
beşîrav veneẕîrâ. fea`raḍa ekŝeruhüm fehüm lâ yesme`ûn.
Türkçe:
Muştulayıcı ve uyarıcı olarak. Onların pek çoğu yüz çevirdi; kulak verip dinlemezler onlar.
İngilizce:
Giving good news and admonition: yet most of them turn away, and so they hear not.
Fransızca:
annonciateur [d'une bonne nouvelle] et avertisseur. Mais la plupart d'entre eux se détournent; c'est qu'ils n'entendent pas.
Almanca:
Es ist ein Warner und ein Überbringer froher Botschaft. Doch dann wandten sich die meisten ab, sie hören nicht zu.
Rusça:
Оно возвещает благую весть и предостерегает, однако большинство их отворачивается и не слышит.
Arapça:
بَشِيرًا وَنَذِيرًا فَأَعْرَضَ أَكْثَرُهُمْ فَهُمْ لَا يَسْمَعُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderilmiştir. Fakat insanların çoğu yüz çevirmişlerdir. Artık onlar gerçeği işitmezler.
Diyanet Vakfı:
Bu kitap müjdeleyici ve uyarıcıdır. Fakat onların çoğu yüz çevirdi. Artık dinlemezler.
