
elem tera ile-lleẕîne ûtû neṣîbem mine-lkitâbi yü'minûne bilcibti veṭṭâgûti veyeḳûlûne lilleẕîne keferû hâülâi ehdâ mine-lleẕîne âmenû sebîlâ.
Türkçe:
Görmedin mi şu kendilerine Kitap'tan bir pay verilmiş olanları? Puta, tâğuta inanıyorlar; küfre batmışlar için, "Bunlar inananlardan daha doğru yoldadır!" diyorlar.
İngilizce:
Hast thou not turned Thy vision to those who were given a portion of the Book? they believe in sorcery and Evil, and say to the Unbelievers that they are better guided in the (right) way Than the believers!
Fransızca:
N'as-tu pas vu ceux-là, à qui une partie du Livre a été donnée, ajouter foi à la magie (gibt) et au taghout, et dire en faveur de ceux qui ne croient pas : "Ceux-là sont mieux guidés (sur le chemin) que ceux qui ont cru" ?
Almanca:
Hast du etwa nicht diejenigen gesehen, denen ein Teil der Schrift gegeben wurde, wie sie den Iman an Adsch-dschibt und At-taghut bekunden und zu denjenigen, die Kufr betrieben haben, sagen: "Diese sind rechtgeleiteter in der Lebensweise als diejenigen, die den Iman verinnerlicht haben."?!
Rusça:
Разве ты не видел тех, кому дана часть Писания? Они веруют в джибта и тагута и говорят ради неверующих: "Эти следуют более верным путем, чем верующие".
Arapça:
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ أُوتُوا نَصِيبًا مِّنَ الْكِتَابِ يُؤْمِنُونَ بِالْجِبْتِ وَالطَّاغُوتِ وَيَقُولُونَ لِلَّذِينَ كَفَرُوا هَٰؤُلَاءِ أَهْدَىٰ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا سَبِيلًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şu kendilerine kitaptan (okuma yazmadan) bir nasib verilmiş olanları görmüyor musun! Onlar puta ve şeytana inanıyorlar. Ve Allah'ı tanımayanlara, Bunlar, müminlerden daha doğru yoldadır." diyorlar.
Diyanet Vakfı:
Kendilerine Kitap'tan nasip verilenleri görmedin mi? Putlara ve batıla (tanrılara) iman ediyorlar, sonra da kafirler için: "Bunlar, Allah'a iman edenlerden daha doğru yoldadır" diyorlar!
