
veiẕâ semi`û mâ ünzile ile-rrasûli terâ a`yünehüm tefîḍu mine-ddem`i mimmâ `arafû mine-lḥaḳḳ. yeḳûlûne rabbenâ âmennâ fektübnâ me`a-şşâhidîn.
Arapça:
وَإِذَا سَمِعُوا مَا أُنزِلَ إِلَى الرَّسُولِ تَرَىٰ أَعْيُنَهُمْ تَفِيضُ مِنَ الدَّمْعِ مِمَّا عَرَفُوا مِنَ الْحَقِّ ۖ يَقُولُونَ رَبَّنَا آمَنَّا فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدِينَ
Türkçe:
Resule indirileni dinlediklerinde farkına vardıkları gerçekten dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Şöyle derler: "Ey Rabbimiz, iman ettik. Artık bizi de gerçeğin tanıklarıyla birlikte kaydet."
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Peygamber'e indirilen (Kur'ân)i dinledikleri zaman, onun hak olduğunu öğrendiklerinden dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Onlar: " Ey Rabb'imiz iman ettik, bizi de şahitlerden yaz" derler.
Diyanet Vakfı:
Resule indirileni duydukları zaman, tanış çıktıkları gerçekten dolayı gözlerinden yaşlar boşandığını görürsün. Derler ki: "Rabbimiz! İman ettik, bizi (hakka) şahit olanlarla beraber yaz."
İngilizce:
And when they listen to the revelation received by the Messenger, thou wilt see their eyes overflowing with tears, for they recognise the truth: they pray: "Our Lord! we believe; write us down among the witnesses.
Fransızca:
Et quand ils entendent ce qui a été descendu sur le Messager [Muhammad], tu vois leurs yeux déborder de larmes, parce qu'ils ont reconnu la vérité. Ils disent : "ô notre Seigneur ! Nous croyons : inscris-nous donc parmi ceux qui témoignent (de la véracité du Coran).
Almanca:
Auch wenn sie hören, was dem Gesandten hinabgesandt wurde, siehst du ihre Augen Tränen über das vergießen, was sie von der Wahrheit erkannt haben. Sie sagen: "Unser HERR! Wir haben den Iman verinnerlicht, so trage uns unter den Bezeugenden ein!
Rusça:
Когда они слышат то, что было ниспослано Посланнику, ты видишь, как их глаза переполняются слезами по причине истины, которую они узнают. Они говорят: "Господь наш! Мы уверовали. Запиши же нас в число свидетелей.
Açıklama:
