Nuzul 3639

 
00:00

veḳâle-lleẕîne-stuḍ`ifû lilleẕîne-stekberû bel mekru-lleyli vennehâri iẕ te'mürûnenâ en nekfüra billâhi venec`ale lehû endâdâ. veeserrü-nnedâmete lemmâ raevu-l`aẕâb. vece`alne-l'aglâle fî a`nâḳi-lleẕîne keferû. hel yüczevne illâ mâ kânû ya`melûn.

Arapça:

وَقَالَ الَّذِينَ اسْتُضْعِفُوا لِلَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا بَلْ مَكْرُ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ إِذْ تَأْمُرُونَنَا أَن نَّكْفُرَ بِاللَّهِ وَنَجْعَلَ لَهُ أَندَادًا ۚ وَأَسَرُّوا النَّدَامَةَ لَمَّا رَأَوُا الْعَذَابَ وَجَعَلْنَا الْأَغْلَالَ فِي أَعْنَاقِ الَّذِينَ كَفَرُوا ۚ هَلْ يُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

Türkçe:

Bu kez, basit görülüp horlananlar büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Hayır, öyle değil!" İşiniz gece gündüz düzenbazlıktı. Siz bize Allah'a nankörlük etmemizi, O'na eşler-ortaklar tutmamızı emrediyordunuz." Nihayet, azabı gördüklerinde, pişmanlığı içlerine gömerler. Biz ise inkârcıların boyunlarına bukağıları vurmuşuzdur. Yapıp ettiklerinden başka, neyin karşılığını görüyorlar ki!...

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O zayıf düşürülenler de o büyüklük taslayanlara: "Hayır, (işiniz) gece, gündüz hilekârlıktı. Çünkü siz bize Allah'ı inkâr etmemizi ve O'na eş koşmamızı emrediyordunuz." derler. Bunlar azabı gördükleri zaman içlerinden pişmanlık getirmektedirler. Biz de o kâfirlerin boyunlarına demir halkalar geçirmişizdir. Onlar sadece yaptıklarının cezasını çekiyorlardır.

Diyanet Vakfı:

Zayıf sayılanlar da büyüklük taslayanlara: Hayır! Gece gündüz (işiniz) tuzak kurmaktı. Çünkü siz daima Allah'ı inkar etmemizi, O'na ortaklar koşmamızı bize emrederdiniz, derler. Artık azabı gördüklerinde, için için yanarlar; biz de o inkar edenlerin boyunlarına demir halkalar takarız. Onlar ancak yapmakta oldukları günahları yüzünden cezalandırılırlar.

İngilizce:

Those who had been despised will say to the arrogant ones: "Nay! it was a plot (of yours) by day and by night: Behold! Ye (constantly) ordered us to be ungrateful to Allah and to attribute equals to Him!" They will declare (their) repentance when they see the Penalty: We shall put yokes on the necks of the Unbelievers: It would only be a requital for their (ill) Deeds.

Fransızca:

Et ceux que l'on considérait comme faibles diront à ceux qui s'enorgueillissaient : "C'était votre stratagème, plutôt, nuit et jours, de nous commander de ne pas croire en Allah et de Lui donner des égaux". Et ils cacheront leur regret quand ils verront le châtiment. Nous placerons des carcans aux cous de ceux qui ont mécru : les rétribuerait-on autrement que selon ce qu'ils oeuvraient ? "

Almanca:

Und diejenigen, die unterdrückt wurden, sagten denjenigen, die sich in Arroganz erhoben: "Nein, sondern es war die List während der Nacht und des Tages, als ihr uns angewiesen habt, ALLAH gegenüber Kufr zu betreiben und Ihm etwas als Ebenbürtiges zuzuschreiben." Und sie verbargen die Reue, als sie die Peinigung sahen. Und WIR ließen Fesseln anbringen um die Nacken derjenigen, die Kufr betrieben haben. Wird ihnen etwa anderes vergolten außer dem, was sie zu tun pflegten?!

Rusça:

Тогда те, которые были слабыми, скажут тем, которые превозносились: "Вы замышляли козни ночью и днем и велели нам не верить в Аллаха и равнять с Ним других". Когда же они увидят мучения, они утаят раскаяние. Мы наложим оковы на шеи неверующих. Разве им не воздается только за то, что они совершали?

Nuzul 3639 beslemesine abone olun.