
vehüm yenhevne `anhü veyen'evne `anh. veiy yühlikûne illâ enfüsehüm vemâ yeş`urûn.
Arapça:
وَهُمْ يَنْهَوْنَ عَنْهُ وَيَنْأَوْنَ عَنْهُ ۖ وَإِن يُهْلِكُونَ إِلَّا أَنفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَ
Türkçe:
Hem ondan alıkoyarlar hem ondan uzaklaşırlar. Öz benliklerinden başkasını helâk etmiyorlar. Ama farkında değiller.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar, insanları Kur'ân'a iman etmekten menederler, hem de kendileri ondan uzak dururlar. Böylece yalnız kendilerini mahvediyorlar ama farkında değiller.
Diyanet Vakfı:
Onlar, hem insanları Peygamber'e yaklaşmaktan vazgeçirmeye çalışırlar, hem de kendileri ondan uzaklaşırlar. Oysa onlar farkında olmadan ancak kendilerini helak ederler.
İngilizce:
Others they keep away from it, and themselves they keep away; but they only destroy their own souls, and they perceive it not.
Fransızca:
Ils empêchent [les gens] de s'approcher de lui et s'en écartent eux-mêmes. Ils ne feront périr qu'eux-mêmes sans s'en rendre compte.
Almanca:
Während sie davon 1 (vom Quran) abraten und sich davon abwenden. Und sie richten doch nur sich selbst zugrunde, ohne daß sie es bemerken.
Rusça:
Они удерживают других от него (прямого пути), и сами сторонятся его, однако они губят только самих себя, не ощущая этого.
Açıklama:
