
Fransızca:
Il ne leur a été commandé, cependant, que d'adorer Allah, Lui vouant un culte exclusif, d'accomplir la Salat et d'acquitter la Zakat. Et voilà la religion de droiture.
Almanca:
Und ihnen wurde nicht geboten außer, daß sie ALLAH dienen - aufrichtig im Din Ihm gegenüber als Hanif - das rituelle Gebet ordnungsgemäß verrichten und die Zakat entrichten. Und dies ist der Din der Geradlinigkeit .
Rusça:
Воистину, неуверовавшие люди Писания и многобожники окажутся в огне Геенны и пребудут там вечно. Они являются наихудшими из тварей.
Arapça:
وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ حُنَفَاءَ وَيُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ ۚ وَذَٰلِكَ دِينُ الْقَيِّمَةِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Halbuki onlar, dini sadece Allah'a tahsis ederek, Allah'ı birleyerek, ancak Allah'a ibadet etmekle, namazı kılmakla ve zekatı vermekle emrolunmuşlardır. İşte dosdoğru din budur.
Diyanet Vakfı:
Halbuki onlara ancak, dini yalnız O'na has kılarak ve hanifler olarak Allah'a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekat vermeleri emrolunmuştu. Sağlam din de budur.
Sayfalar
