Sayfa 565

 
00:00

em leküm kitâbün fîhi tedrusûn.

Arapça:

أَمْ لَكُمْ كِتَابٌ فِيهِ تَدْرُسُونَ

Türkçe:

Yoksa sizin bir kitabınız var da ondan ders mi görüyorsunuz?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yoksa size ait bir kitap var da onda mı okuyorsunuz?

Diyanet Vakfı:

Yoksa size ait bir kitap var da, (bu batıl inanışları) onda mı okuyorsunuz?

İngilizce:

Or have ye a book through which ye learn-

Fransızca:

Ou bien avez-vous un Livre dans lequel vous apprenez

Almanca:

Oder verfügt ihr über eine Schrift, in der ihr lest,

Rusça:

Или у вас есть Писание, из которого вы узнали,

Açıklama:
 
00:00

inne leküm fîhi lemâ teḫayyerûn.

Arapça:

إِنَّ لَكُمْ فِيهِ لَمَا تَخَيَّرُونَ

Türkçe:

Onda, keyfinize uyan her şeyi rahatça buluyorsunuz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O kitapta, "beğendiğiniz her şey sizindir" diye mi yazılı?

Diyanet Vakfı:

Onda, beğendiğiniz her şey sizin için mutlaka vardır (diye mi yazılı)?

İngilizce:

That ye shall have, through it whatever ye choose?

Fransızca:

qu'en vérité vous obtiendrez tout ce que vous désirez ?

Almanca:

daß es euer ist, was ihr euch auswählt?!

Rusça:

что там у вас будет все, что вы выберете?

Açıklama:
 
00:00

em leküm eymânün `aleynâ bâligatün ilâ yevmi-lḳiyâmeti inne leküm lemâ taḥkümûn.

Arapça:

أَمْ لَكُمْ أَيْمَانٌ عَلَيْنَا بَالِغَةٌ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ ۙ إِنَّ لَكُمْ لَمَا تَحْكُمُونَ

Türkçe:

Yoksa sizin lehinize üzerimizde kıyamete kadar uzanacak yeminler mi var da siz ne hükmederseniz oluverecek!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yoksa, "ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?

Diyanet Vakfı:

Yoksa, "Ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?

İngilizce:

Or have ye Covenants with Us to oath, reaching to the Day of Judgment, (providing) that ye shall have whatever ye shall demand?

Fransızca:

Ou bien est-ce que vous avez obtenu de Nous des serments valables jusqu'au Jour de la Résurrection, Nous engageant à vous donner ce que vous décidez ?

Almanca:

Oder schulden WIR euch bis zum Tag der Auferstehung hinreichende Gelöbnisse, daß es euer ist, was ihr urteilt?!

Rusça:

Или у вас есть Наши клятвы, которые сохранятся до Дня воскресения, о том, что у вас будет все, что вы присудите?

Açıklama:
 
00:00

selhüm eyyühüm biẕâlike za`îm.

Arapça:

سَلْهُمْ أَيُّهُم بِذَٰلِكَ زَعِيمٌ

Türkçe:

Sor onlara: "Böyle bir şeye hangisi kefil?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sor bakalım onlara, içlerinden ona kefil hangisi?

Diyanet Vakfı:

Sor onlara: Bu iddiayı onların hangisi savunacak?

İngilizce:

Ask thou of them, which of them will stand surety for that!

Fransızca:

Demande-leur qui d'entre eux en est garant ?

Almanca:

Frage sie, welcher von ihnen dies behauptet!

Rusça:

Спроси их, кто из них поручается за это?

Açıklama:
 
00:00

em lehüm şürakâ'. felye'tû bişürakâihim in kânû ṣâdiḳîn.

Arapça:

أَمْ لَهُمْ شُرَكَاءُ فَلْيَأْتُوا بِشُرَكَائِهِمْ إِن كَانُوا صَادِقِينَ

Türkçe:

Yoksa kendilerinin ortakları mı var? Eğer doğru sözlüler iseler, çağırıversinler ortaklarını!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yoksa ortakları mı var onların? Doğru iseler ortaklarını getirsinler.

Diyanet Vakfı:

Yoksa ortakları mı var onların? Sözlerinde doğru iseler, hadi getirsinler ortaklarını!

İngilizce:

Or have they some "Partners" (in Allahhead)? Then let them produce their "partners", if they are truthful!

Fransızca:

Ou encore, est-ce qu'ils ont des associés ? Eh bien, qu'ils fassent venir leur associés s'ils sont véridiques !

Almanca:

Oder haben sie etwa (ALLAH) Beigesellte?! Dann sollen sie ihre (ALLAH) Beigesellten bringen, sollten sie wahrhaftig sein!

Rusça:

Или у них есть сотоварищи? Пусть же они приведут своих сотоварищей, если они говорят правду!

Açıklama:
 
00:00

yevme yükşefü `an sâḳiv veyüd`avne ile-ssücûdi felâ yesteṭî`ûn.

Arapça:

يَوْمَ يُكْشَفُ عَن سَاقٍ وَيُدْعَوْنَ إِلَى السُّجُودِ فَلَا يَسْتَطِيعُونَ

Türkçe:

Baldırın çıplak kalacağı, secdelere çağrılacakları gün, onu da yapamayacaklar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O gün işler zorlaşır ve secdeye davet edilirler. Fakat güç yetiremezler.

Diyanet Vakfı:

O gün incikten açılır ve secdeye davet edilirler; fakat güç getiremezler.

İngilizce:

The Day that the shin shall be laid bare, and they shall be summoned to bow in adoration, but they shall not be able,-

Fransızca:

Le jour où ils affronteront les horreurs [du Jugement] et où ils seront appelés à la Prosternation mais ils ne le pourront pas.

Almanca:

An dem Tag, wenn etwas Schwerwiegendes aufgedeckt wird und sie zum Sudschud aufgefordert werden, dann es nicht können,

Rusça:

В тот день, когда обнажится Голень Аллаха, их призовут пасть ниц, но они не смогут сделать этого.

Açıklama:

Sayfalar

Sayfa 565 beslemesine abone olun.