
em leküm kitâbün fîhi tedrusûn.
Arapça:
أَمْ لَكُمْ كِتَابٌ فِيهِ تَدْرُسُونَ
Türkçe:
Yoksa sizin bir kitabınız var da ondan ders mi görüyorsunuz?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yoksa size ait bir kitap var da onda mı okuyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
Yoksa size ait bir kitap var da, (bu batıl inanışları) onda mı okuyorsunuz?
İngilizce:
Or have ye a book through which ye learn-
Fransızca:
Ou bien avez-vous un Livre dans lequel vous apprenez
Almanca:
Oder verfügt ihr über eine Schrift, in der ihr lest,
Rusça:
Или у вас есть Писание, из которого вы узнали,
Açıklama:

inne leküm fîhi lemâ teḫayyerûn.
Arapça:
إِنَّ لَكُمْ فِيهِ لَمَا تَخَيَّرُونَ
Türkçe:
Onda, keyfinize uyan her şeyi rahatça buluyorsunuz.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O kitapta, "beğendiğiniz her şey sizindir" diye mi yazılı?
Diyanet Vakfı:
Onda, beğendiğiniz her şey sizin için mutlaka vardır (diye mi yazılı)?
İngilizce:
That ye shall have, through it whatever ye choose?
Fransızca:
qu'en vérité vous obtiendrez tout ce que vous désirez ?
Almanca:
daß es euer ist, was ihr euch auswählt?!
Rusça:
что там у вас будет все, что вы выберете?
Açıklama:

em leküm eymânün `aleynâ bâligatün ilâ yevmi-lḳiyâmeti inne leküm lemâ taḥkümûn.
Arapça:
أَمْ لَكُمْ أَيْمَانٌ عَلَيْنَا بَالِغَةٌ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ ۙ إِنَّ لَكُمْ لَمَا تَحْكُمُونَ
Türkçe:
Yoksa sizin lehinize üzerimizde kıyamete kadar uzanacak yeminler mi var da siz ne hükmederseniz oluverecek!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yoksa, "ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?
Diyanet Vakfı:
Yoksa, "Ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?
İngilizce:
Or have ye Covenants with Us to oath, reaching to the Day of Judgment, (providing) that ye shall have whatever ye shall demand?
Fransızca:
Ou bien est-ce que vous avez obtenu de Nous des serments valables jusqu'au Jour de la Résurrection, Nous engageant à vous donner ce que vous décidez ?
Almanca:
Oder schulden WIR euch bis zum Tag der Auferstehung hinreichende Gelöbnisse, daß es euer ist, was ihr urteilt?!
Rusça:
Или у вас есть Наши клятвы, которые сохранятся до Дня воскресения, о том, что у вас будет все, что вы присудите?
Açıklama:

selhüm eyyühüm biẕâlike za`îm.
Arapça:
سَلْهُمْ أَيُّهُم بِذَٰلِكَ زَعِيمٌ
Türkçe:
Sor onlara: "Böyle bir şeye hangisi kefil?"
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sor bakalım onlara, içlerinden ona kefil hangisi?
Diyanet Vakfı:
Sor onlara: Bu iddiayı onların hangisi savunacak?
İngilizce:
Ask thou of them, which of them will stand surety for that!
Fransızca:
Demande-leur qui d'entre eux en est garant ?
Almanca:
Frage sie, welcher von ihnen dies behauptet!
Rusça:
Спроси их, кто из них поручается за это?
Açıklama:

em lehüm şürakâ'. felye'tû bişürakâihim in kânû ṣâdiḳîn.
Arapça:
أَمْ لَهُمْ شُرَكَاءُ فَلْيَأْتُوا بِشُرَكَائِهِمْ إِن كَانُوا صَادِقِينَ
Türkçe:
Yoksa kendilerinin ortakları mı var? Eğer doğru sözlüler iseler, çağırıversinler ortaklarını!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yoksa ortakları mı var onların? Doğru iseler ortaklarını getirsinler.
Diyanet Vakfı:
Yoksa ortakları mı var onların? Sözlerinde doğru iseler, hadi getirsinler ortaklarını!
İngilizce:
Or have they some "Partners" (in Allahhead)? Then let them produce their "partners", if they are truthful!
Fransızca:
Ou encore, est-ce qu'ils ont des associés ? Eh bien, qu'ils fassent venir leur associés s'ils sont véridiques !
Almanca:
Oder haben sie etwa (ALLAH) Beigesellte?! Dann sollen sie ihre (ALLAH) Beigesellten bringen, sollten sie wahrhaftig sein!
Rusça:
Или у них есть сотоварищи? Пусть же они приведут своих сотоварищей, если они говорят правду!
Açıklama:

yevme yükşefü `an sâḳiv veyüd`avne ile-ssücûdi felâ yesteṭî`ûn.
Arapça:
يَوْمَ يُكْشَفُ عَن سَاقٍ وَيُدْعَوْنَ إِلَى السُّجُودِ فَلَا يَسْتَطِيعُونَ
Türkçe:
Baldırın çıplak kalacağı, secdelere çağrılacakları gün, onu da yapamayacaklar.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün işler zorlaşır ve secdeye davet edilirler. Fakat güç yetiremezler.
Diyanet Vakfı:
O gün incikten açılır ve secdeye davet edilirler; fakat güç getiremezler.
İngilizce:
The Day that the shin shall be laid bare, and they shall be summoned to bow in adoration, but they shall not be able,-
Fransızca:
Le jour où ils affronteront les horreurs [du Jugement] et où ils seront appelés à la Prosternation mais ils ne le pourront pas.
Almanca:
An dem Tag, wenn etwas Schwerwiegendes aufgedeckt wird und sie zum Sudschud aufgefordert werden, dann es nicht können,
Rusça:
В тот день, когда обнажится Голень Аллаха, их призовут пасть ниц, но они не смогут сделать этого.
Açıklama:
Sayfalar
