
felemmâ câehüm mûsâ biâyâtinâ beyyinâtin ḳâlû mâ hâẕâ illâ siḥrum müfterav vemâ semi`nâ bihâẕâ fî âbâine-l'evvelîn.
Arapça:
فَلَمَّا جَاءَهُم مُّوسَىٰ بِآيَاتِنَا بَيِّنَاتٍ قَالُوا مَا هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ مُّفْتَرًى وَمَا سَمِعْنَا بِهَٰذَا فِي آبَائِنَا الْأَوَّلِينَ
Türkçe:
Bunun ardından Musa onlara açık-seçik ayetlerimizi getirdiğinde onlar şöyle dediler: "Uydurulmuş bir büyüden başkası değil bu. İlk atalarımız arasında bunu hiç duymadık."
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Musa onlara apaçık âyetlerimizi getirince, "Bu, olsa olsa uydurulmuş bir sihirdir. Biz önceki atalarımızdan böylesini işitmemiştik" dediler.
Diyanet Vakfı:
Musa onlara apaçık ayetlerimizi getirince: Bu, olsa olsa uydurulmuş bir sihirdir. Biz önceki atalarımızdan böylesini işitmemiştik, dediler.
İngilizce:
When Moses came to them with Our clear signs, they said: "This is nothing but sorcery faked up: never did we head the like among our fathers of old!"
Fransızca:
Puis, quand Moïse vint à eux avec Nos prodiges évidents, ils dirent : "Ce n'est là que magie inventée. Jamais nous n'avons entendu parler de cela chez nos premiers ancêtres".
Almanca:
Und als Musa zu ihnen mit Unseren erklärenden Ayat kam, sagten sie: "Dies ist nichts als erfundene Magie, und wir hörten nie so etwas bei unseren ersten Vorfahren:"
Rusça:
Когда Муса (Моисей) явился к ним с Нашими ясными знамениями, они сказали: "Это - всего лишь вымышленное колдовство. Мы не слышали об этом от наших отцов".
Açıklama:
