
ŝümme evraŝne-lkitâbe-lleẕîne-ṣṭafeynâ min `ibâdinâ. feminhüm żâlimül linefsih. veminhüm muḳteṣid. veminhüm sâbiḳum bilḫayrâti biiẕni-llâh. ẕâlike hüve-lfaḍlü-lkebîr.
Arapça:
ثُمَّ أَوْرَثْنَا الْكِتَابَ الَّذِينَ اصْطَفَيْنَا مِنْ عِبَادِنَا ۖ فَمِنْهُمْ ظَالِمٌ لِّنَفْسِهِ وَمِنْهُم مُّقْتَصِدٌ وَمِنْهُمْ سَابِقٌ بِالْخَيْرَاتِ بِإِذْنِ اللَّهِ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ الْفَضْلُ الْكَبِيرُ
Türkçe:
Sonra, kullarımız arasından seçtiklerimizi kitaba mirasçı kıldık. İçlerinden öz nefsine zulmeden var. Orta yolda gideni var. Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçeni var. İşte bu, büyük lütfun ta kendisidir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sonra biz o kitabı kullarımızdan süzüp seçtiklerimize miras bıraktık. Onlardan da nefislerine zulmeden var, orta yolu tutan var, Allah'ın izniyle hayırlarda ileri geçenler var. İşte bu büyük lütuftur.
Diyanet Vakfı:
Sonra Kitab'ı, kullarımız arasından seçtiklerimize verdik. Onlardan (insanlardan) kimi kendisine zulmeder, kimi ortadadır, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçmek için yarışır. İşte büyük fazilet budur.
İngilizce:
Then We have given the Book for inheritance to such of Our Servants as We have chosen: but there are among them some who wrong their own souls; some who follow a middle course; and some who are, by Allah's leave, foremost in good deeds; that is the highest Grace.
Fransızca:
Ensuite, Nous fîmes héritiers du Livre ceux qui de Nos serviteurs que Nous avons choisis. Il en est parmi eux qui font du tort à eux-mêmes, d'autres qui se tiennent sur une voie moyenne, et d'autres avec la permission d'Allah devancent [tous les autres] par les bonnes actions; telle est la grâce infinie.
Almanca:
Dann ließen WIR die Schrift diejenigen erben, die WIR von Unseren Dienern auserwählten. So ist manch einer von ihnen sich selbst gegenüber ein Unrecht-Begehender, manch einer von ihnen ist gemäßigt und manch einer ist initiativ Eilender mit dem gottgefällig Guten mit ALLAHs Zustimmung. Dies ist die große Gunst.
Rusça:
Потом Мы дали Писание в наследие тем из Наших рабов, которых Мы избрали. Среди них есть такие, которые несправедливы к самим себе, умеренные и опережающие других в добрых делах с дозволения Аллаха. Это и есть большая милость.
Açıklama:
