Nuzul 3173

 
00:00

veceḥadû bihâ vesteyḳanethâ enfüsühüm żulmev ve`ulüvvâ. fenżur keyfe kâne `âḳibetü-lmüfsidîn.

Arapça:

وَجَحَدُوا بِهَا وَاسْتَيْقَنَتْهَا أَنفُسُهُمْ ظُلْمًا وَعُلُوًّا ۚ فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِدِينَ

Türkçe:

Zulüm ve böbürlenmeyle, ona karşı çıktılar. Oysaki öz benlikleri, onun gerçekliğine kanaat getirmişti. Bak da gör, nasıl olmuştur o bozguncuların sonu!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve vicdanları bunlar(ın doğruluğun)a tam bir kanaat getirdiği halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!

Diyanet Vakfı:

Kendileri de bunlara yakinen inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkar ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!

İngilizce:

And they rejected those Signs in iniquity and arrogance, though their souls were convinced thereof: so see what was the end of those who acted corruptly!

Fransızca:

Ils les nièrent injustement et orgueilleusement, tandis qu'en eux-mêmes ils y croyaient avec certitude. Regarde donc ce qu'il est advenu des corrupteurs.

Almanca:

Und sie verleugneten sie, während ihre Seelen daran Gewißheit fanden - aus Übertretung und Arroganz. Also siehe, wie das Anschließende von den Verderben-Anrichtenden war.

Rusça:

Они отвергли их несправедливо и надменно, хотя в душе они были убеждены в их правдивости. Посмотри же, каким был конец распространяющих нечестие!

Açıklama:
Nuzul 3173 beslemesine abone olun.