Nuzul 880

vemâ ḳaderü-llâhe ḥaḳḳa ḳadrihî iẕ ḳâlû mâ enzele-llâhü `alâ beşerim min şey'. ḳul men enzele-lkitâbe-lleẕî câe bihî mûsâ nûrav vehüdel linnâsi tec`alûnehû ḳarâṭîse tübdûnehâ vetuḫfûne keŝîrâ. ve`ullimtüm mâ lem ta`lemû entüm velâ âbâüküm. ḳuli-llâhü ŝümme ẕerhüm fî ḫavḍihim yel`abûn.

Türkçe:
Allah'ı, kadrine/şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Çünkü, "Allah, insana hiçbir şey vahyetmemiştir." dediler. De ki "Mûsa'nın insanlara bir ışık, bir kılavuz olarak getirdiği kitabı kim indirdi? Siz o kitabı birtakım parşömenler yapıp ortaya sürüyorsunuz, birçoğunu da saklıyorsunuz. Size, sizin de atalarınızın da bilmediği şeyler öğretildi." "Allah!" de, sonra bırak onları saplandıkları batakta oynayadursunlar.
İngilizce:
No just estimate of Allah do they make when they say: "Nothing doth Allah send down to man (by way of revelation)" Say: "Who then sent down the Book which Moses brought?- a light and guidance to man: But ye make it into (separate) sheets for show, while ye conceal much (of its contents): therein were ye taught that which ye knew not- neither ye nor your fathers." Say: "Allah (sent it down)": Then leave them to plunge in vain discourse and trifling.
Fransızca:
Ils n'apprécient pas Allah comme Il le mérite quand ils disent : "Allah n'a rien fait descendre sur un humain." Dis : "Qui a fait descendre le Livre que Moïse a apporté comme lumière et guide, pour les gens ? Vous le mettez en feuillets, pour en montrer une partie, tout en cachant beaucoup. Vous avez été instruits de ce que vous ne saviez pas, ni vous ni vos ancêtres. Dis : "C'est Allah". Et puis, laisse-les s'amuser dans leur égarement.
Almanca:
Keineswegs haben sie ALLAH verherrlicht, wie es Ihm gebührt, als sie sagten: "ALLAH hat keinem Menschen irgend etwas hinabgesandt." Sag: "Wer hat denn die Schrift hinabgesandt, mit der Musa als Licht und als Rechtleitung für die 1 Menschen kam? Ihr macht sie zu Schreibblättern, die ihr offenlegt, aber auch vieles davon verheimlicht. Und euch wurde auch das gelehrt, was weder ihr gewußt habt noch eure Väter." Sag: "ALLAH (sandte sie hinab)" Dann laß sie sich mit ihrem Lästern vergnügen!
Rusça:
Они не оценили Аллаха должным образом, когда сказали: "Аллах ничего не ниспосылал человеку". Скажи: "Кто же ниспослал в качестве света и верного руководства для людей Писание, с которым пришел Муса (Моисей), и которое вы превратили в отдельные листы, показывая некоторые из них и скрывая многие другие? А ведь вас обучили тому, чего не знали ни вы, ни ваши отцы". Скажи: "Аллах". Затем оставь их забавляться собственным празднословием.
Arapça:
وَمَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ إِذْ قَالُوا مَا أَنزَلَ اللَّهُ عَلَىٰ بَشَرٍ مِّن شَيْءٍ ۗ قُلْ مَنْ أَنزَلَ الْكِتَابَ الَّذِي جَاءَ بِهِ مُوسَىٰ نُورًا وَهُدًى لِّلنَّاسِ ۖ تَجْعَلُونَهُ قَرَاطِيسَ تُبْدُونَهَا وَتُخْفُونَ كَثِيرًا ۖ وَعُلِّمْتُم مَّا لَمْ تَعْلَمُوا أَنتُمْ وَلَا آبَاؤُكُمْ ۖ قُلِ اللَّهُ ۖ ثُمَّ ذَرْهُمْ فِي خَوْضِهِمْ يَلْعَبُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar: "Allah insanlara hiçbir şey göndermemiştir" demekle, Allah'ı gereği gibi tanıyamadılar. De ki: Musa'nın insanlara aydınlık ve hidayet olmak üzere getirdiği, sizin parça parça kâğıtlara çevirdiğiniz, bir kısmını belli ettiğiniz, birçoğunu gizlediğiniz; sizinle babalarınızın, sayesinde bilmediğiniz birçok şeyleri öğrendiğiniz Kitab'ı kim gönderdi? (Onlara karşı sen) "Allah" de. Sonra onları bırak, boş laflara dalarak oyalansınlar.
Diyanet Vakfı:
(Yahudiler) Allah'ı gereği gibi tanımadılar. Çünkü "Allah hiçbir beşere bir şey indirmedi" dediler. De ki: Öyle ise Musa'nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği Kitab'ı kim indirdi? Siz onu kağıtlara yazıp (istediğinizi) açıklıyor, çoğunu da gizliyorsunuz. Sizin de atalarınızın da bilemediği şeyler (Kur'an'da) size öğretilmiştir. (Resulüm) sen "Allah" de, sonra onları bırak, daldıkları bataklıkta oynayadursunlar!
Nuzul 880 beslemesine abone olun.