
veleḳad erselnâ mûsâ biâyâtinâ ilâ fir`avne vemeleihî feḳâle innî rasûlü rabbi-l`âlemîn.
Arapça:
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ بِآيَاتِنَا إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ فَقَالَ إِنِّي رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Türkçe:
Yemin olsun, Mûsa'yı ayetlerimizle Firavun'a ve onun üst düzey adamlarına gönderdik de onlara dedi ki: "Ben âlemlerin Rabbi'nin resulüyüm."
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun ki, biz Musa'yı mucizelerimizle Firavun'a ve ileri gelen adamlarına gönderdik. Musa: "Ben gerçekten âlemlerin Rabbi olan Allah'ın peygamberiyim." dedi.
Diyanet Vakfı:
Andolsun biz Musa'yı ayetlerimizle Firavun'a ve onun ileri gelen adamlarına göndermiştik de Musa: Ben alemlerin Rabbinin elçisiyim, demişti.
İngilizce:
We did send Moses aforetime, with Our Signs, to Pharaoh and his Chiefs: He said, "I am a messenger of the Lord of the Worlds."
Fransızca:
Nous avons effectivement envoyé Moïse avec Nos miracles, à Pharaon et à ses notables. Il dit : "Je suis le Messager du Seigneur de l'univers".
Almanca:
Und gewiß, bereits entsandten WIR Musa mit Unseren Ayat zu Pharao und seinen Entscheidungsträgern, dann sagte er: "Gewiß, ich bin der Gesandte Des HERRN aller Schöpfung."
Rusça:
Мы уже отправили Мусу (Моисея) с Нашими знамениями к Фараону и его знати, и он сказал: "Воистину, я - посланник Господа миров".
Açıklama:
