
vestekbera hüve vecünûdühû fi-l'arḍi bigayri-lḥaḳḳi veżannû ennehüm ileynâ lâ yürce`ûn.
Türkçe:
O ve orduları yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve sandılar ki, bize döndürülmeyecekler.
İngilizce:
And he was arrogant and insolent in the land, beyond reason,- He and his hosts: they thought that they would not have to return to Us!
Fransızca:
Et il s'enfla d'orgueil sur terre ainsi que ses soldats, sans aucun droit. Et ils pensèrent qu'ils ne seraient pas ramenés vers Nous.
Almanca:
Und er erhob sich mit seinen Soldaten in Arroganz im Lande zu Unrecht, und sie dachten, daß sie zu Uns keineswegs zurückgebracht werden.
Rusça:
Он и его воины несправедливо возгордились на земле и предположили, что они не вернутся к Нам.
Arapça:
وَاسْتَكْبَرَ هُوَ وَجُنُودُهُ فِي الْأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَظَنُّوا أَنَّهُمْ إِلَيْنَا لَا يُرْجَعُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O ve askerleri, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandılar.
Diyanet Vakfı:
O ve askerleri, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandılar.
